Haberler

Afganistan'da barış süreci belirsizliklerle dolu

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından 9 Mart Pazartesi günü yapılan açıklamada, Taliban ile imzalanan anlaşma kapsamında, Afganistan'daki Amerikan güçlerinin çekilmeye başladığı ifade edildi.

Bilindiği gibi, 29 Şubat'ta Katar'ın başkenti Doha'da ABD'li yetkililerle Taliban arasında imzalanan "barış anlaşması" çerçevesinde, Afganistan'daki tüm Amerikan güçlerinin anlaşmanın imzalanmasını takip eden 14 ay içinde ülkeden çekilmesi karara bağlanmıştı. ABD yönetiminin yaklaşık 20 yıldır Afganistan'da varlığını sürdüren güçlerini çekme kararı, ülkenin siyasi açıdan kırılgan bir dönemden geçtiği bir zaman diliminde gelmesi bakımından önemli. Zira Eşref Gani'nin 18 Şubat 2020'de, geçtiğimiz Eylül ayında yapılan tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi olarak ilan edilmesini müteakip yaşanan gelişmeler, ülkeyi siyasi bir krizin eşiğine getirmiş bulunuyor.

Seçim Komisyonu tarafından cumhurbaşkanı ilan edilen Eşref Gani ile seçimlere hile karıştığı iddiasıyla seçim sonuçlarını kabul etmeyeceğini duyuran Abdullah Abdullah arasında devam eden anlaşmazlığın giderilmesi için, ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad'ın her iki aday arasında son ana kadar yürüttüğü mekik diplomasisinden sonuç alınamadı ve ülke iki farklı yemin törenine sahne oldu. Eşref Gani için cumhurbaşkanlığı sarayında (Arg) düzenlenen yemin töreninde ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, ABD'nin Afganistan Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Ross Wilson, NATO ve ABD'nin Afganistan'daki Komutanı General Austin Scott Miller ile Avrupa Birliği (AB), Kanada, Katar ve bazı AB ülkelerinin diplomatik temsilcileri hazır bulundu. Abdullah'ın İcra Kurulu Başkanlığı Sarayında (Kasr-ı Sepidar) düzenlenen ve daha çok eski siyasetçilerin katıldığı yemin töreninin ise nispeten sönük geçtiği söylenebilir.

ABD'nin yaklaşımı

Yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde önemli bir dış politika başarısı elde etmeye odaklanan ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan askerlerini Afganistan'dan çekmeyi dış politikasının başlıca hedeflerinden biri olarak belirledi. Bu kapsamda, geçtiğimiz günlerde Taliban ile çokça tartışılan bir anlaşmaya imza atan Trump yönetimi, son seçimlerin ardından Afganistan'da ortaya çıkan siyasi belirsizliği, söz konusu anlaşma çerçevesinde karara bağlanmış olan sürece fazla zarar vermeden bir neticeye kavuşturmayı hedefliyor. Başka bir ifadeyle, Washington Afganistan'da süreci sekteye uğratacak her türlü maceracı girişimi önleyerek mevcut statükonun devamından yana bir politika izliyor.

Bu anlamda, Cumhurbaşkanı Gani'nin görevine devam etmesinin Washington'ın Afganistan politikasıyla uyumlu olduğu söylenebilir. Nitekim ABD'li diplomatlar yaklaşık aynı saatlerde gerçekleşen Abdullah Abdullah'ın yemine töreni yerine Gani'nin yemin törenine katılmayı tercih ederek Gani'nin cumhurbaşkanı olarak görevine devam etmesinden yana oldukları mesajını verdiler. Buna karşılık Gani de yemin töreni tamamlanır tamamlanmaz, ülkenin yeni cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk icraatı olarak, barış anlaşması çerçevesinde ABD'nin taahhüt ettiği 5 bin Taliban üyesinin serbest bırakılmasına ilişkin karara imza attı. Ayrıca çifte yemin töreniyle ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ABD'nin Afganistan'da her türlü "paralel yönetim" oluşturma çabalarına karşı olduğunun altı çizilerek Washington'ın tek parça ve birlik içinde bir Afganistan'ı destekleyeceği ifade edildi. Kısacası Trump yönetimi, Taliban'la imzalanan anlaşmadaki maddelerin tam olarak hayata geçmesi için, Kabil'de iş başına Washington'la koordinasyon içinde çalışacak bir yönetimi getirme çabasında. Zira yukarıda da işaret edildiği gibi, Taliban'la imzalanan barış anlaşması, binlerce Taliban üyesinin tutuldukları Afganistan zindanlarından azat edilmesi gibi, tamamen Kabil yönetiminin inisiyatifinde olan maddeler de içeriyor. Dolayısıyla sürecin sorunsuz ilerleyebilmesi için, yeni oluşacak Kabil yönetiminin Washington'la iş birliği içinde hareket etmesi gerekiyor.

Kırılgan barış anlaşması

ABD ile Taliban arasında imzalanan bu anlaşma, içerdiği maddeler ve uygulanabilirliği açısından pek çok tartışma ve soru işaretini beraberinde getirdi. Bir taraftan anlaşma kapsamında karara bağlanan hükümler uyarınca binlerce Taliban üyesinin serbest bırakılıyor olması, diğer taraftan Taliban'ın Afganistan güvenlik güçlerine karşı saldırılarına kaldığı yerden devam ediyor olması, "barış anlaşmasıyla" ilgili şüpheleri artırmış ve sürece ilişkin inancı zedelemiştir. Şu ana kadar Taliban ve diğer silahlı gruplarla mücadelede Afganistan ordusunun en büyük destekçisi konumunda olan ABD'nin, artan Taliban saldırıları karşısında bundan sonra nasıl bir tavır takınacağı büyük bir soru işareti olarak ortaya çıkıyor.

Bu belirsizlik Afganistan halkı nezdinde bir endişe kaynağı olduğu gibi, "terörle mücadelede" Afganistan güvenlik güçlerini de olumsuz etkiliyor. Zira anlaşma uyarınca ABD'nin Taliban'a yönelik saldırıları durdurma sözü vermiş olması, Afganistan güvenlik güçlerini Taliban karşısında savunmasız ve epey kırılgan bir konumda bıraktı. Öte yandan yine anlaşmanın satır aralarında geçen "ABD gelecekte Afganistan'ın ulusal egemenlik ve toprak bütünlüğüne karşı müdahalede bulunmayacak" veya "Taliban, el-Kaide mensuplarına pasaport, vize ve benzeri diğer belgeleri temin etmekten kaçınacaktır" şeklindeki ifadelerle ABD'nin Taliban'a sağladığı meşruiyet ve güvenlik teminatı, örgütün süreci suiistimal etmesine yol açacak nitelikte. Çünkü söz konusu güvence, Taliban'ın olası bir silah zoruyla yönetimi ele geçirme girişimi karşısında Washington'ın nasıl bir tavır sergileyeceği konusunda soru işareti doğurarak, örgütü siyasi diyaloğu terk edip yeniden silahlı mücadeleye teşvik edebilir.

Anlaşmada yer alan "Taliban el-Kaide mensuplarına pasaport, vize veya benzeri evraklar temin etmekten kaçınacaktır" ifadesi, ABD yönetiminin Taliban'a yönelik bakışını özetler nitelikte. Her ne kadar mevcut Amerikan yönetimi reddetse de, ABD'nin söz konusu barış anlaşmasıyla, uzun vadede Taliban'ı resmi ve meşru siyasi aktör olarak muhatap almaya devam edeceğini görülüyor.

Sonuç olarak, Afganistan'da cereyan eden barış süreci, yaklaşık 40 yıldır iç savaşla boğuşan Afgan halkının büyük bölümünün umutla baktığı bir süreç olmasına rağmen, "Afganlar arası diyalog" sonrası oluşacak yeni yönetim biçiminin nasıl belirleneceği, güç paylaşımının nasıl olacağı, ülkenin geleceğinin demokratik kurumlarca belirlenip belirlenmeyeceği ve Taliban savaşçılarının silah bırakıp bırakmayacağı gibi hayati derecede önemli konular belirsizliğini korumaya devam ediyor.

[İran ve Orta Doğu'da devlet dışı aktörler üzerine çalışmalarını sürdüren Rahimullah Farzem İRAM Dış Politika Koordinatörlüğü'nde görev yapmaktadır]

Kaynak: AA / Güncel

Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Birliği Afganistan Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title