Haberler

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Hatay'da fırtınada sürüklenen gemi karaya oturduHATAY'ın Dörtyol ilçesinde, demirli kargo gemisi fırtınada sürüklenip, karaya oturdu.

Hatay'da fırtınada sürüklenen gemi karaya oturdu

HATAY'ın Dörtyol ilçesinde, demirli kargo gemisi fırtınada sürüklenip, karaya oturdu.

Akdeniz'de etkisini gösteren şiddetli fırtına nedeniyle Türk bayraklı 1533 grostonluk, 68 metre uzunluğundaki 'Mustafa Kemal I' adlı kargo gemisi, Hatay'ın Dörtyol ilçesi Özerli Mahallesi açıklarında demirliyken sürüklendi. Gemi, dalgaların da etkisiyle Öğmeiş Sahili yakınlarında karaya oturdu. Geminin kurtarılması için çalışma başlatıldı.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Sedat İSKENDEROĞLU/DÖRTYOL (Hatay),

======================================

Duvarlarında çatlaklar oluşan okulun kapatılmasına, velilerden tepki

TRABZON'un Düzköy ilçesindeki Alazlı İlkokulu, ilave kat inşaatı sonrası duvarlarında oluşan çatlaklar nedeniyle sömestir tatilinin ardından kapatıldı. Okulda eğitim gören 110 öğrenci, ilçedeki çeşitli okullara nakledilecek. Çocuklarının, mahallenin dışındaki okullara taşınmasına tepki gösteren veliler ise ilçedeki bazı kamu binalarının okula dönüştürülüp, burada eğitim görmelerini istedi.

Düzköy'e bağlı Alazlı Mahallesi'nde, 1996 yılında eğitim hayatına başlanan Alazlı İlkokulu'na, yaklaşık 8 yıl önce kapasitesinin artırılması için ilave 1 kat inşa edildi. Bu katın ardından zamanla okulun bazı duvarlarında çatlaklar oluştu. Sömestir tatilinde ise okulun duvarlarında oluşan çatlakların büyümesi ve risk oluşturması üzerine İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce harekete geçildi ve akademisyenler ile uzmanlar eşliğinde okulda inceleme başlatıldı. Yapılan incelemelerin ardından risk oluşturduğu saptanan okulun kapatılmasına karar verildi. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, velilere ulaşarak, okulda eğitim gören 110 öğrencinin, ilçedeki çeşitli okullara nakledilip, burada eğitimlerini sürdüreceğini bildirdi.

Öğrencilerin mahallelerinin dışındaki okullara taşınmasına tepki gösteren veliler, ilçedeki bazı kamu binalarının okula dönüştürülüp, çocukların burada eğitim görmelerini istedi. Bazı veliler ise taleplerinin yerine getirilmemesi halinde çocuklarını okula göndermeyeceklerini belirterek, sorunlarına çözüm bulunması çağrısında bulundu.

'AKLIMIZ ÇOCUKLARIMIZDA KALMASIN, İSTİYORUZ'

Mahallelerinin okulsuz kalmasını istemediklerini belirten velilerden Işıl Sürol, "Okulumuz yıkılabilir, gerekçesiyle boşaltıldı. Bu okulda bulunan çatlaklar, 10 yıldır burada. Madem okul dayanıklı değildi biz çocuklarımızı 'okul' diye yıllarca ölüme mi gönderdik? Biz okulun yıkılmasına karşı değiliz. Çocuklarımızın canını sokakta bulmadık. Okul yıkılsın ama yerine yeni bir okul yapılsın, istiyoruz. Çocuklarımız ilkokul çağında küçük çocuklar. Taşımalı sistemle şimdi ilçede bulunan başka okullara gönderilecek çocuklarımız. Mahallemizde boş olan kamu binaları var. Oralar uygun yerler okul olmak için. Çocuklarımız orada gözümüzün önünde olsunlar ki başlarına bir şey geldiğinde yanlarına koşabilelim. Aklımız çocuklarımızda kalmasın, istiyoruz" diye konuştu.

'ÇOCUKLARIMIZ EĞİTİMDEN GERİ KALACAK'

Mahallenin nüfusunun okula ihtiyacı olduğunu kaydeden Özlem Sürol da "Çocuğum çok küçük, ana sınıfına gidiyor. Zaten çocuğum hasta. Ben kızımı okula getirdiğim zaman kapıda bekliyorum ki fenalaşınca müdahale edebileyim, yanında olayım, diye. Bir sorun olduğu zaman okula geliyorum. Uzak olan okulda benim bunları yapmam mümkün değil. Bizim burada baktığımız hayvanlarımız var, tarlamız, bağımız bahçemiz var. Şimdi her şeyi bırakıp çocuklarımızın peşine mi gideceğiz ilçelere? Taşımalı sistemle sadece çocukları değil biz velileri de taşımaları gerekiyor. Burada 450 hane bulunuyor. Burada bunca insan okullara nasıl taşınacak? Biz mahallemize bir okul yaptırılmasını istiyoruz. Yoksa çocuklarımız eğitimden geri kalacak" dedi.

'MAHALLE, OKULSUZ BIRAKILMASIN'

Okulun boşaltılacağı bilgisinin, kendilerine okulun açılmasına 2 gün kala verildiğini öne süren Cemil Sürol da alınan karara tepki göstererek, "Taşımalı sistemde çocuğumu okula göndermeyi düşünmüyorum. 6 yaşındaki kızım nasıl tek başına okula gitsin? Bunun hastalığı var, karı kışı var. Okulumuz için yıkım kararı çıktı. Madem okul depreme dayanıklı değil tabi ki yıkılsın. Ama yerine yenisi yapılsın. Bu mahalle okulsuz bırakılmasın. Mahallede bulunan kamu binaları var. Onlar yeni okul yapılana kadar okul olarak kullanılabilir. Kaldı ki bize okulun boşaltılacağını 2 gün önce söylediler. Madem böyle bir karar alınmıştı, neden daha önce bize haber verilmedi?" diye konuştu.

Öte yandan risk nedeniyle kapatılan okul binasının, yapılacak incelemelerin ardından yıkılıp, yıkılmayacağına ya da güçlendirilmesine karar verileceği öğrenildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

-Okuldan detaylar

-Mahalleden detaylar

-Okulda oluşan çatlaklardan görüntüler

-Okul önünde toplanan velilerden detaylar

-Muhabir anonsu

-Haber genel ve detay görüntüleri

-Velilerden röportajlar

-Öğrencilerle röportajlar

-Haber genel ve detay görüntüleri

Haber- Kamera: Aleyna KESKİN-Selçuk BAŞAR TRABZON

===================================

Yolcu otobüsü devrildi, 46 yaralı

ERZİNCAN-Erzurum karayolunun Avcılar mevkiinde kar yağışı sebebiyle yan yatan yolcu otobüsünde 46 kişi yaralandı.

Olay bugün saat 11.00 sıralarında Erzincan-Erzurum karayolunun 20'nci kilometresindeki Avcılar mevkiinde meydana geldi. İzmir'den Ağrı'ya giden ve sürücüsünün ismi henüz tesbit edilemeyen 34 EZ 6599 plakalı yolcu otobüsü kar yağışı sebebiyle kayarak yan yattı. Kazada araçta bulunan 46 kişi yaralandı. Kaza haberinin alınmasıyla birlikte olay yerine çok sayıda ambulans ve sağlık ekipi sevkedildi. AFAD ekiplerinin de görev aldığı kazada yaralananlar Erzincan'daki hastanelere kaldırıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Kaza yerinden genel ve detaylar

-Yerde oturan yaralılar

-Ambulanslarla yaralıran götürülmesi

-Kaza yerinden görüntü

Haber-Kamera: Coşkun MENEK / ERZİNCAN,

================================

'Koronavirüs'ün ortaya çıktığı kentte yaşayan Türk oyuncu DHA'ya konuştu

ÇİN'in Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs nedeniyle ölü sayısı her geçen gün artarken, bölgede yaşayan Mersinli dizi ve film oyuncusu Selçuk Ersoy, 13 milyon nüfusa sahip kent yaşayanlarından 8 milyon insanın yeni yıl nedeni dışarıda olması, şehri hayalet kentte çevirdiğini söyledi.

Çin'in Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs salgını nedeniyle ölü sayısı her geçen gün artıyor. Son bilgilere göre ölü sayısı 170'e yükselirken virüsün tespit edildiği vaka sayısı ise 8 bine kişiye ulaştığı ifade ediliyor. Farklı ülkeler Çin'in Wuhan kentindeki vatandaşlarını tahliye etmeye başlayacaklarını duyururken, 5 yıldır Çin'in Kumming şehrinde yaşayan Mersinli dizi ve film oyuncusu Selçuk Ersoy, ülkedeki koronavirüs kabusunu değerlendirdi.

'OLAĞANÜSTÜ GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI'

Çin'de hastalıkla ilgili olağanüstü bir güvenlik önlemi alındığını belirten Ersoy, "Şu anda maskesiz dışarıya çıkmak yasak. Korona'ya kısaca RNA virüsü deniliyor. Diğer virüslerden farklı olarak çok çabuk şekilde mutasyon geçiriyor. Yani şu an bir ilaç bulunsa bile daha sonra bu ilaç bir işe yaramıyor. Öncelikle bir kuluçka süresi var bu yaklaşık 7 ile 24 gün arasında sürüyor. Birinden hastalık kaptığınızda 7 ile 14 gün arasında belirtiler başlıyor. Hastalık sayısı şu anda 8 bin civarında ölü sayısı ise 170'e ulaştı. Bu hastalıktan kurtulan kişi sayısı ise şu anda 130. Hastalık sayısı 4 gün önce 2 bin iken 4 gün sonra tam 4 katına çıktı" dedi.

'SEYAHATLERDE YAYILDI'

Hastalığın hızla yayılmasını yeni yıl nedeni ile yapılan seyahatlere bağlayan Ersoy, "Yaklaşık 1 milyar insan seyahat etti. Bu seyahatte insanlar hastalığı birbirine bulaştırdı. Gün geçtikçe de hastalık çoğalıyor. Şu anda gördüğümüz gibi sokaklar bomboş. Çin'de birçok şehirde şu anda toplu taşıma durdu.  Wuhan yaklaşık 13 milyon nüfuslu bir şehir. Bunun yaklaşık 8 milyonu şu anda Wuhan'da değil. Birçok Wuhanlı kendi bölgelerine dönemiyor. Havaalanları, otobanlar, tren istasyonları kapalı. Bu insanlar şehirlerine dönemiyor. Aynı zamanda otellerde de kalamıyorlar. Benim olduğum şehirde insanlar Wuhan plakalarını gördükleri zaman polisi aramaya başladılar" diye konuştu.

'TÜRKLER DE ÜLKEYİ TERK ETTİ'

Çin'de bulunan birçok Türk vatandaşının ülkeyi terk ettiğinin kaydeden Ersoy, "Wuhan'daki Türklerin durumu nedir? diye soracak olursanız onların da yarın Türkiye'ye gönderilecekleri söyleniyor. Bu arada Çin'deki uçuşlar durmadı sadece Wuhan Havaalanı kapalı. Bunun dışında hastalık bir pazarda vahşi bir hayvanı yedikten sonra ortaya çıkıyor" ifadesini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Wuhan kentinden görüntü

Caddeden görüntü

Alışveriş merkezinde maske ile gezenler

Alışveriş merkezine girenler

Selçuk Ersoy'a yapılan sağlık kontrolü

Selçuk Ersoy konuşurken

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: MERSİN,

========================================

Uludağ'da kayakçılar, Yunan vekile tepki olarak Türk Bayrağı'yla kaydı

BURSA Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği üyeleri, Avrupa Parlamentosu'nda konuşma yaparken Türk Bayrağını yırtan Yunan milletvekiline tepki olarak, 20 metrelik Türk Bayrağı ile Uludağ'da kaydı.

Geçtiğimiz günlerde, Brüksel'de düzenlenen Avrupa Parlemantosu Genel Kurulu'nda konuşurken Türk Bayrağını yırtan Yunanistan milletvekili Loannis Lagos'a bir tepki de Bursalı kayakçılardan geldi.  Bursa Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği üyeleri, Yunan milletvekiline tepki göstermek amacıyla 20 metrekare büyüklüğündeki bayrağı açarak pistin zirvesinden aşağı kaydı. Ellerindeki Türk bayrakları ve Mustafa Kemal Atatürk portesi ile kayan yaklaşık 30 kişilik gruba, pistte bulunan vatandaşlar da alkışlarla destek verdi.

"BAYRAK İÇİN GEREKİRSE ÖLÜRÜZö

Etkinlik hakkında açıklamalarda bulunan Türkiye Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği Başkanı Yahya Usta, "Dün itibariyle bayrağımıza yapılan saygısızlığı bu şekilde kınıyoruz. Biz gerekirse bayrak için, bir can olup gerekirse ölecek kadar güçlü ve yürekli insanlarız. Bunu anlatmak ve göstermek için buraya geldik. Dernek üyeleri olarak tek ses olup bugün burada bayrağımıza yapılan çirkin saldırıyı protesto etmek adına bütün eğitmenlerimiz ile bir araya geldik. Bu tarz etkinliklerimiz karşı tarafa verilecek derse kadar devam edecek. Bizim geçmişimiz çok güçlüdür. Bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dünyanın her tarafında Türk'ün sesini dile getiriyor ve meydan okuyor. Belki de bunların gölgesinde kalarak eziliyorlar. Bundan sonra da birlikteliğimizi tekrar dile getireceğiz. Pistte bulunan halkımızla bu bütünlüğü hissetmek, yaşamak, paylaşmak bizim için en büyük güçtür. Bayrak için gerekirse ölürüzö dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Pistten detaylar

-Bayrakla kayak yapan kayak öğretmenlerinden detaylar

-Bayrakla fotoğraf çekilen vatandaşlardan detaylar

-Genel detaylar

-Türkiye Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği Başkanı Yahya Usta röportajı

Haber: Muammer İRTEM -Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

===================================

Neslican'ın babasından, beyincik erimesi olan Meryem için çağrı

TÜRKİYE'de kansere karşı verdiği mücadeleyle yakından tanınan Neslican Tay'ın babası Fahri Tay (43), 'beyincik erimesi' olarak bilinen NCL Tip 2 hastası, Manisalı Meryem Karaman'ın (3,5) sağlığına kavuşması için gereken, sadece yurt dışından temin edilebilen ve her dozu 56 bin euro (yaklaşık 370 bin lira) olan ilaca kavuşabilmesi için internette imza kampanyası başlattı.

Manisa'nın Yunusemre ilçesine bağlı kırsal Çamlıca Mahallesi'nde yaşayan Sevnaz- İbrahim Karaman çiftinin kızı Meryem'e, 2 yıl önce epilepsi nöbeti şikayetiyle gittikleri Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi'nde, NCL Tip 2 (beyincik erimesi) hastalığı tanısı koyuldu. Metal işlemesi yapılan fabrikada işçi olarak çalışan İbrahim Karaman (41), kızının tedavisinin maliyetli olduğunu, ilaçların sadece yurt dışından getirildiğini söyledi. Kızına verilen her doz ilacın 56 bin euro olduğunu anlatan Karaman, bu parayı ödemeye ekonomik gücünün yeterli olmadığını kaydetti.

'İLACI KULLANAMAZSA YAŞAMINI KAYBEDEBİLİR'

Maliyetini karşılayamadıkları için kızının tedavisini yaptıramadıklarını belirten İbrahim Karaman, "Kızım için gerekli olan ilaçlar sadece yurt dışında var. Meryem'i yaşatacak ilacın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeme listesine alınmasını istiyoruz. Eğer kızım ilacı kullanamazsa 6-7 yıl içinde yaşamını kaybetme ya da ağır engelli olarak makinelere bağlı olarak yaşama riski söz konusu. İlacını mutlaka kullanması gerekiyor. Bu ilacı da ayda 2 defa almamız gerekiyor. Çaresiziz. Yetkililerden yardım bekliyoruz" diye konuştu.

Ev kadını Sevnaz Karaman (39) de kızı Meryem'in sağlığına kavuşması için ellerinden hiçbir şey gelmediğini dile getirerek, "Çocuğum için hiçbir şey yapamamak çok kötü bir şey. Çocuğumuzun gözümüzün önünde göz göre göre ölüyor. Yetkililerden, bizim yerimize kendilerini koymalarını istiyoruz" dedi.

NESLİCAN'IN BABASINDAN MERYEM İÇİN İMZA KAMPANYASI

Sevnaz- İbrahim Karaman çiftine en büyük destek ise kızını kanserden kaybeden Fahri Tay'dan geldi. Tay, küçük Meryem için 'www.change.org' internet sitesinde 'Meryem'in ilacı SGK tarafından karşılansın' sloganı ile imza kampanyası başlattı. Kansere karşı verdiği mücadeleyle tanınan kızı Neslican Tay'ı kaybettikten sonra kendisini hasta çocuklara adadığını belirten Fahri Tay, "Meryem'in hastalığının çok nadir görülen ölümcül bir rahatsızlık. Bu hastalığa sahip olan çocuklar, ailelerinin gözleri önünde her geçen gün eriyip, yaşamlarını yitiriyor. Bu hastalığın ilerlemesini durdurmak için bir ilaç geliştirildi. Ancak bu ilaç Türkiye'de yok ve çok pahalı. Ayrıca hastalık belli bir ilerleme kaydettikten sonra ilacı alabilmek için artık çok geç oluyor. Bu nedenle Meryem'in kaybedecek zamanı yok. Kendim gerekirse evimi, arabamı satıp, Meryem'in tedavisi için kullanacağım. Yeter ki Meryemler yaşasın" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Küçük Meryem Karaman'ın görüntü

Küçük Merve için yardım kampanyası Fahri Tay röp.

Küçük Meryem'in annesi Sevnaz Karaman ile babası İbrahim Karaman röp.

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA,

==================================

Gelin gittiği ilçenin futbol takımına başkan oldu

BOLU'da, 3 çocuk annesi iş insanı Ayşe Aydın (35) 10 sene önce gelin gittiği Göynük ilçesinin futbol kulübü Göynük Belediye spor'un başkanı oldu. Bolu'nun ilk kadın, futbol kulübü başkanı olan Aydın, heyecanlı olduğunu, amaçlarının bir dahaki sezonda 3'ncü lige çıkmak olduğunu söyledi.

Çarşamba günü Bölgesel Amatör Lig 6'ncı grupta mücadele eden Göynük Belediye spor'un olağan kongresine tek liste çıkarken, başkan Ayşe Aydın seçildi. Müteahhitlik yapan ve kafe işleten Ayşe Aydın, Bolu'nun ilk kadın, futbol kulübü başkanı oldu. 10 yıl önce evlenmesinin ardından ilçeye gelin olarak gelen Ayşe Aydın, kulübün antrenmanlarını ve futbolcularını sıkı şekilde takip etmeye başladı.

Başkanlığıyla birlikte kulübün çok iyi işler başaracağına inandığını kaydeden Ayşe Aydın, "Bir Göynük geliniyim aslında. Bu göreve layık görüldüğüm ve seçildiğim için çok mutluyum. Bir kadın başkanla devam etmenin heyecanı futbolculara ve teknik heyete de yansımış durumda. Ben de onlar kadar heyecanlıyım şu anda. Bundan sonra çok iyi işler başaracağımızı düşünüyorum. Çünkü Bölgesel Amatör Lig'deki en genç takım bizim takımımız. Bu bizim için bir avantaj. Genelde Bolu spor alt yapısından aldığımız çocuklar var. Bir taraftan Bolu spor'un pilot takımı gibi çalışıyoruz" dedi.

'GÜNDEN GÜNE SAYIMIZ ARTACAK'

Daha önce de futbol ile yakından ilgilendiğini anlatan Aydın, "Daha önce Bolu spor'u çok yakından takip ediyordum. Maçlarına da sık sık katılmaya çalışıyordum. Sonuçta artık kadının değdiği her yerde çiçekler, güller açar diyoruz. Türkiye'deki ikinci kadın başkanım. İlk kadın başkanımız Kayseri spor'un Başkanı Berna hanım. Gurur verici. İnşallah günden güne de sayımız artacaktır" diye konuştu.

Aydın, bu sezon ligde bulundukları yeri koruyup, önümüzdeki sezonda 3'üncü lige çıkmayı amaçladıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Ben zaten tek adaydım. Böyle bir teklifle geldiklerinde çok heyecanlanmıştım. Sonrasında kabul ettikten sonra futbolcularımızın başarı isteğinin daha fazla artığını gördük, daha fazla hırslandıklarını gördük. Bir kadını arkalarında, yanında hissetmenin gururunun farklı olduğunu hissettik. Benim kadar en az sporcularımız da çok heyecanlılar. Önümüzde 10 maç var şu anda. Düşme şansımız yok diye düşünüyorum. Son yapacağımız maçta inşallah bu sene yerimizi koruyup, daha sonraki sene daha iyi yerlerde olmayı planlıyoruz. Bu sezon biraz geç başladık. Ama henüz her şey için geç değil. Her şeyi toparlayabileceğimizi düşünüyorum."

'ANNELER ASLA YORULMAZLAR'

Annelerin asla yorulmayacağını söyleyen Ayşe Aydın, "Sadece 3 çocuğumla değil, aynı zamanda müteahhidim. Kendi kafem var. Onlarla da ilgileniyorum. Öncelikle bir anneyim. Anneler asla yorulmazlar. Ben ne futbolcu çocuklarım için koştururken ne kendi çocuklarım için koştururken ne de işlerim için koştururken asla yorulmayacağımı düşünüyorum. Daha iyi olacaktır. Mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz" dedi.

'BÜYÜK BİR CESARET ÖRNEĞİ GÖSTERDİ'

Göynük Belediye spor Teknik Direktörü İrfan Ulusan ise Ayşe Aydın'ın kulübe başkan olmasıyla birlikte büyük değişiklikler beklediklerini ifade ederek, "Biz büyük değişiklikler bekliyoruz. Kendi için çok güzel tepkiler gelmeye başladı. Bu BAL Ligi'nde ilk defa oluyor. Bolu'da özellikle ilk defa bir kadının başkan olması kolay bir şey değil. Kendi büyük bir cesaret örneği gösterdi. Zaten iş insanı çevresi var. Bize katkı vereceğini düşünüyorum. Her anlamda değişiklik olacak. Hareketlerimize daha fazla dikkat edeceğiz. Maçlar da öyle olacak. Kendisini tebrik ediyorum. İnşallah takımımız da iyi gider ve başarılı oluruz. Ben örnek olacağını düşünüyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Antrenmandan görüntüler

-Ayşe Aydın'ın antrenmanı izlemesi

-Futbolcularla konuşma yapması

-Fotoğraf çekilmesi

-Ayşe Aydın ile röp.

-Teknik Direktör İrfan Ulusan ile röp.

-Detaylar

Haber-Kamera: Murat KÜÇÜK / BOLU,

==================================

Depremzede çocuklara psikososyal destek çadırı

AİLE ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı, depremin vurduğu Elazığ'da çocuklar için psikososyal destek çadırı kurdu.

Merkez üssü Sivrice olan 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından çok sayıda depremzede aile, çadır kentlerde konaklamaya başladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı, depremden etkilenen ve deprem korkusunu atlatamayan çocuklar için psikososyal destek çadırı kurdu.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevlisi Nazife Aydıngöz, depremin ilk gününden itibaren çalışmalarına devam ettiklerini belirterek, "Burada yeryüzü ve dünya doktorları ekipleriyle çocuklarımıza psikososyal destek veriyoruz. Çocuklarımızı oyun terapilerine alıyoruz. Deprem korkusunu yenmeleri için bilinç aşılıyoruz. Şehir dışından gönüllü arkadaşlarımız geldiler. Yaklaşık 4 ay çocuklarımıza destek vereceğiz" diye konuştu.

İstanbul'dan gönüllü gelen Müzik Öğretmeni Ahu Kahraman Yıldırım (37) da çocukları, motive etmeye çalıştıklarını ifade etti.  Müzik ve oyunlar ile çocukların iyi vakit geçirmesini sağladıklarını kaydeden Yıldırım, "Çocuklarımızın deprem atmosferinden uzaklaşıp, eğlenceli zaman geçirmesini sağlıyoruz. Gönüllü olarak bakanlığa başvuruda bulundum ve destek olmak adına geldim. Muhtaç kalmanın ne olduğunu bilirim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Çocuklar psikososyal destek çadırında eğlenirken

Röportajlar

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Can ÇELİK-Eser PAZARBAŞI/ELAZIĞ,

==================================

Eski eşini tabancayla öldürüp, kızını yaraladıktan sonra intihara kalkıştı

ANTALYA'nın Kepez ilçesinde Birol K., uzaklaştırma kararına rağmen evine gittiği eski eşi Esma Polat'ı tabancayla vurarak, öldürüp, kızı Ekin K.'yi yaraladıktan sonra intihara kalkıştı. Ağır yaralı olan baba- kız, hastanede tedaviye alındı.

Olay, sabah saatlerinde, Kepez'e bağlı Barış Mahallesi'nde meydana geldi. Birol K., 7 Nisan'a kadar olan uzaklaştırma kararına rağmen eski eşi Esma Polat'ın evine gitti. Birol K. ile Esma Polat ve Ekin K. arasında, bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışma, kısa sürede büyüyüp, kavgaya dönüşürken Birol K., yanında getirdiği tabancayla eski eşi Esma Polat'ı vurarak, öldürdü. Kızı Ekin K.'yi de tabancayla ateş ederek, ağır yaralayan Birol K., aynı silahla kendisini vurdu. Silah seslerini duyan komşuların ihbarıyla eve, sağlık ve polis ekipleri geldi. İçeri giren ekipler, Esma Polat'ın cansız bedeniyle karşılaşırken, ağır yaralı olduğunu belirlediği baba- kızı ambulanslarla özel hastaneye kaldırdı. İntihar girişiminde bulunan Birol K. ile kızı Ekin K., tedaviye alınırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Öte yandan komşular, evden daha önce de sık sık kavga sesleri duyduklarını öne sürdü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------

Olay yerinden görüntü

Polis ekiplerinden görüntü

Olay yerine gelen 3 ambulanstan detay

Sağlık ekiplerinin binaya giriş görüntüsü

Vatandaşlardan detay

Sedyedeki kızdan detay

Sedyedeki babadan detay

Ambulans detay

Olay yeri incelemenin alana gelmesinden detay

Haber: Bülent TATOĞULLARI- Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA,

==============================

Depremzedelerden 'kira' fırsatçılarına tepki

ELAZIĞ'da, deprem nedeniyle binaları yıkılan ve hasar görenlerin güvenli ev arayışını fırsata çevirenler, kira ücretlerini günler içinde 2 katına çıkardı. Çadırlarda kalan depremzedeler, bu duruma tepki göstererek, ücretleri artıranlardan vicdanlı davranmalarını istedi.

Merkez üssü Sivrice ilçesi olan 6.8 büyüklüğündeki depremin etkilediği Elazığ'da, kira ücretlerindeki fahiş artış, tepkilere neden oldu. Hasarlı yüzlerce evin kullanılamaz hale geldiği kentte, konut sıkıntısı yaşanmaya başladı. Geçici olarak çadır, okul, cami, spor salonu ve misafirhanelerde kalanlar, kiralık ev ararken, fırsatçılık yapan birçok ev sahibi de yoğun talep üzerine kira ücretlerini 2 katına çıkardı. Fahiş ücret artışına tepki gösteren depremzedelerin birçoğu, kış mevsiminde açıkta kalmamak için bu durumu kabullenmek zorunda kalmak istemediklerini söyledi. Birçok kişi, ekonomik durumu yeterli olmadığı için ev kiralayamadığını dile getirdi.

'FIRSATÇILIK YAPMAMALARI GEREKİR'

Depremden sonra evinin hasar görmesi nedeniyle çadırda kalmaya başladığını anlatan Çiçek Karataş (40), ev tutmak için arayışa girdiğini; ancak bazı ev sahipleri ve emlakçıların kira ücretlerini artırdığını söyledi. Karataş, ücretleri artıran ev sahiplerinden vicdanlı davranmalarını istedi.

Bülent Canbolat (42) ise çadırda ailesiyle birlikte kaldığını belirterek, "Bazı insanlar fırsatçı oldu. Biz çadırlarda yaşıyoruz. Evleri gezdik, hepsinin kira ücretleri artmış. Önceden neredeyse yarı fiyatındaydı evler. Fırsatçılık yapmamaları gerekir" diye konuştu.

'DEPREMZEDELER İÇİN KİRAYI DÜŞÜRDÜK'

Elazığ'da, iki ailenin yaşayabileceği, bahçeli, 182 metrekarelik evi olduğunu dile getiren muhasebeci Ceylan Bektaş (26) da kira artıran fırsatçılar olduğunu duyunca çok üzüldüğünü ve depremzedeler için evinin kira bedelini düşürdüğünü belirtti. Deprem felaketinden sonra herkesin duyarlı olması gerektiğini vurgulayan Bektaş, "İnsanlar zaten zor durumdalar. Biz de depremzedelerimize yardımcı olmak istedik. İki ailenin sığacağı evimiz var. 2 bin 500 lira kira bedeli vardı. Deprem felaketinden sonra fiyatı 1700 liraya düşürdük. Hatta 1500 liraya kadar da düşüreceğiz. Arayıp, teşekkür edenler oldu" dedi.

Görüntü Dökümü

------------------------------

Depremzedeler ile röportaj

Çadırda kalan depremzedelerden detay

Çadırda kalan çocuklardan detay

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Can ÇELİK-Eser PAZARBAŞI/ELAZIĞ,

==================================

Kazada yaralanan usta, 'Çırağımı göremedim' diyerek ağladı

AKSARAY'da, buzlanma meydana gelen yolda, sürücüsünün kontrolünden çıkan kamyonet, şarampole devrildi. Kazada yaralanan 3 kişiden asansör ustası Serhat Bor (23), sedyeyle ambulansa taşınırken görevlilere, yaralı Recep Küçükdemir (18) için "Çırağımı göremedim" diyerek, gözyaşı döktü.

Kaza, saat 11.00 sıralarında, Aksaray- Konya yolunun 6'ncı kilometresinde meydana geldi. Konya'dan Aksaray'a asansör montajı için gelen Serhat Bor yönetimindeki 42 CHN 28 plakalı kamyonet, buzlanma meydana gelen yolda kontrolden çıkıp, şarampole devrildi. Kazada sürücü Serhat Bor ve yanındaki mesai arkadaşları Mehmet Tokgöz (37) ile Recep Küçükdemir yaralandı. Yaralılar, yoldan geçen sürücülerin yardımıyla kamyonetten çıkarıldı. Asansör ustası Serhat Bor, sedyeyle ambulansa taşındığı sırada, sağlık görevlilerine, diğer yaralı Recep Küçükdemir'i sorarak, "Çırağımı göremedim" deyip, ağladı. Polis ve sağlık görevlileri, Küçükdemir'in ambulansa alındığını ve sağlık durumunun iyi olduğunu belirterek, Bor'u sakinleştirmeye çalıştı. 3 yaralı, sağlık görevlilerince ambulanslarla Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü

--------------------

-Kazada yaralan 3 kişinin karda yatma ve 112 ekiplerinin müdahalesi

-Ustası Serhat Bor sedye ile götürülürken çırağı Recep Küçükdemir için ağlama görüntüleri

-Ambulansta sağlık ekipleri ile polis ekiplerinin Serhat Bor'u tesellisi

-Diğer 2 yaralının sedye ile ambulansa taşınması

-Kaza yaban kamyonetten detaylar

HABER-KAMERA:  ERKAN ALTUNTAŞ AKSARAY DHA))

======================

10 yıl önce hobi olarak başladığı dağcılığı evine de taşıdı

BALIKESİR'de, 10 yıl önce hobi olarak dağcılığa başlayan Erdek Cennet (44), dağ yaşamı hayatını evine de taşıdı. Dağ malzemeleriyle dekora ettiği evinin salonuna kurduğu çadırda yaşayan Cennet, hedefinin hazırladığı '81 il 81 zirve' projesiyle dünya genelindeki dağcılara, 'Anadolu Parsı' unvanı verilerek, Türkiye genelinde dağ turizminden gelir elde edilmesi olduğunu belirtti.

Balıkesir'de memur Erdek Cennet, 10 yıl önce dağcılık kulüpleriyle tırmanış gerçekleştirmeye başladı. Erdek Cennet'in dağcılık hobisi zamanla tutkuya dönüştü. Dağ sporları heyecanı, bu spordaki arkadaşlıklar ve samimiyetle Cennet, 50'nin üzerinde farklı zirve tırmanışları gerçekleştirdi. Türkiye Dağcılık Federasyonu aracılığıyla dağcılıkla ilgili eğitimler alan ve aynı zamanda spor tırmanış hakemliği yapmaya başladı. Hobi olarak başladığı dağcılık sporunda dağ yaşamı hayatını şehir hayatındaki evine de taşıdı. Cennet, Atatürk Mahallesinde dağ malzemeleriyle dekora ettiği evinin salonuna kurduğu çadırda yaşıyor, dağcı arkadaşlarını evinde misafir ediyor.

'YÜKSEK İRTİFA DAĞCISIYIM'

Türkiye Dağcılık Federasyonu aracılığıyla dağcılıkla ilgili eğitimler alan ve aynı zamanda spor tırmanış hakemliği yapmaya başladığını belirten Cennet, "Yüksek irtifa dağcısıyım. Dağcılığa yaşadığım çevrede sosyal aktivitelere katılmak için dağcılık kulüpleri ile bağlantı kurarak başladım. Sonrasında yüksek irtifa dağcılığına başladım. Dağcılık hayatımın tamamını kapladı. Dağcılık benim yaşam sebebim haline geldi ve kendimi dağcılıkla birlikte tekrar buldum" dedi.

EVİNDE DE ÇADIRDA YAŞIYOR

Dağdaki yaşamı çok sevdiği için evini de dağ malzemeleriyle dekore eden Erdek Cennet, bu spora başlamasıyla dünyaya bakış açısının değiştiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Farklı ülke ve kültürlerde yaşayan insanlarla tanıştım. Farklı dil, din, ırktan insanlar bu sporda bir oluyor ve aynı kültürde buluşuyor. Her zirveye tırmanışım benim için ayrı bir heyecan, ayrı dostluklar veriyor. Sonuçta tırmanırken, canınızı o kişiye emanet ediyorsunuz. İşim nedeniyle şehirde yaşama mecburiyetim olsa da evimi dağ yaşamına göre dekore ettim. Dağcılık için gelen arkadaşlarım için yataklar var, kendim çadırda kalıyorum. Çadırım evimin içinde kurulu. Dağa gitmediğimi zamanlarda, hasretimi evimdeki çadırda gideriyorum. Bana daha rahat geliyor."

81 İL 81 ZİRVE ANADOLU PARSI PROJESİNİ HAZIRLADI

Dünyada 8 bin metrenin üzerinde çıkılabilecek 14 tane dağ olduğunu kaydeden Cennet, bu dağlara tırmanan kişilere koleksiyoner unvanı verildiğini söyledi. Dünya'da 32 koleksiyoner olduğunu ifade eden Cennet, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

'Eski Sovyetler Birliği'nde bulunan 7 bin metrenin üzerindeki dağa tırmanışlarını gerçekleştiren sporculara ise 'Kar leoparı' unvanı verilmekte. Türkiye birçok özelliğinin yanı sıra dağcılık içinde harika bir ülke. Ülkemizin dağ turizminden gerekli payı alması için '81 il, 81 zirve' projesini hazırladım. 81 ilde dağ tırmanışını tamamlayan dağcılara 'Anadolu Parsı' unvanının verileceği projeyi Türkiye Dağcılık Federasyonu'na da sundum. Öncelikle bu tırmanışları solo olarak yani tek başıma gerçekleştireceğim. Anadolu Parsı unvanı, Dünya'da verilecek 3'üncü büyük dağcılık unvanı olacak. Türkiye'deki neredeyse her ilimizde çok güzel rotaların bulunduğu dağlar yer alıyor. Proje sayesinde tüm ülke genelindeki dağlarımıza yabancı turist çekebiliriz. Bu unvanı almak isteyen dağcılar, yerel yönetimler ve turizm anlamında ciddi katkıları olacak."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------

-Erdek Cennet'in ev yaşantısınden genel ve detay görüntüler

-Cennet'in dağ tırmanışlarından detay görüntüler

-Erdek Cennet röp

-Erdek Cennet'in zirvelerden topladığı taşlardan detay görüntüler

Haber-Kamera: Fatih Emrah ERDOĞAN/BALIKESİR,

===============================

Topraktan fışkıran kaplıca suyu mahallelinin ilgi odağı

BURSA'nın İnegöl ilçesinde su araması yapılırken şans eseri çıkan kaplıca suyu vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Durdurulamayan kaplıca suyu 10 yıldır akıyor. Mahalle sakinlerinin uğrak yeri haline gelen suyun bulunduğu alan, doğal kaplıcayı andırıyor.

Bursa'nın İnegöl ilçesine bağlı Kurşunlu Mahallesi'nde 10 yıl önce yapılan maden suyu kazısında çıkan kaynak suyu, vatandaşların ilgi odağı oldu. 10 yıldır durmadan akan kaplıca suyu, mahalle sakinlerinin de uğrak mekanı haline geldi. Çıkan suyun bazı hastalıklara iyi geldiğini söyleyen Kurşunlu Mahallesi Muhtarı İbrahim Kılıç, "Burada maden suyu kazısı yapıldı. Kazı yapılırken bir anda topraktan kaplıca suyu fışkırdı. Sıcaklık derecesi 55. Çıkan sıcak suyun şifaları var. Mantara, egzama, cilt hastalıkları ve bir çok hastalığın şifası bu suda. 10 yıldır bu su durmadan akıyor. Vatandaşlar merak edip geliyor. Sıcak suyu gören içine giriyor. Buraya bir kaplıca merkezi kazandırmak istiyoruz. Yetkililerimizin bu konuda destek vermelerini istiyoruz. dedi.

HER DERDE DEVA

Mahalle sakinlerinden Suat Çelik, "Yaklaşık 10 yıldır bu su akıyor. Oldukça güzel bir su. Zaman zaman gelip burada duş alıyoruz. İyi geliyor. Her derde deva" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------------

-Genel detaylar

-Mahalleliden detaylar

-Röportajlar

Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL, (Bursa),

============

Küresel ısınma, kuşların göç takvimini etkiledi

SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornitoloji Araştırmalar Merkezi görevlisi Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle iklim koşullarının değişimi nedeniyle kuşların göç takvimlerinde değişiklikler gözlemlediklerini belirterek, "Küresel iklim değişikliği nedeniyle değişen hava şartları kuşların göç stratejilerini de etkiliyor. Son 7- 8 yıldır daha net göze çarpan değişimler var" dedi.

Hava sıcaklıklarında küresel ısınma nedeniyle meydana gelen artışlar, göçmen kuşları da etkiledi. Yapılan araştırma, artan sıcaklıklar nedeniyle kuşların göç stratejilerinde değişimler yaşandığını ortaya koydu. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ornitoloji Araştırmalar Merkezi görevlisi Doç. Dr. Kiraz Erciyas Yavuz, 2002 yılından bu yana Kızılırmak Deltası ağırlıklı olmak üzere bölgede kuş halkalama çalışması yaptıklarını ve bu zamana kadar yaklaşık 180 türde 190 binden fazla kuş halkaladıklarını söyledi. Halkalama çalışmasıyla iklim değişikliğinin kuşlar üzerine etkilerini de gözlemlediklerini belirten Doç. Dr. Yavuz, yaptıkları tespitleri ve topladıkları verileri analiz ettiklerini de dile getirdi.

Çeşitli kuş türlerinin göç dinamiğinin ilkbahar, sonbahar arasında değiştiğini söyleyen Yavuz, "Biz bunların ne zaman geldiğini ne zaman gittikleri ve göç takvimlerinin nasıl değişkenlik gösterdiğini araştırıyoruz. Yıllar arasında göç takvimlerinde değişiklikler var mı bunları inceliyoruz. Halkaladığımız kuşlar kaç yıl yaşıyorlar gibi araştırmalar yapıyoruz. Halkaladığımız bir kuşu 10- 12 yıl sonra tekrar yakalayabiliyoruz. Halkaladığımız kuşların hangi ülkelere göç ettiklerini takip ediyoruz. Son yıllarda iklim değişiklikleri ile kuşların göç takvimlerinde değişiklikler gözlemliyoruz" diye konuştu.

'7-8 YILDIR GÖZE ÇARPAN DEĞİŞİMLER VAR'

Yaptıkları çalışmalarla çeşitli türlerin göç takvimlerinin nasıl değiştiğini de takip ettiklerini kaydeden Doç. Dr. Yavuz, "Ak Mukallit gibi türlerin ilkbaharda daha geç geldiğini görüyoruz. Küçük Sinekkapan gibi bazı türlerin daha geç gittiğini görüyoruz. Küresel iklim değişikliği nedeniyle değişen hava şartları kuşların göç stratejilerini de etkiliyor. Bu da uzun vadede bunların göç döngü, takvim ve stratejilerine yansıyor. Birçok ülkede küresel iklim değişikliği nedeniyle göç eden türler göç etmemeye başladı. Bazı kuş türleri yerleşim duruma geçti. Bazı kuş türleri ise daha kısa mesafelerde göçlerini tamamlıyor. Bu göç takvimlerini değiştiğini bizlerde yaptığımız çalışmalarda gözlemliyoruz. Son 7- 8 yıldır daha net göze çarpan değişimler var" dedi.

359 KUŞ TÜRÜ YAŞIYOR

Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından olan Kızlırmak Deltası'nda göçmen kuşlarla ilgili birçok bilimsel çalışma yürütülüyor. 359 kuş türünün yaşadığı, 56 bin hektarlık Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nin korunması için bölge Temmuz 2018'de araç girişine kapatıldı. 5 bin 174 hektarlık kısmı Yaban Hayatı Geliştirme Alanı olan ve Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunan deltada irili ufaklı 20 göl ile büyük bataklık ve sazlık alanlar yer alıyor. Avrupa Kuş Alanları Envanteri'ndeki en önemli 4 kriterden 3'üne sahip olan Kızılırmak Deltası, göç sırasında Karadeniz'i doğrudan aşan kuş türleri için yaşamsal önem taşıyor. Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nin Dünya Mirası Daimi Listesi'ne alınması ile bölgenin daha etkin korunması amaçlanıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Kızılırmak Deltası'ndaki göçmen kuşlardan detay

-Kızılırmak Deltası'ndan drone ile detaylar

-Röportaj

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN,

===================

Beyin tümörüyle mücadele eden çift, yardım bekliyor

İZMİR'de, 19 yıllık evli Songül ve Ali Dırmık (50) çifti, beyin tümörüyle savaşıyor. 2 yıl önce ameliyat olan ve beynindeki tümör alınan inşaat işçisi Ali Dırmık (45), eşi Songül'ün de beyin tümörü olduğunu öğrenince ikinci şoku yaşadı. Rahatsızlığından dolayı çalışamadığını ve hastalığın yanında maddi sıkıntı çektiklerini belirten Dırmık, kendilerine yardım edilmesini istedi.

Gaziemir ilçesinde oturan inşaat işçisi Ali Dırmık, 2 yıl önce baş ağrısı şikayetiyle hastaneye gitti. Beyninde tümör olduğu belirlenen Dırmık, Haziran 2018'de ameliyat oldu ve beynindeki tümör alındı. Tedavisinin ardından hastaneden taburcu olan Dırmık, kekemelik, baş ağrısı, halsizlik ve nefes darlığı yaşamaya başladı. Sağlık sorunları nedeniyle işine her gün gidemeyen Dırmık, eşi Songül Dırmık'ta da beyin tümörü olduğunu öğrenince ikinci şoku yaşadı. Kendisinin ve eşinin rahatsızlığının yanı sıra borçlarla da mücadele eden Dırmık çifti, 3 aydır ev kirasını ödeyemiyor. Çaresiz çift, hayırseverlerden yardım ve destek çağrısında bulunuyor.

'HAYIRSEVERLERİN YARDIMLARINI BEKLİYORUM'

Çalışamadığı için maddi sıkıntı çektiklerini ifade eden Dırmık, "Haziran 2018'de ameliyat oldum ve beynimdeki tümör alındı. Ameliyattan sonra kekemelik başladı. Soğuklarda başım çok ağrıyor, halsizlik ve nefes darlığım var. Eşimin yeğenine borcumuz var onun yanı sıra bakkal ve 2-3 aydır kira borcum var. Zor yetiştiriyorum. Sağ olsun eşim tanıdıklardan borç almaya çalışıyor. İşime devam etmeye çalışıyorum ancak rahatsızlığımdan dolayı her gün gidemiyorum. Bu ay içinde 6 gün işe gidemedim. Baş ağrısı ve halsizlikten dolayı işime sürekli devam edemiyorum. Bugün de baş ağrım vardı, ancak ay sonunu çıkaramama korkusundan dolayı işe gittim. Soğuk ya da ağrı dinlemeden evimin giderlerini karşılamak için çalışmak mecburiyetindeyim. Hayırseverlerin yardımlarını bekliyorum. Ellerinden gelen çabayı göstermelerini bekliyorum. Yiyecek, içecek ve kömür ihtiyaçlarımız da var. Eğer bizi görüp yardımcı olabilirlerse minnettar kalırım" diye konuştu.

'ÇARESİZ KALMIŞ DURUMDAYIZ'

Hastalığı nedeniyle ayakta durmakta zorluk çektiğini söyleyen Songül Dırmık, hayırseverlerden destek beklediğini ifade ederek, "Başım ağrıyordu. Hastaneye eşimin ameliyat olduğu doktora gittim. 'Beyninde aynı tümör var' dedi. Ayakta duramıyorum, ayakta durabilsem çalışacağım. Daha önce temizliğe gidip eşime yardımcı oluyordum ama artık onu da yapamıyorum. Ayakta zor duruyorum, dizlerim ağrıyor. Hayırseverlerden destek bekliyorum. Ev sahibi 'Evden çıkın' diyor. Ancak gidecek yerimiz yok. Ben daha ameliyat olmadım. Tedavi için şu anda bekletiyorlar. Ancak göbek fıtığı için bugün hastaneye gitsem her an ameliyata alırlar. Çaresiz kalmış durumdayız" dedi.

Aileye yakacak ve gıda yardımı yaptıklarını belirten Kızılay Gaziemir Şube Başkanı Davut Dinçel ise, "Ali Bey şubemize başvurduğu zaman evine geldik. Yakacağının, odun ya da kömürünün olmadığını gördük. Yakacağını tedarik ettik. Çatısının aktığını gördük. Evde gıda maddelerinin olmadığını ve dolabının boş olduğunu gördük. Gıda maddesi yardımında bulunduk. Tabi bizim o yardımlarımız ilk yardım niteliğinde yangını söndürmek gibi oluyor. Bizim halkımızdan ve hayırsever vatandaşlardan dileğimiz Ali ağabey gibi ihtiyaç sahipleri ailelere yardımlarını esirgememeleri. Ayrıca Ali ağabeyin sağlık sorunu da var ona kapalı alanda çalışabileceği bir iş de bulursak çok iyi olur" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

Ali Dırmık ile röportaj

Songül Dırmık ile röportaj

Kızılay Gaziemir Şube Başkanı Davut Dinçel ile röportaj

Dırmık çiftinin evinden genel detaylar

Haber-Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/İZMİR,

====================================

Çin, Türkiye'ye sattığı maskeleri geri alıyor

ÇİN'de ortaya çıkan ve farklı ülkelere yayılan 'koronavirüs'e karşı önlem amacıyla maske kullanılıyor. Maske talebinin artması ve üretimde ihtiyacın karşılanmaması üzerine Çin'den, daha önce Türkiye'ye pazarlanan maskeler satın alınmaya başlandı. Denizli'deki firma tarafından Çin'den ithal edilen maskeler, bu ülkeye satılıyor.

Denizli'de medikal şirket sahibi Erhan Demirel, 'koronavirüs'ün ortaya çıkarak, yayılmasıyla dünyada maske talebinde patlama yaşandığını söyledi. En büyük maske üreticisinin Çin olduğunu belirten Demirel, Türkiye'nin de bu ülkeden büyük oranda maske ithal ettiğini kaydetti. Üretimde ihtiyacın karşılanamaması üzerine Çin tarafından daha önce Türkiye'ye ihraç edilen maskelerin şimdi satın alınmaya başlandığını anlatan Erhan Demirel, şöyle konuştu:

"Şirket telefonları ve benim cep telefonum gece gündüz susmuyor. İnternet aracılığıyla ulaşmaya çalışıyorlar. Çin'deki 'koronavirüs' nedeniyle üretim orada yetersiz olduğu için çevre ülkelerden karşılamaya çalışıyorlar. Fakat oradakiler de karşılamayınca talep Türkiye'ye kadar geldi. Çok yoğun maske talebiyle karşı karşıyayız. Japonya, Hong Kong, Kırgızistan, Türkmenistan, aklınıza gelebilecek her yerden arıyorlar. 1 milyon, 5 milyon, 10 milyon, 100 milyon adet isteyen firmalar bile oldu."

'SATIN ALDIĞIMIZ MASKEYİ TEKRAR ÇİN'E SATIYORUZ'

Çin'den daha önce maske ithal etiklerini; ancak yoğun talep nedeniyle bunları ülkeye satmaya başladıklarını belirten Demirel, "Çin dünyada maskenin üretim merkezi; ancak onlar da taleplere yetişemediği için sattığı maskeleri geri almak istiyor. Bugün 300 bin maskeyi tekrar Çin'e geri göndereceğiz. Çin'den satın aldığımız maskeyi tekrar Çin'e satıyoruz" dedi.

'KARABORSAYA DÜŞTÜ'

Erhan Demirel, arayan kişilerin maskenin fiyatını değil olup, olmadığını sorduğunu anlatan, "Bu maskeler şu anda karaborsaya düştü. Karaborsa kelimesi bu ürün için şu an az kalır. Çok kıymetli ürün haline geldi; çünkü yok. İnsanlar parasını değil ürünün olup, olmadığını soruyor. Bu durum fırsatçılığı ortaya çıkarıyor. Arayanların bir kısmı ürünü bir şekilde temin edip yurt dışına satma derdinde. Bu ürünleri 2 hatta 3 katına satanlar var. Mesela altının fiyatı var. Gidip kuyumcudan istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Ama bu maskede fiyat belirsiz. Şu an maske altından daha kıymetli, diyebilirim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Maskeden görüntü

Erhan Demirel ile röp.

Ramazan Çetin anons

Haber: Ramazan ÇETİN- Kamera: Deniz TOKAT / DENİZLİ,

====================================

Yıllarca türbe sanılarak adaklar adandı: Anıt mezar olduğu ortaya çıktı

MARMARİS'teki Turgut Mahallesi'nde halkın türbe zannedip, 'Çağ Baba' adını verdiği yapının, araştırmalar sonucunda M.Ö. 3'üncü yüzyılda savaşçı Diagoras ve eşi Aristomakha için yapılan piramit mezar olduğu ortaya çıktı. Türkiye'deki tek piramit mezar olarak bilinen tarihi yapının defineciler tarafından talan edildiği de belirlendi.

Marmaris'te turistik Turgut Mahallesi'nde bulunan ve halkın 'Çağ Baba' türbesi olarak adlandırıp, dua edip adaklar adadığı yapı, arkeologların 2 yıl önce bölgede yaptığı araştırma sonucu, M.Ö. 3. yüzyılda, savaşçı Diagoras ve eşi Aristomakha'ya ait piramit mezar olduğu ortaya çıktı. Türkiye'de ayakta kalabilen tek piramit mezar olan tarihi eser, kent merkezine 30 kilometre uzaklıktaki bir tepede yer alıyor. Mahalleye hakim bir noktada kayalıkların üzerinde bulunan ve geniş bir alanı yüksekten gören mezara, yaklaşık 10 dakikalık bir tırmanışla ulaşılabiliyor. Ayrıca yapılan incelemelerde yapının defineciler tarafından talan edildiği belirlendi. Definecilerin sadece mezarın taban kısmını kazmadıkları, kapısının iç tarafında bulunan bazı taşları aldıkları ve duvarına da zarar verdikleri gözlendi.

MOUSOLEUM'A BENZERLİĞİYLE DİKKAT ÇEKİYOR

Yüksekliği yaklaşık 6 metre, içi ise 3 metrekare olan, tavanı kubbe şeklindeki mezar, dünyanın yedi harikasından biri olan Mousoleum'a benzerliğiyle dikkat çekiyor. Farklı mimari tarzıyla bölgeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken yapı, turizme kazandırılmayı bekliyor.

'ÖNCE 'PEHLİVAN YA DA BOKSÖR' DEDİLER'

Turgut Mahallesi sakinlerinden İsmail Şahin (63), "Burası 'Çağ Baba' türbesi olarak biliniyordu. Adaklar adanıyor, dualar ediliyordu. Sonradan bir pehlivanın ya da boksörün mezarı olduğu söylendi. Defineciler tarafından burada kaçak kazılar yapıldı. Okul yıllarımda burada hayır için dağıtılan yemeklerden yerdim. Mahallemizdeki mezar yürüyüş gruplarının ve turistlerin ilgisini çekiyor" dedi.

'HER ŞEYİ GÖZETLEYECEĞİM Kİ MEZARIMA ZARAR GELMESİN'

Piramit mezarın yazıtında eski Yunanca şu ifadeler yer alıyor:

"Siz beyaz dişli hayvanlar, her zaman size öngörülen yerde kalın. Çünkü ben en yukarıda her şeyi gözetleyeceğim ki hiçbir korkak adam gelip de mezara zarar vermesin. Çünkü bu, savaşta ölen 'Diagoras' isimli bir adamın ve örnek çocuklar yetiştirmesiyle kocasına sadakat anlayışıyla herkesten üstün, babasının Aristomakha olarak isimlendirdiği tanrılarla kıyaslanası karısının mezarıdır."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Piramit mezardan görüntü

Piramit mezarın içerisinden görüntü

Turgut Mahallesi'nin kuşbakışı görüntüsü

Mahalle sakini İsmail Şahin ile piramit mezarın önünde röp.

Haber: Cavit AKGÜN - Kamera: Aykut KURT / MARMARİS (Muğla),

====================================

Cami duvarına isabet edip patlamayan top mermisi korunuyor

MANİSA'nın Saruhanlı ilçesindeki Çarşı Cami'nin duvarına, Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlı askerlerin attığı ve patlamayan top mermisi, 98 yıldır aynı yerde, ilk günkü gibi korunuyor.

İlçeye bağlı Hacırahmanlı Mahallesi'nde 1922 yılında Yunan işgal kuvvetlerinin ilçeye attığı top mermilerinden biri Çarşı Cami'nin duvarına isabet etti. 8 Eylül 1922 tarihinde cuma namazı kılındığı sırada atılan top mermisi, kalınlığı 1 metre olan duvara saplanıp, patlamadı. Yöre halkının mucize olarak nitelendirdiği cami duvarındaki top mermisi koruma altına alındı. Caminin ikinci katına isabet eden top mermisinin üstüne olayın nasıl olduğunu anlatan yazı asıldı. Mahalle sakinleri cami duvarında mermi olduğunu duyan pek çok kişinin, camiyi ziyaret ettiğini anlattı.

Hacırahmanlı Mahallesi Muhtarı Azası, evli ve 2 çocuk babası Sinan Davutoğlu (37), o günlere şahit olan kişilerin aktardığı hikayeleri anlattı.

'PATMADAN BURADA ÖYLECE KALDI'

Caminin 1901 yılında yapıldığını kaydeden Davutoğlu, "Kurtuluş Savaşı sırasında Mütevelli Mahallesi'ne yerleşen Yunan işgal kuvvetleri bulunuyormuş. Bunlar Mütevelli Mahallesi'ndeki Cibilli Tepesi'nden 8 Eylül 1922 günü bizim bulunduğumuz Hacırahmanlı Mahallesi'ne taarruza geçmiş. Oradan atılan top mermilerinden birisi camimize isabet etmiş. Allah'ın takdiri ki patlamadan burada böylece kalmış. İlgili kişiler buradaki bombanın içindeki barutu boşaltmış. Bizde mahalleli olarak bunu top mermisini burada koruyoruz. Buraya hususi bu top mermisini görmeye gelenler var. Top mermisi ayrıca mahallemizin adının duyulmasına da vesile oluyor. Mahalleye gelip, cami duvarına saplanan top mermisini görenler çok şaşırıyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-----------------

Caminin içerisinden görüntü

Caminin dışarısından görüntü

Duvardaki mermiden görüntü

Merminin tarihçesinden görüntü

Anons

Genel ve detay görüntüler

Haber- Kamera: Cemil SEVAL / SARUHANLI (Manisa),

====================================

Trakya'nın Efes'i, Perinthos, turizme 'üst örtü' projesi ile kazandırılacak

TEKİRDAĞ'ın Marmara Ereğlisi ilçesinde bulunan ve 'Trakya'nın Efes'i olarak adlandırılan 1400 yıllık tarihi antik Perinthos Bazilikası'nın turizme kazandırılması için Göbeklitepe'deki gibi üst örtü projesi hazırlandı.

Marmara Ereğlisi ilçesinin en önemli tarihi yapılarından biri olan ve 'Trakya'nın Efes'i olarak adlandırılan 1400 yıllık antik Perinthos Bazilikası'nın turizme kazandırılması için çalışmalara başlandı. İçinde dünyanın ikinci en büyük tek parça mozaik çalışması bulunan ve günümüzde doğal şartlardan zarar görmemesi için özel olarak üstü örtülerek koruma altına alınan Perinthos Bazilikası'nda 1993 yılında Tekirdağ Müze Müdürlüğü'nce gerçekleşen arkeolojik kazılarda tabanı mozaik döşeli olarak ortaya çıkarıldı. Hıristiyanlığa geçişte ilk Bizans dönemi kilisesi olduğu belirtilen Perinthos Bazilikası'ndaki yaklaşık 400 metrekarelik mozaik döşemesinin bugüne kadar Trakya'da bulunan en büyük mozaik olduğu tespit edildi.

Çevresinde güvenlik önlemi alınan Perinthos Bazilikası'nın turizme kazandırılması için Marmara Ereğlisi Belediyesi, bir dizi çalışmalarda bulundu. Belediye, mozaiklerin korunması, Bazilika'nın ortaya çıkması için üst örtü projesi hazırlayarak, Edirne Anıtlar Kurulu'na gönderdi. Kurulun projeyi onaylamasının ardından, Tekirdağ Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı da (YİKOB) tarihi alan için malişet çalışması yaptı.

'PROJE KENT İÇİN ÇOK ÖNEMLİ'

Marmara Ereğlisi Belediyesi'nde projeden sorumlu mimarı Harun Çalışkan, Perinthos Bazilikası ile ilgili belediyenin üzerine düşen tüm görevleri yerine getirdiğini ve ihalesi yapılarak, başlanacak çalışmayı beklediklerini söyledi. Çalışkan, proje hakkında şu bilgileri verdi:

"Perinthos Bazilikası'nda mozaiklerin korunması ve buradaki bazilikanın ortaya çıkarılabilmesi için bir üst örtü projesi bugünkü Göbeklitepe'deki gibi asma, germe sistemli bir proje geliştirildi. Bu proje ile ilgili hem bazilikanın restorasyonu hem de üst örtü projesi ile ilgili hazırlanan projeler Edirne Anıtlar Kurulu tarafından onaylandı. Proje kentimiz açısından çok önemli. Çünkü antik Perinthos kenti olarak bilinen Marmara Ereğlisi merkezi alanında tek açığa çıkmış eser bu. Bundan başka eserlerde var mutlaka ama şehrimiz açısından çok önemli. Ülkemiz ve dünya kültürü ve turizmi açısından önemli. Biz bir an önce projenin gerçekleştirilmesini istiyoruz Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı tarafından. Bölgemizde önemli firmalar var, onlardan belki bir sponsorluk yardımı alabiliriz diye düşünüyoruz. Onlara da zaman zaman gidiyoruz, kapılarını çalıyoruz ama malum ekonomik koşullar sebebiyle şu ana kadar bir dönüş olmadı. Ama YİKOB bir çalışma başlatırsa eminim bu projeye destek gelecektir."

'EKONOMİYE CANLILIK VERECEK'

Çalışkan, Perinthos Bazilikası'nın İstanbul'a 100 kilometre mesafede bulunduğunu ve çok önemli olduğunu belirterek, "Burada daha bir çok eser var açığa çıkmayı bekleyen. Yıllardır biz hocalarımızla görüşüyoruz, buraya bir kazı başkanı atanmasıyla ilgili olarak kazıların da devam etmesini istiyoruz. Stadyum, tiyatro, tapınak, kilise var bir çok bina var. Bunların açığa çıkmasını istiyoruz. Ancak bu Perinthos Bazilikası bir motivasyon getirecektir diğer eserlerin ortaya çıkması açısından" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Drone ile havadan Perinthos Bazikilası

-Bazilikadan detaylar

-Muhabir Mehmet Yirun'un anonsu

-Belediye Fen İşleri Müdürü Çalışkan ile röp.

-Bazilakada inceleme yapılması

-Antik yerleşimden detaylar

-Genel ve detaylar

Haber- Kamera: Mehmet YİRUN-Şafak TAŞOYAR/MARMARA EREĞLİSİ(Tekirdağ),

====================================

Şampiyon adayı taylar

ESKİŞEHİR'in Mahmudiye ilçesindeki Anadolu Tarım İşletmesi Müdürlüğü haralarında heyecan yaşanıyor. Türkiye atçılığında şampiyonluğa ulaşmış efsane safkan Arap atlarından Turbo, Altaha, Ayabakan ve Tamerinoğlu ile çiftleştirilen 129 kısraktan 32'si doğum yaparken, bu taylar arasından yeni şampiyonların yetişmesi bekleniyor.

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne (TİGEM) bağlı Eskişehir'in Mahmudiye ilçesindeki Anadolu Tarım İşletmesi Müdürlüğü haralarında gebe kısrakların doğumları başladı. Mayıs ayına kadar sürecek olan doğumlarda 129 gebe kısraktan 32'sini doğum yaptı. İşletmede özel olarak bakılan taylar kısa sürede doğal yaşamlarına kavuşurken, şampiyon atların kanını taşıyan taylardan yeni şampiyonların yetişmesi bekleniyor. Türkiye atçılığında önemli bir yere sahip olan Mahmudiye Anadolu Tarım İşletmesi Müdürlüğü'nde şampiyon atların spermleri suni tohumlama laboratuvarında dondurulurken, safkan Arap atları ve taylarının yanı sıra bu spermlerde satışa çıkarılarak atçılık sektörüne büyük katkı sağlanıyor.

Anadolu Tarım İşletmeleri Müdürü Neşet Ormancı, safkan Arap atı yetiştiriciliğinin Türkiye'de çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Ocak ayında başlayan doğumların yeni şampiyon tayların yetişmesi anlamında atçılık sektöründe de büyük heyecana neden olduğunu ifade eden Ormancı, "TİGEM Anadolu Tarım İşletmesi Müdürlüğü'nün önemli faaliyet kollarından biri, safkan Arap atı yetiştiriciliği. Tesislerimizde 328 baş at varlığımız var. Bu yıl doğumlarımız Ocak ayında başladı, Mayıs ayı sonuna kadar devam edecek. Atlarımızdan 129'u gebeydi, 32'si doğurdu. Bu tesislerimizde yetişen safkan Arap atlarımız her yılki satışlarımızla yetiştiricilere ulaşıyor. 2019 yılında 16 elit tay satışı, 51 baş safkan Arap atı satışı yapıldı. Tesislerimizde dondurulmuş suni tohumlama laboratuvarımızın faaliyete geçmesi sayesinde, Türkiye atçılığında şampiyonlar çıkarmış önemli aygırlarımız Turbo, Altaha, Ayabakan ve Tamerinoğlu'nun spermleri dondurulduktan sonra muhafaza edilerek tüm Türkiye'de satışı yapılmakta ve atçılığın üretimine sunuluyor. Şampiyonlarında doğumları bu sayede gerçekleşiyor" dedi.

'KARLI BİR YATIRIM'

İşletmede Türkiye'nin Arap atı gen kaynağını koruma anlamında büyük bir potansiyele sahip olduğunu anlatan Ormancı, "Atçılık işletmemiz için önemli ve karlı bir yatırım. TİGEM işletmelerinin 3'ünde atçılık yapılıyor, şubelerimizin en karlı kolu ise atçılık olarak görülmektedir. Dondurulmuş sperm gelirleri, at satışı, elit tay ve damızlık safkan Arap atı satış gelirleriyle karlı bir yatırımdır" diye konuştu.

'TAYLARDAN YENİ ŞAMPİYONLAR BEKLİYORUZ'

TİGEM Anadolu Tarım İşletmesi Atçılık Şefi ve veteriner hekim Eren Karabulut ise doğan taylar arasından yeni şampiyon beklediklerini söyledi. İşletmede oldukça titiz ve dikkatli çalışmalarla tayların doğumlarının yakından takip edildiğini belirten Karabulut, şunları söyledi:

"İşletmemizde 129 gebe kısraktan doğum yapan 32'si burada yer alıyor. 16 erkek, 16 dişi tayımız var. En iyi aygırlarla, en iyi kısrakların doğru çiftleştirilmesiyle, doğru eşleştirilmesiyle tohumlanan kısraklar doğuma başladı. Ocak ayından Mayıs'a kadar devam edecek. Kısrakların 11 ay gebelik süresi var, bu süreyi titiz ve dikkatli bir şekilde geçirip, sağlıklı, başarılı yarış atı olabilecek tayların, şampiyonların doğması için çalışmaları sürdürüyoruz. Burası safkan Arap atlarında şampiyonların yetiştiği bir işletme. Osmanlı'nın mirası olan safkan Arap atlarının gelecek nesillere aktarılabilmesi için, başarılı bir yarış hayatları olabilecek yavruların, şampiyonların çıkması için çalışıyoruz. Bilimsel araştırmalar ile geçmişten gelen tecrübeleri harmanlayıp şampiyonu bulmaya çalışıyoruz."

'2 SAAT SONRA DOĞAL HAYATA GEÇİYORLAR'

Atların doğum süreciyle ilgili de bilgi veren Eren Karabulut, 11 ay süren gebeliğin ardından doğan tayların 2 saat içerisinde doğal hayata geçtiklerini belirterek şunları söyledi:

"Atların gebelik süresi 11 ay, ancak doğumlara 5- 10 dakika içinde herhangi bir müdahale edilmiyor. Kısraklar kendi doğallığı ile doğum yapıyor. Herhangi bir sorun yoksa, taylar 45 dakika 1 saat içinde ayağa kalkıp, 2 saat içinde de annesini emmeye başlıyor. Doğum yapanlar taylardan şampiyonlar çıkmasını bekliyoruz."

TİGEM KADROSU EFSANELERLE DOLDU

TİGEM'in damızlık aygır kadrosunda Türkiye atçılığında şampiyon olmuş önemli aygırlardan Turbo, Altaha, Ayabakan ve Tamerinoğlu da yer alıyor. Aygırlardan özellikle sakatlığı nedeniyle yarışları bırakmak zorunda kalan ve çıktığı 31 koşuda 28 kez birincilik elde eden Turbo dikkat çekiyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Anadolu Tarım İşletmesi Müdürlüğü binası

-Nurettin Aral Tavlası'ndaki atlar ve yavruları

-Engin ÖZMEN anons

-İşletme Müdürü Neşet Ormancı ile röp.

-Atlardan detaylar

-Eren Karabulut röp.

-Atların dışarıda çekilen görüntüsü

-Atlar ve tayların su içmesi

-Atların yavruları ile gezerken drone ile çekilen görüntüsü

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU/ESKİŞEHİR,

==================================

Yerli muz piyasa lideri oldu

TÜRKİYE'nin en önemli muz üretim merkezlerinden Antalya'da son dönemde yerli üretim miktarı arttı. İthal muzun kilosu 13-15 TL arasında değişirken, Antalya'da üretilen ve bahçede 5, pazarda ise 7-8 TL'ye alıcı bulan yerli muz, pazarın lideri oldu. Hem üretici hem pazarcı hem de tüketicinin başlıca tercihi de yerli muz oldu.

Türkiye'ye ilk olarak 1750 yılında bir Türk aile tarafından ticaret gezisi sırasında Mısır'dan Alanya'ya süs bitkisi olarak getirilen muz, 1920'li yıllarda ise meyve olarak üretilmeye başladı. O tarihten itibaren Antalya, Manavgat, Alanya, Gazipaşa ve Mersin'de üretimine devam edilen muzun son yıllarda üretiminin 4 mevsime yayılması amacıyla serada, örtü altı üretimine geçildi. Alanya'da günden güne üretim alanı artan muzun 2019 yılında yetiştirildiği alan 4 bin 650 dekar örtü altı, 8 bin 500 dekar açık alan olmak üzere toplam 13 bin 150 dekara yükseldi. Geçen yıl Alanya'da bu alanlardan toplam 80 bin ton muz üretimi yapıldı.

İklimin etkisiyle pek çok tropikal meyvenin üretiminin yapıldığı Gazipaşa ilçesi de son dönemde yerli muz üretiminin en önemli merkezlerinden biri oldu. İlçede 3 bin 500 dekarı örtü altı, 13 bin 400 dekarı açık alan olmak üzere 16 bin 900 dekar alanda muz üretilirken, geçen yılki rekolte 81 bin tonu buldu. Manavgat'taki tamamı örtü altı olmak üzere 6 bin dekar alanda muz üretimi yapılırken, geçen yılki rekolte 50 bin ton olarak gerçekleşti.

YERLİ MUZ ÜRETİMİ ARTTI

5 yıl önce ülke tüketiminin karşılanmadığı ve ihtiyacın yüzde 50'sinin ithal muzla karşılandığı görülürken, son 3 yıldır yapılan üretim iyileştirmeleri, örtü altı üretim ve çiftçi teşvikleriyle artırılan yerli muz üretimi ithal muz ihtiyacını azalttı. Antalya bölgesinde üretilen yerli muz, Türkiye'nin yıllık 1 milyon ton civarında olan muz ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar hale geldi.

ÜRETİMDE TALEP PATLAMASI

Alanya Ziraat Odası Başkanı Tahir Göktepe, ilçede yapılan muz üretiminin ciddi seviyelere yükseldiğini söyledi. Devlet desteklerinin ve sübvansiyonlu kredilerin artması, faiz oranlarının düşmesi sonrası muz yetiştiriciliğinin son 3 yılda artığını ve muz üretiminde talep patlaması yaşadıklarını belirten Göktepe, "Modern seraların yapılmasına da çok ciddi talep var. Biz de bu doğrultuda üreticilerimize teknik personel desteği veriyoruz. Seraların hemen hemen yüzde 80'i modern seralar. Artık kendi ısıtma sistemi olan, damla sulamasıyla hem sera örtüsünün çift kat çekilmesiyle modern bir şekilde yapılıyor" dedi.

ÜRETİM ARTTI, İTHALAT AZALDI

Açık alan muz yetiştiriciliği için Alanya'nın tümünün topografik yapısının uygun olmadığını vurgulayan Tahir Göktepe, "Açık alan için çok uygun olmaması hasebiyle şu anda Manavgat'ta düz arazilerde daha fazla açık alan üretimi yapılıyor. Alanya'da ise örtü altı yapımı devam ediyor. Ancak Alanya'mızda 8 bin 500 dekar açık alanda hala muz üretimi yapılıyor. Tabii iklim yapısı, mikro klimanın da göz önüne alınması durumuyla artık kapalı alanda örtü altındaki yetiştiricilikle, açık alanda çok bir fark kalmamış durumda. İthal muz artık ülkemize çok az giriyor. Alanya'mız ve çevre ilçelerdeki yoğun örtü altına ya da muza gösterilen talepten dolayı ciddi anlamda ithalatı kesmiş durumdayız. Özellikle tüketicilere de seslenmek istiyorum, tüketiciler yerli muza, yerli üretime öncelik versin çünkü çok güvenli şekilde yerli muzu tüketebilirler" diye konuştu.

MUZ SERADAN 5 TL'YE ÇIKIYOR

Alanya'da örtü altı ve açık alanda muz yetiştiren yaklaşık 2 bin 500- 3 bin üretici olduğunu ve 450 rakımda örtü altında muz üretimi gerçekleştirildiğini aktaran Tahir Göktepe, şunları söyledi:

"Bölgede şu anda 600 bin ton muz yetiştiriciliği yapılıyor. Baktığımızda bu da ülke ihtiyacının yaklaşık yüzde 65- 70'lerini karşılar durumdayız. Örtü altına girmiş olması hasebiyle senenin her ayında muzda ürün alınabiliyor. Örtü altı muz şu anda 5 TL'nin üzerinde. Bu da demek değildir ki üretici çok kazanıyor. Girdi maliyetleri çok yüksek, elektriğimiz çok yüksek, diğer kompoze gübreler olsun, bitki koruma ürünleri olsun, işçilik de çok ciddi maliyet. Yine de üreticimiz şu anda muz üretmekten, muzun fiyatından, muz bitkisiyle uğraşmaktan, toprakla uğraşmaktan memnun."

'MİLLİ EKONOMİMİZE CİDDİ KATKILARI OLDU'

Alanya Muz Üreticileri Birliği (MUZBİR) Başkan Yardımcısı Mustafa Toksöz, ilçede son yıllarda yapılan en büyük yatırımların muz üzerine olduğunu söyledi. Toksöz, "Bu yapılmış olan yatırımlardan dolayı ithal muz girdisi yüzde 20'lere kadar düştü. İthal muzun düşmesi ülkemizdeki dövizin dışarıya gitmemesi yönünde ciddi anlamda faydası olan bir durum oluşturdu. Onun dışında milli ekonomimize ciddi katkıları oldu. Yapılan seraların yapım maliyetlerinde, işletilmesinde ve pazara sunulmasında tamamen yerli ürünlerin kullanılmasından dolayı bütün sektörün ekonomisi kendi içinde dönmeye başladı. Bu da ülkemiz için son derece sevindirici bir durum. Önümüzdeki dönemde de yerli muz üretimi artarak devam edecektir. Tüketicilerin yerli muz yemesini tavsiye ediyoruz. Yerli muz üretiminde, bütün aşamalarında tarım müdürlükleri kontrolünde gerekli bütün analizler ve incelemeler yapılmaktadır"  diye konuştu.

'MUZ ÜRETİCİSİ KAR ETMEKTE'

Gazipaşa ilçesinde muz üretimi yapan ziraat mühendisi Hidayet Bilgiç, konuyla ilgili şunları söyledi:

"Son yıllarda bizler bu bölgede açık alanda yetişen muzu örtü altına aldık. Örtü altına almamızın gayesi muzun istediği klimayı, iklimi, muzun istediği şekilde yaratmaktır. Nemi yer altı sularıyla yaratıyoruz. Gazipaşa'da dekara 200 ağaç ekiyoruz. Yaklaşık her ağaçtan yılda 50, 60, 70 kilogram aralığında verim alıyoruz. Üretip direkt Gazipaşa'da bu işin ticaretini yapan soğuk hava depolarına verip, Türkiye'nin her tarafına pazarlıyoruz. Son yıllarda Gazipaşa ve bölgenin muzları daha bir rağbet görür oldu çünkü ürettiğimiz muzların ithal muza göre aroması çok daha fazla, çok daha güzel ve tercih edilir oldu. Bu yüzden her geçen gün bu bölgede örtü altı muz üreticiliği yaygınlaşmakta. Gazipaşa'da muzu 5.5 TL'dan satıyoruz. Son yıllarda kayıt dışının ülkeye girişinin engellemesi sonucu muz üreticisi kar etmekte. Ürünümüzü iyi paraya biz pazarlamaktayız."

'TALEP YERLİ MUZA DÖNÜK'

Gazipaşa Ziraat Odası Başkanı Yusuf Çelik, "İlçemizde 3 bin 500 dekar örtü altı, 13 bin 400 dekar açık alanda muz üretimi yapmaktayız. Yılda 81 bin ton rekolte elde etmekteyiz. Bu da ithal muza göre ne kadar tatlı ve güzel olduğunu ispatlamış. Şu anda talep yerli muza dönük. Bundan dolayı fiyatlar da iyi. Muz üreticilerimiz de memnun. 5.5 TL'ye satılıyor. 2- 3 yıldır üretici kazanıyor" dedi.

BAHÇEDE 5, PAZARDA 7-8 TL

İthal muzun kilosunun 13-15 TL'ye kadar dayandığı son günlerde, Antalya bölgesinde üretilen yerli muz bahçeden kilosu 5- 5.5 TL arasında alıcı bulurken, fiyatlar pazar tezgahlarına ise ortalama 7- 8 TL olarak yansıdı. Antalya bölgesinde yerli muzun daha fazla üretilmesi için çalışmalar sürerken, pazarcılar ve tüketicilerin tercihi de yerli muzdan yana oldu.

Antalya'da semt pazarında yerli muz satışı yapan Adem Sevilgen, yerli muzun son zamanlarda çok talep gördüğünü söyledi. İthal muzun rağbet görmediğini de ifade eden Sevilgen, "Pazarda ithal muz yok. Artık yerli muz satıyoruz. Şu anda fiyatı 8 TL. Alanya'dan, Gazipaşa'dan getirdik bu muzu" dedi.

'YERLİ MUZ ÇOK FARKLI'

Yerli muz satışı yapan bir başka pazarcı Şaban Akbulut ise iç piyasada artık ithal muzun tercih edilmediğini ifade etti. Yerli muzun daha hızlı satıldığını kaydeden Akbulut, "Tüketici artık yerli muz soruyor. İç piyasada daha hızlı satılıyor. İthal muzdan tat ve aroma olarak yerli muz çok farklı. Lezzet olarak kesinlikle yerli muz. Kilosu 8 TL'den alıcı buluyor. İthal muz daha pahalı şu anda" diye konuştu.

İthal muza göre yerli muzun daha sağlıklı olduğunu kaydeden pazarcı Mehmet Ağırman, "Yerli muz hem ucuz hem de daha lezzetli olduğu için ithale oranla tercih ediliyor. Fiyatı da önemli, yerli muz ithale göre yarı yarıya daha ucuz" dedi.

'İTHALE GÖRE DAHA LEZZETLİ'

Tüketici Sezai Edip Emir, artık yerli muzun tercih edildiğini söyledi. İthale göre daha lezzetli ve aromalı olduğu için tercih ettiklerini ifade eden Emir, "Yerli üretimi de destekliyoruz. İthale göre daha lezzetli. İthal muzu çocuklarım yarısına kadar yiyip atıyor ama bunu severek yiyorlar" diye konuştu.

Yerli ürünleri desteklemek için özellikle yerli muz satın aldığını kaydeden Esma Çelik de "Kilosu 8 TL'ydi, 10 TL'lik aldım. Param dışarı gitmesin diye özellikle yerli üretim aldım. Hem kokusu hem de tadı çok güzel" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Sera muz üretiminden görüntüler

Seradan ve muzdan detay görüntü

RÖP 1: Tahir Göktepe

RÖP 2: Mustafa Toksöz

Muz serasından görüntü

Üretici ve Ziraat Odası Başkanının seraya girişi

Muz ekili alanı gezmeleri

Muz ağacından görüntü

Muz meyvesinden görüntü

Genel ve detay görüntüler

Pazar tezgahındaki muzlardan

Pazarcıyla röportaj

Muhabir Alparslan ÇINAR'ın anonsu

Pazardan muz alan kadın detayı

RÖP 3: Esma Çelik (tüketici)

Tezgahtan detay

RÖP 4: Şaban Akbulut

Pazar alışverişi yapan tüketici

RÖP 5: Sezai Edip Emir

Pazardan detay

RÖP 6: Mehmet Ağırman

HABER- KAMERA: Alparslan ÇINAR- Engin ANAK- Yücel BULUT- Emrah GÜL/ANTALYA,

=============================

Atatürk Köşkü Ormanları, böcek istilasından kurtarıldı

TRABZON'un önemli tarihi ve turistik mekanlarından Atatürk Köşkü'nün de içerisinde bulunduğu Atatürk Köşkü Ormanları'nı istila edip, ladin ve sarıçam ağaçlarının kurumasına neden olan ve literatürde 'Ipstypographus' adıyla yer alan 12 dişli çam kabuk böceğiyle ilgili mücadele kapsamında başlatılan çalışmalar sonuç verdi. Kuruduğu gerekçesiyle 1041 ağaçtan 456'sının kesilip, yerine ise meşe, gürgen, karaağaç ve kestane gibi daha dayanıklı ağaç türleri dikilen ormanda, böcek istilası önlenerek, risk altındaki ladin ve sarıçam ağaçları ise kurtarıldı. Zararlı böceğin yok edildiği ormanda dikilen ağaçların kısa sürede bölgeye uyum sağladı gözlendi.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Trabzon, Rize, Artvin ve Giresun'da görülen, literatürde 'Ipstypographus' adıyla yer alan 12 dişli çam kabuk böceği, ladin ve sarıçam ormanlarını istila etti. Trabzon'da önemli tarihi ve turistik mekanlarından, 2,5 hektar genişliğindeki Atatürk Köşkü Ormanları'nda da ağaçların kurumasına neden olan böcek tehdidiyle ilgili Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Dekanlığı'nca komisyon görevlendirildi. Atatürk Köşkü'nü de içerisinde bulunduran Atatürk Köşkü Ormanları'nda incelemelerde bulunan komisyon harekete geçerek, acil eylem planı hazırladı.

9 AĞAÇTA 1 MİLYON BÖCEK

Ormanda incelemelerde bulunan komisyon üyelerinin hazırladığı rapora göre; 878 ladin, 108 sarıçam, 54 sekoya ve 1 karaağaç olmak üzere 1041 ağacın bulunduğu Atatürk Köşkü Ormanları'nda böcek istilası nedeniyle 286'sı ladin, 40'ı sarıçam olmak üzere 326 ağaç tamamen kurudu, 130 ladin ağacının da böcek saldırısı altında olduğu belirlendi. Böcek istilası altındaki ladin ağaçlarından 9'unda yapılan özel incelemede 1 milyon dolayında 12 dişli çam kabuk böceği tespit edildi. Ormanda tamamen kurumuş ve böceklerin sardığı 456 sarıçam ve ladin türü ağacın kesilmesine karar verildi. Kış döneminde ağaçların kabuklarının altına saklanan böcekler, ağaçlar kesildikten sonra ise imha edildi. Kesilen ağaçların yerine ise meşe, gürgen, kayın, ıhlamur, karaağaç ve kestane gibi daha dayanıklı türler dikildi. Kuruyan ağaçların kesilmesi ile böcek istilası önlenen ormanda kalan ladin ve sarıçam ağaçları kurtarıldı.

BÖCEK YOK EDİLDİ, DİKİLEN AĞAÇLAR UYUM SAĞLADI

Zararlı böceğin yok edildiği ormanda dikilen ağaçların, kısa sürede bölgeye uyum sağladı gözlendi. KTÜ Orman Fakültesi Dekanlığı'nca görevlendirilen komisyon da, belli aralıklarla Atatürk Köşkü Ormanları'nda yeni dikilen ağaçlar ile geriye kalan ladin ve sarıçam ağaçlarını inceleyip, gerekli toprak bakım çalışmalarını sürdürüyor. Dikilen ağaçların toprak bakımları periyodik olarak yapılırken, dikimi yapılarak özenle korunan yeni ağaç türlerinin, boy verip, bölgeye uyum sağlaması, akademisyenlerin yanı sıra doğa tutkunlarını da sevindiriyor.

'YAKIN ZAMANDA GERÇEK DEĞERİNE TEKRAR ULAŞACAK'

KTÜ Orman Fakültesi Silvikültür Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Turna, zararlı böcekle mücadele konusunda, tekniğe uygun çalışmalar yapıldığını belirterek, "Yaptığımız incelemelerde istilacı tür olan ve ormandaki ağaçların ölümüne yol açan 12 dişli çam kabuk böceğinden tam anlamı ile Atatürk Köşkü ormanlarında kurtulduk. Bu yeni istilacı türlerin gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Ama bölgede düzenli incelemeler yapılıyor. Olası zararlılara karşı da önlemleri şimdiden almaya çalışıyoruz. Kesilen ağaçların yerine daha dayanıklı türler dikildi. Belediyenin yaptığı çalışmaları doğru buluyoruz. Tekniğine uygun bir şekilde çalışıldı bu ormanda. Buranın rekreasyon değerinin arttırılması için de ilave olarak süs bitkilerinin dikimi yapılabilir. Küresel iklim değişikliği de bakım çalışmalarında dikkate alınmalı. Bu hali ile de baktığımız zaman Atatürk Köşkü yakın zaman itibari ile gerçek değerine tekrar kavuşacaktır" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------

-Kurumuş Atatürk Köşkü Ormanlarında kesim yapılmadan önceki hali drone görüntüleri

-Kesim yapılan ormandan drone görüntüleri

-Dikilen ağaçlardan görüntüler

-Ormanın içinden ağaçlardan detaylar

-KTÜ Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Turna ile röportaj

-Genel ve detay görüntüleri

Haber-Kamera: Aleyna KESKİN-Selçuk BAŞAR TRABZON

================================

Çin'in maske talebini karşılamak için gece gündüz çalışıyorlar

ZONGULDAK'ta maske üretim fabrikasının genel müdürü Fatih Furtun, 'koronavirüs' salgınının ardından Çin'den talep edilen maskeyi karşılamak üzere 3 vardiya üretime geçtiklerini belirterek, 1 ay içerisinde 2 milyon maske ihracatı yapacaklarını söyledi.

Zonguldak'ta 185 çalışanıyla yılda 24 milyon maske üreterek Avrupa'nın en büyük üretim kapasiteli maske tesislerinden olan fabrika, koranavirüs salgının ardından Çin'de artan maske ihtiyacını karşılamak üzere üretim kapasitesini yüzde yüz artırdı. Günde 3 vardiya şeklinde çalışan fabrika sadece Çin değil, Avrupa ve dünyanın birçok ülkesindeki maske ihtiyacını karşılamaya çalışıyor.

Türkiye'nin olası virüs salgını tehlikesine karşı hazır olması için de stoklarını artırmak için çalışmalarını hızlandıran fabrikada gece-gündüz yoğun bir çalışma başladı. Fabrikanın genel müdürü Fatih Furtun ve genel koordinatör Murat Uzun, Çin'li yetkililerle yaptıkları görüşmenin ardından bir ay içerisinde 2 milyon maske ihracatı için anlaşma yaptı. Genel Koordinatör Murat Uzun, Çin'den gelen yoğun maske talebini Türkiye'nin olası maske ihtiyacını dikkate alarak karşıladıklarını söyledi. Türkiye'nin maske ihtiyacı için tüm hazırlıklarını tamamladıklarını söyleyen Uzun, "Salgınla ilgili Çin'in hatta dünyanın maske talebi var. Biz milletimizin olası maske ihtiyacı olması durumunda tüm imkanlarımızla halkımızın yanında olacağız. Hastanelerimiz, sağlık çalışanlarımız güvende olsunlar. Onlar için hazırız. Sanayimizi, müşterilerimizi mağdur etmeyeceğiz" dedi.

'ÇİN'DEN TALEP PATLAMASI YAŞANIYOR'

Genel müdür Fatih Furtun ise ürettikleri maskeleri 18 ülkeye ihraç ettiklerini söyledi. Çin'deki salgın nedeniyle talep patlaması yaşadıklarını ve 1 ayda 2 milyon solunum maskesi ihraç edeceklerini belirten Furtun, şöyle dedi:

"Çin'in Wuhan eyaletinde koronavirüsün yayılmasıyla beraber solunum koruyucu maskede piyasa tam anlamıyla çökmüş durumda. Bunun en büyük nedeni solunum koruyucu donanımlarda Çin dünyanın en büyük tedarikçisi konumunda olması. Çin şu an tedariki bırakmış durumda ve en büyük kullanıcı durumuna düştü. Durum böyle olunca Türkiye'de bu alandaki önemli üretim merkezlerinden biri olarak talep patlaması yaşamış durumdayız. Son 4 gündür Çin firmalarından yoğun bir istek var. Direkt olarak ofisimize gelip görüşenler var. Bizde elimizden geldiği kadarıyla bu talepleri karşılamaya çalışıyoruz. Bizim kapasitemiz tek vardiya da yıllık 24 milyon adet. Bu süreçle beraber 3 vardiya şeklinde şuan 24 saat usulünde çalışıyoruz. Şu anda hem hammadde stoklarımızı hem üretim kapasitemizi planlamış durumundayız. Çinli firmalara hak veriyoruz. Çünkü orada önemli bir hastalık var. İnsanların maskeye ihtiyacı var. Ama aynı zamanda Avrupa'da da görülmeye başlamasıyla ve yakın zamanda ülkemizde görülebileceği endişesiyle şu an da kendi müşterilerimizi mağdur etmemek için kapasitemizin önemli bir kısmını kendi müşterilerimize ayırdık. Bunun dışında devletin belirlemiş olduğu hastanelerde virüs görülme vakasına karşı acil eylem planı oluşturduk. Bu hastanelerden talep durumunda hemen o gece istenilen adette sevkiyat yapabilecek durumdayız."

SERTİFAKASIZ MASKELERE DİKKAT

Doğru maske kullanımı hakkında bilgiler veren Furtun, sertifikasız maskelerin insanları hiçbir virüsten korumadığını anlattı. Standartlara uymayan maskenin insanı herhangi bir virüsten korumadığını ifade eden Furtun, "Birincisi sertifikalı ve orijinal maske kullanımı çok önemli. Böyle kriz zamanlarında maskenin karaborsaya düştüğü dönemlerde standarda uygun olmayan çok ciddi maskeler piyasaya sürülüyor. Herhangi bir maskeyi kullandığımızda kendimizi korunuyor sanmak. Bu yanlış. Maskeler bu standartlardan birine sahip olması gerekiyor. İkincisi, gerçekten standarda uygun üretilmesi gerekiyor. Çünkü dışarıdan baktığımız zaman belki maske içerisinde uygun filtreleme malzemesi yoksa virüs ve bakteri sizi kolay bir şekilde enfekte olabilir. Üçüncü ve çok önemli bir konuda bu maskelerin virüs ve bakterileri öldürmemesi, bu maske bakteri ve virüsleri tutma özelliğine sahip. Kullanım sonrası atılmasına ve imha edilmesine dikkat edilmelidir" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

.............................

-Maske fabrikasından detay

-İşçilerin çalışması

-Yapılan maskeler

-Fatih Furtun ile röp.

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

================================

9 asırdır depremlere meydan okuyor

ELAZIĞ'ın tarihi Harput Mahallesi'ndeki, 1156 yılında yapılan ve İtalya'daki dünyaca ünlü Pisa Kulesi'ni andıran Ulu Camisi'nin 7 derecelik eğime sahip minaresi, 6.8 büyüklüğündeki depremde etkilenmedi.

Harput'ta bulunan ve yüzyıllara meydan okuyan Ulu Camisi'nin, 1156 yılında Artuklu beylerinden Kara Arslan tarafından inşa edildiği biliniyor. Kesme taştan yapılan caminin Selçuklu motifleriyle bezeli minaresi de prizmal bir kaide üzerine taş örgüyle yapılmış. Çeşitli efsanelere de konu olan minare doğuya doğru 7 derecelik eğik durmasıyla ünlendi. Ulu Camisi ve minaresi, deprem fay hattı üzerinde bulunan Elazığ'da, şu ana kadar yaşanan depremlerde hasar almadı.

PİSA KULESİ'NDEN 20 YIL ÖNCE YAPILDI

Minarede, 24 Ocak'ta yaşanan 6.8 büyüklüğündeki Elazığ depreminden sonra Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan incelemede zarar meydana gelmediği belirlendi. Ancak muhtemel depremlere ve diğer doğal etkilere karşı gerekli tedbirlerin belirlenmesi için 'bilim heyeti' oluşturulmasına karar verildi.

Ulu Camisi'nin minaresi, yapımından 20 yıl sonra 1176'da inşaa edilen İtalya'daki Pisa Kulesi de dahil dünyada, ayaktaki en eğik kule tipi yapı olarak kabul ediliyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Ulu camisi

Caminin minaresi

Harput mahallesi

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN, Nurettin FİDANCAN/ELAZIĞ,

=================================

Bursa'da tarım arazilerine hayat veren Kocayusuf Göleti, kurudu

BURSA'nın Mudanya ilçesinde, 3 köyün tarımsal sulama ihtiyacını karşılayan Kocayusuf Göleti'nin yüzde 80'i kurudu. Yağışların azalmasıyla birlikte kıyıdan yer yer 100- 150 metre içeri çekilen gölet, çiftçileri tedirgin etti.

Mudanya ilçesine bağlı Dedeköy, Hasköy ve Ülkü köylerinin yaklaşık 1980 yılından beri tarımsal sulama ihtiyacını karşılayan Kocayusuf Göleti'nin yüzde 80'i kurudu. Yağmur ve kar sularıyla beslenen gölette, yağışların azalmasına bağlı olarak su seviyesinin düşmesi, köylüleri tedirgin etti. Kıyıdan yer yer 100- 150 metreye kadar çekilen baraj, drone ile havadan görüntülendi. Yağışların azalmasıyla birlikte göletteki su seviyesinin düştüğünü dile getiren çiftçiler, su seviyesinin daha da düşmesi halinde bölgede bulunan zeytin, şeftali, üzüm bahçelerinin, tarımsal sulama anlamında olumsuz yönde etkileneceğini söyledi.

'40 YILDIR SULAMA İHTİYACINI KARŞILIYOR'

Bölgenin yaklaşık 40 yıldır sulama ihtiyacını karşılayan göletteki su seviyesinin azalmasıyla birlikte bazı çiftçilerin bahar ayında ekin ekmeyeceğini söyleyen Dedeköy Mahalle Muhtarı Bülent Sezgiç, "Hasköy ile Dedeköy arasındaki ovaya hitap ediyor. Yıllardır çok güzel sulama yapardık. Gölet eskiden sürekli dolardı. Son zamanlarda küresel ısınmadan dolayı dolmuyor. Her yıl aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Kaynakları düzgün çalışmıyor. Eskiden kış ayları yağışlı geçtiği için daha çok kar yağdığı için kaynakları daha güzel çalışıyordu. Şimdi kaynakları yetersiz geliyor. Kışlar da yeterli olmadığı için geliri az. O yüzden göletimiz dolma sıkıntısı çekiyor. Bu durum üreticiyi de çok etkileyecek. Üretici ürün ekemeyecek. Baraj dolmayınca üretici ürün ekmeyi düşünmüyor. Bu da üretimi etkiliyor. Eskiden her zaman dolardı. Balık tutanlar da oluyordu. Şimdi balık da kalmadı" dedi.

Civar köylerde yaşayan çiftçilerden bazıları da göletin dolu olduğu zamanlar deniz gibi göründüğünü ve 3 köyün sulama ihtiyacını fazlasıyla karşıladığını belirtti. Suların azalmasıyla birlikte tedirgin olan çiftçiler, bahar ayında yağış olmaması halinde tarımsal sulamada zorluk çekeceklerini dile getirdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Göletten drone görüntüleri

-Göletten detaylar

-Anonslar

-Röportajlar

Haber-Kamera: Semih ŞAHİN - Huzeyfe ÖZDEMİR / BURSA,

========================================

Down sendromlu İmge, üniversite hayaline kavuşmak istiyor

MERSİN'de down sendromlu öğrenci İmge Gülsün (20), Özel Eğitim Meslek Okulu'ndan mezun olduktan sonra, üniversite okumak için özel yetenek sınavına girdi ancak lise diplomasındaki şerh nedeniyle hayalleri yıkıldı. 1 yıldır mücadele veren aile, çözüm bekliyor.

Mersin'de down sendromlu İmge, mesleki ve teknik lisede bilişim bölümünde lise eğitimini bitirdi. Resim ve müziğe yeteneği olan İmge, Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) 2017 yılında engelli öğrenciler için yaptığı düzenleme ile umutlandı. Düzenleme ile engelli öğrencilerin üniversitelerin özel yetenekle kabul ettiği güzel sanatlar fakültelerine girebilmelerinin yolu açılmıştı. Bir yıl süresince özel eğitmenler eşliğinde ders alan İmge, gözetmen eşliğinde YKS'ye girdi. Ancak İmge'nin Özel Eğitim Meslek Okulu'ndan aldığı diplomadaki 'şerh' umutlarını kırdı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği gereğince bu öğrencilere lise diploması veriliyordu ancak bu diploma yükseköğretime girme hakkı sağlamıyordu. Şerhli diploma olarak bilinen ve yönetmelikte EK-8 olarak tanımlanan Özel Eğitim Meslek Okulu Diploması, YÖK'ün düzenlemelerine rağmen öğrencilerin üniversiteye girmesine engel teşkil ediyor. Gülsün ailesi yönetmelik değişir umudu ile İmge'yi üniversite sınavına soksa da önlerine engeller çıktı. Çünkü down sendromlu öğrenciler, diğer öğrenciler gibi tamamen zihinsel performans odaklı sınava tabi tutuluyor. Sınavda  100 puanlık barajı geçemeyen öğrenciler, yetenek sınavına girmeye hak kazanamıyor. Kızlarının üniversite hayalinin suya düşmesi ile yıkılan Gülsün ailesi yetkililerden çözüm bekliyor.

'YÖNETMELİK DEĞİŞİR' UMUDU İLE SINAVA GİRDİLER

Gülsün ailesi, yönetmeliğin değişebileceği umudu ile İmge'yi üniversite sınavına soktu ancak burada da önlerine engeller çıktı. Çünkü down sendromlu öğrenciler, diğer öğrenciler gibi tamamen zihinsel performans odaklı sınava tabi tutuluyor. Sınavda 100 puanlık barajı geçemeyen öğrenciler, yetenek sınavına girmeye hak kazanamıyor.

BABA GÜLSÜN: ÇOK ÇABALADIK

Engelli öğrencilerin üniversiteye girmelerinin önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Baba Remzi Gülsün, "İmge'nin üniversite hayalinin gerçekleşmesi için çok çabaladık. Liseye gitti, başarılı bir şekilde mezun oldu. Üniversite okuma hayali vardı ama hem diplomadaki şerh hem de sınav sistemi nedeniyle hayalleri suya düştü. Böyle bir şeyden haberimiz yoktu. Engelli çocukların eğitim hakkı anayasada ve Birleşmiş  Milletlerin engelliler için hazırladığı bildirgede yer alıyor. Bu düzenleme anayasaya aykırı. Yetkililerden sorunun çözümü için yeni bir düzenleme bekliyoruz. Bu süreçte bize destek olan Engelli Hakları Konfederasyonuna ve Üniversiteye teşekkür ediyoruz" dedi.

ANNE GÜLSÜN: 1 YILIMIZI KAYBETTİK

Anne Ayşe Gülsün ise hem kendilerinin hem de İmge'nin çok üzüldüğünü söyledi. Özel üniversitenin bir tanesine İmge'nin resimlerini gönderdiklerini ve çok beğendiklerini dile getiren Anne Ayşe Gülsün şunları söyledi:

"Resimleri çok beğendiler 'Bu yeteneği ile üniversiteye girebilir' dediler, biz de çok ümitlendik. Hep yazışmaların sonucunu bekledik. Bu yazışmalar 2 ayı buldu. O arada bizim hiçbir yerde yetenek sınavına girme hakkımız kalmadı. Çok üzüldük, İmge de çok üzüldü. Yeteneği ile üniversiteye çok emindik ama düzenleme nedeni ile bu hayalleri suya düştü. 1 yılımızı kaybettik. 1 yıl daha kaybetmek istemiyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

İmge Gülsün'ün çizdiği resimler

İmge Gülsün ve ailesi

Baba Remzi Gülsün ile röp

Anne Ayşe Gülsün ile röp

İmge Gülsün çizdiği resimleri gösterirken

Haber-Kamera: Soner AYDIN/MERSİN,

========================================

Çanakkale Boğazı'nda yunus sürüsü görüntülendi

ÇANAKKALE Boğazı'nda ortaya çıkan 10'a yakın yunus sürüsü çevredekiler tarafından ilgiyle izlendi.

Çanakkale Boğazı'nda, ortaya çıkan yunus sürüsü ilginç görüntüleri oluşturdu. Deniz yüzeyine çıkıp dalan yaklaşık 10'a yakın yunus, boğazdaki balıkları avlamaya çalıştı. Yunus sürüsünün bu anları, çevredekiler tarafından ilgiyle izlendi. Eski Kilitbahir motor iskelesi çevresinde bir süre avlanan yunuslar daha sonra gözden kayboldu.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Haber: Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Çin Halk Cumhuriyeti Türkiye Haberler

Bakmadan Geçme

Amasya'da deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Amasya'da deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Yozgat'ta deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Yozgat'ta deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Muğla'da deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Muğla'da deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Sivas'ta deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Sivas'ta deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Tokat'ta deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Tokat'ta (Sulusaray) deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Şampiyonlar Ligi finali ne zaman, nerede oynanacak? 18 Nisan 2024'te Konya'da Elektrik Kesintisi 18 Nisan 2024 Konya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Konya'da elektrik ne zaman gelecek? 18 Nisan İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 18 Nisan 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 18 Nisan Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 18 Nisan Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 18 Nisan İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Bugün İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi! 18 Nisan Ankara elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Ankara'da elektrikler ne zaman gelecek? Ankara'da elektrik kesintisi! 18 Nisan Adana elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Adana'da elektrikler ne zaman gelecek? Adana'da elektrik kesintisi! Yaman elendi mi? Survivor Yaman elendi mi?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title