Haberler

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

Okula 384 basamaklı merdivenle ulaşıyorlar

ARTVİN'in Yusufeli ilçesindeki Dereiçi İlkokulu'nda eğitim gören 94 öğrenci, okula ulaşmak için her gün 384 basamaklı merdiveni inip, çıkıyor. Okula araç yoluda olmasına rağmen öğrenciler, daha kısa sürede ulaştıkları için merdivenleri tercih ediyor.

Yusufeli ilçesine bağlı Dereiçi köyündeki Dereiçi İlkokulu'nda eğitim gören öğrenciler, okula ulaşmak için zorlu bir yolculuk yapıyor. Öğrenciler sırtlarında çantalarıyla 384 basamaklı merdiveni çıkıp, inerek okula ulaşıyor. 12 öğretmenin görev yaptığı okulda okuyan 94 öğrenci, dağ yamacına kurulan okula ulaşmak için yaklaşık 20 dakikalık merdiven yolculuğu yapıyor. Okula araç yoluda olmasına rağmen öğrenciler daha kısa güzergah olduğu için merdivenleri tercih ediyor.

'OKULA GİDERKEN ÇOK YORULUYORUZ'

Öğrencilerden Yusuf Aydın, her gün 384 basamaklı merdiveni inip çıktıklarını belirterek "Çok yoruluyoruz. Zorlu bir yolculuk oluyor. Okula çıkması zor ama inmesi kolay" dedi.

Öğrencilerin 384 basamaklı merdiveni kullanarak okula geldiğini belirten öğretmen Muhittin Polat da "Okulumuza arabayla da ulaşmak mümkün ama servis yok. O nedenle öğrenciler merdiveni kullanmak zorunda kalıyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Dereiçi Köyü'nde detaylar

-Dereiçi İlkokulu'nda detaylar

-Merdivenlerden inip, çıkan öğrencilerden detaylar

-Öğrenciler ile röportaj

-Öğrencilerden detaylar

-Sınıf öğretmeni Muhittin Polat ile röportaj

-Öğrencilerden detaylar

Haber-Kamera: Nusret DURUR/YUSUFELİ (Artvin),

=================================

Son depremlerden sonra vatandaş sigorta şirketlerine koştu

TÜRKİYE'de, son günlerde meydana gelen ve birçok şehirde hissedilen depremler vatandaşları zorunlu deprem sigortası yaptırmaya yönlendirdi. İzmir'in de bir deprem bölgesi olduğuna dikkat çeken sigorta uzmanı Mehmet Demirtaş, "Son depremlerin ardından bizim işlerimizde yüzde 20-25 artış oldu. Bilgi alan da poliçelerini onaylatarak kendilerini güvence altına alanlar da var" dedi.

Son dönemde yaşanan depremler nedeniyle vatandaşlar zorunlu deprem sigortası poliçesi yaptırmaya başladı. Ankara, Manisa, Elazığ, Malatya'da meydana gelen ve yurdun diğer illerinde de hissedilen depremlerin ardından vatandaşlar sigorta şirketlerine koştu. Türkiye'de yaklaşık 17 milyon konut bulunduğunu ve bu konutlardan yalnızca 10 milyona yakınında deprem poliçeleri bulunduğunu anlatan İzmir'deki sigorta uzmanı Mehmet Demirtaş, yüzde 50-54 arasında sigortalılık oranı olduğuna dikkat çekerek bunun yüzde 70-75 oranında olması gerektiğini savundu. Sigorta oranlarının hala yetersiz olduğunu dile getiren Demirtaş, konuyla ilgili duyarlılığın artmaya başladığını kaydetti. Özellikle Elazığ'da yaşanan depremin ardından deprem sigortasına taleplerin arttığını belirten Demirtaş, "Her gün bizi arayarak deprem sigortasının fiyatını ve kapsamını öğrenmeye çalışanların sayısı artıyor. Deprem sigortası zorunlu bir sigorta ve depreme bağlı olarak yaşanan doğal afetleri de karşılayan bir poliçe türüdür. Yani depremden sonra sel, su hasarı ya da yangın yaşanırsa ve zarar söz konusuysa bunu deprem sigortası karşılar" dedi. İzmir'de 100 metrekare bir konuta 220-230 liraya yıllık poliçe düzenlendiğini söyleyen Demirtaş, kredi kartına 4 ay vadeli ödemelerin vatandaşlar tarafından tercih edildiğini kaydetti. Halkın hala bu sigorta türü ile ilgili bilinçsiz olduğunu anlatan Demirtaş şunları söyledi:

"Son depremlerin ardından bizim işlerimizde yüzde 20-25 artış oldu. Bilgi alan da var poliçelerini onaylatarak kendilerini güvence altına alanlar da var. Türkiye'de yaklaşık 17 milyon konut var. Bu konutlardan 10 milyona yakınında yaşam poliçeleri var. Herkesin yaptırması lazım bu sigortayı. Geçen hafta İzmir'de bir fırtına yaşandı. Müşterimizin otomobilin üzerine konteyner düştü. Tek tesellimiz içinde kimsenin olmaması. Ama müşterimizin yeni aldığı bir otomobildi. Sigortası sayesinde hasarı karşılandı. Uygun fiyatlara yıllık poliçeler kesiyoruz."

'RİSKLERİ MİNUMUMA İNDİRMEK MÜMKÜN'

Buca ilçesinde oturan 2 çocuk babası Mali Müşavir Volkan Uğurlu da depremlerin sık yaşanması üzerine sigorta yaptırmak için arayışa geçtiğini belirterek, "Evim için sigorta yaptırmayı düşünüyorum. Aynı zamanda iş yerine de yaptırabilirim. 4 kişilik bir ailem var. Çocuklar kendi aralarında tatbikat yapıyor. Evim 8'inci katta ve beşik gibi sallanıyor. Evden taşınmayı bile düşündük. Ama evimi teminat altına almak istedim. 120 metrekare evim için gayet uygun bir rakam aldım" dedi. Deprem sigortalarıyla ilgili bilgi almak için geldiğini ifade eden Toygar Şakar da şöyle konuştu:

"İzmir deprem bölgesi. Son zamanlarda sık yaşanıyor. Bu durum hem beni hem ailemi korkuttu. Önlem almak istedik. Deprem doğal afet olduğu için onu engellemek mümkün değil. Sigorta yaptırarak riskleri minimuma indirmeye çalışıyoruz. Bununla ilgili bilgi almaya geldim. Deprem sigortalarının primleri oldukça düşük. Ödemeleri de basit. Kredi kartına taksit yapılıyor vade farksız. Ufak primler ödeyerek büyük risklerden kaçınmayı severim."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

---

-Sigorta şirketinden görüntü

-Sigorta uzmanı Mehmet Demirtaş ile röportaj

-Mali Müşavir Volkan Uğurlu ile röportaj

-Sigorta ile ilgili bilgi almak için gelen Toygar Şakar ile  röportaj

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

=============

Güzellik salonu mağdurları artıyor

GÜZELLEŞMEK isteyen binlerce kadın, sokakta dağıtılan broşürlere ve asılsız sosyal medya kampanyalarına aldanarak güzellik salonlarında mağduriyet yaşıyor. İstediği sonucu alamayan, epilasyon gibi tekrar eden uygulamalarda senet imzalatılarak dolandırılan kadınların sayısı her geçen gün artarken, İzmir Kuaförler Manikürcüler ve Güzellik Salonu İşletmecileri Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Sezai Apaydın, "Güzellik salonu açıp, kadınlara epilasyonla ilgili senet imzalatıp şirketin ismini değiştiriyor ve ortadan kayboluyorlar. Her gün yüzlerce mağduriyet yaşanıyor. Vatandaşlar bu konuda daha bilinçli olmalı" dedi.

Epilasyon, saç ve cilt bakımı ve benzeri uygulamalarla güzelleşmek isteyen binlerce kadın, sokakta dağıtılan güzellik salonu kampanya broşürlerine ve sosyal medya promosyonlarına aldanarak güzellik salonlarında mağdur oluyor. Cazip fiyatlarla hizmet verdiğini iddia eden salonları tercih eden ve sonucunda beklediği hizmeti alamayan kadınların sayısı her geçen gün artarken, bazıları ise epilasyon gibi tekrar eden uygulamalarda senet imzalayarak dolandırılıyor. Son dönemde mağduriyet yaşayan kadınların sayısının çoğaldığını belirten İzmir Kuaförler Manikürcüler ve Güzellik Salonu İşletmecileri Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Sezai Apaydın, "Normalde işlem ücreti 200 TL ise sosyal medyadan bunu 100 TL'ye satıyorlar. Ucuz etin yahnisi ise yavan oluyor. Tüketicinin işin ustasını bulması lazım. Bu iş bilgi, yetenek ve tecrübe istiyor. Camlarına uygun fiyatlar yazıyorlar, broşür dağıtıyorlar. Bunlar ciddi birer haksız rekabet. Lazer epilasyonla ilgili ise şirketlerin isim değiştirdiğini sık sık duyuyoruz. Bir şirket kuruyorlar, paket satıyorlar, sözleşme imzalatıyorlar ve paraları alıp ortadan kayboluyorlar. Maalesef ki bu tür firmaların peşinden gidiyoruz ancak tam olarak tespit edemeyebiliyoruz. Vatandaşın bildikleri salonları tercih etmeleri lazım" diye konuştu.

'ARZ TALEP DENGESİ BOZULDU'

Güzellik salonu açmanın artık vatandaşın geçim kaynağı olduğunu ve bir sanat olmaktan çıktığını ifade eden Apaydın, "Esnaf Odaları Birliği'nin yapmış olduğu araştırmalara göre, en çok market ve kuaför salonu açılıyor. Arz talep dengesi bozulmuş vaziyette. Güzellik uzmanı ve kuaför olmak isteyenlerin sayısı günümüzde çok fazla. Yeterli beceriye ulaşamadan iş yeri sahibi olan arkadaşlarımız maalesef ki haksız bir rekabet ortamı yaratıyorlar. Özellikle de sosyal medyada bu durum çok belirgin. Tüketici aldığı hizmetten memnun olmuyor ve sonuca ulaşılamıyor. Konuyla ilgili çok fazla şikayet alıyoruz. Bizler bu şikayetler karşılığında meslektaşlarımızı uyarıyor ve vatandaşı tüketici hakem heyetine yönlendiriyoruz. Orada bilirkişiler tarafından yapılan işin doğru veya yanlış yapıldığı tespit ediliyor" dedi.

'BİR AYDAN BERİ MUTSUZUM, AYNAYA BAKMIYORUM'

Saç boyasında bir kampanya olduğunu duyarak saçlarını boyatmak için kuaföre giden vatandaşlardan Meral Gökdal (38), "Saçlarımı daha sarı bir renge boyatmak istedim. Saçlarım işlem sonucunda yandı ve koptu. Paketleme işlemi yapıldı ve rengi açıldı bu işlemin dikkat edilmesi gereken bir işlem olduğunu düşünüyorum. Uygulama yapılırken aslında saçlarımın büyük zarar göreceğini hissettim. Çünkü saç diplerimde bir sıcaklık oluştu. Kuaföre bunu söyledim ama bir şey olmayacağını söyledi. Paketleri açtığımızda ise saçlarımın hepsi kopmuştu. Çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Saçlarım upuzundu şu anda kısaltmak zorunda kaldım. Bir aydan beri çok mutsuz geziyorum ve aynaya bile bakmıyorum. Kullanılan malzemelerden veya işçilikten böyle bir mağduriyet yaşanıyor. Herkesin güvendiği yerden hizmet alması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

'BİLMEDİĞİM KUAFÖRE GİTMEM'

Herhangi bir mağduriyet yaşamamak için sürekli aynı kuaförden hizmet aldığını söyleyen vatandaşlardan Gönül Özen (42) ise "Saç oldukça önemli bir konu. Sabit bir kuaförüm var ve her işlem için ona gidiyorum. En azından muhatap bulabiliyorum çünkü o beni biliyor, ben de onu biliyorum. Etrafımda saçları yanan kopan pek çok kişi biliyoruz. Ben de bu yüzden bildiğim yerlere gitmeyi alışkanlık edindim" dedi.

'KANDIRDIKLARINI DÜŞÜNÜYORUM'

Broşür ve kampanyalara sık sık denk geldiğini söyleyen vatandaşlardan Melisa Kılıç (18) da, "Ben broşür ve kampanyalarla bizi kandırdıklarını düşünüyorum. Hep güvendiğim yerlere gitmeyi tercih ediyorum. Benim annem bu dağıtılan broşürlerden alıp bir gün kuaföre gitti. Saçını boyattı ama saçı yandı. Daha sonra düzelttirmeye çalıştı, çıt çıt taktı ama hiçbir işe yaramadı. Bir dönem neredeyse saçının kalmadığını söyleyebilirim. Düzeltmek için bile üzerine para aldılar. Şu anda hala saçlarını uzatamıyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Vatandaşlarla röportaj

-Sezai Apaydın ile röportaj

-Kuaför salonundan genel detay görüntü

Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK, Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR,

================

Tarihi çınar ağacı yöre ekonomisine katkı sağlıyor

MARMARİS'te, koruma altında olan 1905 yaşındaki dev çınar ağacını görmeye gelenler, dilek tutup korunması için bağış yapıyor. Kış mevsiminde ağacı görmeye gelen, doğa tutkunu gezginler ve tatilciler yöre ekonomisine katkı sağlıyor.

Marmaris'e 27 kilometre mesafedeki sık ormanlarla kaplı, dağlık alana kurulu 623 nüfuslu turisti, kırsal Bayır Mahallesi'ndeki, yörenin simgesi haline gelen 1905 yaşındaki dev çınar ağacı, ziyarete gelenlerin beğenisini topluyor. Kış aylarında Türkiye'nin birçok şehrinden gelen gezginler ve tatilciler uğramadan gitmediği dev çınar ağacı çevresinde Türkçe, İngilizce, Rusça ve Almanca tarihi geçmişi anlatan ahşap levhalar bulunuyor. Ahşap bilgilendirme levhalarında 'Çınara Ağacı Tabiat Anıtı' şu şekilde anlatılıyor:

"Bayır mahallemizin sembolü ve uğurudur. Ağacın etrafında dönüldüğünde insanların daha mutlu ve daha uzun yaşam süreceğine inanılmaktadır. Yapacağınız yardım ağacın bakım ve yaşatılması için kullanılacaktır."

Levhayı okuyan tatilci ve gezginler, çınar ağacı çevresinde birkaç kez dolaşarak dilek tutuyor. Çevredeki dükkanlardan yöre halkının yetiştirdiği meyve, kuru gıda, bal ve çeşitli şifalı otlar satın alanlar ardından yanındaki muhtarlık binasındaki kutuya bağışta bulunuyor.

25 YIL ÖNCE TESCİL ETTİRİLDİ

Marmaris Ticaret Odası'nca 1995'te 1880 yaşında Tabiat Anıtı olarak tescil ettirilen 2.8 metre çapındaki çınarın çevresi, 8.7 metre olarak ölçüldü. 35 metre yüksekliğindeki tarihi ağaç, 706 metrekarelik alanı kaplıyor. Böcek, hava şartları gibi çeşitli nedenlerle kuruma tehlikesi geçiren ağaca 25 yıldır, yılda bir defa bakım yapılıyor. Aradan geçen 25 yılda çapı ve uzunluğu aynı kalan çınar ağacı yörenin simgesi haline geldi. Yılda bir defa ağacın gövdesinin bazı bölümleri konulan krom ve nikel tellerle yenileniyor. Çürük dal ve gövdesi özel macunla kapatılıyor. Çeşitli mantar ve böceklerle kaplanan gövde temizlenerek demir sülfat ile güzel taşıyla izole ediliyor. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan mahalle halkı, tarihi çınar ağacı sayesinde turizm sektörüne de hizmet vermeye devam ediyor. Yaz aylarında çoğunluğu yabancı turistler olmak üzere binlerce kişi uğramadan gitmediği çınar ağacı, kış mevsiminde gezginler ile tatilcileri Bayır Mahallesi'ne çekiyor.

'GÖZÜMÜZ GİBİ BAKIYORUZ'

DHA muhabirine telefonla açıklama yapan Bayır Mahalle Muhtarı Arslan Erarslan, "Mahallemizin ve bölgemizin ekonomisine büyük katkısı mevcut. Marmaris'e yaz ve kış gelen turist ile tatilcilerin uğramadan gitmediklerini tarihi yerlerimizden biri de 1905 yaşındaki çınar ağacımızdır. Mahalle halkı olarak tarihi ağacımıza gözümüz gibi bakıyoruz. Her yıl incelenerek zarar gören yerler yapılan bağışlarla alanında uzman kişiler tarafından bakımı yapılıyor.  Geçmişten gelen bir inanış var. Çınar ağacı çevresinde dönüp dilek tutuyorlar. Bu birkaç dönme sonunda sağlıklı ve huzurlu yaşanılacağı inanıyor" dedi.

'TÜRKİYE'DEKİ TÜM AĞAÇLAR BÖYLE KORUNSUN'

Ankara'dan gelen üniversite öğrencisi Hale Cevher, "Levhaları okudum ve ağacın çevresinde dolaşarak dilek tuttum. Ülkemizdeki tüm ağaçların böyle korunmasını diledim. Arkadaşlarımla hatıra fotoğrafı çektirtirdim, bilmeyenlerin duyması için sosyal medya hesabımda paylaşacağım" diye konuştu.

Ankara Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencesi Ahmet Ruhi Kalkan, "Mükemmel bir ağaç. Çevresinde dolaştım ama bir dilek tutmadım. Arkadaşlarım gibi ben de fotoğraflarını çekip sosyal medya da paylaşarak daha çok tanınmasını sağlayacağım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Tarihi çınar ağacının görüntüsü

-Çınar ağacının etrafına yerleştirilmiş çeşitli dillerdeki bilgilendirme tabelalarından görüntü

-Çınar ağacı çevresinde dolaşıp, dilek tutan üniversite öğrencilerinden görüntü

-Tatile gelen üniversite öğrencileri Hale Cevher ve Ahmet Ruhi Kalkan ile röp.

Haber-Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla),

================

Küçük Meryem sağlığına kavuşmak için yardım bekliyor

MANİSA'da, 'beyincik erimesi' olarak bilinen NCL Tip 2 hastası, 3,5 yaşındaki Meryem Karaman'ın, sağlığına kavuşması için sadece yurt dışından temin edilebilen ve her dozu 56 bin Avro olan ilacın getirtilmesi amacıyla para toplamak üzere düzenlenecek yardım kampanyasına Valilik'ten onay verildi. Küçük Meryem, ilaçlarının alınabilmesi için hayırseverlerden yardım bekleniyor.

Yunusemre ilçesine bağlı kırsal Çamlıca Mahallesi'nde oturan Sevnaz- İbrahim Karaman çiftinin kızı Meryem'e, 2 yıl önce epilepsi nöbeti şikayetiyle gittikleri Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi'nde, NCL Tip 2 (beyincik erimesi) hastalığı tanısı koyuldu. Metal işlemesi yapılan fabrikada işçi olarak çalışan İbrahim Karaman (41), kızının tedavisinin maliyetli olduğunu, ilaçların sadece yurt dışından getirildiğini söyledi. Kızına verilen her doz ilacın 56 bin Avro olduğunu anlatan Karaman, bu parayı ödemeye ekonomik gücünün yeterli olmadığını kaydetti. Ev kadını Sevnaz Karaman (39) de kızı Meryem'in sağlığına kavuşması için ellerinden hiçbir şey gelmediğini dile getirip, yardım istedi. Manisa Valiliği'ne yardım kampanyası için başvuran Sevnaz- İbrahim Karaman çiftine en büyük destek ise kızını kanserden kaybeden Fahri Tay'dan geldi. Tay, küçük Meryem için 'www.change.org' internet sitesinde 'Meryem'in ilacı SGK tarafından karşılansın' sloganı ile imza kampanyası başlattı.

Karaman Çifti'nin yardım isteği ve Fahri Tay'ın internetteki imza kampanyasının yerel ve ulusal basında haber olarak yer aldı. Yaşanan bu gelişmelerin ardından Karaman Ailesi'nin Manisa Valiliği'ne yaptığı yardım başvurusu onaylandı. 3 ay boyunca sürecek olan yardım kampanyası kapsamında toplanan yardımlar küçük Meryem'in tedavisinde kullanılacağı bildirildi.

'MERYEM BU İLACI KULLANMAZSA SONU KÖTÜ, İNŞALLAH KIZIM İYİ OLUR'

Başlatılan yardım kampanyasıyla kızının tedavisinin yapılacağı için umutlu olduğunu belirten İbrahim Karaman, şöyle konuştu:

"Kızım için gerekli olan ilaçlar sadece yurt dışında var. Meryem'i yaşatacak ilacın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödeme listesine alınmasını istiyoruz. Eğer kızım ilacı kullanamazsa 6-7 yıl içinde yaşamını kaybetme ya da ağır engelli olarak makinelere bağlı olarak yaşama riski söz konusu. İlacını mutlaka kullanması gerekiyor. Bu ilacı da ayda 2 defa almamız gerekiyor. Biz, 3 ay önce yardım toplamak ve kızımın gerekli olan ilaçlarını almak için Manisa Valiliği'ne müracaat etmiştik. Yardım kampanyamız dün itibarıyla onaylandı. Umuyoruz ki inşallah tez vakitte kızımız için gerekli yardımı toplarız. Kızımın ilaçlarını almamız gerekiyor. Tüm Türkiye'den, Manisa halkımızdan, Cumhurbaşkanımızdan, sesimizi duyan herkesten yardım bekliyoruz. Bizim sesimizi duyan herkesten destek istiyoruz. Meryem eğer bu ilacı kullanamazsa sonu kötü bir duruma geleceğiz. İnşallah kızım iyi olur."

'KIZIM, GÖZÜMÜN ÖNÜNDE, GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜYOR'

Ev kadını Sevnaz Karaman'da (39) kızı Meryem'in sağlığına kavuşması için ellerinden hiçbir şey gelmediğini dile getirerek, "Çocuğum için hiçbir şey yapamamak çok kötü bir şey. Kızım, gözümün önünde göz göre göre ölüyor. Sesimizi duyan herkesten, bütün hayırseverlerden yardım bekliyoruz. Meryem için umut olalım. Desteklerinizi bekliyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----

-Küçük Meryem'in evde görüntüsü

-Sevnaz- İbrahim Karaman çiftinin kızları Meryem Karaman ile ilgilenmelerinden görüntü

-Baba İbrahim Karaman ile röp.

-Anne Sevnaz Karaman ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA,

=========

Donan baraj gölünde Eskimo usulü balık avlıyorlar

VAN'ın Gürpınar ilçesindeki balıkçılar, yüzeyi tamamen buz tutan Zernek Baraj Gölü'nde Eskimo usulü balık avlayarak geçimini sağlıyor. Kazma, kürek ve demir çubuklarla buzu kırıp, ağlarla sazan ve alabalık avlayan balıkçılar, haftada birkaç kez avlandıklarını ve sazan ve alabalık tuttuklarını söyledi.

Gürpınar ilçesindeki Zernek Baraj Gölü'nün yüzeyi, geceleri eksi 20 dereceyi bulan soğuk hava nedeniyle buz tuttu. Göldeki kafesler ve tekneler de yaklaşık 20 santimetre kalınlığındaki buz kütlesine gömüldü. Gürpınar'da oturanlar da geçimini sağlamak için yüzeyi buz tutan Zernek Baraj Gölü'nde tehlikeyi göze alıp, Eskimo usulü balık avlamaya başladı. Sabahın ilk ışıklarıyla yüzeyi buz tutan göle gelen balıkçılar, kazma, kürek ve demir çubuklarla göl yüzeyindeki buzları kırarak ağlarla sazan ve alabalık avlıyor. Balıkçılar, kış aylarında bu şekilde avladıkları balıkları satarak geçimini sağlıyor.

HAFTADA BİRKAÇ KEZ AVLANIYORLAR

Yaklaşık 25 yıldır baraj gölünde avlandığını söyleyen balıkçı Hikmet Doğal, yazın kayıkla açılıp, kışın buzları kırarak avladıklarını söyledi. Göldeki buzları kazma kürek kullanarak kırdıklarını anlatan Doğal, "Baraj gölüne attığımız ağların uçlarına işaretler koyuyoruz. Bu sayede göl buzlansa da ağımızın yerini kolayca bulabiliyoruz. Buz tutan gölde koyduğumuz işaretlerin bulunduğu noktaları kazma ve kürekle kırıyoruz. Ağın bir ucuna ip bağlayıp diğer ucundan çekiyoruz. Bu sayede balık dolu ağı çekerken, ikinci defa suların altına göndermek için ipi kullanıyoruz. Bazen ağımız dolu geliyor bazen de hiç yakalayamadığımız oluyor. Haftada birkaç kez avlanma imkanımız oluyor" dedi.

Tehlikeye rağmen geçimlerini bu işle sağladıklarını söyleyen Mithat Doğal ise "Buzla kaplı gölün tam ortasında durarak balık çıkarıyoruz. Yakaladığımız balıkları Van- Hakkari yolunda kurduğumuz tezgahlarda satıp geçimimizi sağlıyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Drone ile donmuş baraj gölü üzerinde yürüyen balıkçılar

-Balıkçılardan detaylar

-Donmuş baraj gölündeki buzları kırarak balık avlanması

-Drone ile buzları kırarak balık avlayan balıkçılar

-Balıkçıların buz altındaki ağları çekmesi

-Ağ çekme detayları

-Balıkçı ve çıkan balıklardan detaylar

-Drone ile donmuş baraj gölünden ve balıkçılardan detaylar

-Balıkçı Hikmet Doğal ile röportaj

-Balıkçı Mithat Doğal ile röportaj

-Drone ile balıkçıların ağ çekmesi

-Detaylar

Haber: Orhan AŞAN- Safa ATMACA- Tuncay AVCI/VAN,

=====================================

Kore gazisinden 61 yıllık vefa örneği

ANTALYA'da, 61 yıldır evli olan Mithat Teker (84) ve alzheimer hastası eşi Emine Teker (82), bakımlarını karşılamakta zorlanınca huzurevine yerleşti. Hasta eşine elleriyle yemeğini yedirip, her gün itap okuyan Mithat Teker, "Bir huzurevine bırakıp kendi keyfime bakabilirdim ama bu benim vicdanıma sığmaz. O bana hizmet etti şimdi hizmet sırası bende" dedi.

Antalya'da oturan emekli makinist Mithat Teker, 1956 yılında 24 aylık vatani görevini yapmak için askere gitti. Birliğinden görevlendirilen askerlerle birlikte Güney Kore'ye gönderilen Teker, burada 12 ay görev yaptı. Bağlı bulunduğu 8'inci Türk Tugayı'nda çalışkan ve iş bitiriciliği nedeniyle komutanlarının takdirini kazanan Mithat Teker'e vatani görevini tamamlamasının ardından hem gazilik unvanı verildi hem de Türk bayrağı hediye edildi. Askerden geldikten sonra aynı mahallede oturan Emine Teker ile tanışan Mithat Teker, kısa sürede evlenip, iki çocuk sahibi oldu.

HUZUREVİNDE YAŞAMLARINI SÜRDÜRÜYORLAR

Çocuklarının Almanya'da yaşamaya başlaması nedeniyle evlerinde yalnız başına kalan ve bakımlarını karşılamakta zorlanan Teker çifti, Kepez Belediyesi Şevkat ve Huzurevi'ne yerleşti. Burada yaşamlarını sürdüren Teker çifti, 61 yıllık hayat arkadaşlıklarını huzurevinde de mutlu bir şekilde sürdürüyor. Aynı odada kalan Teker çifti, sabah kahvaltılarını birlikte yapıyor ve Mithat Teker, alzheimer hastası olan eşi Emine Teker'e her gün düzenli olarak kitap okuyor. Yemeklerini de elleriyle yediren Mithat Teker, eşinin tek varlığı olduğunu ve onu hiçbir zaman yalnız bırakmayacağını belirterek iki elinin arasına aldığı Emine Teker'in elini öpüyor.

'61 YIL BANA HİZMET ETTİ ŞİMDİ SIRA BENDE'

Huzurevinin koridorlarında dahi el ele yürüyen Teker çifti, görevlilerin de en sevdiği yaşlı çiftler arasında gösteriliyor. Eşinin kendisine 61 yıl hizmet ettiğini ve sıranın şimdi kendisinde olduğunu belirten Mithat Teker, "61 yıl boyunca beni hiç üzmedi. Zaman geldi evimizde halımız bile olmadı. Ama o sabretti, çalıştı, kazandı, bana getirdi. Bende ona hep yatırım yaptım. Şimdilerde benim sağlık durumum iyi ama onun iyi değil. Bir huzurevine bırakıp kendi keyfime bakabilirdim ama bu benim vicdanıma sığmaz. O bana hizmet etti şimdi hizmet sırası bende" dedi.

Eşinin tüm kişisel ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını da kaydeden Mithat Teker, genç çiftlere her türlü zorlukta mücadele etmeleri ve sabırlı olmaları yönünde tavsiyede bulundu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

Çiftin birlikte koridorda yürürken görüntüleri

Eşine eliyle yemek yedirmesinden görüntü

Eşine kitap okurken görüntü

Huzurevinde anı köşesinde görüntüleri

RÖP: 1: Mithat Teker

RÖP 2: Emine Teker

Mithat Amca Eşinin elini öperken görüntüsü

DHA Muhabiri Alparslan Çınar ANONS

Detaylar

HABER: Alparslan ÇINAR -KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN /ANTALYA,

=====================================

Lisede yediği dayak, şampiyonluğun yolunu açtı

ANTALYA'da, milli takım sporcusu, Türkiye ve Avrupa Açık Muay Thai Şampiyonu Ahmet Ertekin (20), Abu Dabi'de yapılacak dünya şampiyonasında altın madalya hedefliyor. Spor hayatını sürdürebilmek için ailesinden ayrı yaşayan milli sporcu Ertekin, hayalini kurduğu dünya şampiyonluğuyla kötü günleri geride bırakmak istiyor.

Antalya'da oturan Ahmet Ertekin, 4 yıl önce lise döneminde arkadaşları tarafından dövülünce, kendini savunmak için muay thai sporuna başladı. Antrenörü Hasan Urlu yönetiminde antrenman yapan Ertekin, 2 yıl önce ilk kez Türkiye şampiyonasına katıldı ve altın madalya kazandı. Ahmet Ertekin, okulundan mezun olduktan sonra ailesinin Batman'a taşınma kararı üzerine, spor hayatında başarılı olmak için Antalya'da kalmayı tercih etti. Antrenman yaptığı salonda yaşayan, zaman zaman aile büyüklerinin evine giden Ahmet Ertekin, geçimini sağlamak için inşaat işçiliği, restoran ve kafelerde garsonluk, bulaşıkçılık, kuryelik gibi işlerde çalıştı.

AİLESİNDEN AYRI KALDI ANCAK HAYALİNDEN VAZGEÇMEDİ

Muay thai sporunda başarılı olmayı hedefleyen Ahmet Ertekin, milli takım formasıyla geçen yıl katıldığı Antalya Açık Avrupa Federasyon Kupası'nda da şampiyonluk kazandı. Ailsinden ayrı yaşayan ve birbirinden farklı işlerde çalışan Ertekin, tüm zorluklara rağmen spor sevgisinden vazgeçmedi.

Tek başına yaşadığı tüm zorluklarla baş etmeye çalışan Ahmet Ertekin, sporda başarı kazanarak, ailesinin yüzünü güldürüp, hayallerini gerçekleştirmek istiyor. Ertekin, haziranda Abu Dabi'de yapılacak dünya şampiyonası hazırlıklarına devam ediyor.

'ARKADAŞLARIM İTİP KAKIYOR DİYE BAŞLADIM'

Şampiyon sporcu Ahmet Ertekin, hedeflerini şöyle anlattı:

"Lisede insanların, arkadaşlarımın beni itip kakmasından dolayı kendimi savunmak için muay thai sporuna başladım. Spor yaptıkça hedeflerim oldu. Güzel başarılar kazanmak istedim. Spora başladıktan 2 sene sonra Türkiye şampiyonu oldum. Başarımdan dolayı kendimle gurur duydum. Daha iyisini yapmak istedim. Ailem bazı nedenlerden 2 yıl önce memlekete gitmek zorunda kaldı. Ben sporda başarılı olmak için Antalya'da kaldım. Tek başıma yaşıyorum. Her zaman sporda ilerlemeye çalıştım. Türkiye ve Avrupa Kupası şampiyonuyum. Abu Dabi'de düzenlenecek dünya şampiyonasına hazırlanıyorum. Dünya şampiyonu olmak istiyorum. Kendimi ve sporumu ilerletebileceğim işte çalışacağım ve spor hayatımda en iyi olabilmek için çabalayacağım. En büyük arzum şampiyonalarda bayrağımı dalgalandırmak ve İstiklal Marşı'mı okutabilmek."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Sporcunun salona gelişinden görüntüler

Sporcunun Türk Bayrağı'na selam vermesi

Antrenman öncesi hazırlık

Antrenmandan tekli ve hocasıyla antreman yaparken

RÖP: Ahmet Ertekin ile röportaj

Madalyadan yakın plan görüntü

HABER: Tolga YILDIRIM- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,

=====================================

Kornişleri bırakıp, kayak takımı ile kaydılar

KIŞ turizminin gözde kayak merkezlerinden Palandöken'de, ayaklarının altına koydukları korniş ve PVC'lerle kayan çocuklar, hayallerine kavuştu. Bölgede faaliyet gösteren bir otelin yetkililerinin girişimiyle çocuklar, kayak kıyafetleri ve takımlarıyla kayarak, doyasıya eğlendi.

Demirören Haber Ajansı'nın 'Kornişli kayak' haberi ses getirdi. Polat Erzurum Resort Otel Genel Müdürü Bora Kanber, her hafta sonu dağa kornişlerle kaymaya gelen çocukların kayak takımıyla kayma hayalini gerçeğe dönüştürdü. Otelin sağladığı kayak elbiseleri ve kayak takımlarını giyen çocuklar, gün boyu, hep uzaktan baktıkları tatilcilerle birlikte kayıp, doyasıya eğlendi.

Çocuklara destek olunması gerektiğini belirten Kanber, "Bazı dar gelirli aile çocukları imkan bularınca yürüyerek çıktıkları dağda ayaklarının altına korniş ya da PVC koyarak kayak yapıyor. Onlardan birkaçını görünce jest yapalım dedik. Bu çocuklarımıza destek olmak gerek. Biraz destek verilirse inanıyorum ki çok iyi kayakçı olacaklar. Çünkü ayaklarına ilk kez kayak takmalarına rağmen hiçbiri düşmedi. Bunlardan çok iyi kayakçı olur" dedi.

Çocuklardan Mustafa Kemal Ortaokulu 8'inci sınıf öğrencisi Yusuf Taş ise, "Haftasonları arkadaşlarla birilikte yaklaşık evimize yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki Palandöken'e yürüdükten sonra geldiğimiz dağda, çöpten bulduğumuz korniş ya da PVC'lerle kayıyorduk. Tek hayalimiz ise kayağı, herkes gibi kayak takımları ile yapmaktı. Kayaklarla kayanları uzaktan izliyor ve imreniyorduk. Hayallerimiz gerçek oldu. Kayakla kaymak, gerçekten muhteşem bir duyguymuş. Sevinçten sanırım gözümüze uyku girmeyecek. Mahalleye gititğimizde bunu arkadaşlarımıza anlatacağız" dedi.

Çocuklara öğlen yemek de ısmarlayan Otel Müdürü Bora Kanber, onlara istedikleri zaman gelip, kayakla kayabileceklerini söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Çocukların kornişle kaymalarından detay

-Kornişlerden detay

-Evlerinden Palandöken kayak merkezine gitmeleri

-Palandöken kayak merkezinde kornişle kaymaları

-Polat Otel Müdürü Bora Kanber'in çocuklarla konuşması

-Çocukları alıp kayak odasına götürmesi

-Kayak elbiseleri ve kayak takımını giydirmesi

-Kayak takımını giyen çocukların kayak yapmalarından detay

-Bora Kanber ile röp.

-Çocukların yemek yemesi

Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,

=====================================

Cirit atları üşümesin diye soba yakıyorlar

DOĞU Anadolu Bölgesi'nde yoğun kar yağışının ardından yaşanan Sibirya soğuklarında ciritciler, gözü gibi baktıkları atların üşümemesi için ahırları soba yakararak ısıtmaya çalışıyor.

Özelikle ısının geceleri sıfırın altında 35 dereceye kadar düştüğü bölgede, yaban hayatının yanı sıra kümes ve ahırlarda beslenen bir çok hayvanı da olumsuz yönde etkiledi. Erzurum'da, ata sporu ciriti yaşatan kulüplerden biri olan Sancak Atlı Spor Kulübü'de sahip oldukları atların soğuktan etkilenmemesi için ahıra soba kurdu. Sobaları yakarak ahırların ısısını yükseltmeye çalışan kulüp yöneticileri, böylece atları soğuktan korumuş oluyor

Erzurum'un merkez Yakutiye İlçesinin Kombina Semti'ndeki Sancak Atlı Spor Kulübü Başkanı Saffet Fidan, ahırda sobanın dışında atların üzerine battaniye de örttüklerini söyledi. Atlara özellikle kış mevsiminde çok iyi bakılması gerektiğini söyleyen Fidan, "Atlarımızın sağlıklı olması lazım. Bu nedenle ahırda beslediğimiz atların üşümemesi için soba kurduk. Gece ve gündüz de sırtarından battaniyeyi eksik etmiyoruz. Geceleri bir görevli bulunduruyoruz. Sürekli sobayı ve atların üzerindeki battaniyeyi kontrol ediyor. Sobanın üzerinde kaynattığımız suyu atlara verdiğimiz soğuk su ile karıştırıp ılık olarak veriyoruz. Çünkü soğuk su atların sancılanmasına neden olur" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Ahırdaki sobanın yakılması

-Başkan Saffet Fidan ile röp

-Ahırda gece öekimi

-Ciritciler sobanın başında

-Atlara kaşağı yapılması

-Atlara battaniye örtülmesi

-Atların bakıcısı ile röp

Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM,

=====================================


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Meryem Çınar Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title