Haberler

DHA YURT BÜLTENİ - 2

Sahte alkolden ölümlerin olduğu Adana'da etil alkol operasyonu

Adana, Mersin, Niğde ve Osmaniye'de 22 kişinin metil alkol zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetmesinin ardından Adana'da denetimlerini artıran polis, 2 depoda toplam bin 945 şişe etil alkol ile içki yapımında kullanılan 521 aroma ve tatlandırıcı ele geçirdi.
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, Seyhan ilçesi Yeşiloba Mahallesi'ndeki 2 depoya baskın yaptı. 2 depoda toplam bin 945 şişe etil alkol ile içki yapımında kullanılan 521 aroma ve tatlandırıcı bulundu. Polis, S.Y. ve H.Y. isimli şüphelileri gözaltına aldı.  Sorgularının ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden S.Y. nöbetçi mahkemece tutuklanırken, H.Y. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Ele geçirilen malzemeler ise imha edildi.

Görüntü Dökümü
-----------
-Polislerin depoya girmesi
-Kolilerin görüntüsü
-Koliler içindeki şişelenmiş etil alkol
-Ele geçirilen malzemelerin fotoğrafı

SÜRE: 43" BOYUT: 80 mb

Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,

===================

DNA örnekleri ile Gürcü Hatun'un da mezarı ortaya çıkacak

Erzurum'un Pasinler ilçesinde tarihi bir kümbetteki kazıda bulunan ve üzerinde özel teknikle 'Sultan Alaaddin' yazan sandukadaki mezardan alınan kemikler, DNA incelemesiyle Selçuklu Sultanı 2'nci Alaaddin Keykubat'a ait çıkarsa devlet töreni düzenlenecek. İncelemeyle yalnız Alaaddin Keykubat değil, Gürcü ve Selçuklu tarihinde önemli yeri olan annesi Gürcü Hatun Tamara'nın da mezarı ortaya çıkmış olacak. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Coşkun Erdoğan, "Eğer Gürcü Hatun meselesi de aydınlığa çıkarılırsa burası ilerleyen süreçte yoğun bir ilgi akınına da sebep olacaktır" dedi.
Pasinler'e bağlı Ovaköy Mahallesi'nde tarihi kümbette İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İl Müze Müdürlüğü koordinesinde yapılan kazı çalışmasında, üzerinde 'Sultan Alaaddin' yazısı olan ve Selçuklu Sultanı 2'nci Alaaddin Keykubat'a ait olduğu düşünülen sanduka ile annesi Gürcü Hatun Tamara'ya ait olduğu tahmin edilen sandukanın da aralarında bulunduğu 6 sandukadan 2'si, Aziziye Belediyesinin taş eserler müzesi deposuna nakledildi. Taş eserler müzesinde koruma altına alınan taş sandukada ekipler özel tekniklerle inceleme yaptı. Ekipler, yaptığı çalışmada Arapça 'Sultan Alaaddin' yazısına ulaştı. Sandukanın kırık olmayan baş kısmında ise hayat ağacı ile kandil motifi yer alıyor. Kazı yapılan tarihi kümbetteki mezardan çıkan ve DNA testine tabi tutulacak kemiklerin, Keykubat'a ait olduğu kesinleşirse kemikler yerine defnedilecek, sanduka bölgeye geri götürülecek.
Aziziye Belediyesi Taş Eserler Müzesi Koordinatörü Oğuzhan Türk, kazı çalışması sonrası iki sandukanın Aziziye Belediyesinin ilgili deposuna nakledildiğini bildirdi. Sandukaların koruma altında olduğuna işaret eden Türk, "Sandukların biri üzerinde ekipler, Alaaddin ve Sultan yazısını okudular, ancak bu kısımdan sonraki bölüm kırılmış. Biz gerekli bakımını ve temizliğini yapıyoruz. Diğer sanduka üzerinde motif bulunmuyor. DNA incelemesi sonrası sanduka çıkarıldığı alana götürülecek" dedi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Coşkun Erdoğan, Gıyasettin Keyhüsrev'in oğlu olan 2'nci Alaaddin Keykubat'ın Moğol Hanına ziyareti için yola çıktığında Erzurum'da konakladığının kaynaklarla sahit olduğunu söyledi. Erdoğan, "Kaynaklarda Sultan Alaaddin'in sabahleyin odasında ölü olarak bulunduğu bazı kaynaklarda ise kardeşleri tarafından lalasıyla işbirliği yapılıp zehirlenerek öldürüldüğü yer alıyor. Bu bölgeye defnedildiğini biliyoruz. Nitekim hem Selçuklu tarihi açısından öneminin yanı sıra annesi tarafından da Gürcü tarihi açısından çok önemli. Annesinin kendi vefatından 20-22 yıl sonra. Gürcü Hatun Tamara'nın oğlu ile mezarlarının aynı yerde olduğu yönünde kesin bilgiler mevcut. Bu mezarın bulunmasıyla beraber biz aynı zamanda Gürcü Hatun'un da mezarını bulmuş olabileceğiz. Nitekim bölgenin hem tarihsel süreci açısından hem de Gürcü-Türkiye ilişkileri açısından çok önemli yere sahip durum ortaya çıkarmış olacağız. Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra 2'nci Aladdin Keykubat'ın kemiklerinin ebedi istirahatgahına tekrar defdenilmesi çok önemli ve bu bölgenin ihya edilmesi gerekiyor. Eğer Gürcü Hatun meselesi de aydınlığa çıkarılırsa zaten burası ilerleyen süreçte yoğun bir ilgi akınına da sebep olacaktır" diye konuştu.
Artin Çoruh Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Blümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Subaşı, Gürcü Hatun Tamara'nın Selçuklu tarihinde önemli bir yeri bulunduğunu söyledi. Gürcü Hatun Tamara'nın Gıyasettin Keyhüsrev'le evlenmesinden sonra Konya'ya gelerek Müslümanlığı kabul ettiğini belirten Subaşı, Mevlana'nın da önemli müridelerinden biri olduğunu kaydetti. Gürcü Hatun Tamara'nın 1250'li yıllarda Selçuklu tarihi açısından önemli bir figür olarak karşımıza çıktığını ifade eden Doç. Dr. Ömer Subaşı, "Genç yaşta eşini kaybettikten sonra Gürcü Hatun Tamara Muhyettin Pervane ile evleniyor. Pervane'nin sultanlar üzerinde bir pozisyon alması Gürcü Hatun Tamara'yı önemli figürler arasına sokuyor. Zengin bir kadın olarak Selçuklu siyasetinde kendini göstermesi kadının tarihi kaynaklarda isminin geçmesine sebep oluyor. Gürcistan'da iki tane Tamara bilinir. Birisi Büyük Tamara 1185-1212 yılları arasında tahta geçtiğini Gürcü Hatun Tamara ise Selçuklu tarihi açısından önemlidir" dedi.
Gürcü tarihçilerin Tamara ile ilgili geçmişte Erzurum'da Gürcü Hatun Tamara'yı araştırdıklarını ancak bir bulguya ulaşamadıklarını kaydeden Subaşı, şöyle devam etti: "Buradan çıkan sonuca göre kadının Alaaddin Keykubat'ın annesi olduğu kesinleşirse hem Gürcü tarihi hem Selçuklu tarihi açısından karanlıkta kalan  noktanın aydınlanması sağlanır. Mevlana'nın müridesi olması,Gürcülerin Selçuklu tarihi açısından önemli yerlere gelmesini sağlaması, adına para basılmış ohlması sebebiyle Alaaddin Keykubat veliaht ilan ediliyor. Diğer kardeşlerinin rıza göstermemesi üzerine 1250'li yılların başlarında lalası tarafından zehirlenerek öldürüldüğü ve Erzurum'da bilinmeyen yere defnedildiği söylenirken, burası olması büyük ithimaldir. Gürcü Hatun Tamara, 20-22 yıl sonra eşiyle Ağrı'ya giderken Muhyettin Pervane kendisini Erzurum'da bırakır. Pervane 1277-78'de Ağrı'da Moğullar tarafından öldürülünce Gürcü Hatun Erzurum'da kalır ve kendisi de ölür oğlunun yanına defnedilir. Gürcü Hatun Tamara'nın oğlu Alaaddin Keybukatı'n yanında yattığı söylenir. Bu coğrafya zaten Gürcü Hatun Tamara'nın dedesinin malıdır. Gürcü Hatun Tamara'nın Tiflis'te başlayan, Konya'da uzun süre devam eden, belirli bir süre Kayseri'de süren ve Erzurum'da sonlanan hayatının son ebedi istirahatgahının bu kümbet olma ihtimali büyüktür."

Görüntü Dökümü
--------
Sanduka bulunduğu depo
Sandukadan detaylar
Sandukanın üzerindeki yazı ve motifler
Hümeyra Pardeli'nin anonsları
Aziziye Belediyesi Taş Eserler Müzesi Koordinatörü Oğuzhan Türk ile röp.
Mezar alanındaki drone görüntüleri
Hocaların mezarda inceleme yapması
Hümeyra Pardeli'nin anonsu
Dr. Öğretim Üyesi Coşkun Erdoğan ile röp.
Doç. Dr. Ömer Subaşı ile röp.

Haber: Hümeyra PARDELİ-Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,

===============================

Parkta yaşayan ailenin dramı yürekleri burkuyor

İzmir'in Karabağlar ilçesinde 2 aydır parkta yaşamak zorunda kalan 8 kişilik ailenin hali, görenlerin yüreğini burkuyor. Çocuklarının arasında 2 yaşında bebekleri de bulunan aile, beslenme başta olmak üzere diğer ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor. Çocuklardan bazıları hastalanırken, dışardan gelecek tehlikelere de karşı da savunmasız olan aile, başını sokacakları bir ev için hayırseverlere yardım çağrısında bulundu.
Yaklaşık 4 ay önce, erkek çocukları kötü arkadaşlıklar edindiği için Ankara'dan İzmir'e taşınan 8 kişilik Arslan ailesi, burada zor günler yaşıyor. İzmir'de bir süre kirada kaldıktan sonra evden atılan ve iş bulamadıkları için 2 aydır Karabağlar'da bulunan Adnan Süvari Parkı'nda yaşam mücadelesi veren aile, zaman zaman aç kalarak perişan halde hayatını sürdürmeye çalışıyor. Şeref Arslan (58) ve Fatma Arslan (42) çifti, ikisi kız ikisi erkek dört çocuğu ve biri 2 diğeri 5 yaşındaki kız ve erkek torunlarıyla tuvalet ihtiyaçlarını bile gidermekte zorlanırken, dışardan gelecek tehlikelere karşı da çocuklarını korumaya çalışıyor. Daha önce boyacılık yapan, ancak iki yıl önce geçirdiği trafik kazası sonrasında belindeki rahatsızlık sebebiyle çalışamayan baba Arslan, Ankara'da iken okuyan çocukları için devlet tarafından ödenen eğitim yardımıyla geçindiklerini belirterek, şu anda iki oğlunun 18 yaşından küçük olduğu için iş bulamadığını, kızının adresleri olmadığı için okula gidemediğini, eşinden ayrılan 22 yaşındaki büyük kızının ise İzmir'de birkaç temizlik işlerine gittiğini, fakat işten çıkarıldığını söyledi. Ailenin kadınları, banyo ihtiyaçlarını çevredeki bazı vatandaşların evlerinde karşılarken, baba ve oğulları ise bu fırsatı bulamıyor. Çevrede bulunan komşuların yerde yatmaları için battaniye verdiği, tüp temin ettiği ailenin durumu yürekleri sızlatıyor. Oğullarının çöp toplayarak para kazanmaya çalıştığını söyleyen baba Şeref Arslan, "Burada kızlarım ve torunlarımla kalıyoruz. Geceleri tehlikeli insanlar parklarda dolaşıyor. Sabaha kadar gözümü kırpmıyorum, büyük tehlikedeyiz. Her an başımıza bir şey gelebilir" dedi.
'BUNA YAŞAMAK DENİRSE'
Ankara'dan bir anda gelmek zorunda kaldıklarını söyleyen Şeref Arslan, "Ben yalan söylemem; biri 16, diğeri 17 yaşında iki oğlum var. Ankara'da Sosyal Hizmetler'den okuyan çocukların için okul yardımı alarak geçiniyordum. Kiramızı ödüyorduk ben de çöp toplayarak eve ekmek getiriyordum. Daha sonra oğullarım kötü arkadaşlar edindi ve eve gelmez oldular. Biz de bundan kurtulabilmek için İzmir'e yerleştik. Birkaç ay Sosyal Hizmetler'den para almaya devam ettik ama adres değişikliği olunca o da kesildi. Kirayı ödeyemeyince sokakta kaldık. Buna yaşamak denirse burada yaşıyoruz. Çocuklarımın hiçbir ihtiyacını göremiyorum, tuvalet ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Hepsi hasta oldular. Burada yemek, su ihtiyacımızı komşular karşılıyor. Tek ihtiyacımız başımızı sokacak bir ev. Ev bulmaya çalışıyoruz ama kira ve depozito istiyorlar, bizim bunu ödeyecek gücümüz yok" diye konuştu.
'ŞİKAYET ETTİLER'
Çalışacak bir iş bulmak istediğini belirten Şeref Arslan, "Belim rahatsız ancak ben bekçilik gibi işler yapabilirim, iş istiyorum. Yalnızca ağırlık kaldıramıyorum. Daha önce temizliğe giden kızım da çalışmak istiyor ama diğer çocuklarım 18 yaşından küçük olduğu için çalışamıyor. Şu anda hiçbiri okula gidemiyor. Adresimiz olmadığı için okula kayıt yapmıyorlar. Devlet bize adresimiz yok diye yardım yapamıyor. Geçen gün buraya bekçiler geldi. Tuvalet yüzünden şikayet edenler varmış. Komşular bize destek çıktı, buranın halka açık olduğunu söylediler, bizi savundular öylelikle burada kaldık. Geçen gün çocuklarıma banyo yaptırdılar, üst baş verdiler ama bunu hangi bir gün yapabilecekler" diye konuştu.
'PERİŞAN HALDEYİZ'
Anne Fatma Arslan ise kızlarının büyük tehlikede olduğunu ifade ederek, "Geçen gece kızlarımın başına birileri dikilmiş. Biz biraz uzaklaştığımızda kızlarımıza gelip 'Siz burada yalnız mı kalıyorsunuz' diye soruyorlarmış. Burada büyük tehlikedeyiz, perişan haldeyiz. Birilerinin sesimizi duymasını istiyoruz. Sadece başımızı sokacak bir eve ihtiyacımız var" dedi.
'AÇ YATTIKLARINA ŞAHİT OLDUM'
Öte yandan aileye destek olan komşulardan Süreyya Kurt (45), gözlerinin önünde büyük bir dram yaşandığını söyleyerek, "Buradaki eşyaları biz komşularla temin ettik. İki gün boyunca aç yattıklarına ben şahit oldum. Bu, hiçbir insanın kabul edemeyeceği bir durum. Burada savunmasızlar. Burada güvenlik yok. Her gün sabah gelip sağlıklılar mı diye kontrol ediyorum. Çocukların durumu beni perişan ediyor. Elimizden geldiğince gıda yardımı yapıyoruz, ev bakıyoruz ama ev sahipleri kira ve depozito istiyorlar. Biz kendi aramızda bir para topladık, ancak şu anda yetmiyor. Keşke bir imkanım olsa da ben bir şeyler yapabilsem. Onlar adına ben de herkesten yardım istemeye başladım" dedi.
'DİLENECEK İNSANLAR DEĞİLLER'
Kendi evinde ailenin kadınlarının yıkanmasını sağladığını belirten yardımsever Süreyya Kurt, "Ben de bir hanım olduğum için erkekleri maalesef eve alamadım ama hanımların yıkanmalarına müsaade ettim. Kıyafetleri yoktu, kendi üstlerimden çocuklara kıyafet verdim, hatta bunları büyük olduğu için tokalarla tutturduk. En büyük ihtiyaç ise tuvalet. Etraftan şikayet eden insanlar var. Tuvalet var da bu insanlar gidip yapmıyor mu? Bu insanlar namahrem yerlerini açıp, tuvaletlerini yapmak isterler mi? Ben vatandaşlardan ve duyarlı insanlarımızdan yardım bekliyorum. Kalabalıklar, sokağa çıkıp dilenseler akşama kadar para toplayabilirler ama onlar böyle insanlar değiller. Çalışmak istiyorlar. Ben burada onları ilk fark ettiğimde benden hiçbir şey istemediler. Akşam tekrar gördüm hala aç yatıyorlardı ve yine bir şey istemiyorlardı. Vatandaşlarımızın duyarlı olduğunu çok iyi biliyorum eminim ki birileri yardım edecek" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-----------
-Parkta yaşayan ailenin görüntüler
-Çocuklardan görüntü
-Baba Şeref Arslan ile röp.
-Anne Fatma Arslan ile röp.
-Süreyya Kurt ile röp.
-Parktan genel detay görüntüler

Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Melis KARAKUZULU / İZMİR,

=================

Bahçedeki hint keneviri 'drone' ile tespit edildi

Adana'da polis, meyve bahçesi içinde ekilen 31 kök hint kenevirini 'Drone' kamerayla tespit etti.
İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Seyhan ilçesi Hadırlı Mahallesi'nde bir meyve bahçesi içinde uyuşturucu yetiştirildiği ihbarını aldı. Adrese baskın yapan polisler, bahçenin büyük olmasından dolayı 'Drone' kamerayla arama başlattı. Yapılan aramalarda ağaçların arasında gizlenen 31 kök hint keneviri bulundu. Bahçede bulunan İbrahim K. ve oğlu Erkan K. gözaltına alındı. Hint kenevirleri de ekipler tarafından sökülerek imha edildi. Emniyete götürülen baba, kenevirleri diğer oğlunun ektiğini söyledi.
Sorguları tamamlanan  İbrahim K. ile Erkan K. çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Görüntü Dökümü
----------
Bahçedeki kenevirlerin drone görüntüsü
Polislerin kenevirleri sökmesi
Genel ve detaylar

SÜRE: 03'17" BOYUT: 364 MB

Haber: Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,

====================

Cüce buzağı şaşırttı

İzmir'in Bergama ilçesinde 4 kilo ağırlığında dünyaya gelen cüce buzağı, görenleri şaşkına çeviriyor.
Kırsal Durmuşlar Mahallesi'nde yaşayan besici Mehmet Şıngır'ın 4 yaşındaki 'Kömür' isimli yerli kara cinsi hamile ineği, 11 Ağustos Pazar günü doğum yaptı. Normalden çok küçük ve zayıf bir erkek buzağı dünyaya getirdi. Şaşkınlık yaşayan Şıngır, veteriner hekim Hüseyin Kemer'den yardım istedi. Kontrol için mahalleye gelen veteriner Kemer, buzağının cüce olduğunu tespit etti. Normalde 40 ila 50 kilo arasında olması gereken buzağının, 4 kilo olduğu belirlendi. Son ağırlığı 4 kilo 200 grama çıkan buzağının sağlığının iyi olduğu belirtildi.
Veteriner Kemer, "Ülkemizde çok ender görülen, genellikle genetik faktörlerin etkili olduğu 'Fleckvieh' ve 'Angus' cinsi sığırlarda görülmesine rağmen Türkiye'de bulunan yerli ırklarda rastlanması beni ve hayvan sahibini şaşırttı. Ülkemizde doğan cüce buzağılar, genelde doğum esnasında veya birkaç hafta sonra yaşamını yitiriyor. 'Maskot' ismini verdiğimiz buzağımız, şu an sağlıklı şekilde hayatını sürdürüyor" dedi.

Görüntü Dökümü
----------
Buzağının görüntüsü
Buzağının anne inek tarafından sevilmesi
Hayvan üreticisi Mehmet Şındır ile röp.
Veteriner Hekim Hüseyin Kemer ile röp.

Haber- Kamera: Cevdet ŞEN / BERGAMA (İzmir),

=================


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title