Haberler

Dha İstanbul Bülteni - 3

1- EŞİNİ KESER VE BIÇAKLA ÖLDÜREN KOCA "PİŞMANIM" DEDİ

Habre-Kamera: Erhan TEKTEN-Taner YENER / İstanbul DHA

Kağıthane'de 66 yaşındaki Ömer Korkut, tartıştığı 45 yıllık eşi Fadime Korkut'u (65) önce keser darbeleri daha sonra da bıçaklayarak öldürdü. Adliyeye sevk edilirken görüntülenen Korkut, basın mensuplarının 'Eşinizi neden öldürdünüz' sorusuna 'Of ! Ah yavrum ! Ne söylesem ne yazar ki; olan oldu bir defa. Pişmanım" dedi.

Kağıthane Talatpaşa Mahallesi Akşam Sokak'ta 4 katlı evde dün akşam saatlerinde meydana gelen olay iddiaya göre şöyle gelişti: Ömer Korkut evlerinde eşi Fadime Korkut (65) ile televizyon izledikleri sırada tartışmaya başladı. 45 yıllık evli olan çift arasındaki tartışma kavgaya dönüştü. Evin koridorunda devam eden kavga sırasında Ömer Korkut tuvalette bulunan keseri alarak eşinin başına vurdu. Ömer Korkut yere yığılan yaralı kadını daha sonra mutfaktan aldığı ekmek bıçağıyla boğazından 7 kere bıçakladı. Aldığı bıçak darbelerinin ardından feci şekilde can veren Fadime Korkut,  komşularının ihbarı üzerine polis tarafından bulundu. Olay yerinden yaya olarak kaçan Korkut'u ise arama çalışmalarına başlayan Kağıthane Asayiş Büro ekipleri Ömer Korkut'u kısa sürede yakaladı.

KAVGANIN SEBEBİNİ HATIRLAYAMAMIŞ

Gözaltına alınan Korkut'un ilk ifadesinde eşiyle aralarında 15 yıldır geçimsizlik olduğunu son yaşanan kavganın da televizyon izlerken çıktığını ama sebebini hatırlayamadığını belirttiği öğrenildi.

Emniyetteki işlemleri tamamlanan Ömer Korkut adliyeye sevk edildi. Korkut polis aracına bindirileceği sırada, basın mensuplarının "Eşinizi neden öldürdünüz" sorusuna "Off! Ah yavrum! Ne söylesem ne yazar ki; olan oldu bir defa. Pişmanım" dedi.

Fadime Korkut'un cenazesi Adli Tıp Kurumundaki otopsi işlemlerinin tamamlanmasının ardından yakınları tarafından alınarak memleketi Tokat'a götürüleceği öğrenildi.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Fadime Korkut'un vesikalık fotoğrafı

-Ömer Korkut'un polis aracına bindirilmesi

-Sağlık ekiplerinden görüntü

-Polis araçları ve ekiplerinden görüntü

-Toplanan kalabalıktan görüntü

-Yakınlarının sinir krizi geçirmesi ve ağlaması

-Cinayet işlenen binadan detay görüntü

-Olay yeri inceleme polisinden detay görüntü

-Genel ve yakın detaylar

20.02.2018 - 14.30 Haber Kodu : 180220117_

================================

2- MAÇKA PARKI'NDAKİ KIYAFET TARTIŞMASI DAVASI

Haber: Ümit TÜRK / İstanbul DHA

Maçka Parkı'nda kıyafete  müdahale ettiği iddia edilen özel güvenlik görevlisi Savaş İlter ile kıyafetine müdahale edildiğini söyleyerek şikayetçi olan Çağla Köse'nin karşılıklı açtıkları "hakaret" davasına devam edildi. Savunma yapan müşteki sanık Savaş İlter, "Çocuklu bir kadın gelip, 'parkta mahrem yerleri görünen bir bayan var. Rahatsız oluyoruz. Aldığınız para helal mi?' deyince, gidip 'üstünüze biraz dikkat edin' diye uyardım" diye konuştu.

İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki yapılan duruşmaya müşteki sanıklar Çağla Köse ve Savaş İlter avukatlarıyla birlikte katıldı. Kimlik tespiti yapılan her iki müşteki-sanık, bu olaydan sonra işsiz kaldıklarını söyledi.  Çağla Köse, heyecanlı olduğunu belirterek, yazılı hazırladığı savunmayı okudu.

"BÖYLE GİYİNİYORSUNUZ TECAVÜZE UĞRAYINCA 'GÜVENLİK BİZİ KORUMADI' OLUYOR"

Maçka Parkı'ndaki tuvalet sırasında beklerken Savaş İlter'in yanına geldiğini kendisine, "Bu şekilde gezemezsiniz, uygun değil. Böyle giyiniyorsunuz, tecavüze uğrayınca güvenlik bizi korumadı diyorsunuz" diyerek, kendisini herkesin içinde küçük düşürdüğünü söyledi. Kıyafetinin hiçbir rahatsız edici yönü bulunmadığını belirten Köse, sonrasında gelen polislerin de kıyafetinde hiçbir sorun olmadığını, olsa bile buna karışmaya haklarının olmadığını herkesin içinde söylediklerini ifade etti.

"YARI ÇIPLAK", "SUTYENSİZ"

Köse okuduğu savunmasının devamında şunları söyledi:

"Sanık bu laflarla benim gibi giyinen kadınların tecavüze uğramasını haklı, benden farklı giyinen kadınların tecavüze uğramasını ise haksız şeklinde bir imada bulunmuş oldu. Bu söylem, halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmektir. Ayrıca onca insanın içerisinde benim vücut hatlarımı inceleyerek bana ve çevredeki diğer insanlara benim hakkımda 'yarı çıplak', 'sutyensiz' gibi söylemlerde bulunmuş olması da açıkça cinsel tacizdirö

"PROVAKATÖRMÜŞÜM GİBİ YANSITILDI"

Sosyal medyada ve bazı basın organlarında bu olaydan sonra kendisinin provokatörmüş gibi yansıtıldığını ve hakkında "ajan" şeklinde haberler yapıldığını belirten Köse, İlter'e hakaret etmediğini, sadece bunca tacizine rağmen gidip polis çağırması üzerine arkadaşına dönerek, "manyağa bak ya..." dediğini bunu da hakaret amaçlı söylemediğini savundu.

"ÇOCUKLU BİR KADIN GELİP 'ALDIĞINIZ PARA HELAL Mİ' DEDİ"

Daha sonra savunma yapan müşteki-sanık Savaş İlter ise, "Parkta devriye atarken çocuklu bir kadın yanımıza gelerek, 'parkta mahrem yerleri görünen bir bayan var. Rahatsız oluyoruz. Aldığınız para helal mi? dedi. Ben de erkekler tuvaleti önünde sırada bekleyen Çağla Köse'nin yanına giderek, 'rahatsız olanlar var. Üzerinize biraz dikkat edin' diyerek uyarıda bulundum. Böyle demem üzerine bana, 'sen kimsin karışamazsın' diyerek bağırdı. Bağırması üzerine çevrede bazı erkekler de toplanarak beni sıkıştırmaya başladı. Bana, 'şeriat mı getireceksiniz. Burayı Fatih'e mi çevireceksiniz' diyerek tepki gösterdiler. Hatta biri yakamdan tutarak, 'sıkıysa bana vur' diyerek beni oyuna getirmeye çalıştı. Aradığım polis 2 saat sonra geldi. Sonra karakola gittik" diye konuştu.

"HANGİ MEVZUATA DAYANARAK SÖYLEDİN?"

Daha sonra avukatının "O gün Çağla Köse'nin üzerinde nasıl bir kıyafet vardı?" sorusu üzerine İlter, "O gün üzerinde transparan kıyafet vardı diyorlardı ama tülden ibaretti" diye cevap verdi.

Bunun üzerine söz alan Köse'nin avukatı ise İlter'e, "Hangi mevzuata dayanarak bir kişinin düzgün bir giyinmesini istedin?" diye sordu. İlter, "Ben lütfen üzerinize dikkat edin Burası kamuya açık bir yer. Çocuklu aileler rahatsız oluyorlarö dedim" diye konuştu. Köse'nin avukatı ise sorduğu sorunun cevabının bu olmadığı söyledi.

Mahkeme tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.

İDDİANAME

İddianamede, Maçka Demokrasi Parkı'nda 29 Temmuz 2017'de kıyafet nedeniyle tartışma çıktığı anlatılıyor. Güvenlikçi Savaş İlter'in "Böyle giyiniyorsunuz, sonra tecavüze uğrayınca 'Güvenlik bizi koruyamadı' diyorsunuz" demekle Çağla Köse'ye "alenen hakaret" ettiğini, Köse'nin de aleni tahrik altında güvenlik görevlisine "Manyağa bak ya, polis getirmiş, hangi akla hizmet polis getirmiş?" diyerek "hakaret" ettiğini belirtiliyor. Güvenlikçi İlter'in "hakaret" suçundan 3 aydan 2 yıla, Çağla Köse'nin ise "Kamu görevlisine hakaret" suçundan 1 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Görüntü Dökümü: (ARŞİV)

-------------------------

-Çağla Köse'nin adliyedeki görüntüsü

20.02.2018 - 14.14 - Haber Kodu : 180220109

====================

3 - BAKAN ÖZHASEKİ AÇIKLADI: YAPI DENETİM FİRMALARINA DÜZENLEME GELİYOR

Haber: Gülseli KENARLI - Kameran: Güven USTA / İstanbul DHA

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul'da katıldığı bir programda, "Yapı denetim firmaları var. İnşaat yapılacağı zaman arsa sahibi verdiği müteahhit denetlemesi için bir firma tutar. Şimdi piyasada şöyle olmuş, müteahhitler gidiyor bir firma ile anlaşıyor parasını o veriyor, kendini denetleyecek bir firma çıkıyor ortaya. Buna yapı denetim firması deniyor. Orada artık öyle bir ahbap-çavuş ilişkisi olmuş ki, tadı kaçmış, hiç kimse denetlemiyor" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, özel bir üniversite tarafından düzenlenen "Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşımlar" adlı programa katıldı.

YENİ DÜZENLEME...

Programda konuşan Bakan Özhaseki, yapı denetim firmalarıyla yeni düzenlemeler yapacaklarını belirtti.

Bakan Mehmet Özhaseki, "Yapı denetim firmaları var. İnşaat yapılacağı zaman arsa sahibi verdiği müteahhit denetlemesi için bir firma tutar. Şimdi piyasada şöyle olmuş, müteahhitler gidiyor bir firma ile anlaşıyor parasını o veriyor, kendini denetleyecek bir firma çıkıyor ortaya. Buna yapı denetim firması deniyor. Orada artık öyle bir ahbap-çavuş ilişkisi olmuş ki, tadı kaçmış, hiç kimse denetlemiyor. Şimdi siz paranızla kendinizi denetleyecek firma tutuyorsunuz. Bunu da değiştiriyoruz. Bundan sonra hangi inşaatı kimin denetleyeceği hususu bilgisayarda bizim bakanlığımızda sıradan karşısına çıkacak. Hiç tanımadığı birileri gelip onu denetlemeye başlayacak. Kuralları da çok sert olarak konmuş vaziyette" ifadesini kullandı.

"HERKES BUNLARI YAPMAK ZORUNDA"

Bakan Mehmet Özhaseki olası İstanbul depremiyle ilgili, "Hocalar neredeyse ittifak ettikleri iki tane konu var. Birincisi 2030'a kadar mutlaka bu fay açığa çıkar, bu gaz sıkışması bir gün patlar. Çünkü belli tarihlerde devam eden ve tekrarlayan bir süreç var. Sonra Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın buraya kadar gelip dayandığını hepsi izah ediyorlar. İkincisi de 'bunun şiddeti 7'den aşağıya olmayacak' diyorlar. Böyle olunca karşımızda kocaman bir tehlike var. Bu tehlikeyi görmemezlikten gelebiliriz, hiç konuşmayabiliriz, birbirimizi korkutmayız. Başımıza da bir felaket gelirse o zaman kolayca bir yol buluyoruz kendimiz, 'kader' falan diyoruz. Cenab'ı Hak ne diyor bize bilmem. Böyle kadercilik olmaz. Tevekkül ayrı bir şey, teslimiyet ayrı bir şey, kadere inanç ayrı bir şey. Ama biliyorsunuz karşıdan bir felaket kopmuş geliyor, seyrediyorsunuz, tedbir almıyorsunuz, sonra da başınıza iş geldiği zaman kader diyorsunuz. Böyle şey olmaz. Bu noktada bizim hazırlıklı olmamız lazım. Bu anlamda bize düşen işler var, vatandaşa düşen işler var, belediyeye düşen işler var. Herkes bunları yapmak zorunda" dedi.

"KENTSEL DÖNÜŞÜM KANUNU YENİDEN GÖRÜŞÜLECEK"

"Bu deprem gerçekliği ve Türkiye'nin dönüşmekte olduğu gerçekliği karşısında bir fırsata dönüştürmek için duruyor" diyen Bakan Özhaseki, "Bir bela var karşıda, biz bu belayı fark ettik, o tehlikeyi gördük. Şimdi onu bir fırsata dönüştürürüzün hesaplarını yapıyoruz. Fırsata dönüştürürken, anlattığım konular eğer ciddi şekilde uygulanabilecek olursa emin olun hepimiz için bir fırsat olarak karşımızda duruyor. Önce Türkiye'yi yenileriz. 7,5 milyon civarında yenilecek bağımsız birim var. Türkye'de genelde risk taşıyan ve değiştirmek-dönüştürmek zorunda olduğumuz 7., milyon bağımsız birim var. Buraları dönüştürürken bir taraftan bu ekonomiye katkı olacak. Her birisi için alt ve üst yapısıyla, eşyasıyla, 100 metrekare bir ev için 200-250 bin TL gittiğini kabul edersek, yılda 500 bin konutu değiştirecek olsak 125-130 milyar TL'lik kocaman bir ekonomi var karşımızda. Bu istihdamı artırır. Yüzde 7'ler civarında olan inşaat sektöründeki istihdamı yüzde 10'lara doğru taşır. Bu iç piyasaya hareketlilik verir. Bir taraftan evlerimizi yenilemiş oluruz, alt yapıyı yenilemiş oluruz. Bir taraftan kimlikli binalar inşa etmiş oluruz. Düşündüğümüz hayat tarzına doğru geçeriz. Karşımızdaki tehlikeyi nasıl böyle bir faydaya, fırsata dönüştürürüz bunların hesaplarını yapıyoruz. Temel ilkelerini tespit ettik, bunları kanunlara yazdık. Önümüzdeki günlerde Meclis'e gelecek zaten, Kentsel Dönüşüm Kanunu yeniden görüşülecek. Yeni bir ayar, yeni bir takım prensiplerle devam etmek istiyoruz" diye konuştu.

ÇÖPÜNÜ AYRIŞTIRANA YARDIM BAŞLIYOR

Bakan Özhaseki, "Bu sene itibariyle hedefimizde Ankara'da 2 bin 560 devlet dairesini sıfır atığa almak. Hiçbirinden dışarıya çöp çıkarmamak. Bu aynı zamanda ekonomi. Nasıl bir ekonomi? Türkiye'de dışarıya attığımız kağıtların tamamını topluyamıyoruz. Toplayabildiğimiz ancak 3 milyon ton civarında. Bunu fabrikalara götürüyoruz, fabrikalarda yeniden defter haline getiriyoruz. Kullandığımız kağıt miktarı 4 milyon ton civarında. 1 milyon ton açığımız var. Yurtdışından getiriyoruz bunu. Kirli kağıtları dışarıdan satın alıyoruz. İki tane daha yeni fabrika kuruluyor şimdi, onlarında o kadar ihtiyacı var. Bundan bir yıl sonra 2 milyon ton dışarıdan ithal edeceğiz. 200-250 milyon TL para vereceğiz buna. Niye ayrıştırmayalım? Evlerimizde önce ayrıştırarak işe başlarız. Kamu kuruluşlarında yaptığımız gibi önümüzdeki dönem itibariyle çevre yönetiminde, evlerinde bunları ayrıştıran hem şahıslara hem de belediyelere yardım başlıyor" şeklinde konuştu.

"GİTTİKLERİ HİÇBİR YERE HİÇBİR ŞEKİLDE DEMOKRASİ GÖTÜRMEDİLER"

Bakan Özhaseki, konuşmasının sonunda terör konusuna değinerek, "Özellikle Güneydoğu'ya gittiğimizde Kürt kardeşlerimize, 'bu Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar sizi çok mu seviyorlar, sizi sevdiklerini mi zannediyorsunuz. 50-100 tane göçmen alırken bile canını okuyorlar. Kapıdan girerken çelme atıyorlar adama. Fransa da bir belde belediyesi mülteciye su verene ceza yazıyor. Bunların sizi sevdiği falan yok. Hiç sormuyor musunuz ülkemizin 30 kilometre alt tarafında bu adamlar ne geziyor? Hiç sormuyor musunuz?' diyorum. Bu PKK'lılara silahı bunlar veriyorlar, niye veriyorlar acaba? Sormuyor musunuz bunu? Burayı bölmek için uğraşıyorlar, paramparça ediyorlar. İnsan haklarından demokrasiden bahsediyorlar fakat gittikleri hiçbir yere hiçbir şekilde demokrasi götürmediler, mutluluk götürmediler. Kan ve gözyaşı götürdüler" ifadesini kullandı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Özhaseki'nin açıklamaları

-Detaylar

20.02.2018 - 14.22 - Haber Kodu : 180220114

==============================

4 - BALYOZ DAVASINDA KUMPAS SORUŞTURMASI: 5 ESKİ POLİS TUTUKLANDI

Haber: Ümit TÜRK / İstanbul  DHA

"Balyoz davasında kumpas" kurdukları gerekçesiyle başlatılan soruşturmada eski 5 emniyet mensubu, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen "Balyoz davasında kumpas" iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilen, dönemin 5 emniyet mensubu, sevk edildikleri mahkemece tutuklandı.

İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği'nde sorguları tamamlanan şüpheliler Necat Aksu, Mehmet Kılıç, Hüseyin Yalçın, Mehmet Özdemir ve Mehmet Ay, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları hileyle almak, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak" suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Söz konusu dönemde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görev yaptıkları belirtilen şüphelilerin FETÖ/PDY soruşturması kapsamında daha önce de haklarında soruşturma başlatıldığı öğrenildi.

========================

5- ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ GENÇ KIZ OTOMOBİLİYLE ELEKTRİK DİREĞİNE ÇARPIP TAKLA ATTI

Haber-Kamera: Ersan SAN /İSTANBUL DHA

Zeytinburnu'nda, direksiyon hakimiyetini kaybeden üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Yasemin Albayrak, yol kenarındaki aydınlatma direğine çarparak takla attı. Kazada hafif şekilde yaralanan sürücüye sağlık ekipleri müdahale etti.

Kaza saat 13.30 sıralarında, Zeytinburnu Merkezefendi Mahallesi Ayazma Yolu Caddesi 'ne  meydana geldi.

34 MEL 18 plakalı otomobilin sürücüsü Yasemin Albayrak, henüz bilinmeyen nedenle direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan araç, yol kenarındaki elektrik direğine çarparak takla attı. Ters dönen araçta mahsur kalan üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Yasemin Albayrak'ı çevredekiler otomobilden çıkardı. İhbar üzerine olay yerine gelen ambulans ekipleri, hafif yaralanan genç sürücüye ayakta müdahale etti. Kazada, hurdaya dönen otomobil, kurtarıcıyla olay yerinden kaldırıldı. Kazayı duyarak olay yerine gelen Yasemin Albayrak'ın arkadaşları, ağlayan genç kızı teselli etmeye çalıştı. Kaza nedeniyle yol, bir süre çift yönlü trafiğe kapatıldı. Yola devrilen aydınlatma direği ekipler tarafından kaldırıldı. Polis, kazayla ilgili inceleme başlattı.

Görüntü Dökümü:

------------

-Olay yerinden detay görüntüler

-Ters dönen otomobilden görüntü

-Devrilen aydınlatma direğinden görüntü

-Kaza yapan genç kızın görüntüsü (mavi kot pantolonlu, siyah montlu)

-Polis, sağlık ve itfaiye ekiplerinin görüntüsü

-Kaza yapan genç kızın arkadaşlarından görüntüler

-Arkadaşlarının genç kızı teselli etmeye çalışması

-Detay görüntüler

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Mehmet Özhaseki Kağıthane Türkiye Maçka Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title