Haberler

DHA YURT BÜLTENİ - 5

Eğirdir Gölü'nün yüzeyi, 10 yılda 84 kilometrekare azaldı

Isparta Eğirdir Gölü'ne ilişkin bilimsel araştırmalarda, 10 yıl önce 520 kilometrekare olan göl yüzeyinin, geçen yıl 448, bu yıl ise 436 kilometrekareye düştüğü, 84 kilometrekare göl yüzeyinin ise kuruduğu belirlendi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, gölden bir damla dahi su alınmaması gerektiğini söyledi.

TTKD Göller Bölgesi sorumlusu Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nün su seviyesi ve kirlilik oranlarıyla ilgili geçen ay yapılan bilimsel çalışmaların sonucunu açıkladı. Eğirdir Gölü'nün milyonlarca yıllık jeolojik geçmişe sahip doğal bir göl olduğunu, stratejik amaçlı içme suyu kaynağı olduğuna dikkat çeken Dr. Erol Kesici, doğal göllerin sularının da, tıpkı diğer canlıların can suyu gibi olduğunu söyledi. Dr. Kesici, "Nasıl bir canlı türü suyunu kaybetmeye başlayınca yaşamı tehlikeye girerse, göllerin su sevilerindeki kayıplar da onların yok olmasına neden olur" dedi.

KURUMADA KRİTİK EŞİK AŞILDI

Dr. Kesici, havzada modern tarım ve sulama teknikleri kullanılması gerektiğini belirterek, gölün su bütçesine olumsuz etki eden su alımlarına son verilmesini istedi. Yıllardır ülkemizin en büyük tatlı su hacmine sahip olan ve stratejik önemli 1'inci derecede içme suyu kaynağı olan Eğirdir Gölü'nün kuruma periyoduna girdiğini belirten Dr. Kesici, "Göl kıyıdan çok uzaklaştı. 10 yıl önce 520 kilometrekare yüzey alanına sahip olan gölün yüzey alanları geçen yıl 448, bu yıl ise 436 kilometrekareye düşerek, göl aynası giderek küçülmekte ve kıyı alanları genişlemekte. 84 kilometrekareye yakın kuruyan, genişleyen kıyı alanları da yapı ve meyve bahçeleriyle işgal edilmekte" diye konuştu.

SU SEVİYESİ 10 METRE AZALDI

Önceki yıllarda ortalama 16 metre olan gölün su seviyesinin son 10 yıldaki aşırı kayıpla bugün ortalama 6 metreye kadar düştüğünü belirten Dr. Erol Kesici, "Bunun temel nedeni, gölün su bütçesi korunmadan aşırı oranda kanallar, pompaj ve yüzey akışıyla su alımları ve gölü besleyen su kaynakları üzerine 30'dan fazla gölet yapılmasıyla gölün beslenmesi engellendi. Geçen yıl 1,5- 2 metre kadar seviye kaybının başlıca nedeni gölün Karaot kesimindeki sondaj kuyusu. Bu yıl da Yalvaç- Tokmacık (çapları 3,5 metre büyüklükteki borularla) su alımlarıyla göl adeta boşaltılmaktadır ve Eğirdir Gölü kuruma periyoduna girmiştir" dedi.

ESAS NEDEN BUHARLAŞMA DEĞİL

Yetkililerin gölün kurumasıyla ilgili sebep olarak buharlaşmayı gösterdiğini anlatan Dr. Kesici, bu açıklamalara katılmadığını kaydetti. Gölde yıllardır buharlaşma olduğunu söyleyen Dr. Kesici, "Seviye azaldıkça buharlaşma artar. Sadece yağışların azlığı nedeniyle kuruma periyoduna girmesi de söz konusu olamaz. Bu tür kuraklığın daha fazlası, daha önceki yıllarda da yaşanmıştır. Fakat o günlerde gölün doğal yapısına müdahale yok denecek kadar azdı. Günümüzde gölü besleyen dere, çay ve yüzey sularının önüne çok sayıda gölet-baraj yapımı ve HES'lere su verilmesi nedeniyle, beslenmesi için gerekli su göle ulaşamamaktadır. Göl havzasında binlerce yasal olmayan kuyular bulunmaktadır" diye konuştu.

'ÇOK KİRLENMİŞ SU' SINIFINDA

Dr. Kesici, SDÜ-TÜBİTAK projesi raporunda azot, fosfor miktarının çok yüksek, normalde 10 mikrogram/litre olması gereken arsenik miktarının da 12 mikrogram/litre, yer altı su kaynaklarında ise 24,1 mikrogram/litre ölçüldüğünü, bu değerlerle suyun 'Çok Kirlenmiş Su' sınıflandırmasında yer aldığını kaydetti. Dr. Kesici, tüm öneri ve uyarılara rağmen yerel yönetimler, su yönetimi ve Eğirdir Kaymakamlığı'nın 'Telaşa gerek yok, bu yıl yağışlar bol olacak ve göl eski su seviyesine kavuşacak' şeklinde açıklamasından başka önlem alınmadığını kaydetti.

GEÇEN YILA GÖRE 50-60 CM KAYIP

Bu yıl bölgede yağışın bol olduğunu, gölün de belirli oranda beslendiğini aktaran Dr. Kesici, "Fakat bu ay başına kadar yapmış olduğumuz çalışmalarda, aşırı su alımı sonucunda gölde su seviyesinin, geçen yıl 6,1 metre olarak belirlenen yerlerde 50-60 cm daha azaldığı saptanmıştır. Üreticilere gönderilen mesajda, geçen ay su seviyesinin aşırı oranda düşmesi nedeniyle pompajla su çekilemediği, gölden su alınamadığı ve tarımsal sulama için su verilemeyeceği söylendi" dedi.

İÇME SUYU OLARAK KULLANIMI TEHLİKELİ

Göl suyu azaldıkça, sudaki kimyasal madde miktarındaki yükselişin de kirliliği artırdığını söyleyen Dr. Kesici, "Araştırmalarımızda gölün birçok kesiminde 1-3 metreye varan dip çamurları belirlendi. Dip çamurlarının analizlerinde, suyun kirliliğine neden olan maddeler tespit edildi. Göl suyu günün teknolojisine uygun arıtma sistemlerinden geçirilmedikçe, içme suyu olarak kullanımı tehlikeli olabilecektir" diye konuştu.

GÖL BÜTÇESİ 50 YILDIR İFLASTA

Göl bütçesinin 50 yıldır iflasta olduğunu ve besleniminin kat kat fazlasının alındığını kaydeden Dr. Kesici, su seviyesi azaldıkça kirlilik sorununun arttığını söyledi. Dr. Kesici, "Sudaki çözünür madde miktarı artışı, yörede üretilen tarım ürünlerinin kalitesini olumsuz etkilemektedir. Yaşam alanları ne kadar temizse, hastanelerin ve hastaların sayısı da azalacaktır. Yaşamamız için temiz doğa-su gerekli" dedi.

SU RAKIMI KRİTİK SEVİYEDE

Türkiye'de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metreküpten 1330 metreküpe indiğini de söyleyen Dr. Kesici, "Eğirdir Gölü'nde en dip seviyedeki rakım ortalama 911 metre. Şu an suyun en yüksek seviyesindeki rakım ise 916 metrenin biraz üstünde. Devlet Su İşleri, göl için 916 metre rakımı kritik eşik olarak belirlemiştir. Yani bu durum çok tehlikeli. Başka bir ifadeyle gölden bir damla dahi su alınmaması gerekmektedir. Çözüm kolaydır. Gölün su bütçesini korumak, koruma yasaları ve Eğirdir Gölü Özel Hükümleri uygulanmalıdır. Politik ve popülist bakıştan vazgeçilmeli. Su yönetimi bilimsel teknolojik bilinenlerle yönetilmelidir" ifadelerini kullandı.

ORGANİK TARIM ÖNERİSİ

Göl etrafındaki kanalların kapatılması, kirliliğin önlenmesi gerektiğine de işaret eden Dr. Kesici, şöyle konuştu:

"Göl etrafındaki evsel, tarımsal ve sanayi atıklarının gölü kirlettiği de yıllardır bilinen bir gerçek. Yasadaki 'kullanan, kirleten öder' kuralı koşulsuz uygulanmalı. Göl havzasında sadece elma üretiminde mevsim koşullarına göre her yıl 15-30 kez ilaçlama yapılmakta ve elma için her yıl 25 bin ton sentetik gübre, 650 ton pestisit içeren tarım ilacı kullanılıyor. Bölgede iyi tarım ve organik tarım uygulamalarına geçilmelidir. Eğirdir Gölü'nün koruma ve kullanımı ulusal güvenlik konusudur, bu konuda yasalar uygulanmalıdır. Gölün korunması devlet politikası haline gelmelidir."

Görüntü Dökümü

-------------

Eğirdir Gölü kuruyan bölgeden görüntüler

Erol Kesici röportaj

Gölden detay

Gölden drone görüntüsü

Haber: Mehmet ÇINAR- Kamera: Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA,

==============================

Meriç Nehri'nde adacıklar oluştu, su kuyuları kurudu

Sıcak havaların bir süredir mevsim normallerinin üstünde seyrettiği Edirne, son günlerde yağış da almayınca Meriç Nehri'nin debisi bir önceki yılın aynı ayının da rakamlarının altına düşerek kum adacıklarının oluşmasına neden oldu. Meydana gelen kuraklığın en büyük zararını ise bölgede tarımla uğraşan Karağaaç Mahallesi'ndeki üreticiler çekerken, tarımsal sulamada kullanılan kuyulardaki sular ise kuruma noktasına geldi.

Özellikle kış aylarında su taşkınlarıyla gündeme gelen Meriç Nehri, sonbahar döneminin yaşandığı günlerde debi sıkıntısı çekiyor. Yağışların az olması ve sıcak havanın da etkisiyle su oranı gözle görülür derecede düşen nehrin çeşitli kısımlarında geniş kum adacıkları oluştu. Oluşan kuraklığın ise en büyük sıkıntısını bölgede tarımla uğraşan üreticiler çekiyor. Yunanistan'a açılan Pazarkule Sınır Kapısı'nın da bulunduğu Karaağaç Mahallesi'nde çiftçilikle uğraşan vatandaşlar, tarlalarını sulamakta kullandıkları kuyuların da kurumasıyla zor durumda kaldıklarını dile getirdi.

Devlet Su İşleri 11'inci Bölge Müdürlüğü'nün verilerine göre Ekim ayı sonu itibariyle nehirdeki debi saniyede 58 metreküple oldukça düşük seviyede ölçülürken, bir önceki yılın aynı ayında bu rakam 68 metreküp/saniye olarak ölçülmüştü. DSİ'nin internet sitesinde yayınladığı grafiklerinde ise nehrin son 1 yıllık debi oranları dikkat çekiyor. Buna göre 2019'un ilk aylarında düşen yağışlarla 350 metreküp/saniyeyi görerek normal doluluğa ulaşan Meriç Nehri'nin, yağışsız geçen yaz ayıyla birlikte Temmuz ayından itibaren ise dip seviyelere geldiği görülüyor

'KUYULARDA SU KALMADI'

Karaağaç Mahallesi Muhtarı Agah Korkan, yağmurun yağmaması nedeniyle tarımsal sulamada büyük sıkıntılar çektiklerini söyledi. Korkan, "İklim şartları ve coğrafi yapıya baktığımızda şu anda yağmurun yağmaması, mevsimin kurak geçmesi dolayısıyla son zamanlarda tarımsal sulamada büyük sıkıntılar çekildi. Vatandaşlar 2-3 kilometre öteden su getirmek zorunda kaldı. İnanın şu anda kuyularda su yok. 17 metre aşağıya inilmesi gerekiyor su alabilmek için. Umarım kışın karlı ve yağmurlu geçer de Karaağaçlı çiftçi insanlar rahat eder, eğer geçmezse yandık. En son Ağustos ve Eylül ayında mahsullerimizi sulayamadık" diye konuştu.

Karaağaçlı Çiftçi Ahmet Sanrı ise sulamanın düşmesinden dolayı üretimlerinin azaldığını ifade etti. Sanrı, "Kötü durumdayız. Tüm geçimimizi çiftçilikten kazanıyoruz ve sular iyice azaldı nehirlerde, birçok kuyumuz kurudu, suyumuz yok. Özellikle bu bölgede ve Balkanlar'da yağmurun az oluşu kuyularımızın kurumasına neden oldu. Dedelerimizden, babalarımızdan gelenek bu bahçecilik işi. Tüm mahsulümüzü kuyulardan suluyoruz normalde. Fakat bu sene zahmet çektik, kurak geçti, sebze üretimimiz azaldı. Kuyulardaki su 14-15 metreye düştü, normalde 6 metredeydi sularımız. Devletimizden buraya bir sulama sistemi istiyoruz" dedi.

'SULAMA PROJESİ İSTİYORUZ'

Üreticilerden Celali Tantin de bu yıl çok kurak geçtiğini belirterek, "Çok kurak geçti bu yıl. Topraklarımızda su olmadığı sürece bizde ürün üretmek çok zor. Üretsen de istediğin randımanı alamazsın, verim çok düşük olur. Örneğin mısır ekimi yapıyoruz, ayçiçeği ekimi yapıyoruz. Fakat sulama olmadığı zaman bunların hiçbirini yapamaz duruma geleceğiz. Yani bizde sulama projesi olması gerekiyor" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------

-Meriç Nehri Drone görüntüsü

-Kum adacıklarından detay

-Adacıklarda oluşan ağaçlar

-Adacık detayı

-Muhabir Ali Can Zeray anons

-Suyun dibinin görülmesi

-Düşük debide akan nehir

-Kuşlardan detay

-Vatandaş röportajı

-Agah Korkan röportaj

-Ahmet Sanrı röportaj

-Detay görüntü

-Celali Tantin röportaj

Haber-Kamera: Ali Can ZERAY-Olgay GÜLER/EDİRNE,

=============================

Pancar yüklü kamyon devrildi: 1 yaralı

Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesinde pancar yüklü kamyonun devrildiği kazada sürücü yaralandı.

Kaza, dün akşam Dinar- Başmakçı karayolunun 2. kilometresinde meydana geldi. Tekin köyü mevkiindeki tarladan pancar yüklediği kamyonla Dinar- Başmakçı karayoluna çıkan Ramazan Açıkgöz (42) henüz bilinmeyen nedenle aracın direksiyon kontrolünü yitirdi. Kamyon sol tarafına devrilirken, kasasında yüklü pancarlar yola saçıldı. Kazada şoför Ramazan Açıkgöz yaralandı.

İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri ilk müdahalesini yaptığı Ramazan Açıkgöz'ü Dinar Devlet Hastanesi'ne götürdü. Trafik polisleri olay yerinde güvenlik önlemi alırken, kamyon çekici yardımıyla yoldan kaldırıldı. Yola saçılan pancarlar ise başka bir araca aktarıldı.

Görüntü Dökümü

--------------

Olay yerinden görüntü

Kamyondan görüntü

Haber-Kamera: Tahsin BAYTAR/DİNAR,

========================

Başpehlivanlardan 'Antalya'nın ürünü sağlıklı' mesajı

Tarihi Kırkpınar güreşlerinin başpehlivanları Orhan Okulu ve İsmail Balaban, Antalya'da serada çekilen tanıtım filminde, 'sağlıklı ürün' mesajı verdi.

Türkiye'nin en büyük sebze ve meyve üretim merkezi Antalya'da 3,7 milyonu seralarda olmak üzere yıllık 4,6 milyon ton sebze, 1,5 milyon tona yakın meyve üretiliyor. Tarihi Kırkpınar başpehlivanları Orhan Okulu ile İsmail Balaban, Türkiye'nin yanı sıra birçok ülkeye ihraç edilen sebze ve meyveler için 'sağlıklı ürün' mesajı yaptı. Seradaki tanıtım filmi çekimlerinde domates ve biber yiyen iki başpehlivan, sağlıkları, enerjileri ve güçlerini bu ürünlerden aldıklarını söyledi.

Okulu ve Balaban, bölgede yetişen ürünleri yiyerek büyüdüklerini, yaz kış üretilen meyve ve sebzelerin tereddüt etmeden tüketilebileceğini kaydetti. Balaban ve Okulu, "Sebze ve meyve yiyin sağlıklı kalın" çağrısında bulundu. Tanıtım filminde yer alan 100 yaşlarındaki Halime Nine de, domates, biber, patlıcan, kabak, serada ne yetiştiyse onu yediğini söyledi.

Antalya Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Özen, başpehlivanların duyarlılığına teşekkür etti. Antalya'da hiçbir üreticinin, kendisinin tüketmediği ürünü yetiştirmediğini söyleyen Özen, "Antalya çiftçisi yetiştirdiği sağlıklı ürünler ile şampiyonlarımızın ve 82 milyon vatandaşımızın sağlıklı beslenmesini sağlamaktadır" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------

Pehlivanların serada çektiği görüntü

Sebze yerken görüntü

Haber: Mehmet ÇINAR- Kamera: ANTALYA-DHA

========================

53 yıldır ayakkabı imal ediyor

Sivas'ta çırak olarak girdiği meslekte 53 yılı geride bırakan Mehmet Külekçi (62), ayakkabı imalatı ve tamiratı yaparak geçimini sağlıyor.

Sivas'ta yaşayan evli ve 5 çocuk babası Mehmet Külekçi, 1966 yılında 9 yaşındayken çırak olarak mesleğe başladı. Zamanla işinde ustalaşan Külekçi, 1980 yılında kendi dükkanını açtı. Şimdi ise kent merkezinde Mehmetpaşa Mahallesi'nde 10 metrekarelik dükkanında ayakkabı imalatı ve tamiratı yaparak mesleğini sürdürüyor. Külekçi sipariş üzerine ürettiği ayakkabıları 150-500 lira arasında değişen fiyatlara satıyor.

Yaklaşık yarım asırdır ayakkabı imal ettiğini söyleyen Külekçi, "Çıraklık, kalfalık derken usta oldum. 53 yıldır da bu işle uğraşıyorum. Meslek güzel bir meslek. Şu an çırak bulunmuyor. Eskiden anne-baba çocuklarını işe vereceği zaman ya kunduracı, ya berber ya da terziyi tercih ediyordu. Ama şu an çırak bulunmuyor. Çırak bulunmadığı için de zor oluyor. Aslında kolay ve para kazandıran bir meslek. Mesleğimi sevmesem bu işi 53 yıldır yapmazdım. Gün içerisinde müşterilerin istedikleri her türlü ayakkabıyı yapıyorum. Müşterinin fotoğrafını çekip getirdiği ayakkabıları bakarak bire bir aynısını yapıyorum" dedi.

'MÜŞTERİLERİM SABİT'

Yaptığı ayakkabıların hepsinin el işçiliği olduğunu söyleyen Külekçi, "Ben özellikle 'kösele' dediğimiz ayakkabıdan yapıyorum. Fabrikalarda bunu makinelerle yaparlar. Ama ben köselenin her aşamasını elimle yapıyorum. Meslek hayatım boyunca en pahalı yaptığım ayakkabı 900 liralık bir ayakkabıydı. O da 'körüklü çizme' denilen bir modeldi. Her yaştan müşterim var, her yaşa uygun ayakkabı yapıyorum. Sivas'ın genelinde herkes beni bilir. Benim müşterilerim hep sabittir" dedi.

Külekçi'nin uzun yıllardır müşterisi olan Halim Demirgil ise, "Ben devamlı müşterisiyim. Kendisinden çok memnunum. Yaptığı ayakkabılar sağlam ve güzel oluyor. Yazın kendisine sandalet, kışın ise kauçuklu ayakkabı yaptırıyorum" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

-------------

-Dükkandan görnütüler

-Ayakkabıl imalatından görüntü

-Üretilen ayakkabılar

-Konuşması

-Müşterisinin konuşması

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Rahmi MEYVECİ/SİVAS,

===========================

Sakarya'da otobüs firmaları rekabete girince bilet fiyatları düştü

Sakarya'da, iki otobüs firması rekabete girince Adapazarı ile İstanbul Harem arasındaki bilet fiyatları düştü. Bir firma bilet fiyatını 30 liradan 15 liraya, diğer firma ise 35 liradan 19 liraya indirdi.

Adapazarı ile İstanbul Harem arası çalışan iki otobüs firması rekabete girince bilet fiyatlarını düşürdü. 15 Eylül tarihinden itibaren iki firma, kademeli olarak fiyatlarını indirmeye başladı. SEV Turizm, Adapazarı-Harem arasındaki bilet fiyatını 30 liradan 15 liraya, VİB Turizm ise 35 liradan 19 liraya düşürdü. İki firma arasındaki rekabet vatandaşları memnun etti.

10 yıldır bu sektörün içinde olduğunu söyleyen SEV Turizm'in sahibi Mehmet Çimşir, bilet fiyatlarında anlaşma yapmak istediklerini, ancak karşı firmanın bu anlaşmaya varmadığını ileri sürerek, "Bu rekabet, onların ezici çoğunluğu olduğu için ezip bitirme hesabını düşünüyorlardı. Biz bu işi onlara anlattık, bu işin fiyat bakımından biraz yüksek olduğunu, biraz daha aşağıya çekip yolcuyu daha iyi bir şekilde hizmet edelim diye söyledik. Ama bunlar onu kabul etmediler, daha yüksek tutalım dediler. Yüksek tutunca ben kabul etmedim. Aramızda polemik olunca ben de fiyat indirmek zorunda kaldım. Ben indirince onlar da indirim yaptılar. Bende 30 liraydı, onlarda 35 liraydı. Sonra ben 25 liraya indirdim, onlar 28 liraya indirdiler. Ben 20 liraya indirdim, şimdi onar 19 liraya indirdi. Bende 15 liraya indirdim" dedi.

'MÜŞTERİ SIKINTISI YAŞIYOR'

VİB Turizm Genel Müdürü Adnan Kayabaş ise diğer firmanın müşteri sıkıntısı çektiği için böyle bir yola başvurduğunu söyleyerek, "Burada fiyattan önce hizmet daha önemli. VİB Turizm hizmetlerini esirgemediği için karşı firmamız yolcu alamadığından dolayı fiyat düşüklüğüne geçip insanları ucuza taşımayı tercih etti. Biz ona rağmen fiyat düşürmedik. Fiyat düşerse, kalite de düşecek. Biz de onun karşılığında fiyat indirimine gittik. Bu yetmediği gibi şimdi de 15 liraya düştüğünü söylüyor. Yapacak bir şey yok, arkadaşımızın tercihi. Ben isterdim ki hizmet konumunda rekabet yapsaydık daha iyi olurdu" diye konuştu.

FİYATLAR KOMŞU İLLERİ DE ETKİLEDİ

Yapılan uygulamanın büyük zarara neden olduğunu söyleyen Kayabaş, fiyatların düşmesinin komşu illeri de etkilediğini belirterek, şöyle konuştu:

"Fiyatların düşmesi komşu illeri de etkiledi. Müşteri Düzce'den kalkıyor, 10 lira veriyor, buraya geliyor. Burada 19 lira da İstanbul'a verip 29 liraya gidiyor. Düzce'den İstanbul Harem'e 45 lira."

MÜŞTERİLER FİYATLARDAN MEMNUN

Bilet fiyatlarının inmesi ise en çok müşterileri memnun etti. Müşteriler fiyatların çok iyi olduğunu söyledi. Behiye Metin, "Halkımız için iyi bir şey. Uygulamadan memnunuz" diye konuştu.

Hatice Özdemir ise, "Daha önce 35 liraydı şimdi düşmüş, güzel olmuş. Bizim gibi emekliler için çok iyi bir şeyö dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------

Terminalden görüntü

Otobüslerden görüntü

Firma yetkilileri ile röp.

Vatandaşlarla röp.

HABER-KAMERA: Aziz GÜVENER/ADAPAZARI(Sakarya),

=====================

53 santimetre için evinin merdiveni yıkılacak

Zonguldak'ın Kozlu ilçesine bağlı Kargalar Köyü'nde zihinsel engelli oğluyla yaşayan Gülnaz Ardıç'ın(59) evine çıkan 8 basamaklı merdivenin, muhtarlığın açtığı yolu 53 santimetre işgal ettiği gerekçesiyle yıkılması kararlaştırıldı. Evinin önünden geçecek yolun yeterli düzeyde geniş olduğunu söyleyen Gülnaz Ardıç, karara tepki gösterirken muhtar Mehmet Kocagöz, Kozlu Kaymakamlığı kararıyla merdivenin yıkımına karar verildiğini, aile için yeni bir merdiven yapacaklarını söyledi.

Eşi vefat ettikten sonra köydeki evinde yüzde 94 zihinsel engelli oğlu İsmail Sarı(38) ile yaşayan Gülnaz Ardıç'ın evinin önünden köylülerin isteği üzerine muhtarlık tarafından yol açma çalışması başlatıldı. Çalışma sırasında Gülnaz Ardıç'ın evinin önünden geçen yoldaki duvar yıkıldı. Muhtarlık, iki katlı evin üst katında yaşayan Gülnaz Ardıç'ın kullandığı 8 basamaklı merdivenin yolu işgal ettiği gerekçesiyle yıkılmasını talep etti. Gülnaz Ardıç ise yolun açıldığını iddia ederek merdivenin yıkılmasına karşı çıktı. Kargalar Köyü Muhtarı Mehmet Kocagöz, konuyla ilgili kadastro yapılması için Kozlu Kaymakamlığı'na başvurdu. 21 Ekim'de düzenlenen bilirkişi raporunda Gülnaz Ardıç'ın yaşadığı evin merdiveninin 53 santimetre açılan yola tecavüzde bulunduğu belirtildi. Ayrıca aynı güzergahtaki iki ayı ikametin yola 1.40 metrekare tecavüzde bulunduğu ifade edildi. Gülnaz Ardıç, evinin merdiveninin sadece bir basamağının yolun kenarında olduğu gerekçesiyle karara itirazda bulundu. Ancak kaymakamlık, merdivenin diğer ikametlerin işgalleriyle birlikte yıkılmasını talep etti. Muhtarlıkta eve tebligat göndererek merdivenin 15 gün içerisinde yıkılmasını talep etti.

'MERDİVEN YOLUN KULLANIMINA ENGEL OLMUYOR'

Gülnaz Ardıç, yolun kendisi içinde çok önemli olduğunu ancak 53 santimetre için merdivenin yıkılmak istenmesine karşı olduğunu söyledi. Merdivenin yolun kullanıma herhangi bir engel teşkil etmediğini savunan Gülnaz Ardıç, şöyle dedi:

"Burada yol yapılmasına karşı çıkmadım. Merdiveni yıkmak istiyorlar. Burası küçüktü. İki insan birlikte geçemiyordu. Ben yola karşı çıkmadım. Ben nereden çıkacağım bu eve? Muhtarlık yazı gönderdi. Oku yazarlığımda yok okuyamadım. 15 gün müddet vermişler. Ben yıkılmasını istemiyorum. Başka gidecek yerimde yok. Eşim vefat etmeden önce ayrıldık. İki yıl ben ona hastalandığında yine baktım. Merdivenimin yıkılmamasını istiyorum. Mahkemeye vermişler beni. Bu merdiven varken de buradan araç geçebiliyor. Ben yola karşı değilim. Bu şekliyle yapsınlar yolu. Bu şekilde kalmasını istiyorum."

Kargalar Köyü Muhtarı Mehmet Kocagöz ise, yıllardır yaşanan yol sorununu çözmek için çalıştıklarını ancak merdivenin yola işgali nedeniyle sorun yaşadıklarını söyledi. Yolun açıldığını, diğer ikametlerdeki işgallerin yıkıldığını, köylülerin Gülnaz Ardıç'ın da merdiveni yıkmasını istediklerini ifade eden Kocagöz, "Orada bu zamana kadar mağduriyet yaşanıyordu. Oradaki mevcut merdiven yolda gözüküyor. Yola tecavüz olduğu için bu zamana kadar yol yapılamadı. Oradaki vatandaşlarımız evlerine arabayla gidemiyorlar. Biz yol yapmak istedik. Tecavüzlerin kaldırılmasını istedik. Kadastro çalışmasını yaptı. Biz Gülnaz hanıma durumu anlattım. Ona evine başka yerden merdiven yapacaklarını bütün masrafları üsteleneceğimi söyledim. Ondan sonra merdivenini yıkacağımı söyledim. Ama bir türlü anlaşamadık. Elimizde karar var. Bu sonuçta yol. Alt taraftaki yıkarsam yukardakini yıkmasam insan kayırma olur." diye konuştu. Kozlu Kaymakamlığı yetkilileri de Gülnaz Ardıç'ın ikametine giderek incelemelerde bulundu.

Görüntü Dökümü

-Gülnaz Ardıç'ın oğluyla görüntüsü

-Merdiveni inip çıkmaları

-Yoldan detaylar

-Gülnaz Ardıç ile röp.

Kargalar Köyü Muhtarı Mehmet Kocagöz ile röp.

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK,

=================

Grafik tasarım okudu, 70 yıllık dede mesleği sobacılığa başladı

Burdurlu Şeref Arık (31) yüksekokulda grafik tasarım bölümünden mezun olduktan sonra dedesi ve babasının 70 yıldan fazladır yaptığı sobacılık mesleğini devam ettirmeye karar verdi. Yaklaşık 6 yıldır sobacılık yapan Şeref Arık, "Dedem ve babamdan sonra üçüncü nesil olarak bu mesleği sürdürüyorum. Üniversiteyi bitirdim, dükkanımızın başına geçtim. Dede, baba mesleğimizi sürdürüyorum" dedi.

Burdur'da sobacı Şeref Arık, adını aldığı dedesinin Bakırcılar Arastasındaki iş yerinde, dedesi ve babasından sonra üçüncü nesil olarak mesleğini sürdürüyor. 2013 yılında Akdeniz Üniversitesi'nin 2 yıllık Grafik Tasarım Bölümü'nden mezun olduktan sonra ata mesleğine yönelen Şeref Arık, o günden bu yana dükkanında alın teriyle ekmeğini kazanmaya çalışıyor. Şeref Arık, "Rahmetli dedem sobacılık mesleğine 1948'de başlamış. Babam 1977'de ilkokulu bitirdikten sonra babasının yanında mesleğe devam etmiş. Ben de Akdeniz Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü'nü bitirdim. Dedem ve babamdan sonra üçüncü nesil olarak bu mesleği sürdürüyorum. Üniversiteyi bitirdim, dükkanımızın başına geçtim. Dede, baba mesleğimizi sürdürüyorum" dedi.

'İŞİMİZ AĞIR, İŞÇİ DE DAYANMIYOR'

Tek başıma çalıştığını söyleyen Şeref Arık, "Meslekte tek başına olmak zor ama işçi çalıştırmak şu şartlarda büyük sıkıntı. Asgari ücret ve sigortalı işçi çalıştırmak büyük sıkıntı. İşimiz ağır. Bulduğumuz işçi de bazen dayanamıyor 'çalışamayacağım' deyip gidiyor" diye konuştu.

'SOBAYA ESKİSİ GİBİ RAĞBET YOK'

Kış mevsiminde işlerinin yoğunlaştığını ve gece geç saatlere kadar çalıştıklarını anlatan Şeref Arık, "Kış mevsiminde yeri geliyor sabahlıyoruz, yeri geliyor pazar günü de çalışıyoruz. Girdi fiyatları yükselince soba fiyatları da aşırı derecede arttı. Doğalgaz kullanımından dolayı sobaya eskisi gibi rağbet yok. Satışlarımız düştü. Artık hedef kitlemiz sadece köylüler" dedi.

'BİZDEN SONRA YAPACAK GENÇ YOK'

Sobacılık mesleğinde çırak yetişmediğini aktaran Şeref Arık, "Yıllar önce 15- 20 tane soba imalatçısı olan Burdur'da şu anda 3 imalatçı kaldı. Meslekte bizden sonra yapacak genç yok. Meslekte çırak yetişmiyor. Dedem bıraktıktan sonra babam devam etti. Şimdi ben mesleği sürdürüyorum. Allah uzun ömür versin 6 aylık bir oğlum var. Büyüdüğünde bu mesleği seçerse devam ettirir mi ettirmez mi bilmiyorum" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

--------------

Şeref Arık çalışırken

Şeref Arık ile röp.

Şeref Arık çalışırken

Detay

Haber-Kamera: Mesut MADAN/BURDUR,


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Eğirdir Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Talip Aşık kimdir? Zafer Partisi Hatay- Hassa Belediye Başkan adayı Talip Aşık kaç yaşında, nereli? Cemil Kurt kimdir? CHP Manisa Selendi Belediye Başkan Adayı Cemil Kurt Kaç yaşında, nereli? Tahsin Akdeniz kimdir? CHP Manisa Sarıgöl Belediye Başkan Adayı Tahsin Akdeniz Kaç yaşında, nereli? Mehmet Kavallı kimdir? Zafer Partisi Hatay- Erzin Belediye Başkan adayı Mehmet Kavallı kaç yaşında, nereli? Kazım Yalçın kimdir? Zafer Partisi Hatay- Dörtyol Belediye Başkan adayı Kazım Yalçın kaç yaşında, nereli? Muhittin Tamer Özdemir kimdir? Zafer Partisi Hatay- Belen Belediye Başkan adayı Muhittin Tamer Özdemir kaç yaşında, nereli? Mehmet Burak Gürbüz kimdir? Zafer Partisi Hatay- Arsuz Belediye Başkan adayı Mehmet Burak Gürbüz kaç yaşında, nereli? Cemil Akkoçak kimdir? Zafer Partisi Hatay- Antakya Belediye Başkan adayı Cemil Akkoçak kaç yaşında, nereli? Osman Yılmaz kimdir? Zafer Partisi Hatay- Altınözü Belediye Başkan adayı Osman Yılmaz kaç yaşında, nereli? Melis Yıldız Akın kimdir? Zafer Partisi Hakkari- Merkez Belediye Başkan adayı Melis Yıldız Akın kaç yaşında, nereli? Tulin Yüksel kimdir? Zafer Partisi Hakkari- Derecik Belediye Başkan adayı Tulin Yüksel kaç yaşında, nereli? İSTANBUL SEÇİM ANKETİ! İmamoğlu mu Kurum mu? İstanbul seçimlerinde kim önde? Dilan Polat, Nez Demir olayı! Dilan Polat, Nez Demir'i affetti mi? Duruşmada neden ağladılar? Çocuklar Duymasın'ın Duygu'su, Hayal Garip eski sevgilisinden şiddet mi gördü? Hayal Garip ne söyledi? Survivor Aysu Keskin kimdir? Aysu Keskin kaç yaşında, nereli?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title