Haberler

3. Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları Kongresi ve Fuarı

Dünya İslam Sağlık Birliği Başkanı Kasım Sezen, "Türkiye, Ürdün, Lübnan ve diğer İslam ülkeleri geri kalan 19 milyon mülteciyi ensar olarak bağrına basmıştır.

Dünya İslam Sağlık Birliği Başkanı Kasım Sezen, " Türkiye, Ürdün, Lübnan ve diğer İslam ülkeleri geri kalan 19 milyon mülteciyi ensar olarak bağrına basmıştır. Türkiye'deki Suriyeli nüfus 3,5 milyon. Bunların tamamına yakını Türk vatandaşı gibi sağlık haklarına sahip. Bu da bizim gücümüzü gösteriyor." dedi.

Sağlık Bakanlığı'nın desteği, Dünya İslam Sağlık Birliği ve Sağlık-Der'in iş birliğiyle "İslami Çevrede Sağlıkta Kalkınma" temasıyla düzenlenen 3. Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları Kongresi ve Fuarı, Harbiye Askeri Müzesi'nde başladı.

İslam coğrafyasında sağlık politikalarının geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası sağlık sektöründe ticari iş birliği, sağlık yardımı faaliyetleri, öğrenci değişim programları konularında çalışmaların yürütüleceği etkinlikte, dünyanın değişik bölgelerinde sağlıkla ilgili alanlarda faaliyet gösteren Müslüman sivil toplum kuruluşları, ortak projeler yürütme ve afetlerde koordinasyon konularını da değerlendirecek.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan kongrenin açılışında konuşan, aynı zamanda Sağlık-Der Genel Başkanı da olan Uzm. Dr. Kasım Sezen, Dünya İslam Sağlık Birliği'ni güçlendirmeye ve kurumsallaştırmaya çalıştıklarını belirtti.

Sezen, yaklaşık 130-140 ülkeden 350 sivil toplum kuruşulunun organizasyona üye olduğu söyledi.

İstanbul'un İslam hilafetinin son merkezi olduğuna vurgu yapan Sezen, "19. yüzyılda teknoloji ve sanayileşme devriminden sonra Batı güçlendi ve başta Afrika olmak üzere İslam ülkelerinin, Müslümanların elindeki zenginlikleri aldılar, sömürdüler. Belli bir noktadan sonra da bağımsızlıklarımızı elimizden aldılar. 1923'te dünyada üç tane bağımsız Müslüman ülke kalmıştı. Sonra ne oldu? 20. yüzyılda İslam ülkeleri kendine gelmeye başladılar. Batı'nın elindeki teknolojik imkanlardan faydalanmaya başladılar ve tekraren bağımsızlıklarımızı ilan ettik. Bugün 58 İslam ülkesi bağımsız durumda." dedi.

Kasım Sezen, İslam ülkelerinin kalkınmaya ve güçlenmeye başladığını dile getirerek, "Neticede yıl 2018, artık İslam ülkelerinin hemen hemen yarısı Batılıların ulaştığı seviyeye ulaştı. Fransa'da, Paris'te, Batı Avrupa'da bir ayaklanma var. Neye karşı ayaklanma var? Batılıların elindeki zenginlik gidiyor, ona karşı bir ayaklanma var. Batı fakirleşiyor. Geçmişte Batılılar bizim elimizdekileri alarak zenginleştiler, bugün artık Müslüman ülkeler Allah'a şükür ki elindeki ekmekleri Batılılara vermiyorlar." ifadelerini kullandı.

"İslam ülkeleri 19 milyon mülteciyi ensar olarak bağrına basmıştır"

Sezen, İslam coğrafyasında sağlık alanında da ilerlemeler katedildiğine vurgu yaparak, "Sağlık sektörünü artık hükümetlerimiz finansa ediyor. Afrika'da bile çoğu ülke ciddi bir sağlık sistemi kurmaya başladılar." diye konuştu.

Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Rohingya'da zulümden kaçan 20 milyona yakın mültecinin sadece 1 milyonunun Avrupa'da olduğunu, bunların da sağlık hizmetinden faydalanamadığını, barınma ve gıda problemi yaşadığını anlatan Sezen, "Türkiye, Ürdün, Lübnan ve diğer İslam ülkeleri, geri kalan 19 milyon mülteciyi ensar olarak bağrına basmıştır. Türkiye'deki Suriyeli nüfus 3,5 milyon. Bunların tamamına yakını Türk vatandaşı gibi sağlık haklarına sahip. Bu da bizim gücümüzü gösteriyor." dedi.

İslam ülkelerinin Batı ülkelerinden daha güçlü olduğunu savunan Sezen, asıl gücün "iman ve vicdan gücü" olduğunu dile getirdi.

"Bağımsızlığımızı biz imanımızla kazandık"

Sezen, şöyle devam etti:

"İslam alemi bu kadar göçmene bakıyorsa bu bizim imanımızdan, inancımızdan, vicdanımızdan geliyor. Asıl güç budur. Biz bundan 100 yıl önce Çanakkale'de Batılıları püskürttük. Tankımız tüfeğimiz çok olduğundan değil, imanımızla püskürttük. Bağımsızlığımızı imanımızla kazandık. Bugün bir ekonomik mücadele veriyoruz. Amerika'da Trump her gün bir ülkeye ambargo koyuyor, ekonomik savaşlar ilan ediyor ve buna karşı da bakıyorsunuz ki İslam ülkeleri ambargoya, bu mücadeleye karşı mücadele veriyor. Bütün İslam alemini, bütün Müslüman ülkeleri tebrik ediyorum. Artık ekonomik savaşlara karşı da bir direnç kazanmış durumdayız."

İslam ülkelerinin Batı ülkelerinden yılda yaklaşık 70 milyar dolarlık tıbbi ilaç ve cihaz ithal ettiğini kaydeden Sezen, Türkiye'nin MR ve ultrason dışında bütün tıbbi cihazları ürettiğini ancak İslam ülkelerinin Batı ülkelerinden ithal etmeye devam ettiğini ifade etti.

Sezen, "İslam ülkeleri bunları Türkiye'den değil, Batı'dan almaya devam ediyor. ya biz tanıtımını yapamıyoruz ya biz İslam ülkeleriyle bir araya gelemiyoruz. Bu fuar da bu ihtiyaca binaen açılmış bir fuardır." değerlendirmesinde bulundu.

"Batı vicdanını yitirmiş durumda"

"Bizim çok iyi hekimlerimiz var, teknolojiyle donanmış çok güzel hastanelerimiz var. Bunlarla gurur duyuyoruz." diyen Sezen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Batı bütün bu güzellikleri, İslam ülkelerinin kalkınmışlıklarını gördükçe, elindeki ekonomik gücün gittiğini gördükçe rahatsız oluyor. Bundan dolayı mücadele içerisine giriyor. Ekonomik olarak, ticarette bizimle mücadele etmeleri başüstüne, buna diyeceğimiz bir şey yok. Fakat, bizim ülkelerimizde, Irak'ta çıkan savaş, Suriye'de, Afganistan'da olan hadiseler, bunların altında tamamen ekonomik sebepleri görüyoruz. Bugün Çin'den başlayan İpekyolu Projesi var, 'Bir yol, bir kuşak' projesi var. Bu yol ticaret yolu. Müslüman ülkelere de Çin'e de Batıya da faydası olan bir yol. Fakat bu ticaret yolunun düzgün çalışmaması için bu yol güzergahında olan ülkelerde ayaklanmalar, savaşlar çıkartıyorlar. Olmadı ambargolar koyuyorlar. Biz buna karşıyız.

Batı vicdanını yitirmiş durumda. Trump, Meksika sınırına duvarlar örüyor, tel örgüler koyuyor. Sadece İslam alemi için değil, bütün mazlum milletlerin savunucusu durumundayız. Bu insanların Batı'ya göç etmesini engellemek için uğraşıyor. Biz istiyoruz ki kimse göç etmesin, kimse yerinden yurdundan olmasın. Bu ülkelerin ekonomisine destek verelim ve bunların maddi servetlerini sömürmeyelim. Batının gerçekten tek derdi petrol, tek derdi ekonomik çıkarları olarak gözüküyor. Birleşmiş Milletler de Dünya Nüfus Fonu da Dünya Sağlık Örgütü de ne yazık ki seyrediyor. Bazı yerlerde kamplar var, Dünya Sağlık Örgütü bizim gibi sivil toplum kuruluşlarının oralara girmesine engel oluyor. Gerçekten bazı göçmen kamplarında durum oldukça vahim."

Üç gün sürecek programda, İslam coğrafyalarını temsilen birçok katılımcı da konuşma yaptı.

Kaynak: AA / Güncel

Kasım Sezen Türkiye Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title