Haberler

Kanser, Çocuk Sahibi Olmaya Engel Değil!

Güncelleme:

Kanser Savaşçıları Derneği ve Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği yönetimleri kanser ve tedavilerine bağlı kısırlığı önlemek için elele veriyor.

Dernek yetkilileri Üreme Sağlığı ve İnfertilite2018 Kongresi'nde bir farkındalık çalışması yürüterek "Kanser ne hayatı yaşamaya ne de çocuk sahibi olmaya engel değildir!" dedi. Kongrede kanser tanısı aldıktan sonra kısırlık tedavilerine başvuran hastalar da deneyimlerini paylaştı.

"Hayattaki en büyük hayalim anne olmak" diyor 41 yaşındaki Suna Doğan. "Ama geçen yıl meme kanseri tanısı aldığımı öğrendiğim andan itibaren uzun bir süre bu hayal aklıma bile gelmedi. Bir an önce tedavim başlasın ve eski sağlığıma kavuşayım istedim. Kısırlık riskine değil, saçlarımın döküleceğine üzülüyordum doğrusu. Çünkü, tedavinin kısırlığa sebep olabileceğini bilmiyordum bile!"

Sadece Suna Doğan değil, tanı alan pek çok kadın ve erkek de kanser tanısı ve tedavinin kısırlığa neden olabileceğini bilmiyor aslında. Nitekim Breast Cancer Care'in yaptığı bir çalışma da kadınların yüzde 60'ının kemoterapiden sonra kısırlık riskinden haberdar olmadığını ortaya koyuyor. Oysa başka bir araştırma 15-39 yaş arası kanser hastalarının yarısının, tedavi sonrası infertil olduğunu gözler önüne seriyor.

TSRM Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Ata "Yaş ve cinsiyet gözetmeksizin görülen bu durum, tedavi öncesinde önlem alınmadığı takdirde kişilerin çocuk sahibi olmasını engelleyebiliyor. Ancak günümüzde doğru yönlendirme ile bunun önüne geçilebilmesi mümkün" diyor ve ekliyor: "Çünkü kadın, erkek ve çocuk kanserlerinde tedavi öncesinde başvurulacak doğurganlığı koruma yöntemleri sayesinde, tedavi sonucunda gelişebilecekkısırlığa engel olmak mümkün." Yeter ki hastalar bu riskin ve çözümünün farkında olsunlar. İşte bu noktada kanser tedavisinden sorumlu medikal onkolog ve cerrahlara büyük görev düşüyor. Çünkü sadece onlar, kanser tanısını duyunca şok yaşayan ve hastalığı bir an önce atlatmaktan başka bir şeye odaklanamayacak durumdaki hasta ve yakınlarını bu riskten haberdar ederek bir üreme sağlığı uzmanına yönlendirebilir. Görünen o ki, rutin işlerinin yoğunluğunda bu alanda çalışan hekimler de bu bilgilendirmeyi ihmal edebiliyor. İngiltere'de yönetici danışmanlığı yapan Alim Erginoğlu'nun tanı ve tedavi sürecinde deneyimlediği gibi...

İki kez testis kanseriyle mücadele eden Alim Erginoğlu'na ilk tanı 2001'de konuyor. "Henüz 27 yaşındaydım ve kanserin tedavisinden başka bir şey düşünmüyordum elbette. Çocuk sahibi olmak o an için o kadar uzak bir düşünceydi ki... Kendi iş yoğunluklarından ve kanseri tedavi etmeye odaklandıkları için olsa gerek maalesef bu konuda sağlık ekibimden de kimse bana bilgi vermedi. Neyse ki başka bir doktor tanıdığın yönlendirmesi sayesinde kısırlık önleyici tedaviye başvurduk. Tedavi öncesinde sperm dondurma işlemi yapılmasaydı bugün çocuğum olmayacaktı." Erginoğlu bugün 12 yaşındaki kızına ve 7 yaşındaki oğluna her baktığında şükrettiğini söylüyor; başka bir doktor tarafından da olsa bu tedaviye yönlendirildiği ve geç kalmadığı için!

Ama tüm hastalar onun kadar şanslı olmayabilir. Erginoğlu bu nedenle hem İngiltere'de Cancer Research UK'de de gönüllü olarak çalışıyor hem de Türkiye'de kanser tanı ve tedavi sürecinde hastaların kısırlık önleyici tedaviler konusunda bilgi sahibi olması için Kanser Savaşçıları Derneği'nin projelerinde danışmanlık veriyor.

Dernek bu konudaki yeni projesi için TSRM- Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği ile birlikte çalışacak. Kanser Savaşçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aslı Ortakmaç ise kanser gibi ciddi bir hastalıkla mücadele ederken hem doktorların hem de tanı alanların kısırlık riskine karşı önlem almayı göz ardı edebildiklerini dile getiriyor: "İşte bu yüzden kanser tanı ve tedavi sürecinde kısırlık önleyici tedavilere dikkat çekmek ve özellikle kanser tedavisi üzerine çalışan doktorlar arasında farkındalık oluşturmak amacıyla TSRM Derneği ile işbirliği yapıyoruz."

Her iki derneğin yetkililerinin de önemle vurguladığı konu: Sağlık çalışanları arasında farkındalık oluşturmak! Zira Breast Cancer Care'in 50 meme cerrahı ve hemşire ile yaptığı araştırma, sağlık uzmanlarınınyüzde 35'inden fazlasının tedavi olacak kişilere tedavinin doğurganlıklarını nasıl etkileyebileceğini belirtmediğine ve tanı alanların bu risklerden tamamen habersiz kalabildiğine işaret ediyor.

Kendisi de sağlık çalışanı olduğu halde kısırlık riskinden haberi olmayan Suna Doğan'a geri dönersek... O da şanslı sayılabilecek hastalardan. "Kesinlikle öyleyim. Çünkü, cerrahım ve radyasyon onkologum beni bu konuda bilgilendirdi ve tedavi öncesinde yumurtalarım donduruldu. Sayelerinde şimdi yeniden sağlığıma kavuştuğumda hayata daha da sıkı bağlanmak için çok daha güçlü sebeplerim oldu" diyor Doğan ve ekliyor: "Beni yaşama iki kez bağladılar; hem kanseri yendim hem de hastalık nedeniyle hayallerimden vazgeçmek zorunda kalmadım."

Kaynak: Bültenler / Güncel

Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title