TÜM KATEGORİLER
Türk ve Afgan Hattatlar İstanbul'da Buluştu
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Sanatı ve Sanatkarı İhya Derneği iş birliğinde düzenlenen "İslam Medeniyet Hazineleri" sergisiyle Afgan ve Türk hattatlar bir araya geldi.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Sanatı ve Sanatkarı İhya Derneği iş birliğinde düzenlenen "İslam Medeniyet Hazineleri" sergisiyle Afgan ve Türk hattatlar bir araya geldi.
TİKA'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Vakıf Bank'ın sponsorluğunda gerçekleşen sergi, bugün Vakıf Bank İstanbul Genel Müdürlüğü Sanat Galerisi'nde açıldı. Sergi, 14 Ocak'a kadar sanatseverlerce gezilebilecek.
Türk İslam sanatlarına kaynaklık eden iki ülke sanatçıları arasında köprü kurulması amacıyla İstanbul'da düzenlenen organizasyonda 15 hattata ait eserler yer alıyor. Organizasyon kapsamında Samih Uylaş ile Kamer Demircan'ın küratörlüğünde Türkiye'den üstat Hasan Çelebi, Muhammet Mağ, Cemali Gündoğdu, Ahmet Kutluhan, Zeki Velioğlu, Abdullah Gün, Hanefi Dursun, Muhammed Hobe ve Afganistan'dan Abdülcelil Tevana, Feramerz Serveri, Ahmed Ziya Hakşinas, Necibullah Enveri, Fuat Hakikat, Muhammed Arif Gulami ve Mir Veli Ahmed Sabri bir araya geldi.
Program çerçevesinde Afgan hattatlar Türkiye'deki zanaat atölyelerini de ziyaret ederek, atölye çalışmalarına katılacak. Organizasyon ile iki ülke sanatçıları arasında bilgi, birikim ve tecrübe paylaşımı yolu ile halkların kaynaşmasına hizmet edilmesi amaçlanıyor.
Organizasyonun sanat danışmanlığını yapan hattat ve müzehhib Mağ, konuya ilişkin şunları kaydetti:
"Yazılar menşeileri, hususiyetleri ve ömürleri ne olursa olsun, hepsi de Ademoğullarının cemiyet ve medeniyet hayatında hafızası, müfekkiresi, inanç dünyalarının temessüllerdir. İnsanlar, çizgi ile ifadeyi önce resim yaparak kullanmış, bir zaman sonra yazıdaki çizgi ve şekillerle bu anlatımı sağlamıştır. Tüm bu duygu ve inanç dünyasının eserleri olan nesir nazım şekilleri ve bunun daha üstündeki ilahi mesaj olan Kuran'a verilen kıymet hat sanatının zirveye oturmasındaki ana müsebbiptir.
Yazılar ceset mesabesindedir, yaşandıkları zaman anlam kazanırlar. Şairin dediği gibi, geçti mazi, çekme istikbale gam/Gün bugün saat bu saat, dem bu dem."
