Haberler

Dha yurt bülteni - 7

Turgutlu'da yağmur ve rüzgar etkili olduManisa'nın Turgutlu ilçesinde gece etkili olan yağmur ve rüzgar, hayatı olumsuz etkiledi.

Turgutlu'da yağmur ve rüzgar etkili oldu

Manisa'nın Turgutlu ilçesinde gece etkili olan yağmur ve rüzgar, hayatı olumsuz etkiledi. Rüzgar nedeniyle kentteki bir ortaokulun çatısı uçtu.
Turgutlu ilçesinde bugün saat 02.00 sıralarında başlayan yağmur ve şiddetli rüzgar, etkili oldu. Yıldırım ve Bozkurt mahallelerinde zemin katlarda kalan bazı evlerde su baskını oldu. Sokak ve caddelerde ise su birikintileri oluştu. İtfaiye ekipleri, su baskını yaşanan evlerde tahliye çalışması yaptı. Yağmurla birlikte rüzgar da kentte, olumsuzluğa yol açtı. Ergenekon Mahallesi Aziziye Caddesi'ndeki Besime Elagöz Ortaokulu'nun sac çatısı, şiddetli rüzgar nedeniyle yola uçtu. Okul görevlileri çevrede önlem alırken, kimsenin zarar görmemesi sevindirdi. Çatının yeniden yapılması için çalışmalara başlandı. Öte yandan olumsuz hava koşullarının ortadan kalkmasıyla kentte hayat normal seyrine döndü.

Görüntü Dökümü
-------------
-Okulun uçan çatısından görüntü
-Görevlilerin çatıyla ilgili yürüttüğü çalışma

Haber- Kamera: Doğan ÇİZMECİ / TURGUTLU (Manisa),

====================

Fuara özel indirimli mezarlar şaşırttı

Çanakkale'nin Biga ilçesinde düzenlenen Gıda,Tarım, Hayvancılık ve Teknolojileri Fuarı'nına katılan İbrahim Aktay (40), fuar müşterilerine özel, indirimli mermer mezar sergiledi. 700 liradan başlayıp 9 bin 500 liraya kadar çıkan mezarları sergileyen  Aktay, "Görenler ilk etapta yadırgıyor. Ancak, sonrasında bir mezar alıyor. Fuardaki satışlardan memnunum" dedi.
Biga ilçesindeki Gıda, Tarım, Hayvancılık ve Teknolojileri Fuarı, çok sayıda firmayı buluşturdu. Biga'da, 13 yıldır mermer mezar ürünleri üzerine çalıştığını belirten İbrahim Aktay ise mezar sergileyerek, fuarın ilgi odağı oldu. Aktay, "En ucuzundan en pahalısına kadar mermer mezarlar ile her kesime hitap etmeye çalışıyoruz. Her bütçeye göre mezarlarımız var. Yani, her ebatta ve fiyatta mezarımız bulunuyor. Fiyatlarımız 700 TL'den başlayıp, 9 bin 500 TL'ye kadar çıkıyor. Ancak bunlar fuara özel indirimli fiyatlarö dedi.
Büyük olduğu için fuarda sergileyemedikleri aile mezarlığının fiyatının ise, konforuna göre 3 bin liradan başlayıp, 72 bin liraya kadar çıktığını belirten Aktay, "Dükkandaki mezar satışlarına oranla fuarlardaki mezar satışları daha etkili oluyor. Çünkü bizim insanımızın aklına görünce geliyor. Baştan, 'Fuarda mezarın ne işi var' diye yadırgıyorlar. Sonra, 'Bizim de rahmetlimiz vardı. Bir bakalım, fiyat soralım, uygun, alalım' diye düşünüyor. Burada bayağı bir satışımız oluyor. Mezar satışlarında vade pek yapmıyoruz. Ölüm acısını hafifletsin, duygularını hatırlasın diye değişik mizansen içeren kampanyalar yapıyoruz. Mezar taşlarına, internetten bulduğumuz yazıları mizansen ve dikkat çekme amaçlı koyduk. Bayağı da dikkat çekiyoruz. Fuarda satışlardan memnunuzö diye konuştu.
Aralık 2017'de vefat eden annesi Medine Esen'i Biga Karaçayır mezarlığına defneden Mustafa Esen, fuarda gördüğü mermer mezarlardan birisini beğenip satın aldı. Esen, "Fuarı geziyordum. Annem için bir mezara ihtiyacım vardı. Bundan önceki fuarda erken diye almamıştım. Bu fuarı beklemiştim. Şu anda fuarda sipariş veriyorum ve yaptırıyorum. Fiyat indiriminden yararlanacağım. Biraz da pazarlık yapacağım. Normalde alacağım mezar 800 lira, fuara özel indirim ile 700 lira" dedi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber-Kamera: Burak GEZEN/Mustafa SUİÇMEZ/BİGA (Çanakkale), -

====================

Tuğlu'ya huzurla birlikte dönüşler de başladı

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinin Tuğlu köyüne bağlı Çayır mezrasını terör nedeniyle 25 yıl önce terk eden vatandaşlar, huzur ortamının sağlanmasının ardından yeniden evlerine dönmeye başladı. İki yıldır bahar ve yaz aylarında mezrada kalan bazı aileler, burada tarım ve hayvancılık yapıyor.
Yüksekova ilçe merkezine 27 kilometre uzaklıkta, Dağlıca bölgesinde bulunan Tuğlu köyüne bağlı Çayır Mezrası, 1994 yılında PKK'lı teröristlerin saldırısına uğradı. Saldırının ardından mezra sakinleri evlerini bırakıp göç etmek zorunda kaldı. Son yıllarda güvenlik güçlerinin etkili operasyonlarıyla huzur ortamının sağlanmasının ardından mezra sakinleri, yeniden evlerine dönmeye başladı. İki yıldır bahar ve yaz aylarında mezraya gelip evlerinde kalan bazı aileler, burada tarım ve hayvancılık yapıyor.
KÖY VE YAYLA YOLLARINDA ÇALIŞMA YAPILIYOR
Hakkari Valiliği ile Yüksekova Kaymakamlığı da son zamanlarda bölgedeki çalışmalarını hızlandırdı. İl Özel İdaresi'ne bağlı Yüksekova Şantiye Şefliği ekipleri, köy ve yayla yollarında yoğun bir çalışma sürdürüyor.
Tuğlu Köyü Muhtarı Fahrettin Düzen, bölgede süren huzur ortamının devam etmesi durumunda herkesin kalıcı olarak köyüne, mezrasına döneceğini belirtti. Muhtar Düzen, "Terk edenler tekrar buralara yerleşmeyi düşünüyor. Hakkari Valiliği ve Yüksekova Kaymakamlığı'nın desteğiyle de buralara yol yapılıyor. İnşallah gelecek yıl su da gelecek. Yaklaşık 200 dönüm tapulu arazi var. Bu arazide önceden pirinç, mısır ve buğday ekiyorduk. Ancak terör olaylarından dolayı boş kaldı. Eğer yollar bitirilirse Allah'ın izniyle gelecek sene tekrar tarlalarımızı ekilecek ve kalıcı olarak buralarda yaşam devam edecek" dedi.

Görüntü Dökümü
---------
-Mezra yolunda çalışmalar
-İş Makinesinden çalışmalarından detay
-Vatandaşların yol çalışmasını takip etmesinden detay
-Köy muhtarı Fahrettin Düzen'in açıklaması
-Çevreden detay
-Kadınların yaylaya çıkması
-Köyden detay

Haber-Kamera: Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), -

=====================

A-4 kağıdında sahte senetle icra iddiası

Mersin'de faaliyet göseteren lojistik ve madencilik şirketine, şirket ortağının imza ve kaşesi kullanılarak A-4 kağıdında düzenlenen sahte senet ile icra geldi.
Sahtecilik olayı lojistik ve madencilik şirketine gelen icra ile ortaya çıktı.
Şirket ortağı Sait Ruvanas, 5 yıl önce Adana'da yaptığı işin karşılığında çek verdi. İş bitiminde de çeki aldığına dair imza attı. Ancak imza ve şirket kaşesi birebir taklit edilerek, alacaklı gibi görünen Çağrı A. adına A-4 kağıdına düzenlenen 700 bin TL'lik sahte senette kullanıldı. Ardından da Adana 9'uncu İcra Müdürlüğü aracılığı ile işlem başlatıldı. İcra nedeniyle firmaya ait 4 TIR alınıp, yediemine teslim edildi. Şirket hesapları da bloke oldu. Sait Ruvanas ve ortağı olan kardeşi Hamit Ruvanas, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek şikayetçi oldu.
45 gündür büyük mağduriyet yaşadıklarını belirten Hamit Ruvanas, "Bir A-4 kağıdına düzenlenen sahte senet nedeni ile 15 gündür şirketinizin bütün hesapları bloke edildi. Bu nedenle de şirketimizle ilgili hiçbir hesabımızı kullanamıyoruz, çalışanımız mağdur durumda. A-4 kağıdı üzerine düzenlenen bu senet nedeniyle görüştüğümüz bütün hukukçular, meslek hayatlarında böyle bir şey görmediklerini söyledi. Hukukçular gibi biz de bu evrağın nasıl işleme alındığını anlamış değiliz. Bu mağduriyetimizi görmelerini istiyoruz. Başka iş adamları da bizim gibi mağdur olmasın" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------
-Mersin Adliyesi binası ve tabela görüntüsü
-Düzenlenen senedin görüntüsü
-Hamit Ruvanas'ın odaya gelmesi
-Hamit Ruvanas ve Sait Ruvanas'ın birlikte evrakları incelemesinden genel ve detay görüntü
-Hamit Ruvanas'ın konuşması
-Sait Ruvanas'ın konuşması

(BOYUT: 511 MB)(SÜRE: 4,33 DK)

Haber-Kamera: MERSİN,

=====================

42 yıldır 'acı haber' kupürü biriktiriyor

Diyarbakır'da yaşayan Mahmut Bayram (60), 42 yıldır okuduğu günlük gazetelerdeki 'acı haberleri' kesip, kupür olarak saklıyor. İnsanların okuduğu haberleri bir süre sonra unuttuğunu söyleyen Bayram, eski ve yeni haberler arasındaki tek farkın yer ve zaman olduğunu söyledi.
Bağlar ilçesinde yaşayan, elektrik tamircisi Mahmut Bayram, 1975 yılında Lice ilçesinde meydana gelen ve binlerce insanın ölümüne neden olan depremden sonra günlük gazete okuma alışkanlığı kazandı. 5 çocuk babası Bayram, 2 yıl sonra da trafik kazası, cinayet, deprem, intihar, doğal afet gibi ölümle sonuçlanan haberleri kesip, biriktirmeye başladı.
'SADECE ACI DOLU OLAYLARI BİRİKTİRDİM'
42 yıldır her gün 'acı haber' kupürlerini biriktiren Bayram, okuduğu olaylar nedeniyle çevresindeki dargınları da barıştırmaya çalışıyor. Türkiye ve dünyadan topladığı haberlerde, mağdurların çoğunlukla kadınlar ve çocuklar olduğunu kaydeden Bayram, "Gazeteleri 1975 tarihinde Diyarbakır Lice'de deprem olduktan sonra okumaya başladım. 1977 tarihinden itibaren acı olayların haberlerini keserek toplamaya çalıştım. Sadece acı dolu olayları biriktirdim. Keşke bunlar olmasaydı, daha iyi olurdu. Bunlarla beraber yıllardır kahroluyorum. Bunlarla yatıp kalkıyorum. Ben de birçok olaya tanık oldum. Tanık olduğum olaylarda insanları barıştırmak için çok çabaladım. Alacak verecek için, bir avuç toprak için, bir keçi-koyun için onlarca insanı öldürüyorlar. Yıllar sonra da yüzlerce hayvanı kesip barıştırıyorlar. İşte bu cehaleti yok etmek için, birçok projelerim vardı, birçok düşüncelerim vardı. Yıllarca bunları kalbimde taşıdığım için acı olayları değerlendirmek için kupürleri kestim" dedi.
'90'LARDAKİ OLAYLA AYLAN BEBEK ARASINDA BİR FARK YOK'
1990'lı yıllara ait olan ve Bangladeş'te yaşanan bir olayda ölen çocuğun cansız bedeninin bulunduğu kupürü gösteren Bayram, şöyle konuştu:
"Bu fotoğrafla 2015'te ölen Aylan bebeğin fotoğrafı arasında hiçbir fark yoktur. Ne oluyorsa çocuklara ve kadınlara oluyor. Dünya seyirci kalıyor. Bunun durdurulmasının çok kolay yolları var. Bu çocukları, bu mağdur insanları, bu kadınları, bu insanları gerçekten kurtarmak için dünyaya sesleniyorum, bir an önce toplansınlar, birbirlerine çamur atmaktan vazgeçsinler. Bir araya gelsinler. Bangladeşli ya da başkasının çocuğu, benim için fark etmez. Bunları gerçekten de bu acı durumlardan kurtaralım. İnsanlarımız gazeteyi alıp okuyor ama okuduğu gazetelerdeki bu acıları görmüyor, görmek istemiyor veya duymak istemiyor. Ama ben yıllardır aldığım gazetelerde acı olayları hem okuyorum hem de dayanamayıp makasla koparıp, çantamda biriktiriyorum.Zaman zaman da okuyorum. Sağ oldukça da bunları yanımda taşıyacağım.ö

Görüntü Dökümü
--------
Mahmut Bayram'ın biriktirdiği kupürler
Bazı kupürlerdeki haberleri okuması
Mahmut Bayram'ın konuşması
Kupürleri göstermesi
Genel ve detay

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 593 MB

Haber-Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ/DİYARBAKIR,

=================

'Turşunun merkezi', sezon açılışıyla hareketlendi

Turşusu ile ünlü Bursa'nın Orhangazi İlçesine bağlı Gedelek Mahallesi'nde, kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte yoğun çalışma başladı. Turşu sezonunun açılmasıyla birlikte hareketliliğin başladığı 1100 nüfuslu mahallenin nüfusu çalışmak için gelenlerle birlikte 5 katına çıkıyor.
'Turşunun merkezi' olarak nitelendirilen Bursa'nın Orhangazi ilçesine bağlı Gedelek Mahallesi'nde yeni üretim sezonu açıldı. Farklı tadıyla birlikte geçmişten günümüze dek ihracatını genişleten Gedelek turşusu, yurt dışından da pek çok ülke tarafından talep görmekle birlikte, bölgedeki istihdam potansiyelini de hareketlendiriyor. Turşu üretimine dair yaklaşık 100 yıllık bir geçmişi bulunan mahallede, evlerin hemen altında kurulan imalathanelerle de geçim turşudan sağlanıyor. Özellikle kış sofralarının vazgeçilmez ürünlerinden biri haline gelen ve adına festivaller de düzenlenen turşu için kırsal Gedelek Mahallesi'nde kış aylarında, burada çalışmak için gelenlerle birlikte nüfus 5 katına kadar çıkabiliyor.
TURŞUNUN SIRRI DOĞAL KAYNAK SUYUNDA
Kırsal Gedelek Mahallesi'nde vatandaşların en büyük geçim kaynağının turşu yapımı olduğunu belirten üretici Berat Mustafa Soylu, küçük ve orta ölçekte 120 hanede turşu üretiminin gerçekleştiğini kaydetti. Turşu üretiminin nesilden nesile aktarıldığına işaret eden Soylu, "Her evin altında, merdiven altı diye tabir ettiğimiz imalathaneler var. Çok eskiden beridir 'turşu köyü' olduğu için zaman içerisinde formüller geliştirilmiş. Kimi kaynatıyor, kimi soğuk yapıyor, kimi güneş görmesini istiyor, ancak turşunun en önemli özelliği köydeki doğal kaynak suyu. Pınarbaşı mevkisinden direkt olarak gelen kaynak suyu ile yapılıyor. Bu su Türkiye'nin başka yerlerinde olmayan özelliklere de sahip; suyun tutuculuğu, kireci, kalsiyumu sayesinde diğer turşulara göre daha lezzetli oluyorö dedi.
İŞLER AÇILDI
Kırsal Gedelek Mahallesi'nin kış aylarında başlayan turşu üretimiyle birlikte artan nüfusuna da değinen üretici Soylu, "Baktığımızda turşunun genellikle kış sofralarında yer aldığını görüyoruz. Bunun bir nedeni turşunun acı ve tuzlu olması, diğer bir sebebi de sebzelerin kışın pahalılaşması. Sebzenin pahalılaşmasından dolayı insanlar turşuya yöneliyor, daha ucuz olmasının da etkisi büyük. 15 Eylül'den itibaren işlerimiz açıldı, önümüzdeki yılın mart ayına dek bu sürecek. Yazın gelmesi ve sebzelerin yeniden toplanmasıyla satışlar da düşecektir. Köyün nüfusu temmuz ortası gibi artıyor, mal basım dönemi olduğundan, sebze çıkmaya başlıyor. Bu artış mart ve nisan aylarına dek sürüyor, 6-7 aylık güzel bir iş olanağı oluşuyorö diye konuştu.
NÜFUS 5 KATINA KADAR ÇIKIYOR
Gedelek turşusunu oldukça fazla önemsediklerini kaydeden Orhangazi Ziraat Odası Başkanı Hasan Cevizlidere ise, üretimin gün geçtikçe büyüdüğünü söyledi. Gedelek turşusunun dünya sofralarında da yer aldığını ve kış aylarında sıklıkla tercih edildiğini belirten Başkan Cevizlidere, "İhracat açısından 1974'lü yıllara dek gidebiliriz, sayı o günden bugüne gelindiğinde çok arttı. 100 bin tonluk bir kapasiteden bahsediyoruz, ayrıca ihracatta Türkiye içinde 400-500 milyon lira civarında getirisi de var. Kış aylarında da köyün nüfusu artıyor, 5 katına çıkıyor. Bu da ayrı bir güzellik katıyor zira tarım arazilerinde kışın zeytin haricinde pek potansiyel yokö ifadelerini kullandı. Başkan Cevizlidere ayrıca, Gedelek turşusu için tesisleşmesi gerektiğini ve Pınarbaşı deresi'nden gelen suyun da bu tesislere aktarılması gerektiğini savundu.

Görüntü Dökümü
-----------
-Turşu imalathanesinden görüntüler
-İşçilerin çalışması
-Turşuların paketlenmesi
-Berat Mustafa Soylu Röportaj
-Hasan Cevizlidere Röportaj
-Detaylar

Süre: 05.07 Boyut: 573 MB

Haber: Gürkan DURAL - Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,

=================

- Ömrünün 65 yılını telkari sanatına adadı

Mardinli Süryani telkari ustası Suphi Hindiyerli (75), 10 yaşında çırak olarak geçtiği telkari masasının başından bir daha ayrılmadı. Suphi usta, teknolojiye karşı direnerek, 65 yıldır gönül verdiği sanatını ayakta tutmaya çalışıyor.
Tarihi M.Ö. 3000'li yıllara dayanan telkari el sanatı, Mardin'de ustaların çabalarıyla ayakta duruyor. Süryani telkari ustası Suphi Hindiyerli, 65 yıldır telkariye hayat veriyor. Telkarinin usta çırak ilişkisinin gücüyle günümüze kadar geldiğini belirten Hindiyerli, bu mesleği geleceğe taşımaya ve tanıtmaya ömrünü adadığını söyledi. Mardin'in geleneksel el sanatlarından telkarinin çok az sayıda ustanın kaldığına dikkat çeken Hindiyerli, yeni ustalar yetişmedikçe telkari sanatını yaşatmanın mümkün olmadığını ve bu sanatın kendisi ile birlikte mezara gitmesinden üzüntü duyduğunu söyledi.
'DEVLET TELKARİYİ TANITMAM İÇİN 3 KEZ ABD'YE GÖNDERDİ'
Hindiyerli, sonsuz sanat diye nitelendirdiği mesleğinde kendini hala çırak olarak nitelendirirken, aralarında Galler Prensi Charles'ın da bulunduğu çok sayıda ünlü için telkari verdiği biliniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na kayıtlı el sanatı ustaları arasında olan ve ABD başta olmak üzere dünyanın farklı şehirlerinde sergiler açan Hindiyerli, "Telkari demek gümüşü dantel gibi işlemek demektir. El emeği göz nuru olan bu sanatı ancak bu işe gönül verenler yapabilir. Birçok ülkede hem telkariyi hem de Mardin'i tanıttım. 3 kere  ABD'ye gittim. Devlet beni telkariyi tanıtmak için oralara gönderdi. ABD'liler başta bunun elde yapıldığına inanmadılar. Onlara anlattım. Hazırlıklı gittim, tel, kaynak götürdüm, orada yaptım. Önce çok şaşırdılar sonra takdir ettiler. Telkari; temel olarak tel çekme, tavlama, kesim, şekil verme, ayrıntıların yapımı, birleştirme, kaynak ve ağartma işlemlerine dayanırö dedi.
'BU SANATIN BENİMLE BİRLİKTE MEZARA GİRMESİ BENİ ÇOK ÜZÜYOR'
Bir kolye yapımının bazen yarım saat bazen de günlerce sürebileceğini anlatan Hindiyerli, yurtdışında açtığı sergilerde ziyaretçilerin telkariyi hayranlıkla incelediğini ve el işçiliği olduğuna inanmakta güçlük çektiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
"Bu sanat zaten yok olmuştu, bir daha yok olacak maalesef. Yetkililer lütfen bunun üzerinde titizlikle dursunlar, denetlesinler. Mezopotamya'da milattan 3 bin yıl önce yani 5 bin yıllık ürün olan telkari, günümüzde Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde sadece Mardin ve Midyat'ta yapılıyor. Ömrümü bu sanatı yaşatmaya ve tanıtmaya adadım. Bu alanda birçok usta yetiştirdim. Mezopotamya topraklarında insanoğlunun altın ve gümüşü tanımasından bu yana var olan bu sanat, sabır ve hayal gücü ile çalışan biz ustaların, saç teli inceliğindeki altın ve gümüş telleri bir dantel titizliğinde ince ince işlenmesiyle yapılıyor. Sultanların tacından yüzüğüne, günümüzde ise bayanların takılarından kemerlerine kadar uzanan birçok alanda kullanılan bir zarafettir. Tamamen el emeğinin ürünü olan telkari sanatı, Mardin'de nesiller boyu Süryani sanatkarların ellerinde hayat buldu. Ben de Mardin'deki son Süryani ustasıyım. Bu sanatın benimle birlikte mezara girmesi beni çok üzüyor.ö
10 yaşında ağabeyinden öğrendiği telkariyi geleneksel yöntemlerle işleyerek yüzük, küpe, kolye, anahtarlık gibi çeşitli aksesuarlara dönüştüren Hindiyerli, ilkokula gitmeden önce, elektrik olmadığı için gaz lambasının üzerinde telkari yapmayı öğrendiğini belirterek, "İskeleti yapmasını bilmiyordum, ağabeyim iskeleti hazırlıyordu, ben de ince teli vav olarak keser içini dolduruyordum. Parça başı, o zaman 10 kuruş para kazanıyordum. Günde 10 tane yaptın mı 1 lira olurdu, bir çocuk için de iyi bir paraydı. Yaptığımız ürünleri Anadolu'ya, her yere gönderiyorduk. Ama şimdi her yer döküm işine girdi" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-------
Mardin'den görüntü
İşyerinden görüntü
Suphi ustanın açıklamaları
Telkari yapımı,
Telkari satışı yapan işyerleri
Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 374 MB

Haber-Kamera: Nezir GÜNEŞ/MARDİN,

======================

Şehir hayatından sıkılan fırıncı 2 yıldır doğayla baş başa yaşıyor

Karabük'ün Safranbolu ilçesinde, şehir hayatından sıkılan fırın işletmecisi Mehmet Konak(49), 2 yıldır doğanın içine kurduğu kulübede yaşıyor.
İstanbul'da uzun yıllardır fırın işleten Mehmet Konak, şehir hayatından sıkılınca fırın işletmeciliğini başkasına kiraya verip memleketi Safranbolu'ya yerleşti. Safranbolu'ya bağlı Kadıbükü köyünden geçen Araç Çayı kenarına kurduğu kulübesinde 2 yıldır doğayla baş başa yaşamaya başladı. Konak, yaptığı sal ile çayda tur atıp balık tutarken, kedi, köpek, bıldırcın, güvercin ve tavuk besliyor. Kulübenin bitişiğindeki bahçesinde ise domates, biber, kabak, patlıcan yetiştiriyor. Kışa odun keserek hazırlanan Konak, hamak üzerinde kitap okuyarak dinleniyor.
'EN YAKIN KOMŞUM 1,5 KİLOMETRE UZAKTA'
Kent yaşamındaki yoğunluktan bunaldığını söyleyen Mehmet Konak,"Şehir hayatından, kalabalıktan sıkıldım. Kendimi doğaya attım. Burada gayet huzurluyum. Hiçbir sıkıntım yok. Etrafımda komşum yok. En yakın komşum bana 1,5 kilometre mesafede. Doğanın içindeyim. Ateşimi yakıyorum. Balık tutuyorum. Hayvanlarımla vakit geçiriyorum. Buraya gelmeden önce şeker hastasıydım. İlaç alıyordum devamlı. Şimdi ilaçta almıyorum. Gayet sağlıklıyım. Huzurluyum."
'ARKADAŞLARIMDA BURADAN GİTMEK İSTEMİYOR'
Doğadaki yaşamına arkadaşlarının şaşırmadığını ifade eden Konak, "İstanbul'dayken tatil günlerimde devamlı doğaya, ormana giderdim. Şimdi hepten tatil yaptım. Artık doğada yaşıyorum. Allah ömür verirse ömür boyu burada yaşamayı düşünüyorum. Buraya gelen arkadaşlarım buradan gitmek istemiyor. Doğanın içinde, 2 vadinin arasında mükemmel bir yerdeyim. Seviyorum bu hayatı. "diye konuştu.
'ŞEKER HASTALIĞIMDAN KURTULDUM'
Doğada yaşamanın faydalarına değinen Konak, 'En önemlisi şeker hastalığımdan kurtuldum. Temiz hava. Devalı antrenmanlıyım. Odun kesiyorum. Yazın her gün yüzüyorum. Ormanları geziyorum. Yaban hayvanlarını fotokapanlarla izliyorum. Onları arşivledim. Dağlarda ne kadar ne varsa hepsini biliyorum. Mümkün olduğu kadar bölgede av yaptırmamaya çalışıyorum. Kış ayında yaban hayvanların yemlemesini yapıyorum. Hayat burada böyle." şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü
----------
-Evden detay
-Ağaçta ağzında ceviz olan sincap
-Mehmet Konak, çaydaki sal üzerinde balık tutması, ateş yakması, hayvanlarını sevmesi, domates ve biber toplaması, balta ile odun parçalaması, hamakta kitap okuması.
-Mehmet Konak'ın açıklaması

Boyutu: (772 MB.)

Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU(Karabük),

================

CHP ilçe başkanı evinin önünde darbedildi

Aydın'ın Efeler ilçesinde CHP İlçe Başkanı Polat Bora Mersin, evinin önünde kimliği belirsiz kişiler tarafından darbedildi.
Olay, saat 20.00 sıralarında Kurtuluş Mahallesi'nde meydana geldi. CHP Efeler İlçe Başkanı Polat Bora Mersin, evinin önünde henüz kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. İhbar üzerine, olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Darbedilen Mersin, sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Aydın Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Mersin'in saldırıya uğradığını duyan CHP'liler hastaneye geldi.
CHP Aydın İl Başkanı Ali Çamkır, şüphelilerin bir an önce yakalanmasını beklediklerini söyledi.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ise yaptığı yazılı açıklamayla yapılan saldırıyı kınadı.
Polis, şüphelilerin yakalanması için çalışma başlattı.

Haber: Burhan CEYHAN/AYDIN, -

=====================

Sünnet düğünündeki 3 dansöz için gözaltı kararı

İzmir'in Menderes ilçesinde bir sünnet düğününde, dansözün, küçük yaştaki sünnet çocuğunun önünde, dans ettiği görüntülerinin sosyal medyada paylaşılmasının ardından başlatılan soruşturma dosyası hakkında gizlilik kararı verildi. Ayrıca görüntülerde dans eden dansözün yanı sıra videoda görünmeyen diğer 2 dansöz hakkında da gözaltı kararı verildi.
Menderes'teki bir sokakta yapılan sünnet düğününde, sünnet çocuğunun önünde dans eden dansözün görüntüleri sosyal medyada paylaşılmasının ardından tepki çekti. Başlatılan soruşturma kapsamında dün sünnet çocuğunun annesi T.K. ve amcası H.K. gözaltına alındı. Baba F.K.'nin ise şehir dışında olduğu belirtildi. Amca H.K.'nin emniyette verdiği ifadesinde, "Dansözleri ben getirdim. Kötü bir niyetim yoktu, herkese sürpriz yapmak istedim" dediği öğrenildi. Öte yandan, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'nün de müdahil olduğu soruşturma kapsamında, hem görüntülerde dans eden hem de videoda görülmeyen diğer 2 dansöz hakkında, gözaltı kararı verildi. Soruşturmanın sürdüğü belirtildi.

Haber-Kamera: Davut CAN / İZMİR,

====================

Nemrut, sonbahar renklerine büründü

Bitlis il sınırları içerisinde bulunan ve bir doğa harikası olan Nemrut Krater Dağı sonbahar ayları ile birlikte renk cümbüşüne büründü. Pastel renklerin ağır bastığı Nemrut'a gelenler doğal güzelliği fotoğraflarken, manzaranın tadını çıkarıyor.
Nemrut Krater Gölü, Van Gölü havzasının batısında, Bitlis'in Tatvan, Ahlat ve Güroymak ilçeleri arasında yer alıyor. Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi (EDEN) kapsamında 'Mükemmeliyet Ödülü' alan 2 bin 250 rakımlı göl, doyumsuz manzarasıyla ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Sonbahar ayları ile birlikte sadece Nemrut'ta yetişen 'Huş' ağaçları pastel renklere bürünürken, ziyaretçiler de bu manzaranın tadını çıkarılıyor. Yurt içinden ve yurt dışından binlerce ziyaretçi ağırlayan Nemrut, soğuk ve sıcak gölleri, buz ve buhar bacaları ile muhteşem bir görüntü sergiliyor. Havaların soğuması ile birlikte son ziyaretçilerini ağırlayan Nemrut'un gün batımını görüntülemek isteyenler de bölgeye akın ediyor.
İlk kez bölgeye geldiğini ve manzaradan etkilendiğini söyleyen emekli öğretim görevlisi Hüseyin Munyar, "Bölgeye ilk kez geliyorum. Gerçekten doğasıyla çok güzel bir yer. Herkesin gelip mutlaka görmesi lazım. Öğrencilerime her zaman söylerdim, sadece Batı ile sınırlı kalmayın. 'Gidin Anadolu'yu gezin. Anadolu'da gezilecek ve görülecek çok yer var.' Türkiye bir mozaik. Bu mozaiği yan yana getirip yaşayın. Burada biz o mozaiği gördük. Buraya geldiğimiz arkadaşlarımızda bu bölgeyi gezerken çok mutlu oldular" dedi.
Bölgeyi gezmeye gelenlerden Nuray Saral ise "Burası çok harika bir yer. 5 günlük bir gezi kapsamında buraya geldik. Bu geziler sayesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu çok sevdik. Gerçekten tekrar tekrar gelmek ve görmek istediğim yerler. Oturduğumuz yerde ve dinlediğimiz haberlerden dolayı birtakım soğukluklar yaşıyorsunuz. Ama gelip gördükten sonra fikirleriniz değişiyor. Çok güzel bir ortam" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
-Nemrut Krater Dağından detay görüntüler
-Sararmış ve pastel renklere bürünmüş ağaçlardan detaylar
-Ziyaretçilerden detay görüntüler
-Nemrut Krater Gölü'nden görüntü
-Özçekim yapan vatandaşlardan detaylar
-Ziyaretçilerle röportaj
-Özel ve genel detaylar

Haber-Kamera: Özcan ÇİRİŞ-Ceren KURTYE/BİTLİS, -

====================

Halı Tasarım Yarışması finalinde tasarımcılar ödüllerini aldı

GAZİANTEP'te Güneydoğu Anadolu Hali İhracatçıları Birliği (GAHİB) ve Gaziantep Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen '6'ncı Makine Halısı Tasarım Yarışması'nda ilk 5'e giren yarışmacılara ödülleri düzenlenen törenle verildi. GAHİB Başkanı Ahmet Kaplan yüksek katma değerli ürünler için kaliteli tasarımların önemli olduğuna dikkat çekerek yarışmaya giren eser sahiplerini kutladı.
Ticaret Bakanlığı'nın desteği, GAHİB ve Gaziantep Üniversitesinin iş birliğiyle düzenlenen Tasarım Günleri 2019 ve '6'ncı Makine Halı Tasarım Yarışması' finali GAİB hizmet binasında düzenlendi. Ödül törenine; Gaziantep Valisi Davut Gül, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Ali Gür, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erdem Güzelbey, GAÜN Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Necip Fazıl Yılmaz, TİM Halı Sektör Kurulu Başkanı Salahattin Kaplan, GAİB Koordinatör Başkanı Ahmet Fikret Kileci, Hububat bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mahsum Altunkaya, GAHİB Başkanı Ahmet Kaplan ile akademisyenler, firma temsilcileri ve davetliler katıldı.
Ödül töreninde konuşan ve gerek Gaziantep gerekse Türkiye için önemli bir etkinlik olduğunu ifade eden Gaziantep Valisi Davut Gül "Gaziantep'te çok önemli bir etkinlik yapılıyor. Bu organizasyonu düzenleyen başta GAHİB ve Üniversitemiz bu etkinliğe uzaktan ve yakından gelerek destek veren herkesin bu başarıda katkısı var. İnanıyorum ki bu çalışma gelecek senelerde her yıl üzerine koyarak daha da iyi bir yere gelecek. Bugün bu tasamı konuşmamız, başlatmamız başlı başına önemli bir iş. Üretimde işçilikten kısabilirsiniz, hammaddeden kısabilirsiniz, enerjiden kısma şansınız yok. Bu üçünde de kıstığınızda aslında kalite düşüyor, sürdürülebilirliği kalmıyor. Yurt dışı rekabet için tasarımın olması lazım, markanın olması lazım, patentin olması lazım, reklamın olması lazım ve piyasada bir karşılığınızın olması lazım. Çin'den dahi daha ucuz mal üretmekte her halde Gaziantep'e özgü bir şey. Çin'le aramızdaki açığı kapatmakta fayda var. Burada tasarımcılarımızın, hocalarımızın çok önemli bir katkısı olur. Dereceye giren ve giremeyen herkesi tebrik ediyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin dört biryanından tasarımcıların yarışmaya ilgisi memnuniyet verici olduğunu söyleyen GAHİB Başkanı Ahmet Kaplan ise "Sektörümüz dünyada Çin'den sonra en büyük kapasiteye sahip. Dünyada halı piyasası 15.7 milyar dolar. Biz Türkiye olarak bunun 2.3 milyar dolarını yapmaktayız. Çin'de ise 2.9 milyar dolar.  Ticaret Bakanlığımızın desteğiyle Güneydoğu Anadolu Halı İhracatçıları Birliği ve Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulu işbirliğiyle bu yıl altıncısını düzenlemiş olduğumuz Makine Halısı Tasarım Yarışması ile Makine Halıcılığı Sektörüne özgün tasarımlar kazandırmayı, 'Tasarımcı' kimliğinin güçlenmesinin önünü açmayı, tasarım alanında sektöre kalifiye personel teminini ve üniversite-sanayi işbirliğine katkıda bulunmayı amaçladık. Türkiye'nin dört biryanından tasarımcıların yarışmaya ilgisi memnuniyet verici. Bugün daha iyi görüyoruz ki gençlerimize imkan verildiği zaman daha büyük işler yapacaklardır. Yarışmaya katılan ve destek veren herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.
Tasarlayın Dokuyalım sloganıyla gerçekleştirilen 'Altıncı Makine Halı Tasarım Yarışması'na Türkiye' nin çeşitli bölgelerinden toplam 126 tasarımın başvurusu yapıldı. Birinci jüri değerlendirmesi sonucunda 20 tasarım finale kalmaya hak kazandı. Bu 20 tasarım sponsor firmaların desteği ile halıya dönüştü. Çeşitli üniversiteler ve sektörel temsilcilerden oluşan jüri tarafından değerlendirilen tasarımlar arasında ilk 5 eser ödüllendirildi. Yarışmada Infınıty adlı eseriyle birincilik elde eden Gülbahar Gümüşten'e 15 bin lira, ikincilik ödülünü Prehistoric Narratıon adlı tasarımıyla kazanan Şansım Televi Boğa'ya 11 bin lira, üçüncülük ödülünü Aura adlı eseriyle kazanan Nazlı Parçaoğlu ise 8 bin lira, dördüncülüğü Lodos adlı eseriyle elde eden Güneş Turhan ve beşincilik ödülünü Rustly adlı tasarımıyla kazanan Şenay Subaşı Avar'a ödülleri verildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------------
Törene katılanlar
Davut Gül'ün konuşması
Ahmet Kaplan'ın konuşması
Ödüllerin verilmesi
Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 414 MB

Haber-Kamera: Mustafa KANLI -GAZİANTEP-DHA)


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Gaziantep Turgutlu Türkiye Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title