Haberler

DHA YURT BÜLTENİ - 3

Van'a mevsimin ilk karı yağdı, 15 yerleşim yeriyle bağlantı kesildi

VAN kent merkezine mevsimin ilk karı düştü. Gece yarısı yağan kar nedeniyle yüksek noktalarda bulunan 15 yerleşim biriminin yolu ulaşıma kapandı.

Kent merkezinde, dün akşam etkili olan yağmur, gece yarısı yerini kar yağışına bıraktı. Yüksek kesimler beyaza büründü. Kar yağışı nedeniyle 6 mahalle ile 9 mezranın yolu ulaşıma kapandı. Kapalı olan yolları açmak için Van Büyükşehir Belediyesi ekipleri, karla mücadele çalışması başlattı. 2 bin 225 rakımlı Kurubaş geçidindeki Van-Hakkari Karayolu'nda da kar temizleme çalışması yapıldı.

Yetkililer, sürücüleri kış lastiklerini takmadan yola çıkmamaları yönünde uyardı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------------

-Dün gece lapa lapa yağan kar yağışı

-Kar yağışı altında yürüyenler

Behçet DALMAZ/VAN, -

===================

Az pişmiş ette parazit tehlikesi

ÇİĞ ya da az pişmiş olarak tüketilen etlerin parazit hastalıklarının bulaşması açısından riskli olduğunu söyleyen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş, sığır etinin iyi pişmiş olmasına özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, "Etli çiğ köfte yemekten kaçınmalıyız. Özellikle salam, sucuk, sosis tüketenler yeni yapılmışları 3-7 gün arası beklettikten sonra tüketmelidir. Sığır etlerini nasıl yerseniz yiyin ama iyi pişirin. 50 derecenin üzerinde pişmelidir" dedi.

Çin'de bir vatandaşın çiğ domuz eti yediği için beyninde ve göğsünde yüzlerce tenya olduğunun ortaya çıkması ve bilinç kaybı nedeniyle hastanede tedavi altına alınması akıllara az pişmiş etle bulaşabilecek hastalıkları getirdi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş, tenyanın iki farklı türü olduğunu söyleyerek Türkiye'de 'taenia saginata' denilen sığır tenyasının bulunduğunu, 'taneia solium' olarak adlandırılan domuz tenyasının ise yurt dışında daha sık görüldüğünü ifade etti. Türkiye'de domuz eti yenmediği için 'taneia soliumun' yabancı ülkelerde ortaya çıktığını anlatan Altıntaş, "Ülkemizde görülene ise halk arasında 'abdest bozan' hastalığı adı verilir. Çünkü halkaları istemsiz bir şekilde hastalar tarafından iç çamaşırına düşürülür. Sığır tenyası sığırların etlerinin iyi pişmemesi nedeniyle insanlar tarafından alınır. Parazitin erişkin şekli dediğimiz şekli insanda oluşur" dedi. Sığırların etlerinin içinde larvalar bulunduğunu kaydeden Prof Dr. Altıntaş, hiç pişmeden çiğ köfte şeklinde tüketilen ya da az pişirilen etlerden ağız yoluyla alınan tenyaların bağırsaklara yerleşip erişkinleri meydana getirdiğini dile getirdi. Bu tenyaların bir süre içinde 12-25 metre büyüklüğe ulaşabilen parazitler olduğunu söyleyen Altıntaş, "Parazit hastalıklarının bir özelliği vardır. Kimi hastalarda hiç belirti vermeyebilir kimilerinde ise sindirim sistemiyle ilgili sorunlar ortaya çıkabilir. Karın ağrısı, bulantı kusma, ishal ya da kabızlık gibi belirtiler çıkar. Sinir sistemine ait belirtiler ortaya çıkabilir. İnsanlarda sinirlilik hali olabilir. Özellikle üçlü belirti dikkat çeker. Bunlar iştahta artma, iştahta azalma ya da iştahta sapıtma olarak adlandırılır. İştahta sapıtma daha çok çocuklarda görülür. Farklı yiyeceklere karşı ilgi duyarlar. Örneğin toprak yeme alışkanlığı kazanabilirler. Çocuklarının yemek yediğini ancak bir türlü kilo alamadığını söyleyen anneler de parazit hastalığından şüphelenebilir" diye konuştu.

EN AZ 50 DERECEDE PİŞİRİLMELİ

Parazit hastalıklarının etin çiğ olmasından kaynaklandığını ve yeteri kadar pişmiş ette bir risk olmadığını ifade eden Prof. Dr. Altıntaş, şunları söyledi:

"Eskiden toplumumuzda çiğ köfte alışkanlığı daha fazlaydı. Şimdi ise etli çiğ köfteler dışarıda satılmasa da evde yapılıyor. Çiğ köfte bu parazitlerin yavruları yani larvalarının bulunduğu sığır etiyle yapılacak olursa bu insanlara bulaşabilir. Etli çiğ köfte yemekten kaçınmalıyız. Özellikle salam, sucuk, sosis tüketenler yeni yapılmışları 3-7 gün arası beklettikten sonra tüketmelidir. Sığır etlerini nasıl yerseniz yiyin ama iyi pişirin. 50 derecenin üzerinde pişmelidir."

MÜHÜRLEYEREK PİŞİRME

Ailece et tüketime önem verdiklerini belirten vatandaşlardan Emre Akçay da etin iyi piştiğinde daha lezzetli olduğunu dile getirerek, "Izgaradaki tadını çok seviyorum. Zaman zaman çiğ köfte de tüketiyorum. Ama sakıncaları konusunda bir bilgim yok" dedi. Diğer bir vatandaş Aslı Kabaağaç da "Ayda birkaç kez et pişiriyorum. Önce harlı ateşte tutuyorum. Sonra arkasını önünü mühürleyip kısık ateşe 15-20 dakika pişiriyorum. Bulaşabilen hastalıkları biliyorum. Bence önemli olan eti mühürlemek. Çiğ köfte hiç yemiyoruz ailecek. Çocuklarıma da yedirmem" diye konuştu.

Eti mühürlemenin yüksek ateşte mümkün olduğuna dikkat çeken kasap Haydar Karaca ise şöyle devam etti:

"Evdeki ocaklar 50 derecede yanarken sanayi ocakları 150 derecede yanar. Bu mühürleme işi sanayi tüplerinde daha iyi olur. Eti alan vatandaşlar evde pişireceklerse kısık ateşte, suyunu kaçırmadan pişirmelerini öneririm. Eti buzluğa sokup çıkarmayın. Bazı etler taze alınıp tüketilir. Örneğin kıyma ne kadar beklerse proteini gider. Kimileri de az pişmiş sever. Bu tercih meselesidir."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------------

Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş ile detay görüntü

Prof. Dr. Nazmiye Altıntaş ile röportaj

Kasap vitrinindeki çiğ etlerden görüntü

Etin ızgarada pişirilmesinden görüntü

Vatandaşlarla röportaj

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

========================

Yıllarca ertelediği hayaline direksiyon başına geçince kavuştu

İZMİR Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ESHOT Genel Müdürlüğü bünyesindeki, Bornova Evka-3 Metro ile Bostanlı İskele hattında sefer yapan 330 numaralı otobüsün şoförlüğünü yapan Fatma Nihal Buruk Keleş (35), erkek meslektaşlarını aratmıyor. 'Çocukluk hayalim' dediği ve sürekli ertelediği hayaline kısa bir süre önce direksiyon başına geçerek kavuşan iki çocuk annesi Keleş, "Biz hep bastırılarak büyüyoruz. Böyle olmamalı. Kadın hakikaten çok güçlü. Biz de toplumda kendimize yer etmek zorundayız. Erkeğin gölgesinde kalmamalıyız" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ESHOT Genel Müdürlüğü bünyesindeki toplu taşıma aracının direksiyonunda artık tırnakları ojeli, saçları fönlü kadınlar da var. Otobüslerde çalışmaya başlayan 40 kadın şoförden biri olan Tuya (11) ve Liva (8) adında iki kız çocuğu annesi Fatma Nihal Buruk Keleş de, o kadınlardan biri.  Bornova Evka-3 Metro aktarma istasyonu ile Bostanlı İskelesi arasında sefer yapan 330 numaralı otobüste, direksiyon başına geçtiğinde meslektaşlarını aratmayan Nihal Buruk Keleş, yolculara bir anne şefkati ile yaklaşıyor. Genelde erkeklerin yaptığı şoförlük mesleğini, büyük bir titizlikle yapan, günde ortalama 7 saat direksiyon başında olan Keleş, 'Çocukluk hayalim' dediği mesleğini çok seviyor. İşe başladıktan sonra kendisi gibi şoför olan eşi Türker Keleş'in (45) işi bırakarak evde çocuklara bakmaya başladığını söyleyen Fatma Nihal Buruk Keleş, bu zorlu mesleği tercih etme nedenlerini şu ifadelerle anlattı:

"Ben çocukken, kapımızın önünden yolcu otobüsleri geçerdi. Çok etkilenirdim, hep bakardım. Uzak yollara gitmek ve büyük bir araca hükmetmek isterdim. Otobüs kullanmak benim çocukluk hayalimdi. O zaman, 'Ben de bir gün yapacağım' dedim. İzmir'de ilk 'E' sınıfı ehliyet alan kadınlardan biriyim sanırım. Daha sonra evlendim, çocuklarım oldu. Hayallerini hep öteledim. Sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer bize bu imkanı tanıdı. Çocuklarım da büyüyünce bu işe girmeye karar verdim."

'DİREKSİYON BAŞINA GEÇTİĞİM ZAMAN KENDİMİ ÇOK MUTLU HİSSEDİYORUM'

Amacının aslında uzak yol şoförlüğü olduğunu ancak çocuklarından ayrı kalmak istemediğini söyleyen Keleş, "Farklı şehirlere gitmek, farklı yerler görmek isterdim. Ama çocuklarım var. Onlardan uzaklaşamıyorum" dedi. Şoför olmaya karar verdiği zaman anne, baba ve kardeşinin kendisini desteklediğini de anlatan Keleş, "Ailem en büyük destekçim oldu. Annem bana hep inanıyor. Ehliyet almamda da çok büyük destekleri oldu. Çocuklarım ilk etapta bu işe girdiğimde onlardan uzaklaşacağımı düşünerek üzüldüler ama şimdi benimle gurur duyuyorlar. Bazen benimle yolculuk yapıyorlar. Yolcular da çok şaşırıyor. Çok güzel tepkiler alıyorum. 'İzmir'in kadınları böyle. Cumhuriyet kadını böyle olmalı. Çok cesursunuz' diyenler oluyor. Çok güzel dualar geliyor. Genelde yolcular güzel tepki veriyor. Çok az insan yadırgıyor" diye konuştu. Direksiyon başına geçtiği zaman kendini çok güçlü ve mutlu hissettiğini de belirten Fatma Nihal Buruk Keleş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Direksiyon başına geçtiğimde inanılmaz huzurlu oluyorum ama sırtımızda büyük bir yük var. Tüm iş arkadaşlarım, 'İnsan' taşıdığının bilincinde. Çünkü bizim taşıdığımız insanlar birilerinin annesi, babası, kardeşi, her şeyi. Birine zarar gelmesin diye çok dikkatli ve temkinli hareket ediyoruz. Ama burada en büyük tehdit, dış faktörler. Bazıları bizim büyük araç kullandığımızın farkında olmuyor. Tali yoldan aniden önümüze çıkabiliyorlar. Bu aracın boşu 11 ton. Bizim yaptığımız ani fren, içeride bulunan birçok yolcunun düşmesine neden oluyor. O nedenle insanların biraz daha dikkatli olması gerekiyor. Biz bunun bilincindeyiz."

'ERKEKLERİN GÖLGESİNDE KALMAMALIYIZ'

Çalışma arkadaşlarının genelde erkek olduğunu ve hepsi ile çok iyi anlaştığını söyleyen Keleş, "İleri sürüş eğitimi aldıktan sonra garaja gittik. Burada bir toplantı yapıldı. Bize, 'Biz bir aileyiz' dediler. O zaman, 'Aileyiz' kelimesini bizi alıştırmak ve yabancılık çekmememizi sağlamak için söylediklerini düşünmüştüm. Şimdi anlıyorum ki, az bile söylemişler. Burası gerçekten de bir birine kenetlenmiş bir aile. Ağabey ve kardeş gibiyiz. Bize kendimizi çok iyi hissettiriyorlar. İnanılmaz mutluyum" dedi.

Keleş, kadınlara da toplumda yer edinmek için mücadeleci olmaları ve kendilerine inanmaları gerektiği mesajını vererek, şunları söyledi:

"Biz ataerkil bir toplumuz. Erkeklerin baskın olduğu, kadınların bebeklerle oynayarak büyüdüğü bir ortamda yetişiyoruz. Biz hep bastırılarak büyüyoruz. Böyle olmamalı. Kadın hakikaten çok güçlü. Biz de toplumda kendimize yer etmek zorundayız. Erkeğin gölgesinde kalmamalıyız. Öne atılalım. Araç kullanmayı öğrenen kadınların yanındakiler bizi gördüklerinde, 'Bak o da sürüyor' diyor. Ben de camı açarak, 'Sen de yapabilirsin. Hatta E sınıfı ehliye al ve aramıza katıl' diyorum. O güç bizim içimizde var. Önemli olan bunu açığa çıkarmak. Biz her yerde olabiliriz."

Yolcular da, kadın şoför ile yolculuk yaptıkları için kendilerini şanslı saydıklarını, kadın şoför sayısının arttırılması gerektiğini belirtti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Fatma Nihal Buruk Keleş'in meslektaşları ile sohbet etmesi

Fatma Nihal Buruk Keleş'in otobüse binmesi

Yolculardan görüntü

Fatma Nihal Buruk Keleş otobüs kullanırken görüntü

Fatma Nihal Buruk Keleş ve yolcularla röp.

Genel ve detay görüntü

Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

========================

Niğde'de polislerden gerçeği aratmayan tatbikat

NİĞDE'de  Çevik Kuvvet polislerinin toplumsal olaylara müdahale için yaptığı hazırlık tatbikatı, gerçeğini aratmadı.

Hıdırlık Mevkiinde bulunan Niğde İl Emniyet Müdürlüğü'ne ait atış alanında geçekleştirilen tatbikatta, senaryo gereği gösterici gibi davranıp slogan atan eylemciler, polise, taş, sopa ve molotofkokteyli attı. Senaryo çerçevesinde üzerine yürüdükleri polislere saldıran ve 'dağılın' uyarısını dikkate almayan gruba, polis, önce Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) ile su sıkarak müdahale etti. Gruptakilerin attığı yanan molotofkokteylleri TOMA ile söndüren polis ekipleri, daha sonra eylemci gruba biber gazıyla müdahale ederek gözaltına aldı.

Tatbikatı, Niğde Valisi Yılmaz Şimşek, Niğde İl Jandarma Komutanı Albay Garip Gümüş, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Seymen, İl Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu, Polis Meslek Eğitim Merkezi Müdürü Mehmet Kemal Arısoy ve şube müdürleri izledi. Tatbikat sonrası Vali Yılmaz Şimşek, başarılı bir tatbikat gerçekleştiren polisleri kutladı. Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu,  tatbikatın ardından suç ve suçla mücadelede her türlü tehdidi bertaraf etme noktasında kararlı olduklarını söyledi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Çevik Kuvvet Polislerin hazırlanması

Tatbikata katılan eylemciler

Polisin eylemcileri uyarması

Eylemcilerin polislere saldırması, polislerin müdahalesi

Polislerin eylemcileri gözaltına alması, araca bindirmesi

Toma'ya eylemcilerin Molotof atması

TOMA'nın olaya müdahale etmesi, tatbikatın tamamlanması

Vali Yılmaz Şimşek'in polisleri kutlaması

Niğde Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu'nun açıklamaları

Süre: 04'54"     Boyut: 448 MB

Haber-Kamera : Ali KADI/NIĞDE,

================================

Öğretmen, müdür ve memurlardan oluşan müzik korosu

VAN'da, 'Bir kitap bir türkü projesi' kapsamında öğretmen, memur ve okul müdürlerinden oluşan 60 kişilik Türk halk müziği korosu kuruldu. Anadolu türkülerini seslendiren koronun vereceği konserlere getirilen kitaplar, Van'ın kırsal mahallelerindeki okulların kütüphanelerine bağışlanacak.

Van Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde, 'Bir kitap bir türkü projesi' kapsamında Türk halk müziği korosu kuruldu. İlk konserini geçen yıl veren koro ekibi, bu yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliğinde sahne aldı. Koordinatörlüğünü İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Adem Çiftçi'nin yaptığı koro, Doğu ve Güneydoğu illerinde bundan sonra verecekleri konserler için çalışmalarını sürdürüyor. Özel bir kolejin konferans salonuda çalışma yapan temizlik görevlisi, memur, öğretmen ve okul müdürlerinden oluşan 60 kişilik koronun şefliğini, Nene Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde müdür olarak görev yapan Serkan Karakurt yapıyor.

'AMAÇ, KÖY OKULLARINA KİTAP DESTEĞİ SAĞLAMAK'

Koro Şefi Karakurt, koronun kurulmasının amacı kırsal mahallelerdeki okullara kitap bağışlamak olduğunu belirterek, "Geçen yıl ilk konserimizi verdik. Bundan sonra da vereceğimiz konserlerle inşallah köy oklularındaki çocuklarımıza kitap yardımında bulunacağız. Koromuzda okul müdürleri, temizlik personelinden memuruna ve öğretmenlerden oluşan bir mozaik var. Bu arkadaşlarımızı da gönüllü olarak bir araya getirdik ve çalışmalarımıza bu anlamda devam ediyoruz. Amacımız, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde sadece resmi işler değil, personelimizin sosyal ve kültürel aktivitelerini arttırmak, bunları bir araya getirmek ve kaynaştırmak. İnşallah güzel işlere imza atacağız. Konserlerimiz, 'Bir kitap, bir türkü' sloganıyla devam edecek. Bu konserlerimizi Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerde de verip, buradaki çocuklarımızı da kitapla buluşturmayı hedefliyoruz" dedi.

'HAYALİMİ KOROYLA GERÇEKLEŞTİRDİM'

Koroda görev alan Bil Koleji Matematik Öğretmeni Dilan Uluat ise, üniversite sınavında müzik öğretmenliğini kazanamadığını, bu hayalini koroda yer alarak gerçekleştirdiğini anlattı. Uluat, "İlk hedefim aslında üniversiteye hazırlanırken müzik öğretmeni olmaktı. Ama şartlar gereği matematik öğretmeni oldum. Şu anda da Van Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde bir Türk halk müziği korosu kuruldu. Bu koroda solist olarak bulunuyorum. Projemiz, 'Bir kitap, bir türkü' projesi. Kütüphanesi olmayan okullar için böyle bir proje gerçekleştirdik. Bu koroda olduğum için çok mutluyum. Şimdi konser için hazırlanıyoruz. Koroda personelden, müdürüne ve her branşta öğretmenler yer alıyor. Hayalimi bu koroda gerçekleştirdiğim için çok mutluyum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------------

-Korodan genel görüntü

-Koro şarkı söylerken

-Müzisyenler

-Solistler şarkı söylerken

-Detaylar

-Nene Hatun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde müdür olarak görev yapan Koro şefi  Serkan Karakurt  ile röportaj

-Detaylar

-Koroda görev alan Bil Koleji Matematik Öğretmeni Dilan Uluat ile röportaj

-Genel ve detaylar

HABER-KAMERA: Behçet DALMAZ-Orhan AŞAN / VAN

===========================

Özel öğrencilerin sosyalleşmesine robotik kodlamalı destek

MUĞLA Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce hayata geçirilen  'Kapıyı aç bulutlar girsin, gülmeyi bilen çocuklar geldi' projesi kapsamında zihinsel ve bedensel engelli ile down sendromlu öğrencilerin sosyalleşmelerine katkı sağlamak için robotik kodlama eğitimi verildi.

MSKÜ Eğitim Fakültesi Dekanlığı'nca Türkiye'de örnek bir çalışmaya imza atıldı. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Bilal Duman ve öğretim görevlileri, 'özel öğrenciler için ne yapabiliriz' diye düşünerek, fikri ortaya koydu. Zihinsel ve bedensel engelli ile down sendromlu öğrencilerin gelişimlerine katkı sağlamak için robotik kodlama eğitimi verilmesi yönünde karar verildi. Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile ortak yürütülen çalışma sonucu 'Kapıyı aç bulutlar girsin, gülmeyi bilen çocuklar geldi' projesi hayata geçirildi.

SOSYAL ETKİLEŞİMLERİNİN ARTTIĞI GÖRÜLDÜ

MSKÜ Eğitim Fakültesi lisans öğrencileri ile Kanuni Sultan Süleyman Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi özel eğitim sınıfı öğrencileri, proje kapsamında kodlama eğitiminde buluştu. Dr. Öğretim Üyesi Mine Kizir ve Dr. Öğretim Üyesi Melek Altıparmak Karakuş tarafından 6 lisans öğrencisine kodlama eğitimi verildi. Zihinsel ve bedensel engelli ile down sendromlu öğrencilerle bir araya gelen lisans öğrencileri, haftanın 5 günü 2'şer saat boyunca eğitimi yürüttü. Bilgisayar ortamındaki kodlama sayesinde özel gereksinimi olan öğrencilerin, algoritmik düşünmeyi yaşamlarına yansıttıkları ve sosyal etkileşimlerinin arttığı görüldü.

'ENGELLİLERİ BAĞRIMIZA BASTIK'

MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Çiçek, "Robotik kodlamada sayılar ve şekillerle hareketleri yönlendiriyorsunuz. 2 boyutlu düşünüyorsunuz. Şekillerle matematiği yoğurmak diyebiliriz. Engelli ve down sendromlu öğrencilerin bu işi çözdüğünü gördüm. Engellileri bağrımıza bastık. Onlara yönelik daha çok etkinliklerimiz olacak. Hepimizin her an engelli olma durumu var. Bir şeyler yapmak istiyorsak elimizi taşın altına koymalıyız" dedi.

MSKÜ Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Mustafa Bulut, "Bu eğitime gönüllü olarak katıldım. Kodlamayı gün gün adım adım göstermek istedik. Biz onlardan, onlar da bizden çok şey öğrendi. Kendileriyle gurur duyuyoruz" diye konuştu. Bir diğer matematik bölümü öğrencisi Fatma Sude Pektaş ise engelsiz yaşamı günlük hayatlarına kattıkları için mutlu olduklarını söyledi. Zihinsel engelli öğrencilerden Berkay Özsoy'un annesi Bedriye Özsoy da, "Robotik kodlama eğitimi boyunca oğlumda değişimler oldu. Dikkatini daha iyi toplamaya başladı" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Zihinsel ve bedensel engelli ile down sendromlu öğrencilerin robotik kodlama eğitiminden görüntü

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Çiçek ile röp.

Lisans öğrencisi Mustafa Bulut ile röp.

Lisans öğrencisi Fatma Sude Pektaş ile röp.

Engelli öğrenci velisi Bedriye Özsoy ile röp.

Haber: Cavit AKGÜN - Kamera: Aykut KURT / MUĞLA,


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title