Haberler

TRT World Forum

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ, PKK, YPG, PYD ve ülkenin meşru demokratik rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden terör örgütleriyle kararlılıkla mücadelesini sürdürdüğünü belirterek, "Bu anlamda terörle mücadele konusunda dost ve müttefik ülkelerden temel beklentimiz; samimiyet ve daha fazla iş birliğidir." dedi.

Yıldırım, Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu "Belirsizlik Çağında Değişime İlham Olmak" ana temasıyla düzenlenen TRT World Forum'da yaptığı konuşmada, DEAŞ'ın iletişim kanalları, sosyal mecraları en fazla kullanan örgüt olduğunu ve bu mecralar marifetiyle gençleri zehirlediğini, onları motive ettiğini ve ölüme gözünü kırpmadan gönderdiğini anlattı.

Terör örgütü DEAŞ'ın sosyal medya üzerinden "En önce cennete kim gitmek istiyor? Adını yazdırsın." mesajını yayabildiğini ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunlar düşündürücüdür. Bütün bunları gençlerin o ruh halini, gençlik halini, geleceğe umutsuz duruşlarını kullanmak suretiyle maalesef küresel terörün birer aracı haline getiriyor. Bu konuda da uluslararası camia üzerine düşen sorumluluğu almak yerine daha modern silahlar üzerinde çalışarak, 'Acaba bunları yok etmek için hangi yeni teknikleri geliştirmeliyiz ve bunları deneyecek yeni sahaları nasıl oluşturmalıyız?' buna yönelik çaba gösteriyor, buna yönelik adımlar atılıyor. Bu anlayışla terör belası insanlığın gündeminden çıkarılamaz. Yapılması gereken çok açık ve nettir. Bir araya gelinecek ve bunun kaynağına inilecek. Terörü doğuran nedenler ne? Terör bir sonuçtur. Onun için ülkemiz, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ, PKK, YPG, PYD gibi terör örgütleriyle amansız mücadelesini sürdürmeye devam etmektedir. Bunun yanında ülkemizin meşru demokratik rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden terör örgütleriyle de kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu anlamda terörle mücadele konusunda dost ve müttefik ülkelerden temel beklentimiz; samimiyet ve daha fazla iş birliğidir."

Avrupa ülkelerinin, Ortadoğu'daki gelişmeleri ülkelerine yönelik olası bir göç endişesiyle takip ettiğini, "Bize göç hareketi olmasın, bizim rahatımız bozulmasın da oralarda ne olursa olsun" anlayışıyla bir yere varılamayacağını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Biz Avrupa'ya yönelen mülteci akımının önüne geçmek için her türlü tedbiri alıyoruz ve almaya da devam ediyoruz. Ancak bütün bu yaptığımız fedakarlıklar uluslararası camia tarafından ne yazık ki gerekli hassasiyeti görmüyor, gerekli takdiri görmüyor. Ülkemizde yaşayan sığınmacıların ihtiyacını karşılamak için yaptığımız harcama bugüne kadar 30 milyar doların üzerine çıktı. AB'den gelen miktar sadece 820 milyon avro ve BM marifetiyle sağlayan yardımın tutarı ise 520 milyon dolardır. Bu fedakarlığı yapmakla kalmıyoruz, aynı zamanda yardıma ihtiyacı olanları da ihmal etmiyoruz. OECD verilerine göre, ülkemiz 2016'da yaptığı insani yardım tutarıyla dünyada ikinci sırada yer alıyor. Milli gelirde Türkiye ikinci sırada değil ama küresel insani yardımda ikinci sırada ve kendi milli gelirimize göre sıraladığımızda da birinci konumdayız. TİKA, AFAD, Kızılay ve birçok sivil toplum kuruluşları marifetiyle dünyanın neresinde mağdur varsa, neresinde mazlum varsa onların imdadına koşuyoruz, yardımda bulunuyoruz."

"Somali'nin yapılandırılması için 1 milyar dolar kaynak kullandık"

Başbakan Binali Yıldırım, Somali'nin yeniden yapılandırılması için 1 milyar dolar kaynak kullandıklarını anlatarak, şu bilgileri verdi:

"Somali konferansları düzenleniyor, büyük büyük laflar, herkes konuşuyor. Hadi buyurun iş başına denilince kimse yok. Gidin Somali'ye, Mogadişu'ya orada Türkiye'nin izleri var, başka ülkenin yok. Havalimanı, deniz limanı, hastaneleri, yollarıyla ve her türlü eğitim tesisleriyle oradayız. Biz sömürü için gitmiyoruz. Biz insanlık için gidiyoruz. Vaktiyle sömürmek için oralara gidenler, oraya refah falan getirmediler. Terk ederken arkada kaos, umutsuzluk ve terörü bırakarak gittiler. Bizim gidişimiz ise hesap kitap için değil, insanlık için. Somali uluslararası toplum tarafından yalnız bırakıldığında oraya gidip Somali'nin bu trajedisini dünyaya duyarın lider, Recep Tayyip Erdoğan'dır. Myanmar'da yaşanan insanlık dramına da yine sessiz kalmayan tek ülke; Türkiye'dir. Sessiz kalmadığımız gibi bu meseleyi uluslararası kamuoyuna taşıdık, BM platformuna taşıdık, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın gündemine getirdik ve buradan meselenin ele alınmasını sağladık. Kızılay, AFAD ve Diyanet Vakfı ekiplerini bölgeye göndererek, orada da yardım eliminizi uzattık. Şu onda orada kamplar kuruluyor, gıda dağıtımı yapılıyor ve onların çaresizliklerine çare olmaya devam ediyoruz. Türk Kızılayı'nın Bangladeş'teki Rohingya sığınmacılarına yönelik 100 bin kişilik kamp inşası, iki sahra hastanesi, 10 sağlık ocağı ve su kuyusu gibi çalışmaları devam ediyor. Rohingya Müslümanlarının durumunun uluslararası toplum gündeminde tutulması için ve uzun vadeli çözümler bulunması için gayretlerimiz sürüyor."

"Kapılarımızı, sınırlarımızı yüksek duvarlarla örerek bu sorundan kurtulamayız"

Başbakan Yıldırım, forumun konusunun "Belirsizlik Çağında Değişime İlham Olmak" olduğunu hatırlatarak, "Biraz zor bir başlık yani ne demek istediğini anlamak için biraz düşünmek gerekiyor. İngilizce'den de aynen tercüme olunca böyle oluyor." dedi.

Şartlar ne kadar belirsiz olursa olsun değişime öncü olmanın, ilham olmanın önemine işaret eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peki değişime ilham olmak nasıl olacak? İşte Türkiye'nin yaptığı. Somut şeyler söylüyoruz. Terörün bir sonuç olduğunu söylüyoruz. Terörü doğuran şartların ele alınmadan çözüm üretilemeyeceğini söylüyoruz. BM'nin küresel barışa, kardeşliğe yeterince vaziyet edemeyeceğini söylüyoruz ve dolayısıyla değişimin şart olduğunu yüksek sesle söylüyoruz. Ayrıca değişen iletişim imkanları, değişen dünya şartlarında 55 milyona ulaşmış mülteci nüfusunu görmezden gelemeyiz. Kapılarımızı, sınırlarımızı yüksek duvarlarla örerek bu sorundan kurtulamayız. Bu sorunu kapsamlı bir şekilde ele almak ve küresel bir çözüm üretmek sorundayız. Bunun yolu da karışıklıkları, iç savaşları ve haksızlıkları ortadan kaldıracak adımların atılması ve bölgesel kalkınmışlık farklarını yok etmeye yönelik küresel bir seferberliğin başlatılmasıdır. Türkiye bu değişim ilhamını son 15 yılda bütün dünyaya hem anlatıyor hem de ortaya koyduğu uygulamalarla bir anlamda öncü oluyor. Dış politikamızı dostlarımızı artırma düşmanlarımızı azaltma esasına göre sürdürüyoruz. 'Türkiye geliştikçe çevresi de gelişecek ve kalkınacak' anlayışıyla bir politika uyguluyoruz. Farklı ekonomik ve stratejik havzalar arasında Türkiye bir buluşma noktasıdır. Batıyla doğu arasında, kuzeyle güney arasında gerçek anlamda uzlaştıran, buluşturan bir rol oynuyor. 236 dış misyonumuzla dünyanın en zengin, en geniş temsil ağına sahibiz. Ayrıca Afrika, Asya, Pasifik, Latin Amerika ve Karayiplere yönelik açılım ve ortaklık politikamızla dış politika gündemimizde önemli bir yer alıyor."

"Türkiye'yi bir sınıflamaya tabi tutmak büyük bir cehalettir"

Yıldırım, bu sayede son 15 yılda ticari anlamda ilişkilerin Afrika ile 6 kat, Latin Amerika ülkeleriyle 7 kat, ASEAN ülkeleriyle 6 kat arttığını, Doğu Asya ülkeleriyle 9 kattan fazla gelişme gösterdiğini anlatarak, "Sadece Anadolu topraklarına sıkışan ve burada geleceğini arayan bir Türkiye değil, Uzak Doğu'dan Afrika'ya, Latin Amerika'dan Balkanlara ve Avrupa'ya uzanan geniş bir alanda değişimi, dönüşümü sağlamak için gayret eden bir Türkiye'den bahsediyoruz." diye konuştu.

Türkiye hakkında bazen "Eksen kayması falan var." denildiğini belirten Yıldırım, eksen kaymasının söz konusu olmadığını söyledi.

Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Türkiye yerinde. Yerinde duramayan, daldan dala atlayan başka ülkeler var. Türkiye çağlar boyunca medeniyetlerin güzergahında yer almış bir ülkedir. Türkiye batılı mı, doğulu mu? Türkiye hem batılı hem doğulu. Hem coğrafi hem kültür hem de medeniyet olarak böyle. Dolayısıyla Türkiye'yi bir sınıflamaya tabi tutmak büyük bir cehalettir. Tarihe bak, geçmişe bak, coğrafyaya bak. İki kıtayı birbirinden ayıran dünya şehri İstanbul'dur. Hemen şurada 200 metre aşağıda bir deniz bulunuyor, bir tarafı Avrupa, bir tarafı Asya. Türkiye'yi nasıl böyle bir sınıflandırmaya tabi tutabilirsiniz? O bakımdan bizim değerlerimiz, geçmiş değerlerimiz gelecekteki barış, huzurun hakim olacağı yeni bir dünya inşası için en önemli birikimimizdir, kaynağımızdır."

Başbakan Yıldırım, etkinliğin küresel barışa, kardeşliğe katkı sağlayacağı inancını dile getirerek, konuşmasını "TRT World'ün dünyanın sesini, değişik kaynaklardan, kaynağın gerçek merkezinden dünyaya duyuran önemli bir haber mecrası olarak yayın hayatına devam edeceğine inanıyorum. Ben şu prensibi çok önemsiyorum, eğer toplumlarınıza, yönettiğiniz ülkelere, insanlığa karşı saygın olmaya devam etmek istiyorsanız, 3 şeye dikkat edeceksiniz. Bir önce siz bileceksiniz, önce toplumla siz paylaşacaksınız ve daima doğruyu söyleyeceksiniz. Bunlara riayet ederseniz hem ülkenize hem insanlığa büyük hizmet etmiş olursunuz." sözleriyle tamamladı.

TRT World'ün güncel, kültürel, politik, ekonomik ve sosyal çıkmazlara çözümler aramak amacıyla bu yıl ilk kez düzenlediği forumun açılışına, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Nahda Hareketi Kurucusu Raşid Gannuşi, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, Afroamerikan Müslüman siyasi temsilci ve insan hakları savunucusu Malcolm X'in kızı Ilyasah Shabazz ile alanında uzman yerli ve yabancı akademisyen, gazeteci, sivil toplum kuruluşları ile düşünce kuruluşu temsilcileri katıldı.

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Binali Yıldırım Türkiye Suriye Irak Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title