Almanya ve AB'ye iltica başvuruları neden düşüyor?

Son veriler, Almanya ve AB'de iltica başvurularının sayısının düştüğünü gösteriyor.
Son veriler, Almanya ve AB'de iltica başvurularının sayısının düştüğünü gösteriyor. Ancak uzmanlar, bunun iltica etmek isteyenlerin sayısının düştüğü anlamına gelmediğine dikkat çekiyor.Alman basınında yer alan haberlere göre, ülkeye iltica başvurusunda bulunanların sayısı giderek azalıyor. Ancak uzmanlar, bu verilerin temkinli yorumlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Haftasonu Welt am Sonntag gazetesinde yayımlanan henüz resmi olarak açıklanmamış verilere dayanan habere göre, Fransa'nın 2025'in ilk üç ayında 40 bin 871 başvuru ile en fazla iltica başvurusu alan Avrupa Birliği (AB) ülkesi oldu. Bu verilere göre, Fransa'yı 39 bin 318 başvuru alan İspanya ve 37 bin 387 başvuru alan Almanya takip etti.
Bu veriler AB İltica Ajansı (EUAA) tarafından henüz teyit edilmiş olmasa da hem Birlik düzeyinde yayımlanan son raporlar hem de Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) tarafından açıklanan güncel veriler iltica başvurularında düşüş olduğunu gösteriyor. Bu hafta BAMF Almanya'da Mart ayında 10 bin 647 başvurunun kayıtlara geçtiğini duyurdu. Bu rakam, koronavirüs pandemisi başladığından bu yana bir ay içinde kayıtlara geçen en düşük başvuru sayısına işaret ediyor. Rakamlar düşüş eğilimini ortaya koyuyor
Almanya uzun bir süre AB'nin en fazla sığınmacı kabul eden ülkesi konumundaydı. Birlik tarafından yapılan en son yıllık analize göre 2024'te ülkenin aldığı iltica başvuruları bir önceki yıla oranla üçte bir oranında düşüş göstermiş olsa da, hala en çok başvuru Almanya'ya yapılıyor.
AB çapında 2024'te toplamda bir milyondan fazla başvuru kayıtlara geçti. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 11'lik bir yıllık düşüşe işaret ediyor. Bu, Ekim ayından bu yana devam eden düşüş eğilimini de içeriyor. Bu eğilim, büyük ölçüde Suriye, Afganistan ve Türk vatandaşlarının başvurularında görülen azalmayla bağlantılı.
"Bu bir tercih meselesi değil"
Sığınmacılar, menşe ülkelerini siyasi istikrarsızlık, çatışma, fiziksel güvenlik tehdidi, zulüm ve iklim değişikliği gibi pek çok farklı nedenden dolayı terk etmek zorunda kalabiliyor.
Hollanda'daki Leiden Üniversitesi'nden göç ve iltica politikaları profesörü Sarah Wolff, "Sığınmacı ya da mülteci olmak bir tercih değil" diyor. Wolff, sığınmacıların iltica arayışında "ülke seçerek" başvuru yapmadığını da sözlerine ekliyor.
Profesör Wolff, genellikle sığınmacıların ülkelerinden kaçtıklarında olası varış noktaları hakkında oldukça az bilgiye sahip olduklarını ve sıklıkla menşe ülkelerine yakın yerlerde güvenli bir liman arayışında olduklarını ifade ediyor. Wolff, "Bu yüzden Avrupa genellikle ilk hedef noktası değil, çünkü buraya ulaşmak oldukça zor" diyor.
Benzer kültürel toplulukların, yani diasporaların bir ülkedeki varlığı da iltica başvurusu yapılırken göz önünde bulundurulan en önemli etkenlerden biri olabiliyor. İngiltere'deki Southampton Üniversitesi'nin 2024 tarihli araştırmasında sosyal ağlar iltica arayışında olanlar için en güçlü faktör olarak öne çıkıyor.
Rakamlar resmin tamamını yansıtıyor mu?
Resmi veriler Avrupa'ya yapılan ilk iltica başvurularının sayısında düşüşe işaret etse de bu veriler oldukça karmaşık olan sürece dair kapsamlı bir bakış açısı sağlamıyor.
Yoğun başvuruların yapıldığı menşe ülkelerdeki iyileşen koşullar düşüşün bir sebebi olabilir, ancak başka faktörler de mevcut. Wolff "Bu gerçekten çok faktörlü bir durum" diyor.
2024'te Afganistan vatandaşlarının AB'ye yaptıkları başvurularda gözlenen büyük ölçekli düşüşü ele alalım. Wolff'a göre bunun nedeni Afganların artık iltica başvurusunda bulunmak istememeleri değil, artık ülkeden çıkamamaları. Wolff, durumun onlar için giderek zorlaştığına dikkat çekiyor.
Başvurulardaki yığılmalar ya da sığınma sürecinde ve karar sürecindeki kısıtlamalar da istatistikleri etkileyen ve ani düşüşlerin asıl nedenlerini maskeleyen diğer nedenler olabiliyor.
Almanya'ya yapılan iltica başvurularında tarihsel olarak en büyük paya sahip olan Suriye'den gelen başvurular, Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından Berlin tarafından askıya alındı. Bu nedenle, ülkedeki siyasi istikrarda olası bir artışın mı yoksa Almanya'nın politikalarının mı Suriyelilerin iltica başvurusunda bulunmaktan vazgeçmesine neden olduğu şu an için net değil.
Avrupa Politika Merkezi'nde Avrupa Çeşitliliği ve Göç programının başkanı Alberto-Horst Neidhard, "Biraz daha bekleyip görene kadar rejim değişikliğinin Almanya'ya gelen Suriyelilerin sayısındaki değişiklikte oynadığı rolün ölçek ve derinliğini anlamamız mümkün olmayabilir" diyor.
Kayıtlara geçen verilerin uzun süreli eğilimlerde aylık dalgalanmalardan daha iyi yorumlanabildiğine dikkat çeken Neidhard, "Son yıllarda özellikle iltica istatistiklerinde dikkatle değerlendirmeyi gerektiren bazı artış ve azalışlara şahit olduk" diyor.
Güvenlik göstergesi değil
Münferit ülkelerde ya da AB gibi bölgesel bloklarlarda görülen iltica taleplerindeki düşüş, genel olarak daha az insanın sığınma arayışında olduğu anlamına gelmiyor.
Bir ülkenin ilticaları işleme almayacağını duyurması gibi yerel politika değişiklikleri, sınır kontrolleri, sınır dışı edilme tehdidi ya da olası varış noktasında mültecilere karşı kamuoyunun düşmanca tutumu özellikle şiddet ve takipten kaçarak iltica arayışında olanların cesaretini kırabilir.
Neidhard, sığınmacıların "oldukça tehlikeli olanlar da dahil olmak üzere pek çok farklı durumla başa çıkmak zorunda kaldıklarını, maddi olarak büyük meblağlar harcamak zorunda olduklarını ve sonra da hedef ülkelere varmak için pek çok farklı karmaşık hukuki süreçle uğraşmak durumunda kaldıklarını" ifade ediyor. İltica süreci pahalı olmasının yanında oldukça zaman alıcı da bir süreç.
Neidhard'a göre, iltica verilerinin nihayetinde tarihsel bağlamda ve uzun vadeli eğilimler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor. "Tarihsel bağlamda ve genel nüfusla kıyaslandığında, bu rakamlar genellikle geçmişte gördüğümüz sayılarla tutarlılık gösteriyor" diyen Neidhard, pandemi gibi sarsıcı olaylar yaşanmadıkça, iltica başvurularında önemli bir düşüş daha beklemiyor.
Neidhard, sözlerini şu uyarıyla tamamlıyor:
"Ayrıca kamuoyunda, düzensiz göçün sıfıra indirilebileceği ya da iltica başvurularındaki azalışın dünyamızın ne kadar güvenli olduğuna dair bir gösterge olduğu yönünde bir beklenti oluşmasından da kaçınılması gerekiyor."
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?