Haberler
BBC

Annem neden doğumda ikizinden ayrıldı?

Güney Afrikalı bir aile, genetik bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalınca ailelerinin geçmişini araştırmaya başladı.

Nathan Romburgh ve iki kız kardeşi, genetik bir sağlık sorunuyla karşı karşıya kalınca ailelerinin geçmişini araştırmaya başladı. Güney Afrika'daki ırk ayrımına dayalı apartheid rejiminin bitmesinden yıllar sonra, annelerinin "beyaz ırktan geldiği sanıldığı için" terk edildiğini öğrendiler ve kendi kimliklerini sorgulamaya başladılar.

1969'da Cape Town'da tanışan Margaret Buirski ve Derek Romburgh'un evlilikleri, Derek'in içki problemleri ve Margaret'in, çocuklarının deyimiyle "hayal dünyasında yaşaması" sebebiyle hep sorunluydu.

Çiftin Nathan isminde bir oğlu, Bernadette ve Shereen isimli iki kızı vardı. 1991'de boşandılar.

Boşandıklarında Nathan, babannesiyle yaşamayı tercih etti.

Nathan, annelerinin kendilerine hep farklı hikayeler anlattığını, kız kardeşleri ve kendisinin neye inanacağını çoğu zaman bilemediklerini anlatıyor.

Annelerinin evlatlık olduğunu biliyorlardı ancak ailesiyle hiç tanışmamışlardı. Margaret, Yahudi bir aile tarafından evlat edinilmişti; ancak Yahudi olmayan bir adamla, Derek'le evlendiğinde onu reddettiler.


Boşandıktan 3 yıl sonra Margaret'a kanser teşhisi kondu. Ölüm döşeğindeyken Margaret, çocuklarına bir kız kardeşi olduğunu söyledi.

Nathan yıllar sonra gelen bu itirafa inanmadı, annesinin yine 'bir hikaye uydurduğunu' düşündü.

2008'de ablası Bernadette de göğüs kanseri olduğunda, doktorlar bunun genetik bir kanser türü olduğunu söyledi. Ancak testler, bunun çoğunlukla Yahudi toplumunda görülen kanser türünden daha farklı bir tür olduğunu ortaya koyuyordu.

O zaman üç kardeş, annelerinden gelen genetik hastalıktan yola çıkarak soyları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istediğine karar verdi ve annelerinin gerçek ailesini araştırmaya başladı.


Anneleri Margaret'in doğum belgesine ulaşan kardeşler, öz anneannelerinin isminin Mary Magdalena Francis olduğunu öğrendi. Bu isim, kesinlikle bir Katolik ismiydi. Anneleri aslında Yahudi değildi.

Araştırmaları Nathan'ı İspanya'ya götürdü. Burada, anneanneleri Mary Magdalena'nın yeğeni Alan Francis'e ulaştılar.

77 yaşındaki Alan, "Her zaman bana dikkatle gizlediği bir şeyler olduğunu ama sadece ölüm döşeğinde anlatabileceğini söylerdi. Hiçbir zaman anlatmadı..." diyor.

Mary Magdalena Francis, 1998'de, kızından 4 yıl sonra göğüs kanserinden ölmüştü.

Nathan'ın İspanya'daki araştırmaları sırasında ortaya çıktı ki; anneleri doğruyu söylüyordu. Margaret'ın bir kız kardeşi vardı, ismi Norma'ydı. Norma da 2006'da kanserden ölmüştü.






Mary Magdalena Güney Afrika'da yaşarken, evli ve çocuklu patronuyla bir ilişki yaşamış ve hamile kalmıştı.

Doğum yaptıktan sonra İngiltere'ye gitti, evlendi.

Nathan, anneannesinin yeni soyadını öğrendikten sonra İngiltere'de Mary ve Norma'nın ölüm belgelerine ulaştı. ve kendisini şoke eden gerçeği öğrendi: Annesi Margaret'in ve Norma'nın doğum günleri aynıydı.

Mary Magdalena ikiz kız bebekler dünyaya getirmiş ancak sadece birine sahip çıkmıştı. Diğeri ise, yani Margaret, Yahudi bir aile tarafından evlat edinilmişti.

Nathan, bunun üzerine bir kadının neden ikizlerinden birini yanına alıp diğerinden vazgeçebileceğini araştırmaya başladı.

Alan'ın kendisine verdiği fotoğraflarda Norma'nın annesinden daha koyu tenli olduğunu fark etti. Annesi "esmer"di. Apartheid döneminde kayıtlara "beyaz" olarak girmişti.

Nathan, "Bence Norma kayıtlara beyaz olarak giremezdi" diyor.

Anneannesi Mary, Güney Afrika'da kayıtlara "melez Avrupalı" olarak girmişti. Çünkü babası İngiliz; annesi Malezyalıydı.

Margaret ve Norma doğmadan bir ay önce, 8 Temmuz 1949'da, Güney Afrika'da "Avrupalı ve Avrupalı olmayanların evlenmesini yasaklayan" yasa yürürlüğe girmişti.

1950'de ülkedeki herkesin "Siyah", "Beyaz", "Renkli" diye tanımlanan ırk sınıflarından birine kaydolması zorunluluğu getirildi. Sonra buna "Hint" de eklendi. ve farklı ırkların birbiriyle cinsel ilişki kurması yasaklandı.

Bu sınıflar da çocukluk fotoğraflarına bakılarak ya da saçlara koyulan kalemin yere düşüp düşmemesine bakılarak belirlendi. Eğer kalem düşmüyorsa, saç "Afrikalı" saçı demekti ve o kişi "Siyah" olarak kaydediliyordu.

Farklı soylardan gelen anne-babaların çocukları ise, kardeş bile olsalar, çok farklı gözükebiliyordu.

Bu kanunların Mary'yi nasıl etkilediğini bilmem bugün mümkün değil. Ancak Nathan, bebeklerin fotoğraflarına bakarak Norma'nın "Renkli", annesi Margaret'in ise "Beyaz" olarak kaydedilmiş olabileceğini düşünüyor. Mary Magdalena'nın bu sebeple "Renkli" olan bebeğini alıp bir süre sonra İngiltere'ye gitmiş ve Margaret'i Yahudi bir aileye evlatlık vermiş olması en fazla üzerinde durulan ihtimal.






Yahudi aile Norma'yı "Renkli" olduğu için istememiş de olabilir. Tek bir çocuk evlatlık almak isteyip Margaret'i seçmiş olmaları ihtimali yüksek.

Nathan'a göre anneannesi, annesi Margaret'a daha iyi bir hayat sunabilmek için onu evlatlık verdi:

"Bu biraz da Sophie'nin Seçimi senaryosuna benziyor. İkizlerin birinden vazgeçip diğerini tutmasının arkasında başka bir sebep göremiyorum."


Aparthaid rejimi sırasında günlük hayatı da etkileyen birçok ayrımcı politika uygulanıyordu. Örneğin toplu taşımada farklı ırklar aynı araçları kullanamıyordu. Francis ailesi gibi iki farklı kökenden gelen ailelerin hayatı ise daha da zordu.

Bu aileler çoğunlukla farklı görünüşlerinden dolayı farklı sınıflandırılıyor ve böylece ayrı düşüyordu.

Örneğin iki kardeş yan yana sokakta yürüyemiyor, parkta birlikte oturamıyor, aynı sinemaya gidemiyordu.

Siyahlar ve renkliler, beyazlar kadar para da kazanamıyordu.

1950'lerde Alan Francis'in ailesi İngiltere'ye göç etti. Mary Magdalena Francis de yedi yaşındaki kızı Norma'yla birlikte İngiltere'ye yerleşti.

Mary burada bir iş buldu, iş yerinde eşiyle tanıştı. Norma ve Mary, hayatları boyunca hep çok yakın bir ilişki içinde oldu.





Peki Norma, bir kız kardeşi olduğunu biliyor muydu?

Margaret'ın ölmeden önceki birkaç yıl boyunca öz ailesiyle iletişim kurmaya çalıştığı ancak bir yanıt alamadığı görülüyor.

Ancak bazılarının Margaret'tan haberi vardı.

Yakın bir aile dostu olan Crispin Belcher'a göre Norma hiçbir zaman gerçeği tam anlamıyla öğrenmedi:

"Bir gün Norma evdeyken telefon çalmış, açtığında karşısına çıkan bir kadın 'Sanırım sen benim teyzemsin' demiş. O da telefonu annesi Mary'ye vermiş. Mary, bir süre telefondaki kadını dinledikten sonra 'Beni bir daha aramanı istemiyorum' diyerek telefonu kapatmış. Norma'nın bildiği tek şey buydu."

Nathan, bunları öğrendikten sonra öz ailesine ulaşmaya çalışan ancak reddedilen annesi için çok üzüldüğünü söylüyor.






Nathan, anneannesini hamile bırakan patronunu da bulmaya çalıştı. İlk aşamada "Doktor Joshua" diye çağrıldığını ve Yahudi toplumundan olduğunu öğrendi.

BBC, tam adını öğrendiği Joshua'nın 1950'lerde eşi ve çocuklarıyla İngiltere'ye göç ettiği bilgisine ulaştı.

Nathan, Dr. Joshua'nın oğullarından biriyle Facebook üzerinden irtibata geçti.

Doktorun oğlunun Norma ve Margaret'ın varlığından hiç haberi olmamış. Ancak evlilik dışı çocukları olduğunu duyduğunda da şaşırmamış ve babasının "çok çapkın bir adam olduğunu" söylemiş.





Joshua'nın oğlu Nathan'a, babasının Cape Town'daki Yahudi toplumla çok yakın ilişkileri olduğunu ve Margaret'ın evlatlık verilmesini muhtemelen kendisinin ayarladığını anlattı.

Ancak Joshua aslında bir Yahudi değildi. "Renkli" sınıfındandı. Bir 'beyaz doktorun' gözetimi olmadan ameliyatlara girmesi yasaklandığında, İngiliz olan eşini ve çocuklarını alıp İngiltere'ye göç etti.

En sonunda Nathan ve Joshua'nın oğlu bir DNA testi yaptırdı ve akraba oldukları kanıtlandı. İki akraba, Londra'da bir araya geldi.

Tüm bu hikayenin sonunda Nathan, aslında Yahudi olmadığını öğrendi.

Daha da önemlisi, annesinin çok büyük zorluklar içinde büyüdüğünü öğrendi ve kendisine artık daha fazla sempati duymaya başladı:

"Hayat ona adil olmadı. Norma ve üvey kardeşleri, annem evlatlık alınmış olsa bile, ondan çok fazla imkanlara sahip oldu."

BBC

Güney Afrika Genetik Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title