Haberler

"Suriye Petrolleri ABD, Rusya ve Bölgesel Aktörlerin Hedefleri" paneli

Suriye Geçici Hükümeti Maliye Bakanı Abdülhakim Elmassrı, Rusya'nın Suriye rejimiyle yaklaşık 2000 metrekarelik bir bölgede petrol, doğal gaz ve maden aramak üzere anlaşma imzaladığını belirterek, "Rusya kıyı bölgelerini işgal etmiş durumda. ABD, oradaki petrol ile SDG'nin kendisini finanse etmesi için çalışıyor.Türkiye ise operasyon ile bölgeyi temizledikten sonra petrolden elde edilecek gelirin Suriye'nin yeniden inşası için kullanılmasına çalışıyor." dedi.

Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA), "Suriye Petrolleri ABD, Rusya ve Bölgesel Aktörlerin Hedefleri" başlıklı panel düzenlendi.

SETA'nın konferans salonunda Prof. Dr. Kemal İnat Moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşan Suriye Geçici Hükümeti Maliye Bakanı Elmassrı, iç savaş öncesinde resmi rakamlara göre Suriye'de petrol üretiminin günlük 380 bin varil olduğunu, resmi olmayan rakamlara göre ise bu rakamın 1 milyonun üzerine çıktığını söyledi.

Petrol üretimin, Esad rejiminin yaklaşık yüzde 20'lik gelirini oluşturduğunu belirten Elmassrı, "Fakat bu gelirin yalnızca yüzde 7 gibi bir kısmı bütçeye aktarılıyordu. Geri kalan kısmı ise kişisel hesaplara aktarılıyordu. Üstelik petrol çok ilkel yöntemlerle rafine ediliyordu ve varil başına yaklaşık 30 dolardan satılıyordu." diye konuştu.

Esed rejimin kontrolünden çıktıktan sonra petrol üretiminden 15-20 milyon dolar arasında gelir sağlanmaya başlandığını belirten Elmassrı, "Rusya şu anda burada ABD'nin koyduğu ambargolardan yararlanıyor. Petrol taşımaya elverişli altyapı çökertilmiş durumda. Rusya ise kendi kontrolündeki petrolleri kendi yöntemleriyle taşıyor. Rusya, burada yaptığı üretimin büyük bir kısmını rejime satıyordu. Rejim ve DEAŞ arasında da ciddi bir iş birliği söz konusuydu. DEAŞ de buradaki petrolden faydalanıyordu. DAEŞ Haseki'deki petrolleri 2012'den beri kontrolünde tutuyor." bilgisini paylaştı.

Elmassrı, ABD Savunma Bakanlığının petrol alanlarına yaklaşılması durumunda "karşılık verileceği" tehdidine rağmen Rusya'nın şu anda birçok petrol bölgesini kontrolü altına aldığını aktardı.

Suriye rejiminin petrol üzerinden terör örgütlerine, destek ve finansman sağladığını savunan Elmassrı, aynı şekilde ABD'nin de "Kased'deki petrolleri müttefiklerin kontrolü altında bırakacağız." diyerek Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) finansörlük yaptığını dile getirdi.

Rusya'nın, rejim ile yaklaşık 2000 metrekarelik bir bölgede petrol, doğal gaz ve maden aramak üzere anlaşma imzaladığını da hatırlatan Elmassrı, şöyle devam etti:

"Suriye petrolleri, Rusya'nın İran'ı bölgeden kovduktan sonra elde ettiği bir kazanımdır. Washington şu anda orada SDG ile birlikte. Rusya da kıyı bölgelerini işgal etmiş durumda. Peki İran bölgenin neresinde? Rusya İran'ı uzaklaştırıyor ve bilhassa doğal gaz rezervlerinin olduğu alanlarda hakimiyet kurmaya çalışıyor. İran rejime petrol veriyordu ama ABD'nin girmesi ile petrolü Suriye'ye sokamaz oldu.

ABD Başkanı, Barış Pınarı Operasyonu'ndan önce bölgeden çekileceğini duyurmuştu. Fakat daha sonra vazgeçti; bunu açıkça da dile getirdi, buradaki rezervleri SDG için tutmak istiyor. Türkiye ise operasyon ile bölgeyi temizledikten sonra petrolden elde edilecek gelirin Suriye'nin yeniden inşası için kullanılmasına çalışıyor. ABD, oradaki petrol ile SDG'nin kendisini finanse etmesi için çalışıyor."

Elmassrı, ABD'nin Suriye'nin doğusundaki petrolleri, Rusya'nın ise kıyı bölgelerindeki petrolleri kontrol altına aldığını, Suriye rejimin elinde şu anda hiçbir şey kalmadığını öne sürdü.

"ABD petrolü müzakere masalarında bir koz olarak kullanmak istiyor"

Suriye Geçici Hükümeti Üyesi Fatih Shaban ise ABD'nin Suriye'deki petrol bölgelerini elinde tutmasının en önemli nedeninin SDG'nin finansmanını sağlamak olduğunu söyledi.

Rusya'nın da Suriye'deki varlığının tek nedeninin petrol olmadığını kaydeden Shaban, "Rusya'nın burada varlık göstermesinin nedeni sadece petrol değil. En temel çıkarı İran'ın bölgeden çıkarılması. İran'ın bölgeden uzaklaştırılması için çalıştı. Basında birkaç gündür Rusya ve ABD arasında petrol konusunda bir anlaşma yapıldığına dair haberler var. Ben bunların gerçekçi olduğuna kesinlikle inanmıyorum." dedi.

ABD'nin bölgede bir tarafın diğerine karşı üstünlük sağlamasını engellemeye çalıştığını belirten Shaban, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin bölgedeki yükselişi de ABD'de rahatsızlık yaratıyor. Tabii ki İsrail'in korunması da söz konusu. Yoksa buradaki petrollerin ne kalite olarak ne de miktar olarak ABD için bir önemi yok. ABD Başkanı Donald Trump, Barış Pınarı Harekatı'ndan bir ay kadar önce bölgeden çekileceğini açıklamıştı. Rakka'dan çekildi, Münbiç'ten çekildi. Desteklediği grupları Rusya ve İran'a karşı yalnız bıraktığına dair eleştiriler gelmeye başlayınca Trump 'Biz Suriye'deki petrolü korumak istiyoruz, bunun için savaşmaya da hazırız. Biz burayı güvence altına almak istiyoruz' şeklinde açıklamalar yapmaya başladı.

ABD petrolü müzakere masalarında bir koz olarak kullanmak istiyor. Rusya ile arasındaki herhangi bir savaş durumu söz konusu olduğunda bunu koz olarak kullanacak. ABD, petrolün SDG'nin kontrolünde kalması taraftarı. Rejimin 100 varil ham petrol karşılığı 75 varilinin rafine edilerek geri verilmesi karşılığında bazı kamu kurumları yeniden açılmıştı ve bazı kamu güçleri SDG'ye teslim edildi. Böylece. SDG'ye karşı yaptırım uygulanması söz konusu idi ancak bu gerçekleştirilmedi. Trump, 'Biz bu petrol ile Kürtlere yardım etmek zorundayız.' dedi. Bu düpedüz hırsızlıktır."

Shaban, ABD'nin Suriye'de kalmasının petrolle hiçbir ilgisi olmadığına vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Rusya'nın bölgeye yerleşmesi ve Akdeniz'de üs kurmasından dolayı ABD bölgede kalmaya devam ediyor. Çünkü Rusya'nın yer aldığı kıyılarda ciddi doğal gaz rezervleri söz konusu. Rusya, Suriye rejimle 49 yıllık anlaşma imzaladı. Buradaki doğal gazı ve petrolü üretimi, altyapı yatırımı vesaire... Bu anlaşmalardan yalnızca biri 40 milyar dolar. Bu miktarda anlaşmalar Suriye'nin geleceği için rejimi çok daha tehlikeli hale getirecek."

"Suriye'ye egemen olan nüfuz sahibi olur"

Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Orta Doğu Araştırmaları Uzmanı Oytun Orhon da bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye müdahalesinde ekonomik ve enerji faktörlerinin ciddi önem arz etmediğini, müdahalenin asıl nedeninin ülkenin jeopolitik konumu olduğunu belirtti.

Suriye'nin çok sınırlı doğal kaynaklara sahip bir ülke olduğunu fakat konumu itibarıyla önem arz ettiğini aktaran Orhon, "Suriye'de egemenlik sahibi olan bölgede ciddi bir nüfuz sahibi olacaktı. Bence asıl önemli olan bu siyasi ve jeopolitik neden. ABD'nin Suriye politikasına baktığımızda Esad'ın yönetimden ayrılmasını ilk söyleyen Obama idi. Ancak zaman içerisinde DEAŞ'ın yükselişi, diğer aktörlerin elde ettiği güçler, Rusya'nın varlığı ABD'nin politikasını değiştirdi, yereldeki müttefiklerini de değişti." şeklinde konuştu.

DEAŞ'e karşı elde edilen başarı ile YPG'nin ABD'nin desteği ile Suriye'nin kuzeyinde geniş bir alana sahip olduğunu aktaran Oytun, şunları kaydetti:

"DEAŞ'tan devralınan alanların bir kısmı da ABD'nin nüfuz alanı haline geldi. Fırat'ın doğusu sahip olduğu su kaynakları, verimli toprakları ile de en zengin bölgeleri. ABD burayı kontrol altına almayı başardı. ABD buradaki varlığını ve nüfuzunu Irak benzeri bir yapı kurarak zayıflatmak istiyor. ABD, petrole yönelik niyetini de Trump'ın sözleri ile açıkça gösterdi zaten. ABD bu kaynakları elinde bir koz olarak Rusya ve rejime karşı kullanmak için elinde tutmak istiyor

Rusya, Suriye'nin en etkili karar alıcısı olarak karşımızda artık. Türkiye'nin güney sınırında da komşusu olmuş durumda. SSCB'nin çöküşünden sonra Suriye ile yeniden bir süper güç olma hedefinde, Suriye'ye sahip olmanın bölgede ciddi nüfuz sahibi olmak olduğunu biliyor. İran'a gelince, Suriye, İran için de ciddi önem taşıyor. Suriye'de değişimin karşısında duruyor, Batı destekli bir rejim kurulması halinde kendisi için ciddi tehdit unsuru olacağı kanaatinde. Bu sebeple Esed rejiminin ayakta kalmasında büyük role sahip."

Kaynak: AA / Güncel

Amerika Birleşik Devletleri Suriye Rusya Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

İnci Taneleri CANLI izle! 28 Mart İnci Taneleri 11. Bölüm Kanal D Canlı HD izleme linki! Talip Aşık kimdir? Zafer Partisi Hatay- Hassa Belediye Başkan adayı Talip Aşık kaç yaşında, nereli? Cemil Kurt kimdir? CHP Manisa Selendi Belediye Başkan Adayı Cemil Kurt Kaç yaşında, nereli? Tahsin Akdeniz kimdir? CHP Manisa Sarıgöl Belediye Başkan Adayı Tahsin Akdeniz Kaç yaşında, nereli? Mehmet Kavallı kimdir? Zafer Partisi Hatay- Erzin Belediye Başkan adayı Mehmet Kavallı kaç yaşında, nereli? Kazım Yalçın kimdir? Zafer Partisi Hatay- Dörtyol Belediye Başkan adayı Kazım Yalçın kaç yaşında, nereli? Muhittin Tamer Özdemir kimdir? Zafer Partisi Hatay- Belen Belediye Başkan adayı Muhittin Tamer Özdemir kaç yaşında, nereli? Mehmet Burak Gürbüz kimdir? Zafer Partisi Hatay- Arsuz Belediye Başkan adayı Mehmet Burak Gürbüz kaç yaşında, nereli? Cemil Akkoçak kimdir? Zafer Partisi Hatay- Antakya Belediye Başkan adayı Cemil Akkoçak kaç yaşında, nereli? Osman Yılmaz kimdir? Zafer Partisi Hatay- Altınözü Belediye Başkan adayı Osman Yılmaz kaç yaşında, nereli? Melis Yıldız Akın kimdir? Zafer Partisi Hakkari- Merkez Belediye Başkan adayı Melis Yıldız Akın kaç yaşında, nereli? Tulin Yüksel kimdir? Zafer Partisi Hakkari- Derecik Belediye Başkan adayı Tulin Yüksel kaç yaşında, nereli? İSTANBUL SEÇİM ANKETİ! İmamoğlu mu Kurum mu? İstanbul seçimlerinde kim önde? Dilan Polat, Nez Demir olayı! Dilan Polat, Nez Demir'i affetti mi? Duruşmada neden ağladılar? Çocuklar Duymasın'ın Duygu'su, Hayal Garip eski sevgilisinden şiddet mi gördü? Hayal Garip ne söyledi?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title