Haberler

İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Mezarlıkta bulunan 'Fındık' okulun maskotu oldu TOKAT'ın Turhal ilçesinde mezarlıkta bulunan ve 'Fındık' adı verilen yavru köpek, 37 öğrencili Kayacık Köyü Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu'nun maskotu oldu.

Mezarlıkta bulunan 'Fındık' okulun maskotu oldu

TOKAT'ın Turhal ilçesinde mezarlıkta bulunan ve 'Fındık' adı verilen yavru köpek, 37 öğrencili Kayacık Köyü Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu'nun maskotu oldu. Okulun bahçesinde yapılan kulübede yaşayan ve forma giydirilen Fındık, zaman zaman derslere de katılırken, öğrencilere keyifli zamanlar geçiriyor.

İlçeye bağlı Kayacık köyündeki Kayacık Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu Müdürü Ahmet Aktürk ve öğretmenlerden Mustafa Önlen, evlerine giderken mezarlık içerisinde sokak köpeklerin, yavru bir köpeğe saldırdıklarını gördü. Müdahale eden Aktürk ve Önlen, av köpeği melezi olan erkek yavru köpeği kurtararak okula getirdi. Okulun bahçesinde bir köşeye yavru köpek için küçük bir kulübe yapıldı. Yavru köpeği ilk günden itibaren okulun öğrencileri de yoğun ilgi ve sevgi gösterdi. Okulun maskotu haline gelen köpeğe öğrenciler 'Fındık' adını verdi. Öğrencilerin peşini bırakmayan Fındık ders saatlerinde de öğrencilerle birlikte sınıfa girmeye başladı. Okul Aile Birliği Başkanı Bedriye göçer, öğrencilerle sırada oturan Fındık'a forma dikti. Formayla öğrenciler arasında dolaşan sevimli yavru köpek ilgi çekti.

'BAKANIMIZIN PAYLAŞIMI AKLIMIZA GELDİ'

Sınıf öğretmeni Mustafa Önlen, Fındık'ın okulun maskotu haline geldiğini belirterek, "Okul çıkışı eve doğru giderken yavru köpeğin büyük köpekler tarafından sıkıştırıldığını gördük. Önce onu korumaya aldık. Sonra Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk'un 'Müfredattaki kitaplara istediğiniz kadar hayvan sevgisi ile ilgili paragraf koyun. Hiçbir şey bir köpek sevgisi, bir çocuğun okula geldiğinde köpeğe günaydın demesinin yerini alamayacaktır" paylaşımı aklımıza geldi. Ondan esinlenerek köpeğimizi okula getirdik. Ondan itibaren çocuklarda inanılmaz derecede değişimler fark ettik. Çocuklar köpeği besleyerek sorumluluk sahibi oldular. Okula devam etmeye başladılar. Birbirlerine zorbalık yapmamaya başladılar. Köpeğin hikayesini de biliyorlardı. Hatta teneffüslerde dışarıda köpeğin üşüdüğünü görüp, içeriye alarak sobanın yanında ısıtıyorlar" dedi.

'ÖNLÜK GİYMESİ ESPRİ İLE BAŞLADI'

Öğrenci ve velilerde büyük bir değişim olduğunu ve Fındık'a önlük diktiklerini anlatan Önlen "Konu, madem sınıfa geliyor o zaman önlük giymesi gerekiyor diye espri ile başladı. Okul aile birliği başkanımız hemen bir önlük dikip okulumuza getirdi. Köpeğe giydirdik ve inanın veliler de bile değişim oldu. Velilerimiz köpeği gördü, okuldan gitmek istemediler. Velilerimiz köpekle fotoğraf çektirdi, onunla oynadı ve sevdiler. Onlar da aslında köpeğin bir can olduğunu fark ettiler. Bu da bizi inanılmaz mutlu etti. Çocuklarımız resim derslerinde ev, anne ve baba çizer. Fındık sınıfa girdiğinden belli çocuklar mutlaka resmin bir kısmına köpek de çiziyorlar. Köpeğin ismini ise çocuklar koydu. Her şeyleri ile çocuklar ilgileniyorlar" diye konuştu.

Öğrenciler ise 'Fındık'ı çok sevdiklerini ve onu kendi elleriyle beslediklerini söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Okuldan görüntüler

-Önlük giydirilen köpeğin görüntüsü

-Sınıfta öğrencilerle görüntüleri

-Öğrencilerin ilgisi ve sevgisi

-Sınıf öğretmeninin açıklamaları

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ-Yaşar Erkan İÇEN/TURHAL(Tokat),

Haber Kodu : 200219040

=============================

TIR'dan atlayıp kaçan angus, ilçeyi birbirine kattı

HATAY'ın İskenderun ilçesinde yurt dışından getirilen angus, taşındığı TIR'dan atlayarak kaçtı. Cadde ve sokaklarda koşup, sağa sola ani hareketler yapan angus, uyuşturucu silahıyla vurularak yakalandı.

İskenderun Limanı'nda gemiden indirilip TIR'a yüklendikten sonra nakli gerçekleştirilen angus, ilçe merkezine yakın bölgede dorseden atlayıp kaçtı. İlçe merkezine giren angus, araç trafiğinin yoğun olduğu caddelerden koşmaya başladı. Yaptığı sağa sola ani hareketlerle korku salan angusun yakalanması için çalışma başlatıldı. Angus, girdiği bir evin bahçesinde kıstırıldı. Polis ekipleri bahçe kapısını kapatıp, çevrede güvenlik önlemi aldı.

MERAKLA İZLEDİLER

Bölgeye getirilen uyuşturucu silahı ile angus vurularak sakinleştirildi. Angusun yakalanmasını çevreden toplanan vatandaşlar merakla izlendi. Bazı vatandaşlar angusla selfie çekti.

Ayakları iple bağlanan angus, vinç yardımıyla evin bahçesinden alındı. Çekiciye, vinç yardımıyla yüklenen angus, tekrar TIR'ın dorsesine konulmak üzere bölgeden götürüldü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Caddede koşan angus

-Yola çıkması ve araçların arasında koşması

-Vatandaşların yanından geçmesi

-Görevlilerin angusu yakalamaya çalışması

-Angusun bir evin bahçesine girmesi

-Kapısını örten bir vatandaşın 'kaçın' diye bağırması

-Polislerin çevrede güvenlik önlemi alması

-Elinde silahla liman görevlilerinin gelmesi

-Görevlilerin uyuşturucu silah ile angusu vurması

-Çevrede toplananların olayı izlemesi

-Bayıltılan angusun vinç ile alınması ve yüklenmesi

-Vincin üzerinde görevlilerin angus ile öz çekim yapması

Haber-Kamera: Ufuk AKTUĞ/İSKENDERUN,(Hatay),

=============================

Manken, 40 kiloluk gelinliği taşıyamadı

DİYARBAKIR'da düzenlenen gelinlik defilesinde, 10 metre uzunluğunda duvağı olan taşlarla kaplı 40 kilo ağırlığındaki gelinliği giyen manken, podyum ortasına yığılıp, kaldı. Ağırlığı taşıyamayınca oturmak zorunda kalan manken, görevlilerin yardımıyla kalkıp, defileyi tamamladı.

Diyarbakır'da bir gelinlik mağazası, 2020 ürünlerini tanıtmak için 4'ü yabancı 7 mankenin bodyuma çıktığı defile düzenledi. Nişan, abiye ve gelinliklerden oluşan özel tasarımların yer aldığı defilede, mankenler Türkçe, Kürtçe ve İngilizce müzikler eşliğinde podyuma çıktı.

Defilenin en çok dikkati çeken gelinliği ise taşlarla kaplı olan, 10 metre uzunluğunda duvağı bulunan 40 kilo ağırlığındaki gelinlik oldu.  Ancak gelinliği giyen manken, ağırlığı taşıyamayacınca olduğu yere oturdu.  Manken, görevlilerin yardımıyla kalkıp, defileye devam etti.

Mağaza sahibi Mehmet Kaymak, bölgede defilelerin artması gerektiğini söyleyerek, "Böyle çalışmalarımız daha önceden oldu, inşallah önümüzdeki günlerde de olacak. Bölgemizde bu tür etkinliklerin daha sık olması için faaliyet yürütüyoruz. Savaşların yerine barışın olması, bu tür etkinliklerin devamlı olması için faaliyet gösteriyoruz. 40 kiloluk gelinliğimiz tamamen taşlı olması nedeniyle çok ağır. Bazı gelinlerimiz tercih ettiği için böyle bir tasarım yaptık" dedi.

'DİYARBAKIR'A SIK SIK GELİYORUZ'

Defilede yer alan Rus manken Marina Nasedkina da Diyarbakır'a sık sık geldiklerini belirterek, "Diyarbakır'a onuncu gelişim. Diyarbakır çok güzel bir şehir, insanları çok sıcak. Bizi severek izliyorlar. Biz bu şehri çok sevdik. Rusya'ya gidince fotoğrafları, videoları gösteriyorum" diye konuştu.

Bulgar manken Alisa Ganeva ise kente ilk defa geldiğini ifade ederek, "Çok kibar insanlar. Çok sevdim burayı. Çok mutluyum burada olduğum için. Gelinlikler mükemmel. Abiyeler de çok şık" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------

Gelinliklerden detay

Mehmet Kaymak'ın konuşması

Marina Nasedkina'nın konuşması

Alisa Ganevanın konuşması

Podyumdan detay

Genel ve detay

Haber Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ/ DİYARBAKIR,

=============================

Evin müştemilatına 10 tonluk kaya düştü: 3 kişi canını zor kurtardı

KONYA'da dağın eteğindeki bir evin müştemilatının üzerine yaklaşık 10 ton ağırlığında kaya parçası düştü. Gelini ve 2 torunun son anda kurtulduğunu belirten Mehmet Özek (65), "Gelinim, iki çocuğuyla orada yemek yapıyordu. Gürüldü sesini duyunca çocuklarını alıp hemen çıkmış ve ardından da kaya düştü. Canlarını son anda kurtardılar" dedi.

Olay, dün  saat 20.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Sille Mahallesi Baraj Caddesi'nde Mehmet Özek'e ait evi ahşap evin müştemilatında meydana geldi. Mehmet Özek'in aynı zamanda yemek pişirmek içinde kullandıkları müştemilatın üzerine belirlenemeyen nedenle dağın eteğinden yaklaşık 10 ton ağırlığında kaya parçası düştü. Müştemilat kullanılmaz hale gelirken, ev mühürlenip, sokakta ulaşıma kapatıldı. Gelini ve 2 torunun son anda kurtulduğunu belirten Mehmet Özek, "Gelinim, iki çocuğuyla orada yemek yapıyordu. Gürüldü sesini duyunca çocuklarını alıp hemen çıkmış ve ardından da kaya düştü. Canlarını son anda kurtardılar.  25 yıldır bu evde oturuyorum. Zaman zaman küçük çaplı dağın eteğinden kaya parçaları düşüyordu; ama bu kadar büyük olmamıştı." dedi.

AFAD ve belediye ekiplerinin bugün hasar tespit yapacakları öğrenilirken, ev mühürlendiği için Özek ailesinin bir yakınlarının yanında kalmaya başladığı belirtildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

Müştemilattan detay

Kaya parçasından detay

Genel ve detay

Mehmet Özek röp.

Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA

=============================

Ameliyatta unutulan gazlı bez nedeniyle ölüme soruşturma izni

ANTALYA Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 5 yıl önce olduğu açık kalp ameliyatı sırasında unutulan gazlı bez nedeniyle geçen ay yaşamını yitiren Mehmet Demirci'nin (65) ölümüyle ilgili Antalya Valiliği'nin soruşturma izni vermeme kararı, Bölge İdare Mahkemesi tarafından bozuldu. Antalya Savcılığı, hastanede görevli 5 doktor ve diğer sorumlular hakkında soruşturma başlattı.

Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde oturan inşaat ustası evli ve 2 çocuk babası Mehmet Demirci, Ağustos 2015'te Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde açık kalp ameliyatı oldu. Mehmet Demirci, 7 Ocak 2019'da evden çıktıktan sonra işe giderken fenalaşınca ambulansla Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne kaldırıldı. Vücudundaki bir damardan kan sızıntısı olduğu tespit edilen Mehmet Demirci, ameliyata alındı. Doktorlar, ameliyat sırasında Demirci'nin aort damarının arkasında yarım metre uzunluğunda gazlı bez olduğunu tespit etti. Ameliyatta çıkarılan gazlı bezin aort damarına zarar verdiği belirlendi. Demirci, ameliyatın ardından tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinde yaşamını yitirdi. Mehmet Demirci, Kilimli ilçesinde toprağa verilirken, oğlu Eray Demirci, babasından gazlı bez çıktığını öğrenince büyük şok yaşadı.

İDARE MAHKEMESİNDEN 'SORUŞTURMA İZNİ' KARARI

Babasının ölümünün ardından hukuk mücadelesi başlatan Eray Demirci, avukatıyla birlikte savcılığa giderek Antalya'daki ameliyatı yapan doktorlardan şikayetçi oldu. Antalya Valiliği, 3 Temmuz 2019'da verdiği kararda sorumlu doktor ve sağlık personeli hakkında soruşturma izni vermedi. Demirci, Konya Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurarak Valiliğin kararına itiraz etti. Demirci'yi haklı bulan mahkeme, Valiliğin 'soruşturma izni verilmemesi' kararını kaldırdı. Kararda, alınan bilirkişi raporunda Mehmet Demirci'nin vücudunda gazlı bez unutulduğunun sabit olduğu ve soruşturma izni verilmesi için gerekli belgelerin sabit olduğuna vurgu yapıldı. Kararda; Şikayet konusu olayda, ilgililerin kusuru bulunup bulunmadığının Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılacak olan adli tahkikat ve ayrıntılı araştırma ile ortaya çıkacağından konu hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca araştırma yapılabilmesi için ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesi gerekirken, verilmemesinde hukuken isabet görülmemiştir." denildi.

SORUŞTURMA AÇILDI

Kararın ardından ameliyatta görev alan sorumlular Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanları M.E., M.Y., genel cerrahi uzmanı C.Ö.E., anestezi uzmanı A.S.K., asistan doktor F.Y., anestezi teknisyeni V.A. ve hemşire A.K. hakkında soruşturma izni verildi. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın ardından başlatılan soruşturma kapsamında sorumlu doktor ve diğer sağlık görevlilerinin olayda ihmali olup olmadığı tespit edilecek.

SORUMLULARIN CEZALANDIRILMASINI İSTİYORUM

Mehmet Demirci'nin Antalya'nın Alanya ilçesinde oturan oğlu Eray Demirci, sorumluların cezalandırılmasını beklediğini söyledi. Babasının ihmal nedeniyle yaşamını yitirdiğini öne süren Eray Demirci, şöyle dedi:

"Gazlı bez, babamın aort damarını arkasında sarılı vaziyette unutulmuş. Biz istiyoruz ki, bu gazlı bez hangi hastanede, hangi ameliyat, hangi operasyon sırasında kimler tarafından unutuldu bunlar tespit edilsin, sorumlular cezasını çeksin. Ben şu an kendimi babama karşı borçlu hissediyorum. Buna sebep olanlar bu cezayı aldıktan sonra benim içim ancak o zaman rahatlayacak. Bu gazlı bez, aort damarını çürütmesiyle damarın patlamasına sebep oluyor. Bu son vefat ettiği operasyon sırasında aort damarına defalarca dikiş atılıyor, ama bu damar çürüdüğü için dikiş tutmuyor. Babamı kaybetme sebebimiz bu. Babamın ölümüne sebep olan hastane ve sorumluların belirlenip cezasını çekmesini istiyorum. Babama karşı içimdeki hissettiğim borç bundan dolayı ve inşallah soruşturma neticesinde sorumlular cezasını çeker."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Eray Demirci ile röp.

-Zonguldak hastane detayı

-Antalya Araştırma Hastanesi görüntüsü

-Ölem Mehmer Demirci'nin fotoğrafları

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,

Haber Kodu : 200219058

==================================

25 milyonluk Şangay'da, koronavirüs endişesiyle sokaklar boşaldı

ÇİN'in Vuhan kentinde ortaya çıkan 'koronavirüs' nedeniyle dünyanın en kalabalık şehirlerden biri olan yaklaşık 25 milyon nüfuslu Şangay kentinde, karantina olmamasına karşın, sokaklar boşaldı. Şangay Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Yüksek Lisans yapan Necati Demircan, alışveriş için gidilen dükkanlarda bile ateş ölçümü yapıldığını ifade ederek, "Bize ikamet kartları verildi. Bu kartlar, bizim bu bölgede yaşadığımızı ve şehir değiştirmediğimizi gösteriyor. Bu karta sahipseniz dilediğiniz saatte giriş çıkış yapmakta serbestsiniz" dedi.

Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan 'koronavirüs', dünyanın en kalabalık şehirlerden biri olan Şangay'ı hayalet şehre dönüştürdü. Virüs nedeniyle karantina olmamasına rağmen zorunlu olmadıkça halkın büyük çoğunluğu dışarı çıkmadığı için normal zamanlarda dolu olan sokaklar, boş kaldı. Bilecik'ten yüksek lisans eğitimi için 1,5 yıl önce Şangay'a giden ve Şangay Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde eğitim gören Necati Demircan, kentteki durumu DHA ile paylaştı. Karantina uygulanmadığı için kentte sokağa çıkma yasağı olmadığını ifade eden Demircan, 10 Şubat'tan itibaren önem sırasına göre dükkanların yeniden açılarak hizmet vermeye başladığını söyledi.

Çin halkının normal hayatlarına devam ettiğini, ancak çok gerekmedikçe sokağa çıkmadığını anlatan Necati Demircan, alışveriş için gidilen dükkanlarda bile ateş ölçümü yapıldığını anlattı. Girdiği bir dükkanda da kendisine yapılan ateş ölçümünü kamerayla görüntüledi. Okula günlük olarak sağlık raporu verdiklerini ve kentte dolaşabilmek için ikamet kartlarını kullandıklarını belirten Demircan, "Koronavirüs nedeniyle yaşamın durduğu sanılıyor. Şu an bildiğimiz 66 bin vaka var. Bu vaka sayısının 55 bine yakını Vuhan şehrinde. Burada en tehlikeli bölge Vuhan, onun dışında yerlerde hayat oldukça normal. Hastalığın başladığı günden bu yana Şangay'da çok sıkıntı yaşamadık. İnsanlar işlerine ya da evlerine gidiyor. Sokağa çıkma yasağı yok, taze meyve ve sebzeye ulaşmakta sorun yaşamadık. Ancak yine de gerekmedikçe insanlar sokağa çıkmıyor" dedi.

'OKULLAR ONLİNE EĞİTİME GEÇİYOR'

Virüs nedeniyle şehirde büyük panik yaşanmadığını ve alışveriş yapabildikleri çok sayıda iş yeri olduğunu ifade eden Demircan, "Çinliler panik halinde alışverişe yönelmedi, normal hayatlarına devam ediyor. Okulda günlük kontrollerimiz yapılıyor. Okula her gün rapor veriyoruz. Şu anda okullar tatil, yakın bir zamanda okullar online eğitim sistemine geçiyor. Virüs tehlikesi tamamen ortadan kalktığında da normal eğitime geçilecek. Çin'de sokağa çıkma yasağının olduğu söyleniyor. Bize ikamet kartları verildi. Bu kartlar, bizim bu bölgede yaşadığımızı ve şehir değiştirmediğimizi gösteriyor. Bu karta sahipseniz dilediğiniz saatte giriş çıkış yapmakta serbestsiniz. Çok tehlikeli bölgeler için dışarı çıkma yasağı var. Önem sırasında göre dükkanlar 10 Şubat'tan itibaren açılmaya başladı. Girdiğiniz dükkanlarda ateş ölçümü de yapılıyor. Dükkanlarda çalışanlarda sağlık kontrolünden geçiriliyor ve çalışmaya devam etmeleri böyle sağlanıyor" diye konuştu.

Şangay'da halkın büyük çoğunluğunun zorunlu olmadıkça dışarı çıkmadığını belirten Necati Demircan, bu nedenle kentin sokaklarının da boş olduğunu sözlerine ekledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Şangay sokakları

-Necati Demircan'ın anlatımları

-Dükkanlara girmesi

-Ateş ölçümü yapılması

-Meyve ve sebze pazarı

-Şangay'daki boş sokaklar

-Trafikteki araçlar

-Maskeli insanlar

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Cafer ELMAS/BİLECİK,

Haber Kodu : 200219049

==========================

Denizli'de dolandırıcılık şüphelisinin mağdurları, yakınları oldu

DENİZLİ'nin Pamukkale ilçesinde, otomobil alım satım işine girdiğini söyleyerek, başta amcası, dayısı gibi yakın akrabaları olmak üzere birçok kişiyi toplam 4 milyon TL dolandıran Türker S. (37), ortadan kayboldu. Mağdur akrabalar ve arkadaşlar Türker S.'den şikayetçi oldu. Akrabası Sefa S., "Selam verip, aldığı herkesi dolandırmış. Herkes mağdur, ocağımız söndürdü" dedi.

Kayhan Mahallesi'nde ayakkabı mağazası bulunan evli ve 2 çocuk babası Türker S., bir süre önce iş yerini kapattı, daha sonra da otomobil galerisinde ortak olduğu söyleyip, çeşitli lüks araçlarla mahalleye gelmeye başladı. Akraba ve arkadaşlarının güvenini sağlayan Türker S., bu kişilere daire ve otomobil alım- satımı yapacağını söyleyerek, ortak olmalarını isteyip, satıştan kar payı vereceğini söyledi. İddiaya göre, Türker S. bu şekilde başta babası, amcası, teyzesi, dayısı, bacanağı ve yeğenleri olmak üzere birçok akrabası ile yakın arkadaşından 20 bin ila 200 bin TL arası para topladı. Türker S.'nin işine ortak olabilmek için birçok kişi bankadan kredi çekti. Paralarını aldığı kişilere konuyu kimseye söylememeleri için uyarak Türker S., piyasadan yaklaşık 4 milyon TL para toplayıp, ortadan kayboldu. Para veren, birbirlerinden haberleri olmayan akrabaları ve arkadaşları, dolandırıldıklarını Türker S. ortadan kaybolunca anladı. Başta amcası olmak üzere bütün akrabaları ve arkadaşları, emniyete giderek Türker S.'den şikayetçi oldu.

'BU KADAR KİŞİYİ DOLANDIRDIĞINA GÖRE BU PARALAR GERİ GELMEZ'

Türker S.'den şikayet olan dayısı Süleyman Öğmen, "Ben dayısıyım. Oğluma yeni otomobil alacağını söyleyerek, 80 bin TL kredi çektirmiş, Bir de oğlum, elindeki otomobili vermiş. Oğlumu uyardım ama dinlemedi. Şimdi mağdur olduk. Bu kadar kişiyi dolandırdığına göre bu paralar geri gelmez" dedi.

'DOLANDIRILDIĞIMI FARK ETTİĞİMDE ÇOK GEÇTİ'

Türker S.'nin eşinin dayısı Mevlüt Konaç, "Benden 100 bin TL aldı. 2 ayda ödeyeceğini söyledi, ancak ödemedi. Dolandırıldığımı fark ettiğimde çoktan ortadan kaybolmuştu. Tek olmadığımı öğrendim. Güya herkesten para alıp, ortadan kaybolmuş. Bende kredi çekerek vermiştim, şimdi kredinin borçlarını ödeyemiyorum. Zor durumdayım" diye konuştu.

'BANA 'ZOR DURUMDAYIM' DEDİ'

Türker S.'ye kredi çekerek 52 bin TL verdiği belirten bacanağı Ali Dağdaş, "Bana zor durumda olduğunu söyleyerek para istedi bende kredi çekerek verdim. Akrabalıktan dolayı verdim. Böyle olacağını bilsem kesinlikle vermezdim, şimdi ben zor durumdayım. Ben de şikayetçi oldum bulunmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

En yakın arkadaşlarından Emin Tuncer ise, "Ben de arkadaşım olduğu için kendisine güvenip, 50 bin TL verdim. Ödeyeceğini söyledi ancak şimdi ortadan kayboldu. Hepimizi mağdur etti" dedi.

'SELAM VERİP, SELAM ALDIĞI HERKESİ DOLANDIRDI'

Yaklaşık 150 bin TL dolandırıldığını ifade eden Türker S.'nin akrabası Sefa S., "Selam verip, aldığı herkesi dolandırmış. Otomobil ve daire alım satım işine ortak yapacağını söyleyerek, paralar toplamış. Dolandırılan kişi sayısı çok fazla. Amcası, teyzesi, dayısı, enişteleri, kuzenleri, yeğenleri kim varsa dolandırmış. Nerede olduğu bilmiyoruz, ulaşamıyoruz. Herkes mağdur, ocağımızı söndürdü. Bulunmasını istiyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Dolandırılan kişilerden detay

Dolandırılan kişilerin senetleri göstermesi

Dolandırılan dayısı Süleyman Öğmen, eşinin dayısı Mevlüt Dağdaş, bacanağı Aliu Dağdaş, arkadaşı Emin Tuncer ve akrabası Sefa Say ile röp.

Haber- Kamera: Ramazan ÇETİN/DENİZLİ,

Haber Kodu : 200219017

==========================

Bu da motosikletli çoban

MUĞLA'da, Kıbrıs Gazisi İrfan Güden (67), emekliliğinin ardından besicilik yapmaya başladı. Güden'i diğer çobanlardan ayıran özelliği ise keçilerini motosikletiyle takip ediyor olması. Bacağındaki rahatsızlık nedeniyle motosiklet kullandığını belirten Güden, Yanıma gelen arkadaşlarım 'motosikletle çobanlık mı oluyor' diyerek şakalaşıyor" dedi.

?Menteşe ilçesine bağlı Kafaca Mahallesi'nde oturan Kıbrıs Gazisi emekli, evli ve 3 çocuk babası İrfan Güden, boş zamanlarını keçilerine çobanlık yaparak geçiriyor. Sabah saatlerinde ağılındaki 25 keçiyi çıkaran Güden, ardından motosikletine binip, hayvanlarını takip ediyor. Diğer çobanlar gibi yürüyerek hayvanlarını otlatmak yerine bacaklarındaki rahatsızlık nedeniyle motosikletiyle keçilerini takip eden Güden'i görenler ise şaşırıyor. Akşam saatlerine kadar keçileriyle vakit geçiren Güden, ardından aynı şekilde evine dönüyor.

Besilik keçilerini satmak için hazır hale getirdiğini belirten Güden "Çobanlık hobi olmaya başladı. Bu kadar az hayvandan büyük paralar kazanılmayacağını biliyorum. Akşama kadar kahvehane köşelerinde oturmaktansa, bu işi yapmak daha iyidir. Ancak yürümek zor geliyor. Bacaklarımdan rahatsızım. Bu nedenle çobanlık yapmak zorunda kalıyorum. Yanıma gelen arkadaşlarım 'motosikletle çobanlık mı oluyor' diyerek şakalaşıyor" dedi.

Güden, besiciliğin iş bulamayanlar için güzel bir uğraş olduğunu, 5 koyun satın alınsa her birinin 2 kuzu doğurduğu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-İrfan Güden'in motosiklet kullanırken görüntüsü

-İrfan Güden'in motosiklet ile keçilerini takip etmesi

-Yol kenarında otlayan keçilerden görüntü

-İrfan Güden ile röp.

Haber: Cavit AKGÜN- Kamera: Aykut KURT / MUĞLA,

Haber Kodu : 200219023

================================

Günde 60 lirayla 3 çocuk okutuyor

ANTALYA'da, astım hastası olan ve engelli raporu bulunan Zehra Deligözoğlu (51), birlikte yaşadığı 3 oğlunu okutabilmek için 60 TL'ye pazarlarda mısır satıyor. Yaşam mücadelesiyle örnek olan Deligözoğlu en büyük isteğinin çocuklarının okullarını bitirdiğini görebilmek olduğunu söyleyerek, "Bütün hemcinslerime sesleniyorum. Korkmasınlar, ayaklarının üzerinde dursunlar. Kadınlar güçlü ve kuvvetli durduktan sonra hiçbir şey olmaz" dedi.

Yaklaşık 30 yıl önce ailesiyle İran'dan gelip, Antalya'ya yerleşen Zehra Deligözoğlu, burada evlendi. Evliliğinden 3 çocuğu olan Deligözoğlu, 7 yıl önce boşandı. Çocuklarıyla birlikte Santral Mahallesi'nde kiralık bir eve yerleşen ailenin oturduğu bina, kentsel dönüşüm projesi nedeniyle bir süre sonra yıkıldı. Aile, Antalya Yardımlaşma Platformu üyelerinin yardımıyla yeni bir eve yerleşti. Astım ve hipertansiyon hastası olan, bu nedenle engelli raporu bulunan Deligözoğlu, yaşadığı tüm zorluklara rağmen 3 çocuğuna bakabilmek için pazarlarda günlük 60 TL yevmiye ile mısır satmaya başladı.

Pazarlarda çoğu zaman zabıtalardan kaçmak zorunda kalan Zehra Deligözoğlu'nun müşterileri ve pazar esnafıyla arası oldukça iyi. Yazları günlük 120 TL kazanabilmek için başka şehirlere çalışmaya giden Deligözoğlu, 3 çocuğuna hem annelik hem babalık yapıyor. Deligözoğlu'nun en büyük oğlu Cihan (21) üniversitede okuyor. Hüseyin (18) üniversite sınavına hazırlanıyor, en küçük oğlu Efe (13) ise ortaokulda okuyor. Kazandıklarıyla çocuklarına bakmaya çalışan Zehra Deligözoğlu'nun en büyük isteği ise 3 oğlunun da okullarını bitirdiğini görebilmek.

'ÇOCUKLARIMI OKUTABİLMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIM'

Eski eşiden 7 yıl önce boşandığını söyleyen Deligözoğlu, "Çocuklarımı okutabilmek için mücadele ediyorum ve okullarını bitirmelerini istiyorum. Pazarlarda yevmiye ile bardakta mısır satıyorum. Bazen arkadaşlarım çağırıyor, onların yanında simit satıyorum. En büyük hayalim 3 oğlumun da okullarını bitirip ülkeye yararlı işler yapmaları. Allah bana kuvvet verdiği sürece onları okutabilmek için çalışacağım" dedi.

'KADINLAR AYAKLARI ÜZERİNDE DURSUN'

En büyük başarısının çocukları olduğunu belirten Deligözoğlu, "Ben astım hastayım, engelli raporum var ama hiçbiri önemli değil, ayakta durmaya çalışıyorum. Bütün hemcinslerime sesleniyorum. Korkmasınlar, ayaklarının üzerinde dursunlar, çocuklarını okutsunlar. Kadınlar güçlü ve kuvvetli durduktan sonra hiçbir şey olmaz. 7 senedir eski eşimden ne bir yardım ne nafaka alıyorum. Çocuklarımı okutmaya çalışıyorum, en büyük oğlum üniversiteye başladı" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Zehra Deligözoğlu pazarda çalışırken görüntüleri

Mısır tezgahından detaylar

Zehra Deligözoğlu evde görüntüleri

Zehra Deligözoğlu ve oğlunun görüntüleri

Zehra Deligözoğlu Röp.

HABER -KAMERA: Semih ERSÖZLER/ANTALYA,

Haber Kodu : 200219029

===============================

Fenomen Simitçi Ahmet dişlerine kavuştu, patent peşine düştü

SİVAS'ta yöresel şiveyle söylediği 'Sabaha kadar buradayız' sözü ile fenomen olan Simitçi Ahmet Yaşin(40) dişlerine kavuştu. Eskiden yemek yemekte güçlük çektiğini belirten Yaşin "Dişlerim çok güzel oldu. Eskisinden çok daha güzel oldu. Eskiden çok zorluk çekiyordum, şimdi ise çok rahatım" dedi. Yaşin, kullandığı 'Sabaha kadar burdayız' sözünün patentini alacağını söyledi.

Beşiktaş galibiyetini kutlarken amatör videoya yansıyan yöresel şiveyle 'Sabaha kadar buradayız' sözleri ile sosyal medyanın gündemine düşen Demir Grup Sivasspor taraftarı Ahmet Yaşin'in dişleri yaptırıldı. Sivaslı iş insanı Erdoğan Bozatlı tarafından Suşehri ilçesindeki özel bir klinikte dişleri yaptırılan Simitçi Ahmet'in mutlu olduğu görüldü. Sabah saatlerinde implant yöntemiyle yapılan dişlerine kavuşan Ahmet Yaşin, il merkezine gelerek yeniden simit satışına başladı. Kent meydanında simit satan Ahmet'e vatandaşların ilgisi de devam etti. Simitçi Ahmet'i görenler yanına gelerek simit alıp, fotoğraf çektirdi.

'DİŞLERİM ÇOK GÜZEL OLDU'

Üst dişlerinin olmaması nedeni ile zorluk çektiğini belirten Yaşin, "Erdoğan başkanıma dişlerimi yaptırdığı için teşekkür ederim. Dişlerim çok güzel oldu. Eskisinden çok daha güzel oldu. Eskiden çok zorluk çekiyordum, şimdi ise çok rahatım. Görenler de memnun oluyor. Fenomen olduktan sonra simit satışlarım da çoğaldı. Ayriyeten geliyorlar, benimle fotoğraf çektiriyorlar. Dişlerimin yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi.

'PATENTİNİ ALACAĞIM'

'Sabaha kadar buradayız' sözüyle ilgili çeşitli yapımcılardan teklif aldığını ve klip çekimlerine katıldığını belirten Ahmet Yaşin, "Bu söz sadece bana ait. Benim arkamdan kimse bu sözle ilgili birşey söylemesin. Patent başvurusunu da yapacağım. Dizilerde ve televizyonlarda izinsiz kullanılmasını istemiyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Simit tezgahındaki görnütüleri

-Yeni yaptırdığı dişlerini göstermesi

-Konuşmaları

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,

Haber Kodu : 200219037

===========================

Yeni doğan kuzunun çıkardığı ses, şaşırttı

Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinde yeni doğan kuzunun, 'anne' sözüne yakın bir ses çıkarması, şaşırttı.

Andırın ilçesi Yeşilova Mahallesi'nde çiftçilik yapan Selçuk Baran, yeni doğan kuzusuna, 'Anne' diye seslendi. Kuzu da 'Anne' sözüne yakın bir ses çıkardı. Bunun üzerine cep telefonunun kamerasını açan Selçuk Baran, o anları kayda aldı. Selçuk Baran her 'anne' diye seslendiğinde kuzu de bu sese yakın bir ses çıkardı. Yaklaşık 2 saat sonra, annesinin emzirdiği kuzu, diğer kuzular gibi melemeye başladı.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

İskender ZENGİN/ANDIRIN (Kahramanmaraş),

============================

Saros'ta '7 metrelik' köpekbalığı cep telefonu kamerasında

ÇANAKKALE'de Saros Körfezi'nde sahilde oltasıyla balık tutan amatör bir balıkçı, deniz üzerinde yüzgeçlerinden fark ettiği dev köpekbalığını görünce hem heyecanlandı hem paniğe kapıldı. Bu anları cep telefonuyla kaydeden amatör balıkçı, 'Olta atarken yaklaşık 6-7 metre uzunluğunda bir köpek balığına denk geldim. İnanılmaz" dedi.

Gelibolu Yarımadası'ndaki Saros Körfezi Bolayır mevkisinde oltasıyla balık avlayan amatör bir balıkçı yaklaşık 15 metre açıkta kıyıya paralel olarak yüzen bir köpekbalığını yüzgecinden fark etti. Hemen cep telefonuyla bu anları görüntüleyen amatör balıkçı yaşadığı heyecanı çektiği videoda şu sözlerle ifade etti:

"Saros'ta olta atarken yaklaşık 6-7 metre uzunluğunda bir köpek balığına denk geldim. İnanılmaz. Kıyıya çok yakın bir yerde geziyor. Hayatımda ilk defa bir köpekbalığını bu kadar yakından gördüm. İşte görüyorsunuz kayalıklar ve köpekbalığı. Harika."

Çektiği videoyu WhatsApp gruplarında paylaşan amatör balıkçı, dalgıç arkadaşlarını uyararak köpekbalığının Bolayır mevkisinde gözden kaybolduğunu söyledi.

Gelibolu'da 'Aksu-10' isimli teknesiyle balıkçılık yapan Volkan Çetin de 2 gün önce Saros Körfezi Baklaburnu mevkisinde avlanırken, dev köpekbalığıyla karşılaştığını söyledi. Çetin, "Teknemle ağ bırakmaya giderken deniz üzerinde iki yüzgecini fark ettiğim bir köpekbalığı gördüm. Kıyıda olta balıkçıları da vardı. Merak edip, balığın yanına doğru gittik. Benim teknem 7 metre boyunda köpekbalığı ise teknenin boyundan daha büyüktü. Yanına kadar gittik ve gördük. Bitkin gözüküyordu. Ama çok yaklaşınca dibe dalarak gözden kayboldu" dedi.

Görüntü dökümü

-Köpek balığının denizdeki görüntüsü

-Balıkçının konuşması

-Balıkçı röp

-Akya balığı arşiv

-Genel detay

Burak GEZEN/ÇANAKKALE,

============================

Ağabeyinin pastanesi ve park halindeki aracına arkadaşı ile molotoflu saldırıda bulundu

UŞAK'ta, ağabeyinin pastanesi ve park halindeki hafif ticari aracına, molotofkokteyli saldırıda bulunduğu işyerinin güvenlik kameraları tarafından belirlenip, gözaltına alınan Yusuf E. (31) ve yanındaki ismi 'Elzem' olduğu öğrenilen Azeri arkadaşı sevk edildikleri adliyede tutuklandı. Olayın azmettiricisi olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Yusuf E.'nin babası İsmail E. (70) ise sevk edildiği adliyede kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Uşak'ta işsiz olan Yusuf E., geçen 13 Şubat'ta, saat 06.50 sıralarında, yanında Azerbaycan uyruklu 'Elzem' ismindeki arkadaşı ile, husumetli olduğu ağabeyi Bülent E.'nin (46) Özdemir Mahallesi, Arda Sokak'taki pastanesinin önüne geldi. İki arkadaş yanlarında getirdikleri molotofkokteylleri ateşleyip, 2'sini Bülent E.'nin pastanesine diğer 2'sini de dükkanın karşısındaki park halindeki 64 DK 844 plakalı hafif ticari aracına fırlattı. Kısa bir süre pastane ve aracın yanışını izleyen ikili, koşarak uzaklaştı. Alevleri fark eden çevre binadakiler durumu polis ve itfaiyeye bildirdi. Bu sırada gelen çevredeki bir kişi, yerde birikmiş olan yağmur sularını elindeki kovaya doldurup, araca dökerek, alevlere ilk müdahaleyi yaptı. İtfaiye ekiplerini de gelmesiyle otomobil ve işyerindeki alevler söndürüldü. Olay anı işyerinin güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendi.

Bülent E., görüntülerle birlikte polise şikayetçi oldu. Görüntülerden yola çıkan polis, Bülent E.'nin otomobile, yanındaki ismi 'Elzem' olduğu öğrenilen Azeri uyruklu kişinin de pastaneye molotofkokteyli attığını tespit edip, gözaltına aldı. Polis, olayın azmettiricisi olduğu iddiasıyla Bülent E.'nin babası İsmail E.'yi de gözaltına aldı. Polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Yusuf E. ile Azeri arkadaşı tutuklandı. Diğer şüpheli İsmail E. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Otomobilinde ve dükkanında toplam 30 bin lira zararı bulunduğunu belirten Bülent E., "Daha önce babamın pastanesinde çalışıyordum. 6 ay önce ayrılıp, bir dükkan ilerisine kendi pastanemi açtım. Bunu içlerine sindiremediler. Son 1.5 ay içinde bana dört kez bıçakla saldırıp, tehditlerde bulundular. O zamanda kendilerinden şikayetçi oldum. Kardeşim Yusuf E., daha önce dört kez dükkan açtı, batırdı. Kendisi uyuşturucu bağımlısı. Babamdan aldığı paralarla geçiniyor. Benden de para istiyor ama vermiyorum. Bu son olayda babamın azmettirmesiyle, pastaneme ve önünde park halindeki hafif ticari aracıma bir arkadaşı ile saldırıda bulundu. Ancak, bu defa görüntüler olduğu için kardeşim Bülent ve yanındaki Azeri arkadaşı tutuklandı. Olay günü akşamı yine babamın yanında çalışan kız kardeşim Birsen, önünü kesip, kendisini ölümle tehdit ettiğimi ileri sürüp, benden şikayetçi olmuş. Ancak, o saate dükkanımda olduğu ispatlayan görüntüleri bugün polise verip, yalan beyanda bulunduğu için ondan da şikayetçi oldum" ded.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Olay anı güvenlik kamerası görüntüsü

Haber-Kamera: Feyzi DAVULCU / UŞAK,


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Antalya Turhal Tokat Haberler

title