Haberler

Dha Yurt Bülteni-6

1)SURİYE SINIRINA 40 ARAÇLIK ASKERİ SEVKİYATIRAK sınırından Suriye sınırına konuşlandırılmak üzere yola çıkan ve geceyi Şanlıurfa'daki 20'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda geçiren 40 araçlık tank, obüs ve mühimmat yüklü askeri konvoy yoluna devam etti.

1)SURİYE SINIRINA 40 ARAÇLIK ASKERİ SEVKİYAT

IRAK sınırından Suriye sınırına konuşlandırılmak üzere yola çıkan ve geceyi Şanlıurfa'daki 20'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda geçiren 40 araçlık tank, obüs ve mühimmat yüklü askeri konvoy yoluna devam etti.  Irak sınırından hareket ederek Suriye sınırındaki birliklere takviye olarak gönderilen askeri konvoy, geceyi Şanlıurfa'daki 20'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda geçirdi. Sabah saatlerinde 40 araçlık askeri konvoy, Suriye sınırına konuşlandırılmak üzere polis eskortu eşliğinden yola çıktı. Askeri çekicilere yüklü tank, obüs, zırhlı personel taşıyıcı ve iş makineleri ile mühimmat yüklü 40 araçlık konvoyun, sınır hattındaki Hatay'a konuşlandırılacağı belirtildi.

Görüntü Dökümü

----------------------------------

20'nci Tugay Komutanlığından çıkan askeri konvoy

Polis askeri araçlar için yol kapatması

Askeri TIR'lar üzerindeki tank ve zırhlı personel taşıyıcı

Genel ve detay görüntüler

( Haber-Kamera: Ali LEYLAK-ŞANLIURFA-DHA)

460 MB

==============================================

(ÖZEL HABER)

2)KARADENİZ HES KUŞATMASI ALTINDA

ORDU'nun Çiseli şelalesi, bölgede yapımına başlanılan HES Projesi nedeniyle tehdit altında girdi. Ordu Çevre Derneği Başkanı Gül Ersan, HES'le birlikte Çiseli şelalesinin de bulunduğu güzergahtaki şelalelerin suyunun azalacağını ifade etti. Öte yandan Karadeniz Bölgesi'ne son 10 yıl içerisinde toplam kapasitesi  20,3 milyar kWh/yıl olan 203 adet Hidroelektrik Santrali (HES) yapıldı. Ordu'nun Altınordu ve Perşembe ilçe sınırları içinde bulunan Selimiye HES Projesi'nde ilgili firma tarafından inşaat çalışmaları başladı. Doğal güzelliği ile büyüleyen Kurşunçal şelalesinin döküldüğü yerde toplanacak su, borularla Çiseli şelalesine yakın yerde, dere yatağı kenarında yapılacak santrale ulaştırılacak. Burada santrale bırakılacak su ile enerji üretimi gerçekleştirilecek. Bölgede HES çalışmasının başlaması, Ordu'nun en güzel şelaleleri arasında gösterilen, yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilen Çiseli şelalesini de olumsuz yönde etkilenecek. Ordu Çevre Derneği Başkanı Gül Ersan, HES şirketinin inşaat çalışmalarına başladığını, doğanın da tahrip olduğunu, enerji üretmek için suyun depolanması halinde Çiseli şelalesi ve güzergahında bulunan diğer şelalelerin suyunun azalacağını, yaz aylarında da şelalelerde tamamen suyun kesilebileceğini iddia etti.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın verilerine göre Karedeniz Bölgesi'nde son 10 yıl içerisinde 203 adet Hidroelektrik Santral (HES) yapıldı. Bu santrallerin toplam enerji üretim potansiyelinin ise 20,3 milyar kWh/yıl olduğu ifade edildi. Öte yandan Karadeniz Bölgesinde 2017 yılı itibariyle inşaatı devam eden toplam kapasitesi 7 milyar kWh/yıl olan 20 adet HES projesi bulunduğu belirtildi. Etüt ve proje aşamasında ise toplam 5,8 milyar kWh/yıl kapasiteli 123 adet HES projesi olduğu ifade edildi. Karadeniz Bölgesi'ndeki HES sayısının artırılmasıyla ilgili çalışmalar devam ederken bölgede çevrecilerin HES'lere karşı tavrı da sürüyor. Çevreciler HES'lerin bölgede insan ve diğer canlıları olumsuz yönde etkilediğini savunup mücadele başlatıyor. Ordu, Rize ve Samsun'da çeşitli sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların HES projeleri ile ilgili itirazlarına çeşitli iddialarla devam ediyor.

RİZE'DE HES'LERİN REVREYE GİRDİĞİ DERELER SUYA HASRET KALDI

Öte yandan yıllık 2 bin 400 kilogram yağış oranı ile Türkiye'nin en çok yağış alan ili olan Rize'de, HES projelerinin bulunduğu vadilerdeki dere yatakları susuz kaldı. Güneysu İlçesi ile Salarha Beldesinin adını taşıyan dereler üzerine kurulan düşük megawaatlı hidroelektrik santrallerde suyun tünele alındığı alanlarda su seviyesi azaldı. Salarha Vadisi'ndeki 28 megavat kurulu gücündeki HES projesi kapsamında Yiğitler Köyü'ndeki regülatör sahasından tünele alınan Salarha Deresinin suyu Güneysu Vadisi'nde kurulan santrale aktarıldı, 8 kilometre sonra yeniden Salarha Deresi 'ne bırakıldı. Ancak 8 kilometre boyunca suyu azalan ve bazı alanlarda ikiye ayrılan dere yatağının bir bölümü ise tamamen kurudu. Güneysu İlçesi Gürgen Deresi'ndeki HES projesi kapsamında suyun tünele alındığı 3 kilometrelik alanda da dere suyu azaldı.

'DERELER ESKİDEN HAVADAN KUŞ KAPARDI'

Salarha deresinin eskiden gürül gürül aktığını anlatan Hasan Ketenci, "Eskiden dereler öyle akardı ki havadan kuş kapardı. Köprülerin üzerinden akardı. HES yapımından sonra derelerimiz kurudu. Şimdi su yok. Sularımızı hep aldılar. Derelerin eski halini özlüyoruz" dedi. İhsan Katırcı da "Dereler eksiden köprülerin üzerinden akardı. Şimdi derelerde su da balık da kalmadı. 40 yılda dere yatağını arar derler ama su yok ki nasıl yatağını arasın. Birkaç HES projesi yapılınca suyu aldı, yaşamı da bitirdi" dedi ve gelecekte hastalıklarla karşı karşıya kalınabileceği endişesini dile getirdi. Derelerde eskiden yüzdüklerini anlatan Muhammet Çelik de "Su eskiden fazlaydı, derelerde balık tutar, yüzerdik. Şimdi HES'ler yapılınca dereler kurudu. Yüzülecek dere yok. Dere olduğu bile belli değil. Dereler bitti. Keşke böyle olmasaydı" ifadeleri ile üzüntüsünü dile getirdi. Rize'de İkizdere, Senoz, Güneysu ve Salarha dereleri üzerine 12 Hidroelektrik Santral projesi kuruldu. Cevizlik, Yokuşlu, Ayvasıl, Uzundere, Yeşilköy, İkizdere, Kale, İncirli, Saray, Adacami, Hamzabey ve Gürgen HES projelerinde yıllık ortalama 830 gigawaat saat elektrik üretimi yapılıyor.  Bu projelerin bazıları yaz aylarında azalan su miktarı nedeniyle üretime ara vermek zorunda kalıyor.

'KÜÇÜK NEHİR SANTRALLERİ YERİNE, BÜYÜK HAVZA PROJELERİ'

Enerji, Sanayi, Maden Emekçileri Sendikası (ESM) Samsun Şube Başkanı Müşfik Veysel Erdoğan, yanlış enerji politikaları nedeniyle Türkiye'de enerji üretiminin önemli ölçüde dışa bağımlı hale geldiğini belirterek "Dışa bağımlılığı azaltmak için yerli enerji potansiyelini değerlendirip yerli enerji kaynaklarına dayalı üretimi artırmak gerekiyor. Bu anlamda akarsulardan üretilen enerji oldukça önemli. Ancak küçük nehir santralleri değil, santralleri değil, Hidro Elektirik potansiyelini değerlendirirken Keban, Atatürk, Karakaya Barajı gibi büyük havza projelerinin gerçekleştirilmesi lazım.  Bir Atatürk Barajı'ndan üretilen enerji, 100 tane küçük nehir santrali dediğimiz küçük HES'in ürettiği enerjiye karşılık gelmektedir. Son 10 yılda Karadeniz bölgesinde nehir santrali dediğimiz küçük santraller inşa edilmiş. Karadeniz adeta bir HES cenneti haline gelmiş. Bu HES'ler insanların ve diğer canlıların yaşam alanlarını birer cehenneme çevirir hale geldi. Çünkü bu HES inşaatları devam ederken doğaya verilen tahribat, sulama için, içme suyunun karşılanacağı can suyunun o santrallerden akarsuya öngörüldüğü şekilde bırakılmaması. Balık geçitlerinin yapılmaması gibi sorunlar var. Yani HES'lerin gerekli denetimlerinin yapılmamasından kaynaklanan sıkıntılara bağlı olarak insanların, canlıların yaşam alanları adeta yok edilmiş, doğa tahrip edilmiştir. Biz enerji üreteceğiz ancak canlıların yaşam alanlarını yok ederek değil" dedi.

Görüntü Dökümü:

----------------------

-Derelerden detay

-Barajlardan detay

-Detaylar

-Röportaj

-Muhabir anonsu

(SÜRE: 5.33 Dk) (BOYUT: 623.02 MB)

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER, Nedim KOVAN/SAMSUN,ORDU,RİZE

===========================================================

3)HAMİLE EŞE, SOKAK ORTASINDA DAYAK

KARAMAN'da   Mustafa A. (30), boşanma davası süren 7 aylık hamile eşi Rabia A.'yı (27) iddiaya göre, 'senin dışarda ne işin var?' diyerek dövdü. Çevredekilerin müdahalesiyle öfkeli kocanın elinden kurtarılan Rabia A., ambulansla hastaneye kaldırıldı. Mustafa A. da gözaltına alındı. Olay, bugün saat 09.00 sıralarında Ahi Osman Mahallesi Molla Fenari Caddesi'nde meydana geldi. Garson Mustafa A., ayrı yaşadığı ve boşanma davası süren ev kadını hamile eşi Rabia A. ile sokakta karşılaştı. Mustafa A., iddiaya göre eşi Rabi A.'ya 'Senin dışarda ne işin var?' deyip, tekme ve tokatla saldırmaya başladı. Çevredekilerin müdahalesiyle Rabia A., öfkeli kocanın elinden zor kurtarıldı. Aldığı darbeler sonucu vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan ve gözyaşlarına hakim olamayan Rabia A., ambulansla Karaman Devlet Hastanesi'nde kaldırıldı. Tedavi altına alınan Rabia A. ve karnındaki bebeğinin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Saldırgan Mustafa A. da polis tarafından gözaltına alındı.

(Görüntü Dökümü

-----------------------

Kadının ağlaması

Kadının ambulansa alınması

Genel ve detay

Haber- Kamera: Muammer ŞEN KARAMAN DHA))

==========================================

4)TUTUKLANAN ÜNİVERSİTELİ : ENGELLİ OLDUĞUNU BİLSEYDİK DARP ETMEZDİK

ADANA'da işitme engelli Agit Acun'u (20) bindiği dolmuşta öldüresiye döven ve sevk edildikleri adliyede tutuklanan 4 üniversite öğrencisini olay sırasında durdurmaya çalışıp, araçtan indiren arkadaşları O.T., olayın yanlış anlaşılmadan kaynakladığını ileri sürdü. Tutuklanan şüphelilerden Ahmet Günsel'in de ifadesinde kavgayı Agit'in başlattığını söyleyip, "Engelli olduğunu bilseydik darp etmezdik" dediği öğrenildi.

11 Ocak'ta saat 21.45 sıralarında şehir içi yocu taşıyan minibüsün içinde meydana gelen olayda, tekstil firmasında vardiyalı çalışan işitme engelli Agit Acun, izin alıp hastaneye gitti. Daha sonra hastane çıkışı evine gitmek için minibüse binen Agit Acun, arka koltukta oturan 4 kişi tarafından öldüresiye dövüldü. Saldırı anı, minibüsün güvenlik kamerasına yansıdı. Olay anı görüntülerinin sosyal medyada yayınlanmasının ardından polis, saldırıyı gerçekleştiren Çukurova Üniversitesi'nde okuyan İktisat ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri Ahmet Günsel (21), Çağrı Can Çay (21), Eğitim Fakültesi öğrencisi İsmail Kaçmaz (21) ile Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Elektrik ve Enerji Bölümü öğrencisi Ahmet Bedir'i (20) yakaladı. Şüpheliler ifadelerinin alınmasının ardından 'birden fazla kişiyle vücutta kırık oluşturacak şekilde kasten yaralama' suçlamasıyla sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

'ALKOLLÜYDÜK, YÜKSEK SESLE KONUŞUYORDUK'

Olayla ilgili 4 öğrenciyi engellemeye çalışan kişinin, arkadaşları Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğrencisi O.T. (23) olduğu anlaşıldı. Bilgi sahibi olarak ifadesi alınan O.T., kavganın yanlış anlaşılmadan kaynakladığını ileri sürdü. Arkadaşlarını engelleyip, araçtan indirdiğini belirten O.T. olayı şöyle anlattı:

"Olay günü benim gibi üniversitede okuyan arkadaşlarım Ahmet Günsel, Ahmet Bedir, Çağrı Çan Cay ve İsmail Kaçmaz ile buluştum ve yemek yiyip alkol aldık. Daha sonra da eve gitmek için dolmuşa bindik. Bir süre sonra bir kişi dolmuşa bindi. Tam da İsmail Kaçmaz'ın önüne oturdu. Dolmuş içerisinde 5 arkadaş birbirimizle konuşuyorduk. Biraz yüksek sesle konuşuyorduk sanırım alkollü olduğumuz için. Kaçmaz'ın ön tarafına oturan arkadaş bundan dolayı bize dönüp dönüp bakmaya başladı. Bu nedenle bizim aramızdan biri kim hatırlamıyorum, 'Ne oldu?' diye sordu. O şahısta el kol hareketi yaptı. Daha sonra da birden ayağa kalkıp el kol hareketi yapmaya devam etti. Ben o sırada bu kişinin işitme engelli olduğunu anladım. Bizden İsmail Kaçmaz, 'Tamam anladık' der tarzında omzuna dokundu. Kaçmaz'ın bu hareketini yanlış anlamış olacak ki arkadaşımız Ahmet Günsel'e doğru yumruk salladı. Ahmet de bu şahsa doğru yumruk salladı. Sonra Çağan Can Çay ve Ahmet Bedir de ayaklandı ve vurmaya başladı. O an ben ve İsmail Kaçmaz kavgayı ayırmaya çalıştık. Dolmuş sürücüsü aracı durdurdu, araçta bulunan diğer vatandaşlar olaya karışmadı. Daha sonra biz arkadaşları dolmuştan aşağı indirdik. Dolmuş da yoluna devam etti. Olay bir anda gelişti bu şahsı tanımayız. Olayın görüntülerini sosyal medyada gördüm."

'ENGELLİ OLDUĞUNU BİLSEK YAPMAZDIK'

Tutuklanan şüphelilerden Ahmet Günsel, Agit Acun'un engelli olduğunu bilmediklerini savundu. Günsel, ifadesinde, "İsmini sonradan öğrendiğim Agit Acun'un el hareketi üzerine İsmail Kaçmaz, 'problem nedir' şeklinde omzuna dokundu. Daha sonra Acun bana doğru yumruk attı. Bunun üzerine Ahmet Bedir ve Çağrı Can Çay ile birlikte Acun ile kavga ettik. Arkadaşımız O.T. kavgaya hiç karışmadı. Engelli olduğunu sonradan öğrendim eğer engelli olduğunu bilseydim darp etmezdik. Ancak kavgayı o başlattı" dedi.

'İLK YUMRUĞU BEN ATTIM'

Öldüresiye dövülen Agit Acun ise işaret dili tercümanı aracılığıyla verdiği ifadesinde olayda ilk yumruğu kendisinin attığını söyledi:

"Kot fabrikasında çalışıyordum iş çıkışı eve gitmek için dolmuşa bindim. Dolmuşta giderken bir kişi sırtıma dokundu ve seslendi. İşitme engelli olduğum için el hareketi ile anlattım. Yanıma gelen kişi el hareketi yaptı ben de yumruk attım. Toplam 5 kişilerdi ama bana 3 kişi saldırdı. Beni öldüresiye dövdüler. O sırada dolmuşta başkaları da vardı ama kimse bana yardım etmedi. Beni dakikalarca dövüp kaçtılar. Beni dövenlerden şikayetçiyim."

Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,

====================================================

5)TÜRKİYE'NİN İLK KLONLANAN SIĞIRLARI TEKİRDAĞ'A GETİRİLDİ

TÜBİTAK desteğiyle başlatılan proje kapsamında 2009 yılında klonlanan sığırlar 'Efe, Ece ve Ecem', fiziki şartları sağlanan Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi çiftliğinde sürdürülecek projeyle sürü haline getirilecek.

TÜBİTAK'ın desteklediği Uludağ Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliğinde Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sezen Arat tarafından yürütülen bir projenin ürünü 'Boz Sığır Klonları' fiziki şartları sağlanan Namık Kemal Üniversitesi çiftliğine getirildi. Prof. Dr. Arat, klonların normal sığırlar kadar sağlıklı ve hiçbir problem yaşamadan doğaya adapte olduğunu ifade ederek, sağlıklı yavrular da veren klonların ikinci jenerasyon yavruları da oldukça sağlıklı durumda olduğunu söyledi.

YAVRULARIYLA BİRLİKTE 20'YE ULAŞTI

Boz ırkı boğanın klonu olan 'Efe'nin 4, boz ırkı bir ineğin klonları olan 'Ece'nin 5, 'Ecem'in ise 8 yaşında olduğunu ve klon sığırların sayısının 20'ye ulaştığını kaydeden Prof. Dr. Arat, "Klonlar hiçbir problem yaşamadan doğaya adapte oldular. Beslenmeleri ise diğer normal sığırlar ile aynı. Avrupa Birliği klonlama yapan ülkelerde üretilen klon sığırları  takip ediyor ve bizde istendiğinde durumları hakkında bilgi veriyoruz. Bu klonlanan yerli boz Irk sığırlar, dünyada en uzun süre yaşayabilen klonlar arasında. En önemlisi normal üreyebiliyorlar. Klonların ikinci jenerasyon yavrularını da aldık ve şu an popülasyon 20 bireye yaklaştı. Dolayısı ile proje oldukça başarılıdır" dedi.

Bu alanda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Japonya'nın önemli çalışmaları olduğunu anlatan Arat, "Bu iki ülke ürettikleri yüzlerce klon üzerinde yaptıkları incelemeler sonucu klonların etlerinin ve sütlerinin normallerden hiçbir farklı olmadığını bilimsel veriler ile gösterdiler. Klonlanan sığırların gıda zincirine girebilmesine ilişkin süreç devam ediyor. Yerli boz ırk klonlarda aynı ırkın normallerinden  farksız bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar. Üniversitemize getirilen bu sığırların bundan sonraki aşamaları tarafımızdan yakından takip edilip gerekli raporlar Avrupa Birliği ve istenirse ülkemizde de gerekli kuruluşlara gönderilecektir. Ürettiğimiz klonların bir kısmı da Uludağ Üniversitesi'nde bakılıyor ve takip ediliyor. Gıda zincirine eklenecek duruma geldiğinde üretilen klonlar ticari amaçla da kullanılabilecek. Eğer bununla ilgili olumlu bir karar alınırsa bu teknolojiyi kullanarak gerek etçi gerek sütçü farklı sığırları da klonlayarak çoğaltabiliriz. Dünyada bazı ülkelerde bu konu oldukça ciddiye alınıyor. Örneğin Çin'de devasa bir yatırımla klon hayvan üretebilecek bir fabrika kurulduğunu ve bu fabrikanın bir milyon klon embriyo üretmeyi hedeflediğini biliyoruz" şeklinde konuştu.

'EKONOMİK GETİRİ SAĞLAYAMIYORUZ'

Başarıyla uygulanan klonlama teknolojisinin ekonomik getiriye dönüştürülmediğinden yakınan Prof. Dr. Arat, "Ülkemiz de en büyük sorun önce desteklenen bir projenin olumlu sonuçlandığı halde arkasında durulmaması ve geliştirilen bir teknolojinin ekonomik getiriye dönüştürülememesi. Oysa ki bundan 17 yıl önce TÜBİTAK klonlama teknolojisini ülkeye transfer edilmesi stratejik teknolojilerden biri olarak belirlemiş ve Dünya Bankası desteği ile beni Amerika Birleşik Devletleri'ne teknolojiyi ülkeye transfer etmek üzere yollamıştıö ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Sığırların ahırı

-Sığırların beslenmesi

-Prof. Dr. Arat'ın hayvanları beslemesi

-Arat'ın açıklaması

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Ruhan YALÇIN/TEKİRDAĞ,

===============================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Şanlıurfa Suriye HES Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title