Haberler

Dha istanbul bülteni- 3

İSTİKLAL CADDESİ'NDE CİNAYET İŞLEYEN SUÇ MAKİNESİ "İYİ HALİ" NEDENİYLE İZİN ALMIŞ (2)Haber-Kamera: Çağatay KENARLI - Buse PEHLİVAN, İstanbul DHA Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde para istedikleri gençlerden birini yaralayıp, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu 23 yaşındaki Halit...

İSTİKLAL CADDESİ'NDE CİNAYET İŞLEYEN SUÇ MAKİNESİ "İYİ HALİ" NEDENİYLE İZİN ALMIŞ (2)

Haber-Kamera: Çağatay KENARLI - Buse PEHLİVAN, İstanbul DHA
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde para istedikleri gençlerden birini yaralayıp, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu 23 yaşındaki Halit Ayar'ın bıçaklayarak öldüren  2 kişi adliyeye sevk edildi.
Olay Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde 7 Eylül Cumartesi gece 04.30 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, Halit Ayar arkadaşları Mustafa Sinan N. ve Tolga O. ile birlikte caddede ilerledikleri sırada 27 yaşındaki Emra Yaşar ve aynı yaştaki Erhan Kurdal tarafından 'Bize para verin ya da bira ısmarlayın' diyerek yolları kesildi. Halit Ayar ve arkadaşları şüphelilere para vermek istemeyince aralarında tartışma çıktı. Tartışma sonrasında gruplar kavga etmeye başladı. Halit Ayar göğüs, kalp ve çeşitli yerlerinden bıçaklanarak hayatını kaybederken, Mustafa Sinan N. sol kol, sol bacak ve karnından yaralandı.

KAÇIŞ GÜZERGAHI GÜVENLİK KAMERALARINA YANSIDI
Olayla ilgili Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri çocukluk arkadaşı olan şüphelileri yakalamak için 5 ayrı ekip oluşturdu. Polis ekipleri olay günü yaşanan ve şüphelilerin kaçış güzergahlarının da olduğu 9 saatlik güvenlik kamera görüntüsü elde ederek çalışmalarını derinleştirerek şüphelilerin adreslerini belirledi. Şüphelilerden Emra Yaşar ve Erhan Kurdal'ın cinayet sonrasında yaya olarak Şişhane ve Kasımpaşa istikametine kaçtıkları daha sonra ise ayrı taksilere binerek Fatih Kocamustafapaşa Mahallesinde bulunan evlerine gittikleri belirlendi.

AİLESİNİN EVİNDE KANLI ELBİSELERİNİ DEĞİŞTİRMİŞ…
Cinayet Büro Amirliği ekipleri şüphelilerden Emra Yaşar'ın Fatih'teki ailesinin evinde kanlı elbiselerini değiştirip ablasının Zeytinburnu'nda bulunan evine gittiğini tespit etti. Ekipler Yaşar'ı ablasının evinde, Erhan Kurdal'ı ise Kocamustafapaşa'da bulunan ailesinin evinde yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheliler sorgulanmak üzere Gayrettepe'de bulunan Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi.

PARA İSTEMEDİK, ARAMIZDA SÖZLÜ MÜNAKAŞA OLDU…
Emniyette ifadesine başvurulan Emra Yaşar ve Erhan Kurdal'ın, 'Böyle bir olay oldu. Biz para istemedik. Oradan geçiyorduk, aramızda sözlü münakaşa oldu. Biz yapmadık' diye ifade verdikleri öğrenildi.

CEZAEVİNDE Kİ İYİ HALİ İÇİN İZNE GELDİ, CİNAYET İŞLEDİ
Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'nde detaylı sorgulamaları yapılan şüpheli Emra Yaşar'ın 'Hırsızlık', 'Yaralama', 'Uyuşturucu' ve 'Tehdit ve Gasp' suçlarından 15 farklı kaydının olduğu 2014 yılında 'Tehdit ve gasp' suçundan tutuklanarak cezaevine girdiği 2016 yılında ise Kırklareli Açık Cezaevine yollandığı ortaya çıktı. Cezaevindeki iyi hali sebebiyle Yaşar'ın 2 Eylül'de ailesinin yanına izne çıktığı öğrenildi. 9 Eylül'de de cezaevine teslim olması gerekiyordu.

9 AY ÖNCE TAHLİYE OLMUŞ…
Erhan Kurdal'ın ise yapılan detaylı sorgulamasında, 'Yaralama', 'Uyuşturucu', 'Gasp' ve 'Polise mukavemet' suçlarından toplam 10 kaydının olduğu ortaya çıktı. Yapılan incelemede Kurdal'ın 2019 yılı başında 'Gasp' suçundan cezasını tamamlayarak tahliye olduğu ortaya çıktı.

ADLİYEYE SEVK EDİLDİLER
Cinayet Büro Amirliği'ndeki işlemleri tamamlanan Emra Yaşar ve Erhan Kurdal hakkında 'Cinayet', 'Yaralama', '6136 SKM' ve 'Yağma' suçlarından işlem yapılarak Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayına sevk edildi.

Görüntü Dökümü
------------
(Aktüel)
-Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi
-Detaylar

======================================

2- İSTİKLAL CADDESİ'NDE DEHŞETİN GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜLERİ (2)

Haber-Kamera: Çağatay KENARLI - Buse PEHLİVAN - İstanbul DHA
İSTİKLAL Caddesi'nde Halit Ayar'ın bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde şüphelilerin Ayar ve iki arkadaşıyla bir süre konuştuktan sonra saldırdıkları ve şüphelilerden Emra Yaşar'ın yanındaki bıçağı çıkartarak Ayar'ı bıçaklaması görülüyor.
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde İTÜ mezunu 23 yaşındaki Halit Ayar'ın bıçaklanarak öldürülmesinin güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Ayar, iki arkadaşıyla birlikte oturduğu Tünel tramvay durağında para isteyen Emra Yaşar (27) ve Erhan Kurdal (27) olumsuz yanıt verince saldırıya uğramıştı. Saldırıda Ayar hayatını kaybetmiş bir arkadaşı da yaralanmıştı. Güvenlik kamerası görüntülerinde Ayar ve arkadaşlarıyla bir süre konuşan şüphelilerden Emra Yaşar yanındaki bıçağı çıkartıyor. Ayar'ın bir arkadaşı bıçağı görünce hızla kaçıyor. Bu sırada Ayar şüphelileri sakinleştirmeye çalışırken, bıçak darbesi alıyor. Başka bir güvenlik kamerasında ise Ayar'ın yere düştüğü ve şüphelilerin bir süre başında bekledikten sonra hızla olay yerinden kaçmaları görülüyor.
Öte yandan Ayar'ı bıçaklayan Emra Yaşar'ın dün Fatih Kocamustafapaşa Mahallesi'nde saklandığı yerde yakalandığı ve gözaltına alındığı öğrenildi.
Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü:
----------
-Olay anı ve kaçış


============================

3 - İSTİKLAL CADDESİ'NDEKİ CİNAYETİN ZANLILARI ADLİYEYE SEVKEDİLDİ -1

Haber-Kamera: Çağatay KENARLI - Buse PEHLİVAN - İstanbul DHA
İSTİKLAL Caddesi'nde İTÜ mezunu 23 yaşındaki Halit Ayar'ın bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili gözaltına alınan iki kişi adliyeye sevk edildi. Ayar, iki arkadaşıyla birlikte oturduğu Tünel tramvay durağında para isteyen kişilere olumsuz yanıt verince saldırıya uğramıştı. Bıçaklı saldırıda Halit Ayar hayatını kaybederken arkadaşı ise yaralanmıştı. Olayla ilgili olarak E.Y. (27), E.K (27) dün gözaltına alındı.  Şüpheliler emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü:
----------
-Şüphelilerin adliyeye sevki


=========================

4 - İSTİKLAL CADDESİ'NDE ÖLDÜRÜLEN GENCİN AİLESİ KONUŞTU

Haber - Kamera: Elif YAVUZ-Kubilay ÖZEV/ İSTANBUL,
BEYOĞLU İstiklal Caddesi'nde öldürülen 23 yaşındaki İTÜ mezunu elektrik mühendisi Halit Ayar'ın ailesi konuştu.
Acılı anne Hanife Ayar, " Bu caniler bulundular. Ama cezasını nasıl verecekler bilmiyorum. Müebbet mi yiyecek idam mı edilecek. İdam da bunlar için ödül. Bilmiyorum belki her gün bıçaklansın bu insanlar o acıyı onlar da yaşasınlar . Ölmesin sürünsünler. İşkence etmek belki günah ama onlar bizim canımıza kıyıyorlar" diye konuştu.

"UÇARI KAÇARI ÇOCUKLAR DEĞİL"
Olay gününü anlatan anne Ayar, "O akşam aradı beni saat 11.30'da. "Ben Tolgalar'da kalacağım" dedi. İzin verdim. Uçarı kaçarı çocuklar değil. Alkol alıyorlar mı almıyorlar mı bilmiyorum. Hiç bu alışkanlıklarını görmedim. İçtiği bir meyve suyudur ya da koladır. İçtiyse de içmiştir. Bir sataştıklarını, sarhoş hallerini görmedim. Sabah hastane polisi 06.00'da aradır. Babasının telefonunu aramışlar. Kızım açtı.  'Baba bir şey olmuş' dedi. Eşime eski polis memuru. 'Bir şey mi var söyleyin' dedi. Polisler 'bıçaklı yaralama var hastaneye gelmeniz gerekiyor, durumu kritik demişler'. Kalktık gittik dualarla" dedi.

"ÜLKENİN SESİ OLMAK İÇİN BİR ŞEYLER YAPMAK İSTİYORUZ"
Kardeşi Melike Ayar da " Ülkenin sesi olmak için bir şeyler yapmak istiyoruz. Abimin sesini duyurmak istiyorum. O sokaklar yankılansın istiyorum.  Bir daha olmasın istiyorum. Ben şu an üniversite öğrencilerinin arkamda olduğunu biliyorum.  Destek versinler. Önce onun adını yaşatmak istiyorum. Biz canımızın korunmasını istiyoruz. Biz neden sokağa on defa düşünerek çıkıyoruz" ifadelerinde bulundu.
Halit  Ayar'ın teyzesi Ayten Yüksel ise katilin hafta sonucu cezaevinden izinli çıkmasına tepkisini dile getirerek, "Melek oldu. Kendimizi öyle teselli ediyoruz. Keşke o adamı bizim elimize verseler" dedi.

"DEVLETİMİZİN BUNLARIN ÜSTESİNDEN GELECEĞİNE İNANIYORUZ"
Baba Mehmet Ayar da " Bizim canımız yandı. Başkalarının canı yanmasın. Daha güzel kanun çıkarsınlar.  Devletimizin bunların üstesinden geleceğine inanıyoruz. Allah devletimize zeval vermesin.  Güzel kanunlar çıkarsınlar ki herkes huzur içinde yaşasın. Biz yandık başkaları yanmasın. Emirgan karakolunda 7.5 yıl çalıştım. Bu olaylara aşinayız. Biliyoruz. Metanetimi korumaya çalışıyorum. Soğukkanlılığımı bozmadım. Bozmak da istemiyorum. Yapacak bir şeyimiz de yok. Kolay değil çok zor. Bir yerde bir eksiklik var ama nerede var bilmiyorum. Halit ilk erkek evladımız. Babamın ismini koydum. Maalesef ömrü kısaymış. Halit çok başarılı bir çocuktu. Madalyaları var. Hocalarında aldığı ödülleri var. En son üniversitesinde yüksek onur listesine alındı. Bunu dahi söylemedi bize. Çok mütevazıydı. Allah bizden çok sevdi diyoruz. Başka bir şey diyemiyoruz maalesef" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
---------------
-Aile ile röportajlar
-Detaylar
==============================

5- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: KREDİ MUSLUKLARI KAPATILAN REEL SEKTÖRÜMÜZÜN ADETA ALTI BOŞALTILDI

*Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:

"Özellikle son iki yıldır yaşanılan tecrübeler bankacılık dışı finansman yöntemlerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu gösterdi. Üzülerek belirtmeliyim ki bu dönemde kamu dışındaki bankacılık sistemimiz, reel sektöre yeteri kadar destek sağlamadı"

"Dünyada gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulurken, ülkelerin kendi içerisinde ve küresel ölçekte makas sürekli açılırken, oturup bu düzenin üzerimize yıkılmasını bekleyemeyiz"

"Faize dayalı sisteme karşı çıkmamızın sebebi; inancımızın buna cevaz vermemesinin yanında sistemin insani yükünün de ağırlaşmış olmasıdır"

"Paylaşmayı, üretimi ve ahlaki değerleri göz önünde bulunduran bir finansal model olan katılım finansı risk paylaşımına ve varlığa dayalı olması sebebiyle herkese hitap ediyor. İslami hassasiyetlerin ötesinde evrensel ahlaki değerleri göz önünde bulunduran bu modelin tüm insanlığın sıkıntılarına çözüm getireceğine inanıyorum"

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Harun UYANIK / İstanbul DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Özellikle son iki yıldır yaşanılan tecrübeler bankacılık dışı finansman yöntemlerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu gösterdi. Üzülerek belirtmeliyim ki bu dönemde kamu dışındaki bankacılık sistemimiz, reel sektöre yeteri kadar destek sağlamadı. Tam tersine en ihtiyaç duydukları dönemde kredi muslukları kapatılan reel sektörümüzün adeta altı boşaltıldı. Bilançolarında herhangi bir sorun olmadığı halde sırf yaşadıkları mali sıkıntı sebebiyle pek çok firma üretimden çekilme noktasında kaldı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Alternatif Finansta Yeni Ufuklar; Likidite, Yeşil Finans ve Politik Ekonomi Programı"na katıldı. Sultanahmet'te bulunan Marmara Üniversitesi Rektörlük binasında gerçekleşen programa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop,  İstanbul Valisi Ali Yerkikaya, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Gökel Aşam, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan programda yaptığı konuşmasında, "Dünya ekonomisinde söz sahibi çevrelerin önümüze koydukları modeller, bırakınız bizim gibi ülkeleri, kendi vatanlarında dahi ciddi çıkmaza girdi. Bunun en önemli sinyallerinden biri 2008 küresel finans kriziydi. Her ne kadar dikkatler başka yerlere çekilmeye çalışılsa da bu krizin asıl kaynağının Amerika ve Avrupa olduğu bir gerçektir" dedi.

"FAİZE DAYALI SİSTEME KARŞI ÇIKMAMIZIN SEBEBİ"
Erdoğan, "Ekonomideki temel işlev tasarruflarla reel yatırımlar arasında köprü kurmaktır. Finansal sistem mevcut yapısıyla görevini hakkıyla yerine getiremiyor. Üretimin ve refahın artışına katkı yapması gereken sistem maalesef ekonominin tamamına hükmeden ve istikrarı tehdit eden bir konuma geldi. Diğer tüm sektörlerin finans sektörünü beslediği bu sağlıksız yapı sürdürülemez. Sosyal ve beşeri maliyetleri dikkate almadan, sadece daha fazla kazanma hırsıyla işleyen bu ekonomik sistemin çökmesi kaçınılmazdır. Dünyada gelir ve servet dağılımı gittikçe bozulurken, ülkelerin kendi içerisinde ve küresel ölçekte makas sürekli açılırken, oturup bu düzenin üzerimize yıkılmasını bekleyemeyiz. Bizim medeniyetimiz ve kültürümüz insanı merkeze alır. Dolayısıyla bizim bu konudaki çözüm tekliflerimiz de aynı anlayışa dayalıdır. Küresel ekonomik ve finansal sistemin hiç vakit kaybedilmeden dönüştürülmesi, insan odaklı ve üretimin asli unsur olduğu bir yapının inşasına süratle geçilmesi gerekiyor. Alternatif finans, bu dönüşümün en önemli unsurlarından biridir. Bizim, 'Dünya 5'ten büyüktür.' itirazımız sadece siyasi karar alma ve güvenlik uygulamalarına yönelik değildir. Bu itirazın tüm insanlığa hizmet etmesi gereken kaynakların belirli ellerde toplanmasıyla ortaya çıkan çarpıklıklara ilişkin boyutu da vardır. Bize göre adaletsizliği sürekli büyüten bu sistem, tüm unsurlarıyla tartışılmalı, uzlaşma yoluyla yeniden inşa edilmelidir. Faize dayalı sisteme karşı çıkmamızın sebebi; inancımızın buna cevaz vermemesinin yanında sistemin insani yükünün de ağırlaşmış olmasıdır" diye konuştu.

ALTERNATİF FİNANS
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geleceğin dünyasında faize dayalı bir sistem yerini risk paylaşımının esas olduğu yeni bir finansal mimariye bırakacağına inanıyorum. Alternatif finansal işlemler dünyada süratle yaygınlaşıyor, benimseniyor. Risk paylaşımı yoluyla başka insanların üretimlerine katılımı esas alan yeni finans modellerini de tercih oranı giderek artıyor. Dün bunları söylediğimiz için bize saldıranlar, şimdi bu sistemi ciddi ciddi konuşuyor, tartışıyor, hatta çeşitli şekillerde uyguluyorlar. Türkiye'nin bu konuda geç kaldığını, geride kaldığını düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde alternatif finans konusunda daha cesur ve kararlı adımlar atacak, ülkemizi bu alanda da hak ettiği yere getireceğiz" dedi.

İSTANBUL FİNAN MERKEZİ 2022'DE HAYATA GEÇECEK
Erdoğan, "Bugün dünyayı yeni bir ekonomik durgunluk korkusu sarmış durumda. Pek çok ülke kendi ihtiyaçlarına uygun yeni bir finansal ve ekonomik mimari ortaya koymak için yoğun çaba içindedir. Bu büyük dönüşüm kaçınılmaz bir şekilde yaklaşıyor. Türkiye bu büyük dönüşümün seyircisi değil, bir aktörü olacağını açık bir şekilde tüm dünyaya göstermiştir. Nasıl siyasi alanda bölgesel ve küresel düzeyde söz sahibiysek finans alanında da aynı şeyi inşallah başaracağız. İstanbul'u küresel bir finans merkezi yapma hedefimiz işte bunun için çok önemlidir. Çok geciktik. Bunu da açıkça söylemem lazım. İstanbul finans merkeziyle bu alanda dünyadaki önemli merkezlerden biri olmanın peşindeyiz. Elbette tüm kurumları içinde barındıracak bu yapının özellikle bankacılık dışı alternatif finans alanlarının dünyadaki merkezi olmasını arzu ediyoruz. Son derece önem verdiğimiz bu projeyi bizzat Cumhurbaşkanlığı bünyesinde takip ediyoruz. Bu merkezin kısa sürede önemli bir marka haline geleceğine, bilhassa İslami finans ve finansal teknolojiler alanında bölgenin yegane çekim merkezi olacağına inanıyorum. İlgili kurumlarımızın destek ve çabalarıyla bu projenin en geç 2022 yılı başında hayata geçirilmesini bekliyoruz" şeklinde konuştu.

"KAMU DIŞINDAKİ BANKACILIK SİSTEMİMİZ, REEL SEKTÖRE YETERİ KADAR DESTEK SAĞLAMADI"
Erdoğan, "Alternatif finans araçlarındaki tüm gelişmelere rağmen bugün ülkedeki bankacılık sektörünün toplam finans sektörü içindeki payı yüzde 90'lar civarında. Gelişmiş ülkelerde ve birçok gelişmekte olan ülkede bu pay çok daha dengeli dağılıyor. Özellikle son iki yıldır yaşanılan tecrübeler bankacılık dışı finansman yöntemlerinin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu gösterdi. Üzülerek belirtmeliyim ki bu dönemde kamu dışındaki bankacılık sistemimiz, reel sektöre yeteri kadar destek sağlamadı. Tam tersine en ihtiyaç duydukları dönemde kredi muslukları kapatılan reel sektörümüzün adeta altı boşaltıldı. Bilançolarında herhangi bir sorun olmadığı halde sırf yaşadıkları mali sıkıntı sebebiyle pek çok firma üretimden çekilme noktasında kaldı. Cumhurbaşkanlığı olarak bakanlıklarımızla özel sektörümüzde ve kamu bankalarımızla iş birliği içinde bu sıkıntılara çözüm olacak yöntemler geliştirdik, geliştirmeye devam ediyoruz" diye konuştu.

KATILIM FİNANS SİSTEMİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başından beri hep katılım bankacılığı derler dururlar. Ben buna hep karşı çıktım. Zira katılım bankacılığı diye bir kavram olmaz. Eğer faizsiz sistemse işte şimdi söylüyoruz. Katılım finans sistemi. Çünkü birbiriyle ters düşen bu iki kavramı niye kullanalım ki. Birisi sömürüyü ifade ediyor. Ama biz buruda sömürüyü değil, eğer reel sektörü ayağa kaldıracaksak o zaman kusura bakmasınlar, reel sektöre gereken destek verilmeli. Kimle? İşte katılım finansal sistemiyle şimdi bu döneme girdik. Yeni kalkınma planımız ve yeni ekonomik programımızla sermaye piyasasının payının artırılmasına yönelik bir dizi tedbiri hayata geçiriyoruz. Firmalarımızın ihtiyaç duydukları mali kaynaklara daha sağlıklı bir şekilde kavuşabilmeleri için KOBİ'lere yönelik yeni uygulamalar geliştiriyoruz. Sermayenin tabana yayılmasını ve doğrudan finansa erişimi sağlayan sermaye piyasalarının sistem içindeki ağırlığının artmasını bekliyoruz. Tasarrufların daha fazla oranda sermaye piyasalarında değerlendirilmesi bu çabaların başarıya ulaşmasını sağlayacaktır" dedi.

"KATILIM FİNANSI HAK ETTİĞİ VE OLMASI GEREKEN YERİN ÇOK GERİSİNDEDİR"
Erdoğan, "Paylaşmayı, üretimi ve ahlaki değerleri göz önünde bulunduran bir finansal model olan katılım finansı risk paylaşımına ve varlığa dayalı olması sebebiyle herkese hitap ediyor. İslami hassasiyetlerin ötesinde evrensel ahlaki değerleri göz önünde bulunduran bu modelin tüm insanlığın sıkıntılarına çözüm getireceğine inanıyorum. Üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde katılım finansı hak ettiği ve olması gereken yerin çok gerisindedir. Katılım finans kurumlarımızın payı toplam bankacılık varlıkları içinde yüzde 5'ler seviyesindedir. Bununla bir yere varmak mümkün değil. Bu oranı çok daha yükseğe çıkarmamız gerekiyor. Hedefimiz 2025 yılı itibariyle katılım finansın bankacılık varlıkları içindeki payının yüzde 15 seviyesine çıkmasıdır. Bunu başarmamız lazım. Bunun için herkesten gayret ve destek bekliyoruz" diye konuştu.

"YASTIK ALTI İNŞALLAH BU ADIMIN ATILMASIYLA HAREKETLENECEKTİR"
Erdoğan, "Yeni kalkınma planında ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması ile insan kaynağının geliştirilmesi başta olmak üzere katılım finansını istediğimiz yere getirme konusunda önemli hedefler koyduk. Hiç şüphesiz bu konuda katılım finans kurumlarına da önemli görevler düşüyor. İnanıyorum ki bu aynı zamanda yastık altına da ciddi manada hitap edecektir ve yastık altı inşallah bu adımın atılmasıyla hareketlenecektir. Öncelikle bu kurumlara olan teveccühün istenilen seviyede olmamasının nedenleri sağlıklı bir şekilde tespit edilmelidir ama şunu da söyleyeceğim. Katılım finansı bankacılık sisteminin faiz oranlarıyla hareket etmemelidir. Eğer onunla hareket ederse bunun adı aldatmaca olur. Böyle bir şeye asla fırsat verilmemelidir" dedi.

FAİZSİN FİNANS ÜRÜNLERİNE
Erdoğan, "Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ihraç edilen ve faizsiz yatırım imkanı sunan altına dayalı kira sertifikalarının payının toplam içindeki oranı yüzde 60'lar seviyesinde. Bu durum faizsiz finans ürünlerine yönelik güçlü bir talep potansiyelinin varlığına işaret ediyor. Demek ki doğru adımlar atıldığında arzu edilen neticelere ulaşılabiliyor. Katılım finans kuruluşlarımız kendilerini akılcı ve samimi bir muhasebeye tabi tutarlarsa çok hızlı bir gelişme sürecine gireceklerine de inanıyorum. Finans ofisimiz tarafından bu amaçla yapılan çalışmanın sonuçları önümüzdeki aylarda kamuoyuyla paylaşılacaktır" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
----------------------
Erdoğan'ın açıklamaları
Detaylar

===========================
6 - CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KADIKÖY'DE EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Harun UYANIK - İlkay DİKİCİ/ İstanbul DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık hep birlikte eğitimde kalite artışı gibi daha fazla emek isteyen meselelere yoğunlaşmamız gerekiyor. Eğitimde Cumhuriyet tarihimiz boyunca bize özgü bir gelenek oluşturamadık. Böyle bir sistem kuramadık" dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılı açılışı ve yapımı tamamlanan okulların açılış törenine katıldı. Kadıköy'de bulunan Atatürk Fen Lisesi'nde gerçekleştirilen açılış törenine Erdoğan'ın yanı sıra Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmasında, "Bugün 716 okulumuzun resmi açılışını yapıyoruz, 12 bin 640 yeni dersliği ülkemize kazandırıyoruz. Son 10 yılımız yapılan reformlarla, yeni yapılarla Türkiye'nin çehresinin değiştiği bir dönemdir. İstanbul Havalimanımızın yolcu sayısı 30 milyonu aştı" dedi.

"BİZE ÖZGÜ BİR GELENEK OLUŞTURAMADIK"
Erdoğan, "Asıl önemli işimiz bundan sonra başlıyor. Artık hep birlikte eğitimde kalite artışı gibi daha fazla emek, zaman isteyen meselelere yoğunlaşmamız gerekiyor. Alışkanlıkları değiştirmek atomu parçalamaktan zordur diye bir söz var. Önümüzdeki dönemde ülkemizin imkanları geliştikçe bu gelişimden öğretmenlerimizin de faydalanmasını sağlayacağız. Artık hep birlikte eğitimde kalite artışı gibi daha fazla emek isteyen meselelere yoğunlaşmamız gerekiyor. Eğitimde Cumhuriyet tarihimiz boyunca bize özgü bir gelenek oluşturamadık. Böyle bir sistem kuramadık. Hukukta, idari düzende olduğu gibi eğitimde de batıyı kopyalamayı tercih ettik. Sonuçta kendi değerlerine bigane kalan, aslını inkar eden kayıp nesiller yetiştirdik. Eğitim sistemimiz daha çok ezbere dayalı, sınav odaklı dar bir bakış açısı... Düşünmeye, soru sormaya, sorgulamaya, sanat, spor, bilim, edebiyat gibi farklı alanlardaki yeteneklerini keşfetmeye önem verilmedi. Eğitimde yaptığımız reformların gayelerinden biri de bu sakat anlayışı ortadan kaldırmaktır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitim, akademik başarı yanında akıl, kalp ve ruh bütünlüğü olan nesiller yetiştirme çabasıdır. Bugünün öğrencilerini dünün öğrencileri gibi yetiştirmeye kalkarsak istikbalimizin elimizden kaydığını gitmesine engel olamayız" dedi.

ÖĞRENCİLERE SESLENDİ
Erdoğan, açılışta öğrencilere de seslenerek, "Unutmayın merak ilmin anahtarıdır. Merakınız ne kadar büyükse bilginiz o kadar derin olacaktır. Soru sormaktan asla çekinmeyin. Vicdan eleğinizden geçmeyen hiçbir şeye itibar etmeyin. Öğretmenlerinize saygıyı hiçbir zaman elden bırakmayın. Yaptığınız işi en güzel şekilde yapmaya çalışın. Her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylık vardır. İnterneti en etkin şekilde kullanın ama bu teknolojinin sizi hayattan, baharda açan çiçeklerden koparmasına müsaade etmeyin. İyi bir doktor, mühendis olmanın yanı sıra iyi bir insan olmayı hedefleyin. Sizler 15 Temmuz gecesindeki direnişi ile cesur bir milletin mensuplarısınız" dedi.

ÖĞRENCİLERLE SOHBET ETTİ
Erdoğan okulda bulunan öğrencilerle sohbet etti, fotoğraf çektirdi ve İstiklal Marşı'nı öğrencilerle beraber okudu.
Erdoğan'ın konuşmasının ardından yapımı tamamlanan okulların açılış kurdelesi kesildi. Erdoğan daha sonra okulda incelemelerde bulundu.

Görüntü Dökümü:
-----------------
Erdoğan'ın açıklamaları
Detaylar

======================================
7- BAKAN SOYLU'DAN MEZUNU OLDUĞU LİSEDE VELİ VE ÖĞRENCİLERE UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE UYARILARI

Beyza Nur GÜLER-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, İÇİŞLERİ  Bakanı Süleyman Soylu, mezunu olduğu  Gaziosmanpaşa Plevne Anadolu Lisesi'nde düzenlenen 2019-2020 Eğitim öğretim yılı açılış törenine katıldı. Törendeki konuşmasında öğrencilere uyuşturucuya karşı dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulunan Soylu, "Sadece bu yılbaşından beri 15 bin 330 kişiyi uyuşturucu suçlarından tutukladık. 85 bin 269 operasyon yaptık. okul önlerinde torbacılara karşı neredeyse savaş açtık" dedi.

Açılış konuşmaları ve folklor gösterisinin ardından Soylu, ilk ders zilini çaldı. Ziyaret ettiği bir sınıfta öğrencilerle bir araya gelen Soylu, ardından öğretmenler odasını ziyaret ederek, burada öğretmeni Selahattin Üzümcü ile görüştü. Okulun konferans salonunda gerçekleşen söyleşide ise Soylu, öğrencilerin sorularını yanıtladı. Törene İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta ve Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu da katıldı.

2019-2020 Eğitim öğretim yılı başlarken, İçişleri Bakanlığı olarak güvenliği sağlamaya büyük özen gösterdiklerini vurgulayan Bakan Soylu, "2019-20120 eğitim-öğretim döneminde polis sorumluluk bölgesinde bin 553 okulda bin 373 okul kolluk görevlisi; 28 bin 588 okulda 17 bin 172 güvenli eğitim koordinasyon görevlisi; 21 bin 971 okulda da giriş çıkış saatlerinde 5 bin 400 ekip; jandarma sorumluluk bölgesinde de bin 208 okulda 3 bin 624 devriye personeli; tüm okullarda 5 bin 867 güvenli eğitim koordinasyon görevlisi görevlendirilmiştir. bununla birlikte bu hafta, ilk 5 gün, okul servis araçlarına yönelik yoğunlaştırılmış denetimlerimiz olacaktır. Yine yaya geçitlerinde farkındalığı arttırmak üzere görsel çizimler yapıyoruz. bunların da 3 bin 52 tanesi tamamlanmıştırö ifadelerini kullandı.

"EN BÜYÜK SIKINTIMIZ 'BENİM ÇOCUĞUM YAPMAZ' CÜMLESİ"
Uyuşturucu konusunda velilere, öğretmen ve öğrencilere uyarılarda bulunan Soylu, "Değerli anne babalar, sevgili gençler; bu eğitim yılının başında sizleri, herkesi, özellikle bir konuda uyarmak isterim. bakınız, uyuşturucu konusu, dünyada çığ gibi büyümektedir. her gün yeni bir uyuşturucu türü icad ediyorlar. ve her yeni uyuşturucu, öncekilerden daha ucuz, daha tahrip edici, daha bağlayıcı, daha öldürücü. biz bu konuda talihsiz bir ülkeyiz. Doğumuzda afyon üretici ülkeler var. Batımızda, Avrupa'da sentetik uyuşturucu üreten ülkeler var. Hepsinin ticaret rotası da ne yazık ki bizim ülkemiz üzerinden geçiyor. ancak bilesiniz ki uyuşturucu işinde bizim en büyük sıkıntımız; "benim çocuğum yapmazö cümlesidir" şeklinde konuştu.

"OKUL ÖNLERİNDE TORBACILARA KARŞI SAVAŞ AÇTIK"
İçişleri Bakanlığı olarak uyuşturucu ile büyük bir mücadele içinde olduklarını ifade eden Soylu, şunları söyledi: "Kıymetli anne babalar, elbette ki evlatlarınızı tanırsınız, muhakkak ki onları iyi yetiştirdiniz ama bu zehirin tacirleri, bunu çocuklarınıza vermek için akla hayale gelmeyen yöntemler geliştiriyorlar. Bütün ikna yöntemlerini, çocukların heveslerini, zaaflarını kullanmayı iyi biliyorlar. Onun için ne olursunuz, hem kendi çocuğumuzu, hem arkadaşlarını, hem çevremizdekileri mutlaka iyi izleyelim ve çocuklarınızla konuşun. Sürekli konuşun. Havadan sudan da olsa konuşun. Sizler çocuğunuzun hayatında, zihninde ne kadar fazla yer kaplarsanız, o zehir de kendisine yer bulamayacaktır. Biz, İçişleri Bakanlığı olarak bu konuda gerçekten çok büyük bir mücadelenin içindeyiz. Büyük yakalamalar yapıyoruz. Sadece bu yılbaşından beri 15 bin 330 kişiyi uyuşturucu suçlarından tutukladık. 85 bin 269 operasyon yaptık. okul önlerinde torbacılara karşı neredeyse savaş açtık. Dağda yakaladığımız PKK'lıya hangi gözle bakıyorsak, inanın uyuşturucu işine bulaşanlara, torbacısından baronlarına kadar aynı gözle bakıyoruz; aynı muameleyi yapıyoruz. Ama iş sizlerde bitiyor."

"UYUMA" UYGULAMASINI TELEFONLARINIZA İNDİRİN
Uyuşturucu satıcılarıyla karşılaşan öğrencilerin "Uyumaö isimli uygulamadan ihbarda bulunabileceklerini dile getiren Soylu, şöyle devam etti: "Pek çoğumuz akıllı cep telefonlarından kullanıyor. 'Uyuma' diye bir uygulama yaptık. Şunu lütfen telefonlarımıza indirelim. Bu ne işe yarıyor? Uyuşturucu ihbarı yapmaya yarıyor. Dosyada isminiz görünmeden, bütün bilgileriniz gizli kalacak şekilde ihbar yapmanızı sağlıyor. İndirin telefonunuza, bulunsun. Uyuşturucu satıldığını veya kullanıldığını gördüğünüz, şüphelendiğiniz durumları, tek tuşla merkezimize ulaştırın. Siz bize haber verin, gerisini bize bırakın. Biz o torbacıya, uyuşturucu satıcısına ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. ve kıymetli gençler, sadece anne babanızın veya hastanedeki bir doktorun elinden ilaç için. Sizler gençsiniz, zaten zihniniz açık, hiçbir ilaç durup dururken zihninizi açmaz, böyle laflara kanmayın. Doktorun vermediği hiçbir ilaç, derdinize, sıkıntınıza çare olmaz. Böyle telkinlere lütfen kanmayın. En iyi arkadaşınız bile olsa, "al şu hapı içö dediğinde elinizin tersiyle itin ve hem kendiniz hem de o arkadaşınızın iyiliği için, o arkadaşınızı kötü insanların elinden kurtarmak için lütfen öğretmeninize, okul müdürünüze durumu bildirin. Zehirlerini öyle geliştirmişler ki, inanın bu işin şakası yok. 2017'de uyuşturucudan 941 insanımız öldü. bu uyarılarımız sayesinde, yaptığımız binlerce operasyon sayesinde, geçen yıl bunu 657'ye düşürdük. eğer siz destek verirseniz, size sunulan uyuşturucuyu elinizin tersiyle iterseniz, biz bu sayıyı sıfıra kadar düşürürüz."

Görüntü Dökümü:
---------------------
-Soylu'nun okul bahçesine gelişi
-Soylu'nun konuşması
-Folklor gösterisi
-Öğrenci detayları
-Soylu'nun ders zili çalması
-Soylu'nun Sınıf ziyareti
-Soylu'nun öğretmenler odası ziyareti
-Soylu'nun öğretmeni ile buluşması
-Öğrencilerle söyleşi
-Genel ve detay

=====================================

8- CİNAYET ZANLISI MİLLİ SPORCU VE 2 ARKADAŞI ADLİYEYE SEVK EDİLDİ (Özel görüntülerle)

Ramazan EĞRİ- Gamze ŞİMŞEK- Murat KORKMAZ/ İSTANBUL,
Kadıköy'de kız arkadaşıyla birlikte bir eğlence mekanından çıkan milli kick boksçu Berke Şahin, kendilerine yan baktıkları gerekçesiyle bir kişiyi darp ettikten sonra bıçaklamıştı. Olayla ilgili Şahin ve 2 arkadaşı adliyeye sevk edildi. Berke Şahin, Tevfik K. ve Okan C. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden alınarak önce hastanede sağlık kontrolünden geçirildi daha sonra Anadolu Adliyesine getirildi.

Görüntü Dökümü:
--------------------------
-Polis memurunun delilleri çıkartması
-Şüphelilerin emniyetten çıkartılması
-Hastaneye sağlık kontrolüne getirilmesi
-Şüphelilerin adliyeye girişleri

==================

9- ALZHEİMER HASTALARINA GELİNLERİ BAKIYOR

Alzheimerlı hasta yakınlarının 3'te 1'i depresyonda

İlknur SARGUT-Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, - ALZHEIMER hastaları ve yakınları üzerine yapılan son araştırmalara göre hastanın bakımını üstlenen kişilerin yüzde 90'ını kadınlar oluşturuyor. Bu kişilere yüzde 40 oranında gelin veya damadı bakarken aynı çalışma bakımı üstlenen kişilerin 3'te 1'inde depresyon ve anksiyete gibi psikolojik problemlerin yaşandığını gösteriyor.
Türkiye'de yaklaşık 400 bin civarında Alzheimer hastası var. Klasik olarak yaşlı popülasyonunun hastalığı olarak bilinen Alzheimer, hastalar kadar onlarla ilgilenen kişilerin ruh sağlığı da etkiliyor. Son çalışmalar, hastalara yüzde 90 oranında kadınların baktığını gösterirken bu kişilerde depresyon ve anksiyete gibi psikolojik problemlerin görüldüğünü gösterdi. Hastalar kadar onların bakımını üstlenen kişilerin sağlığına da önem verilmesi gerektiğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Burcu Örmeci, hasta ve hasta yakınları üzerine yapılan araştırmalarla ilgili önemli bilgiler paylaştı.

"EN ÇOK DEPRESYON VE ANKSİYETE GÖRÜLÜYOR"
Çalışmaların bakım verenlerin yüzde 90'ının kadın olduğunu yönünde olduğunu belirten Doç. Dr. Burcu Örmeci, "Bu kadınların üzerinde ciddi oranda bir yük var. Çünkü bakım verenlerin yüzde 64'ü ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu hayat kalitesi ölçekleriyle kanıtlanmış. Alzheimer hastalarının bakımını üstlenen kişilerin yüzde 34'ünde yani 3 kişiden 1'inde psikolojik problemler var. Bu kişilerin tedavi olması gerekiyor. Bu problemlerden önde gelenleri depresyon ve anksiyete. Depresyon ve anksiyete bütün hastalıkların temelinde yer alan kötü bir faktör. Bunun önüne geçmek için ciddi çabaların harcanması gerekiyor" dedi.

EN ÇOK GELİNLERİ BAKIYOR
Bakım verenlerin yüzde 40'ının kişinin gelini veya damadı olduğunu anlatan Doç. Dr. Burcu Örmeci, "Yüzde 30'luk bir kısmı kişinin çocuğu; bu çok ilginç bir rakam. Yüzde 10 kadarı torun, uzak akraba veya komşuyken yüzde 20-30 kadarı da eşten oluşuyor. Ama en büyük yüzdeye baktığımızda gelin ve damatlar karşımıza çıkıyor. Bu da Türkiye'ye özgü, daha doğrusu bizim coğrafyamızla ilişkili bir özellik. Avrupa'da bu rakamlar çok daha farklı. Alzheimer hastasına bakan ailelerin yüzde 60'ı ise destek alamadığını söylüyor. Aile bireylerinde genellikle yük belli bir kişinin üzerine biniyor. Bakım verenlerin yüzde 10'unun ise aile ilişkileri hastaya bakım nedeniyle bozuluyor. Bakımı üstlenen kişinin maddi yükü oldukça artıyor. Yüzde 10'u bu yükü kaldıramayacak düzeyde maddi zorluk çekiyor" diye konuştu.

HASTALARA NASIL YAKLAŞILMALI?
Bakım veren kişilerin profesyonel yardım alması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Örmeci, "Belli aşamadan sonra artık hasta tamamen tıbbi bakıma muhtaç ve artık sosyal ilişkisi olmayan bir kişi haline geliyor. Bu aşamada hastaların profesyonel yardım alabilecekleri bakım merkezlerine yerleştirilmesi çok önemli çünkü bu aşamada tamamen sağlıklı olan bakım verenlerin durumu çok önemli. Çok ciddi bakım gereken ve yıpratıcı olan bu süreçte sağlıklı kişiler (bakım verenler) mutlaka hasta kişilerden öncelikli olmalıdır. Alzheimer hastasına bakmak için aileler dağılmamalıdır. Gelecek nesiller için ailenin birlikteliği çok önemlidir, çocuklar bakımsız kalmamalıdır. Bu kavramlara dikkat edilmesi toplum sağlığı açısından çok büyük önem taşıyor. Bakımı üstlenen kişiler genellikle yardıma ihtiyaçları olduklarını hissederler ama bunu talep etmekten utanırlar. Lütfen utanmasınlar, talep etsinler ve yardıma ihtiyaçları olduğunu bildirsinler" tavsiyesinde bulundu.

"HASTA İLE KESİNLİKLE İNATLAŞMAYIN"
Doç. Dr. Örmeci, hasta ile ilgilenen kişilere tavsiyelerini ise şöyle sıraladı: "Hastayla bir arada yaşamanın zorlukları var. Hastalar bu dönemde çok inatçı olabilirler ve olmadık şeyler isteyebilirler. Bu durum bakım verenleri çok zorlayabilir. 'Tamam, olur yaparız, sabah olsun öyle' gibi yapıcı kelimelerle hastayı yatıştırmak gerekir. Böyle durumlarda hastayla kesinlikle inatlaşmamak, mantıklı olarak açıklamaya çalışmamak gerekir. Ayrıca artık bazı şeyleri kalıcı olarak unutmuş olan hastaya bir şeyleri öğretmeye çalışmak boş bir çabadır, sadece hastada var olan bellek ve bilgiler desteklenmeli ve kullanılmalıdır, hastalar kesinlikle zorlanmamalıdır. Sevgi çok önemlidir, hastalara daima sevgiyle yaklaşmak önemli."

KÖTÜ BESLENME VE UYKUYA DİKKAT
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Burcu Örmeci, hastalığın ötelenmesi veya bir miktar olsun hastalıktan kurtulma ihtimalinin artırılması adına yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"Bu da iyi beslenme, iyi uyku ve iyi ruh haliyle mümkün. Depresyonun Alzheimer hastalığına yatkınlık yaptığı biliniyor. Sosyal ilişkiler ne kadar zayıfsa ve fiziksel hareketlilik ne kadar azsa risk o kadar artıyor. Kötü beslenme ve kötü uyku düzeni riski artırıyor. Alzheimer hastalığından korunmak veya hastalığın tedavisi için ilaçlardan çok daha önemlisi günlük hayatımızı düzenleyerek yapabileceğimiz ufak tefek değişimlerdir."

5 YILDIR ALZHEİMER HASTASI KAYINVALİDESİNE BAKIYOR
24 yıllık Kayınvalidesi Şefika Sarıaltın'ın son 5 yıldır Alzheimer ile mücadele ettiğini söyleyen gelini Münire Sarıaltın ise hasta yakını olarak yaşadıkları sorunları şu sözlerle anlattı:
"Evlendiğim zamanlar kayınvalidem hasta değildi ve sağlıklıydı. Bana çok yardımcı oldu, çocuklarımla ilgilendi. Şimdi hasta ve ben onu asla yüzüstü bırakamam. Ona bakmaya devam ediyorum. Bunu severek yapıyorum. Zorlansam da zaman zaman o da benim bir annem. Kendi annemden daha çok onunla vakit geçirdim. Bazen bunalıyoruz ama onları da aşıyoruz. Kayınvalidemi doktora götürdüğümde bana da tedavi görüyor musun diye sordu. Bir depresyon bozukluğumun olduğunu anladı. Depresyon ilaçları da almaya başladım. Kendi çabalarımla doktora gittim ama devlet bu tür hastaların yakınlarına yönelik bir merkez açsa hastalarımıza daha rahat bakabileceğimize inanıyorum. Bakım merkezleri çoğalmalı ve hasta yakınlarına terapi yapılmalı. İster istemez ruh sağlığımız bozuluyor."

Görüntü dökümü:
----------------------
-Muhabir anonsu (İlknur Sargut)
-Doç. Dr. Burcu Örmeci ile röportaj
-Muhabir anonsu (İlknur Sargut)
-Kayınvalidesine bakan Münire Sarıaltın röportajı
-Sokaktaki insan detayları



Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

İstanbul DHA Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title