Haberler

DHA YURT BÜLTENİ - 2

Bale kursu yetkilisi Ceren'i anlattı: 7 yaşında başladı, hayatını sanata adamıştıORDU'da evinin bulunduğu bina girişinde uğradığı bıçaklı saldırı sonucunda hayatını kaybeden Ceren Özdemir'in (20) bale sanatı tutkunu olduğu ortaya çıktı.

Bale kursu yetkilisi Ceren'i anlattı: 7 yaşında başladı, hayatını sanata adamıştı

ORDU'da evinin bulunduğu bina girişinde uğradığı bıçaklı saldırı sonucunda hayatını kaybeden Ceren Özdemir'in (20) bale sanatı tutkunu olduğu ortaya çıktı. 7 yaşında baleye başlayan, 2017'fe ise usta öğretici belgesini alan Ceren Özdemir'in baleyi öğrendiği kursun yetkilisi Elvin Canik, "Hayatını sanata adamıştı" dedi.

Ordu'nun Altınordu ilçesi Zaferi Milli Mahallesi'ndeki evinin bulunduğu bina girişinde kendisini takip eden Özgür Arduç tarafından bıçaklanarak öldürülen Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Bölümü 3'üncü sınıf öğrencisi Ceren Özdemir'in bale sanatı tutkunu olduğu ortaya çıktı. Ordu'daki özel bir bale ve sanat kursunda giderek 7 yaşında bale öğrenmeye başlayan genç kız bu alanda katıldığı yarışmalarda dereceler elde etti. Ceren Özdemir'in baleye başladığı bale ve sanat kursunun yetkilisi Elvin Canik, genç balerini anlattı.

"ELİMİZDE BÜYÜDÜ'

Olayı duyduğunda büyük şok yaşadığını belirten Canik, "Ceren, 7 yaşındayken bizim bale kursumuza geldi. Aslında elimizde büyüyen bir çocuğumuzdu, 10 yıl birlikte çalıştık. Daha sonra 2017'de usta öğretici belgesi aldı. Ordu Üniversitesi'nde okuyordu. Söylenecek çok şey yok, bir melek uçtu gitti. Sözün bittiği yerdeyiz. Hepimiz hala şoktayız" dedi.

Ceren'in baleyi çok sevdiğini anlatan Canik, "Baleyi çok seviyordu, boş zamanlarında bile buraya gelir, bale hocamızdan ders alırdı, burada vakit geçiriyordu. Denge çubuğunda saatlerce çalışıyordu. Bale öğretmeni olmak istiyordu ama bir melek gibi uçtu gitti. Hayatını sanata adamıştı, sanatın her dalını seviyordu. Belki, Türkiye'yi yurt dışında temsil edecek bir balerin olacaktı. 4 yıl önce Tiflis'te düzenlenen bir bale yarışmasına gitmiştik, dünyanın her yerinden gelen balerinler vardı. O yarışmada bizim bale grubumuz birinci oldu, grubun içinde Ceren de vardı. Cerenimiz, bir ceylandı. Ailesi her zaman destek oluyordu, her zaman yanındaydı. Allah, onlara büyük sabır versin" dedi.

Görüntü Dökümü:

----------------------

-Ceren'in bale eğitimi aldığı kurstaki eğitim salonundan detay

-Röportaj

-Elvin Canik'ten detay

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/ORDU,

======================

Lise öğrencisi Deniz, ailesinin dili ve kulağı oluyor

İZMİR'in Urla ilçesinde yaşayan lise öğrencisi Deniz Serin (17), işitme engelli anne ve babasının hem kulağı hem dili oldu. Urla Anadolu Lisesi'nde okuyan Deniz Serin, kadına karşı şiddete dikkat çekmek amacıyla sınıf arkadaşlarıyla birlikte çektiği ve Türkiye'de öldürülen 10 kadını canlandırdıkları 'Can Kırıkları' adlı kısa filmle de Kütahya Tavşanlı Ahmet Ulucay Bilim ve Sanat Merkezi'nin yaptığı yarışmada Türkiye ikincisi olarak ailesinin göğsünü kabarttı.

Urla ilçesinde yaşayan, bir otelde sezonluk çalışan emekli Tarık Serin ve ev kadını Özlem Serin, işitme engelliler okulunda tanıştı. 2002 yılında dünyaya gelen kızları Deniz, büyüyüp işaret dili öğrenince sıkıntı yaşadıkları her konuda onlara destek oldu. Anne ve babasını isleyerek işaret dilini öğrenen

Deniz Serin, otobüste, markette, hastanede ve diğer sosyal ortamlarda onların dili ve kulağı oldu. Deniz, ailesinin yerine fatura hesaplamaları yapıp, market alışverişlerinde, telefon konuşmalarında yardım ederek, hayatlarını kolaylaştırıyor. İşaret dilini çevresindekilere de öğreten Deniz, engellilere yönelik etkinliklerde gönüllü görev alıyor. İşitme engelliler için toplu taşıma araçlarında yeterli imkanın bulunmadığına ve herkesin işaret dili öğrenmesi gerektiğine vurgu yapan Serin, "Ben işaret dilini ailemden öğrendim. Doğduğumdan itibaren ailemle beden dili ile iletişim kuruyorum. Onlara çevirmenlik yapıyorum. Küçükken şarkıları işaret diline çeviriyordum. Her kelimenin karşılığı olmadığı için hep eş anlamlılarını söyleyerek anlaşıyoruz. Mesajlaşırken zorlanıyoruz, fotoğraf atıyoruz birbirimize sürekli. İleride işaret dili ile ilgili bir belge alıp, böyle bir meslek yapmayı düşünüyorum" dedi.

AİLESİNİN GURUR KAYNAĞI

Babasının aktif olarak iş hayatında bulunmaktan dolayı işitme engeli sorununu kendisinin halledebildiğini ancak dışarı pek çıkmayan annesinin kaybolma korkusu yapadığını belirterek, "Annem tek başına dışarı çıkma konusunda kendine güvenemiyor. Yanlış bir şey yapma, kaybolma korkusu var. Toplu taşım araçlarında da çok zorlanıyoruz. Urla'daki dolmuşların çoğu anne ve babamı tanıyor. Fakat bilmedikleri bir yerde inmek istediklerini belirtmekte zorlanıyorlar. İnsanlarla iletişimde yanlış anlaşılmalar yaşanıyor. Alışverişte anlaşmazlıklar yaşanıyor. Hastaneye gitmesi gereken dolmuşa bindiklerinde, şoför 'Hastaneye giden var mı?' diye sorduğunda duymuyorlar ve durağı kaçırıyorlar. Mutlaka bir sıkıntı çıkıyor. Ben onlara elimden geldiği kadar destek olmaya çalışıyorum.

Urla Anadolu Lisesi'nde okuyan Deniz Serin, kadına karşı şiddete dikkat çekmek amacıyla, öğrencilerin Türkiye'de öldürülen 10 kadını canlandırdıkları 'Can Kırıkları' adlı kısa film çektiklerini, Kütahya Tavşanlı Ahmet Ulucay Bilim ve Sanat Merkezi'nin yaptığı yarışmada Türkiye ikincisi olduklerini belirterek, "Kısa filmde öldürülen kadınlara mutlu sonlar yazdık ve bu kadınların hayatlarına devam ettikleri takdirde neler yaşayacağı anlattık. Bu kısa filmi aileme işaret diline çevirdim. Benimle çok gurur duydular. Filmi izletirken, arka fonda çalan müziği duyamıyorlardı. Filmi izletirken ben onlara konuşulanları anlattım. Filmde onlardan esinlenerek koyduğum işitme engelli bir karakter vardı sürekli başa sarıp onu izlemeleri beni çok etkiledi" dedi.

'ONLARIN SEVGİSİ ENGEL TANIMIYOR'

Kızı Özlem'in 6 aylıkken kömürden zehirlendikten sonra işitmemeye başladığını anlatan babası Abdülkerim Gülbay (79), "Deniz'le gurur duyuyorum. Damadım ve kızım da birlikte çok mutlu. Birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar, onların sevgisi engel tanımıyor. Deniz annesi ve babasının söylemek istediği her şeyi anında anlıyor. Onlar farklı bir şekilde iletişim kuruyorlar" dedi. Deniz'in yakın arkadaşı Burçin Duygu (17) ise, "Aile olarak birbirlerine çok bağlılar ve çok mutlular. Böyle bir aile görmedim. Engel tanımıyorlar. Ben işaret dili bilmiyorum ama Özlem teyze ile beden diliyle anlaşıyoruz. Ağız hareketlerimden anlıyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Deniz Serin'in ailesiyle işaret diliyle iletişim kurmasından genel ve detay görüntüler

Deniz'in ailesine ev işlerinde, telefon konuşmalarında yardım etmesinden görüntüler

Deniz Serin ile röp.

Burçin Duygu ile röp.

Abdülkerim Gülbay ile röp.

Aileden genel ve detay görüntüler

Haber : Melis KARAKUZULU, Kamera: Nevra UÇKAÇ/İZMİR,

=======================

Pamukkale'nin 450 metre üstünde yamaç paraşütünde röportaj

TÜRKİYE'nin birçok kenti karla mücadele ederken Denizli'de güneşli havada yamaç paraşütü keyfi yaşanıyor. Travertenleriyle ünlü Pamukkale'de 'Beyaz cennet'e kuş bakışı bakmak isteyen turistler arasında özellikle Çinliler başı çekiyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve beyaz travertenleriyle ünlü Pamukkale'de yamaç paraşütü keyfi sürüyor. Bazı turistler travertenler üzerinde gezerken, adrenalin tutkunları yamaç paraşütüyle beyaz cenneti kuş bakışı izliyor. Profesyonel pilot Mustafa Şimşek ile tandem yamaç paraşütüne binen Demirören Haber Ajansı muhabiri Ramazan Çetin de yerden 450 metre yüksekte röportaj yaptı. Şimşek, Pamukkale'ye özellikle Çin, Güney Kore, Japonya, Malezya, Tayland ve Hindistan gibi ülkelerden çok sayıda turist geldiğini belirterek, "Pamukkale travertenlerinin yaklaşık 100 metre üzerindeyiz. Özellikle Çinli turistler yamaç paraşütüne büyük ilgi gösteriyor. Yılda yaklaşık 50 bin uçuş yapılıyor. Her yıl talep artıyor. 2010 yıllarında burada 3 pilot uçuş yaparken, şimdi ise bu rakam 25'e ulaştı. Pamukkale'ye gelen turistleri biz pilotlar yamaç paraşütüne bindirerek havadan görme imkanı sağlıyoruz. Onlar da çok beğeniyor. İlk kez binenler büyük heyecan yaşıyor. Uçuşlar yaklaşık 15 dakika sürüyor" dedi.

TURİSTLER MEMNUN

Yamaç paraşütüne binen Çinli turist Chao Fu, hayatında ilk kez böyle bir deneyim yaşadığını vurgulayarak, " Pamukkale'yi havadan görmek çok güzeldi. İlk kez bindim, harika bir tecrübe oldu. Burada uçmayı çok sevdim" dedi. Hindistan'dan Pamukkale'yi görmeye gelen turist Ashish Shekhar Shetty ise, Türkiye'ye ilk ziyareti olduğuna dikkat çekti ve "Pamukkale planlarımız içindeydi. Dün yağmurluydu ama bugün güneş çıktı. Hava ve Pamukkale harika. Buranın, bu kadar güzel olduğunu tahmin etmiyordum. Paraşütle uçmak ve Pamukkale'yi havadan görmek mükemmeldi" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Yamaç paraşütü pilotlarından görüntü

Uçanlardan görüntü

Havada süzülen paraşütlerden görüntü

Paraşüt kameralarından turistlerin görüntüleri

Ramazan Çetin anons

Paraşütün kalkması

Pilot Mustafa Şimşek ile havada röp.

Çinli turist Chao Fu ve Hindistanlı Ashish Sekhar Shetty ile röp.

Pamukkale'den görüntüler

Haber: Ramazan ÇETİN- Kamera: Deniz TOKAT/DENİZLİ,

============================

10 yaşındaki Melike, çobanlık yaparken ders çalışıyor

MUĞLA'nın Ula ilçesinde yaşayan 10 yaşındaki Melike Günay, babasına yardımcı olmak amacıyla hafta sonları ailesinin koyun ve keçilerini otlatıyor. Sevimli köpeği 'Paşa'nın yanından ayrılmadığı Melike, bir gün öğretmen olabilme hayaliyle zamanını kitap okuyup, ders çalışarak geçiriyor.

Anne ve babası boşanmış olan, Karabörtlen Selahattin Göktuğ İlkokulu 4'üncü sınıf öğrencisi Melike Günay, lise öğrencisi ablası Melek Günay (15) ve kepçe operatörünün yanında görev yapan ağabeyi Emrah Günay (21) ile birlikte, babası Ramazan Günay'la (42), kırsal Karabörtlen Mahallesi'nde yaşıyor. Melike, ablası ve ağabeyi gibi babasına destek olmak için çaba harcıyor. Hafta içi okuluna giden Melike, hafta sonu ise 4 keçi ve 12 koyundan oluşan küçükbaş hayvan sürüsünü, mahalle yakınındaki ormanlık alana götürüp, otlatıyor. Öğretmen olmayı hayal eden Melike, sürü otlarken boş durmuyor ve kitap okuyor, ders çalışıyor. Melike, koyunlara ise, ailenin 'Paşa' isimli köpeği göz kulak oluyor. Sevimli köpek gün boyu Melike ve hayvanları gözlüyor.

Babasının kendileri için fedakarlıklarda bulunduğunu belirten Melike, "Babam elinden geldiği kadar eksiklerimizi almaya çalışıyor. Zeytin hasat dönemi olduğu için babam zeytin ağaçlarımızı silkeliyor. Ben de ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Ayrıca hayvanlarımızla ilgilenmeyi çok seviyorum. Burada ders yapıp, kitap okuyorum. Tek başıma olduğum için korkmuyorum. Çünkü köpeğim 'Paşa' beni hiç yalnız bırakmıyor. Araçlarıyla yoldan geçen sürücüler bazen yanıma gelip, benimle sohbet ediyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Melike'nin koyunları otlatırken görüntüsü

Melike'nin koyunlarının yanında kitap okuması

Melike ile röp.

Haber: Cavit AKGÜN- Kamera: Aykut KURT / ULA (Muğla),

==============================

Öğrencilere kokpitte uçuş deneyimi

İZMİR'deki bir havacılık okulunda kullanılmaya başlanan simülatör hem öğrencilere hem de havacılığa merakı olanlara birebir uçuş deneyimi yaşatıyor. Boeing 737- 800 tipi uçakta uçuş öncesi, uçuş sırası ve uçuş sonrasındaki bütün operasyonları simüle ediliyor. Öğrenciler kendilerini gerçekten gökyüzünde hissediyor.

Gaziemir ilçesindeki bir havacılık okulunda önce sivil havacılık eğitimi alan liseli gençler, ardından eğitmenleriyle kokpite geçerek simülatör eşliğinde uçuş deneyimi yaşıyor. Boeing 737-800 tipi yolcu uçağında simülatör eğitimi verdiklerini söyleyen havacılık koordinatörü Işıl Şahin, havacılığa meraklı öğrencilerin unutulmaz bir deneyim yaşadıklarını anlattı. 7 Aralık Dünya Sivil Havacılık Günü'nde havacılığa olan ilginin giderek arttığına dikkat çeken Şahin, okulda havalimanında bilet satışı ile hareket ve yolcu işlemlerinin tamamını aldıklarını havalimanında staj imkanına sahip olduklarını açıkladı. Havacılık okuyan öğrencilerin sektördeki gelişmelerden haberdar olduğunu anlatan Şahin, "2020 yılında havayolu sektöründe İstanbul çok önemli bir merkez olacak. Avrupa'daki merkezlerin dışında İstanbul, Dubai, Abu Dabi merkezler kesinlikle ön plana çıkacak. Sektör büyümeye çok açık. Yetişmiş iş gücüne sonsuz ihtiyaç var. Gençlerimizin bu sahada hizmet vermesi için adımlar atıyoruz. Ama çocukların da kendi elinde. Bu sektörü severek girdiklerinde aldıkları eğitimi pekiştirecekler" dedi.

'HAVACILIK BİR GÖNÜL İŞİDİR'

Boeing 737- 800 tipi uçağın uçuş öncesi, uçuş sırası ve uçuş sonrasındaki bütün operasyonları simüle edebilecek pozisyonda olduğunu ifade eden sivil pilot Ersin Cizrelioğlu, uçağı tanımak ve temel havacılık bilgisi edinmek açısından simülasyonda pratik yapmanın çok önemli olduğunu dile getirdi. Cizrelioğlu, 7 Aralık Dünya Sivil Havacılık Günü nedeniyle duygularını dile getirerek şöyle devam etti:

"Havacılık bir gönül işidir. Bu işi sevmek ve istemek gerekir. Bilgi birikimi sürekli güncellenir. Sınırı olmayan bir eğitim alanıdır. Bunları bilerek hevesli olarak yaklaşan herkes başarılı olur. Türkiye'de sayılı yerde olan bu simülatör Ege Bölgesi'nde tek burada var. Uçuş aynı zamanda devamlılık arz eden bir süreçtir. Uçuştan uzak kalmamak, pratik kalmak açısından burası bir fırsat. Uçan ekip de gelip kullanabilir, hobi amacıyla havacılığa meraklı olan gençler de buradan faydalanabilir."

'GERÇEK BİR UÇAKTAYMIŞ HİSSİ'

10'uncu sınıf öğrencisi olduğunu ifade eden Sezin Durmaz (15) da havacılık okulunu bir afişte görerek seçtiğini ve hayalindeki mesleğin hosteslik olduğunu belirtti. Durmaz, "Simülatördeki uçuş deneyimi gerçek bir uçaktaymışım hissi veriyor. Daha önce uçağa bindim. Ama kokpitte bulunmamıştım. Aynı gökyüzündeymiş gibi hissettim" diye konuştu. Lise 2'nci sınıfta okuyan Faruk Dalgıç (16) da "Pilot olmayı hayal ediyordum. Ama havacılığın her alanı güzel. Simülatörün kurulduğunu görünce teneffüslerde gelip başında bekledim. Çok heyecanlandım. Bu okulu merakımdan dolayı seçtim. Küçük yaştan beri meraklıyım. Ailem de bana yardımcı olup destek verdi" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Kokpitten görüntü,

-Pilotun öğrencilere eğitim vermesinden görüntü,

-Anons,

-Öğrencilerle röp,

-Havacılık koordinatörü Işıl Şahin ile röp,

-Sivil pilot Ersin Cizrelioğlu ile röp,

-Okulun kurucusu Mustafa Kocatürk ile röp.

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

===============================

Atık malzemelerden okul bahçesine kuş yuvaları yaptı

KOCAELİ'nin Derince ilçesinde Alparslan Ortaokulu'nda yardımcı personel olarak görev yapan Oktay Yüce (30) topladığı atık malzemelerden kuş yuvası yapıp, okul bahçesinde bulunan ağaçlara astı. Amacının soğuk kış günlerinde kuşların sığınacağı sıcak bir yuva yapmak olduğunu söyleyen Yüce, "Şu ana kadar 60 tane yuva yaptım, okul bahçesinde yuvasız ağaç kalmayıncaya kadar devam edeceğim" dedi.

Yenikent Mahallesi'nde bulunan Alparslan Ortaokulu'nda yardımcı personel olarak görev yapan 3 çocuk babası Oktay Yüce, soğuk kış günlerinin yaklaşmasıyla, okul bahçesindeki ağaçlara konan kuşların sıcak bir ortamda konaklayabilmesi için yuvalar yapmaya karar verdi. Okuldaki atık ahşap sandalye ve masaları toplayan Yüce, okul idaresinden bu iş için olumlu yanıt alınca kuş yuvalarını yapmaya başladı. 9 ay önce göreve başladığı Alparslan Ortaokulu'nda yaklaşık 60 adet kuş yuvasını yapıp ağaçlara asan Yüce, okul bahçesindeki tüm ağaçlara yuva yapana kadar bu işe devam edeceğini ifade etti.

"HEM KUŞ YUVASI YAPMAK HEM DE ATIK MALZEMELERİ DEĞERLENDİRMEK İSTEDİM"

Topladığı atık malzemeleri hayvanlara fayda sağlayacak bir işte kullandığı için mutlu olduğunu ifade eden Okay Yüce, "Bahçede otururken havaların soğuduğunu ve kuşların ağaçlarda toplandığını gördüm. Kış aylarında kuşların sığınacağı bir yeri düşünürken aklıma kuş yuvası yapmak geldi. Hem kuş yuvası yapmak hem de atık malzemeleri değerlendirmek istedim. İdareye sordum ve onlar da olumlu cevap verince bende kuş yuvası yapmaya başladım" dedi.

"TÜM AĞAÇLAR DOLANA KADAR YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUM"

Okul bahçesindeki çoğu ağaca kuş yuvası yapıp astığını belirten Yüce, "Kuş yuvalarını okulun deposundaki atık sandalye, masa gibi malzemelerden yapıyorum. Topladığım atık ahşap malzemeleri ilk olarak mobilyacıya götürüp gerekli ölçülerde kesiyorum. Daha sonra okul bahçesine getirip belirli işlemlerden sonra kuş yuvası haline getiriyorum. Rengarenk boyadıktan sonra da ağaçlara asıyorum. Şu anda yaklaşık 60 adet kuş yuvası astım okulumuzun bahçesindeki duvarlara. Bundan sonra yaklaşık olarak 20 tane daha asmayı düşünüyorum çünkü ihtiyaç olan bazı ağaçlarımız var" dedi.

"ÖĞRENCİLERE HAYVAN SEVGİSİNİ DE AŞILAMIŞ OLUYORUZ"

Velilerin de kendisine bayat ekmekleri getirerek destek olduğunu anlatan Yüce, "Öğrencilerden çok olumlu tepkiler alıyoruz. Hatta mesaj yoluyla öğrenci velilerine de haber verdik onlar da evlerinde bulunan bayat ekmeklerle bana destek oldular. Veliler bayat ekmeklerini okula getiriyor bende bahçemizdeki kuşlara, kedilere ve köpeklere veriyorum. Öğrencilerimize de hayvan sevgisi aşılamış oluyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü

-Oktay Yüce'nin kuş yuvası yaparken görüntüsü

-Okul bahçesindeki ağaçlarda bulunan yuvalardan görüntü

-Muhabir anonsı

-Detaylar

Haber-Kamera: Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/DERİNCE(Kocaeli),


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Ceren Özdemir Pamukkale Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title