Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan Canlı Yayında

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda biz belirlenen takvimle Münbiç'te çok daha iyi bir mesafe alacağımıza inanıyoruz." dedi.

Erdoğan, Anadolu Yayıncıları Birliğinin 24 TV-360'ta canlı yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Erdoğan, "İlk turda siz Cumhurbaşkanı olur ve Meclis farklı olursa nasıl bir Türkiye olur. Kanaatiniz nedir?" sorusu üzerine, bunları şu anda konuşmanın çok erken olduğunu ifade ederek, "Zira dereyi görmeden paçayı sıvamak olacak bir iş değil. Şu anda doğrusu ben halkımın bir defa parlamentoda beni yalnız bırakmayacaklarına inanıyorum. Dolayısıyla parlamentodan da iyi çıkacağımıza inanıyorum." diye konuştu.

Parlamentoda gerekli desteğin gelmemesi halinde kanun çıkarmada sıkıntı olabileceğini belirten Erdoğan, "Çünkü Cumhurbaşkanlığı kararnamesi bizim tek hareket yolumuzdur. Benim kanun çıkarma yetkim yok. Sadece bütçede bir tasarrufumuz var. Bunun dışında tamamen parlamentoya aittir." değerlendirmesinde bulundu.

"Güçlü Meclis" derken bunu ifade ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Güçlü Meclis'te de işte Cumhur İttifakı'na özellikle halkımızın desteği şart. Cumhur İttifakı, halkımızdan beklenen desteği gördüğü anda evelallah biz yolumuza güvenle gideriz. Cumhurbaşkanlığı noktasında bu gücü halkımızdan aldıktan sonra biz inşallah çok daha farklı bir Türkiye'yi dünyada zeminine oturtacağız ve görmedikleri bir Türkiye'yi görecekler. Bu Türkiye artık eski Türkiye olmayacak. Bu Türkiye, artık böyle ikide bir tökezleyen ayağı prangalı Türkiye olmayacak. 16 yılda biz ülkemizi nasıl uçurduysak bundan sonra çok daha farklı ve çok daha hızlı bir şekilde ülkemizi uçuracağız. Onun için 2023 farklı bir Türkiye olacak. 2053 farklı olacak. 2071 farklı olacak. Bunu hemen, fazla değil 2019 Mart yerel seçimlerinde de göreceğiz. Ben buna da inanıyorum."

Terörle mücadele

Terörle mücadele çerçevesinde en son Kandil'e yönelik operasyon yapıldığı anımsatılarak, "Bu operasyonla ilgili durum nedir? Muhalefetin söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine ilk hamleyi Cerablus'ta yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Sayın Obama döneminde yaptığım görüşmelerde bizim bir Zeytinlik Harekatımız vardı. Bu Zeytinlik Harekatında sayın Obama sözünde durmadı. Ne zamandı bu? Malum Antalya G20 Zirvesi'nin olduğu dönemde de kendisiyle bunları çok açık konuştum. 'Bizi oyalıyorsunuz' dedim. Bu Zeytinlik Harekatı geciktiği için de maalesef oradan ülkemize tehditler oluyor. İşte Kilis'e giren tehditler vesaire. Dedi ki 'bunu halledeceğiz.' Ama hallolmadı. Arkadan Trump geldi, onunla konuştuk yine hallolmadı ve bunun üzerine baktık ki bu olacak gibi değil. Bu arada işte o malum bin 250 tır silah mühimmatıyla beraber Kuzey Suriye'ye geldi."

Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde Amerika'nın 20'yi aşkın üssü olduğunu, silahların da bu üslerde depolandığının altını çizerek, şunları söyledi:

"Bununla kalmadılar. Ben bunu kendisine söylediğim zaman 'olamaz' dedi. 'Mümkün değil' dedi. Komutanları yanına çağırdı. Sağır odaya girdik, orada bunları konuştuk. Dedim, 'olamaz değil işte şu anda oluyor, var. Benim istihbaratım da bana bu bilgileri veriyor.' Orada kendine göre bazı talimatlar verdi. İşte izliyorsunuz Trump'un bu noktadaki durumu nedir, ne değildir? Daha sonra bu rakam 5 bin tıra çıktı. Ayrıca da iki tane kargo uçağıyla yine buraya gelişler oldu. Bu işin olmayacağını görünce biz tabi Afrin hazırlıklarını yaptık."

Cerablus'ta 2 bin kilometrekarelik alanı kontrol altına aldıklarını ve buraya artık yavaş yavaş yerel halkın dönmeye başladığını söyledi.

İdlib'in kontrolünün Afrin ile başladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Afrin'i halledince, orada yaklaşık 2 bin kilometrekarelik alan kontrol altına alınınca, 12 tane gözetleme kulesi bizim kontrolümüze verildi. Onlarla beraber İdlib olayı kontrole alındı. Burada gerek İran gerek Rusya ve gerek Türkiye'nin üçlü olarak iyi bir koordinasyonu. Hala da bu devam ediyor. İşin merkezi yönetimle olan kısmını ise zaten Rusya falan götürüyor ve burada bizim şimdi Tel Rıfat ve en son Münbiç olayı. Münbiç'te de bildiğiniz gibi."

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 4 Haziran'da Amerika'da bir araya geldiğini ve görüşmeler yapıldığını anımsatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Şu anda biz belirlenen takvimle Münbiç'te çok daha iyi bir mesafe alacağımıza inanıyoruz ve süratle de şu anda bu gidiyor. Onlar Fırat'ın doğusuna gitmek suretiyle bu işi rahatlatacaklar ve sözünü verdiler. Üstelik bir de tabi bu silahların üzerindeki kendi seri numaralarıyla filan geri toplayacaklar. Bunun sözünü verdiler. Eğer bunlar, bu seri numaralarıyla bunları geri toplarlarsa oradaki sıkıntı daha da aşılmış olacak. Bunu ben önemli bir gelişme olarak görüyorum. Bu kayıtlar Dışişleri Bakanımız da ve Bakanlıkta zaten var. Biz de burada gerek sayın Putin gerek sayın Ruhani telefon diplomasisiyle süreci takip ediyoruz. Temennim odur ki, bu işi bir defa süratle bitirelim. Koalisyon güçleriyle Türkiyeydi, Rusyaydı, Ruhaniydi aramızda bir sıkıntı yaşanmasın."

"Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez"

"Bir siyasi parti başkanı çıkıyor 'girmesinler', birisi 'Kandil'de zaten terörist kalmadı' diyor. Muhalefetin terörle mücadelede özellikle Kandil ile ilgili değerlendirmelerini nasıl görüyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde yanıtladı:

"Bir defa çok açık net ortaya koyalım. Şu anda muhalefet Türkiye'de var mı? Türkiye'deki muhalefet iş yaptırmama üzerine kurulmuş. Mesela terörle mücadele diye şu anda bay Muharrem'den bir şey duydunuz mu? Bay Kemal'den terörle mücadele adına bir şey duydunuz mu? İşte kalkıyor Edirne'de cezaevinde terör örgütü PKK'nın arkasında durduğu bir kişiyi gidip ziyaret ediyor. Bu nasıl bir anlayıştır?

7 Haziran seçimlerinden sonra 53 tane Kürt kardeşimi öldüren bunlar değil mi? Bunlar. 'Sokağa dökülün' demedi mi? 'Sokağa dökülün' dedi. 15 yaşındaki Yasin'i öldürenler bunlar değil mi? Üzerinden arabayla geçenler bunlar değil mi? Bütün bunlar oradaki yakıp, yıkanlar vesaire bunlar değil mi? Bunlar. Peki bunlara karşı ne yapabildik? Onların bunlara karşı herhangi bir tavrı oldu mu? Olmadı. Şu anda neymiş? CHP'si de olsun, diğeri de olsun dedikleri ne? 'Bir Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde duramaz' diyor. Ne demek ya? Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez. Olduğunda içerideydi. Orada zaten bir eksiklik var, bir yanlışlık var. Yani biz burada illa mahkumiyeti adaylık şartları arasında saymamamız lazım. Tutuklu da olsa bence tutuklu olan kişide aday olamaz, olmamalı. Çünkü bu bir kaçamak yoldur. Buna niye böyle bir fırsatı biz verelim?"

Erdoğan, Demirtaş'ın TRT'de yapacağı konuşmasına değinerek, "Öyle veya böyle şimdi bu şartlar içerisinde tabi gelecek işte 5 dakika, 10 dakika neyse TRT'de konuşmasını da Edirne'de cezaevinden çekim yapılmak suretiyle yapacak. Burada bunlar kalkıp, 'iktidar engelledi' deyip, oradan bir rant elde etmenin gayreti içerisine de girebilirler. Bir mağduriyet pozisyonuna da girebilirler. Ben arkadaşlara onu söyledim. 'Bırakın' dedim, mağduriyet imkanını bunlara vermeyin, bırakın. YSK ile de görüşün gitsinler orada cezaevinde çekimi yapsınlar. Zaten bunlar canlı yayın değil, malum. Ondan sonra da konuşması neyse bu konuşması yayınlanır. Olay bu." diye konuştu.

"Ben kavmiyetçi değilim"

"AK Parti'nin dilinin devletleştiği ve Kürt halkıyla bir mesafe olduğuna yönelik birtakım eleştiriler var. Bu konuyla ilgili tespitiniz nedir? Böyle bir mesafe olabilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, buna katılmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Erdoğan, "Ben Müslümanım. Benim dinimde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza. Böyle bir şey yok. Benim dinimde hüküm şudur; 'Tüm inananlar şüphesiz kardeştir.' Ben onlara kardeş olarak bakıyorum. Yunus'un diliyle de yaradılanı yaradandan ötürü seviyorum. Kürt olduğu için sevmiyorum, Türk'ü de Türk olduğu için sevmiyorum. Laz'ı Laz olduğu için sevmiyorum. Boşnak'ı, Arnavut'u. Bunları ben kendi kavminden dolayı sevmiyorum. Ben kavmiyetçi değilim." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, rahmetli babasına, "Biz Türk müyüz, Laz mıyız?" diye sorduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dedem benim büyük mollaydı. 'Oğlum, bir gün ben de dedene sordum.' dedi. Dedem demiş ki, büyük dedem bu tabi 'torunum bir gün öleceğiz. Bize kabirde Rabbin kim, nebin kim, dinin ne? Ama kavmin ne diye bir soru sormayacaklar. Elhamdülillah Müslümanım de geç.' Ölçü bu. Biz Müslümanız. Bizim dinimizde kavmiyetçilik yok. Biz kavmiyetçi olamayız. Türk Türklüğü ile övünür ama diğer kavimlere karşı 'benim kavmim daha üstündür' diyemez. Kürt de Kürtlüğü ile övünebilir ama Kürt de diğer kavimlere göre kendi kavminin üstünlüğüyle kalkıp, övünemez. Bunlar ayrımcılık sebebidir. Diğerleri de öyle. Lazı da öyle, Boşnağı da, Gürcüsü de. Ama bunlar bizi sevgiden uzak eder mi? Hayır. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik kardeşim seviyoruz. Ben eğer bugün 'Kürt kardeşlerim' diyebiliyorsam demek ki benim onlara karşı bir tavrım yok."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

Münbiç Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title