TÜM KATEGORİLER
Marev İftarı
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, 15 Temmuz'da milletin her rengiyle, her şekliyle, yaşlısıyla genciyle darbe girişiminin karşısında dimdik durduğunu belirterek, "Bizim cemaatlerimiz, yani Müslümanlıktan başka dine inanan, semavi dinlere inanan cemaatlerimiz bizi aradılar, 'Biz ne yapabiliriz?' diye. Çünkü bayrağımız, milletimiz, devletimiz, devletimizin bütünlüğü, milletimizin bölünmezliği hepimizin teminatıdır." dedi.
Kaynak, Rum, Ermeni, Musevi, Süryani, Keldani, Bulgar ve Gürcü cemaatleri tarafından düzenlenen Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MAREV) iftarına katıldı.
İftarda konuşan Kaynak, azınlık vasfı nitelendirmesini asla kabullenemediğini ifade ederek, Türkiye'de azınlık bulunmadığını, herkesin Türkiye Cumhuriyeti'nin asıl, asil vatandaşları olduğunu söyledi.
Kaynak, azınlık tabirinin Lozan hukukundan kaynaklanan hukuki sebeplerle kullanmak durumunda kalındığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Biz birlikte bir milletiz, sevincimiz, tasamız, hüznümüz... Birlikte milletiz. O yüzden elimden geldiği kadar tüm diğer dinlere mensup kardeşlerimizin özel günlerine, bayramlarına iştirak etmeye gayret ediyorum. Hatay'da da benzeri programlar icra ediliyor, Anadolu'nun her köşesinde aslında çeşitli ilahi dinlere mensup insanlar kardeşçe yüzyıllarca yaşadılar. Bunun bir tane ölçüsü vardı aslında. Öyle yapabilmenin sırrı, herkesin inancına saygı, herkesin inancının gereğini istediği gibi yerine getirebilmesine imkan vermek, herkesin ibadethanesine, herkesin dini önderlerine gereken saygıyı göstermek. Aslında laikliğin tanımı tam da bu değil mi? Laiklik, bir kimseye inanç dayatmaz, bir kimseyi inancından dolayı tahkir etmez, bir kimseyi inancından dolayı cezalandırmaz. Laikliğin tam da tanımı budur. Devletin görevi kimseye inanç dayatmak değil, devletin görevi kimseye hizaya sokmak falan değil ama devlet demokrasiden uzaklaşırsa, devlet hukuk devleti olmaktan çıkarsa, devlet laik devlet olmaktan çıkarsa, bunun cezasını, bunun acısını herkes yaşar."
"Milletimizin bölünmezliği hepimizin teminatıdır"
Veysi Kaynak, 15 Temmuz'da yaşanan hain darbe girişimine de değinerek, "Milletimiz her rengiyle, her şekliyle, yaşlısıyla genciyle bu darbe girişiminin karşısında dimdik durdu. Bizim cemaatlerimiz, yani Müslümanlıktan başka dine inanan, semavi dinlere inanan cemaatlerimiz bizi aradılar, 'Biz ne yapabiliriz?' diye. Çünkü bayrağımız, milletimiz, devletimiz, devletimizin bütünlüğü, milletimizin bölünmezliği hepimizin teminatıdır." şeklinde konuştu.
İslam adına kafa kesen, cinayet işleyen DEAŞ'ın Suriye ve Irak gibi kadim memleketlerin üçte birini zapt ettiğini hatırlatan Kaynak, onların kullandığı silahların, maalesef batılı güçler tarafından üretilip verildiğini dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Kaynak, bu süre zarfında ortalama 5 bin DEAŞ teröristinin Türkiye'nin kolluk kuvvetlerince yakalanıp adalete teslim edildiğini ve tutuklandığını belirterek, 55 bin DEAŞ terörüne mensup olduğu düşünülen kişiye ülkeye giriş yasadığı konulduğunu açıkladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, içindeki hain unsurları temizledikten sonra, Suriye'de terör örgütlerine karşı mücadele ettiğini vurgulayan Kaynak, "Suriye'nin kuzeyinde 86 köyün camisi bombalanmıştır. Terör böyle bir şey. Terörün ne dini olur, ne imanı olur, ne inancı olur. Terörün her türlüsü lanetlenmiştir." dedi.
Türkiye'nin renklerinin aynı sofrada buluştuğunu, cemaatlerin kendilerinden bazı taleplerinin olduğunu belirten Kaynak, "Hepimiz yarınlara daha umutlu bakabilmek için buradayız. Cemaatlerimiz bizden çok şey istemiyorlar. 'Çocuklarımız kendi dillerini öğrensinler, eğitim tesisleri olsun. Mensuplarımız kendi ibadethanelerinde ibadet edebilsinler, bizim ecdadımızdan kalmış taşınmazlarımız vakıflarımıza iade edilsin.' Bu taleplerin rahatsız ettiği bir tek kişi olabilir mi? Asla olmaz." ifadelerini kullandı.
"Hepimiz bu vatanın ortak evlatlarıyız"
Başbakan Yardımcısı Kaynak, Ramazan Bayramı'nda da bütün insanlık için iyilik talep edeceklerini dile getirerek, "Eğer biz bütün insanların ortak mutluluğunu düşünmezsek, bütün insanlık için çaba göstermezsek, biliniz ki, Türkçe'deki tabirle tuzu kuru olanlar da rahat edemeyecektir." diye konuştu.
Dünyanın pek çok bölgesinde sıkıntı yaşandığını hatırlatan Kaynak, buralarda yaşayan insanlara yardım ulaştırmaya çalıştıklarını vurguladı.
Kaynak, Türkiye'nin 3 milyon mülteci barındırdığını ifade ederek, mülteci sorunu başladığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu bir insanlık meselesidir" dediğini anımsattı.
Suriye'de yaşadıkları yerlerden ayrılanların yüzde 60'ının Türkiye'de barındığını aktaran Kaynak, "Fırat Kalkanı Operasyunu ile terörden arındırılan o bölge inşallah bu kardeşlerimizin kendi vatanlarına dönmesini sağlayacaktır." dedi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün, Diyarbakır'da terörden zarar gören Kurşunlu Camisi'nin yanı sıra Ermeni Katolik Kilisesi'nin de restorasyonunu yaptığını belirten Kaynak, "Bu coğrafya birlikte yaşarsak, birlikte vatan olduğunu düşünürsek, bizim tek bir millet olduğumuzu düşünürsek, hepimize bol bol yetecek bir coğrafya. Bu vatan bizim ortak vatanımız, bu bayrak bizim bayrağımız." dedi.
Nefret suçuna asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Kaynak, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nda yaptıkları en önemli değişikliğin nefret konusunu suç haline getirmek olduğunu söyledi.
Veysi Kaynak, şöyle devam etti:
"Hepimiz bu vatanın ortak evlatlarıyız. Bu toprakları ortak vatan yapmışız. 15 Temmuz'u hepimiz yaşadık. Belki Kurtuluş Savaşı'nı Çanakkale'yi yaşamadık. 15 Temmuz'da Ankara'nın meydanları üzerinde uçan uçaklar, İstanbul'un Boğaziçi Köprüsü'ne, Şehitler Köprüsü'ne mermi atan tanklar. Altında Müslüman mı, Yahudi mi, Hristiyan mı vardı biliyor muydu? Demek felakette hepimiz ortak kaderi paylaşıyoruz. Sizler 15 Temmuz günü bu vatanı, bu bayrağı, bu devleti dimdik ayakta tuttunuz, inşallah kıyamete kadar birlikte götüreceğiz."
"Nefret yerine merhameti, şiddet yerine toleransı geliştirmemiz gerekiyor"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker de semavi dinlerin değerinin bir olduğunu ve semavi dinlerin hepsinin temelinde merhamet, rahmet bulunduğunu belirterek, "Nefret yerine merhameti, şiddet yerine toleransı ve birbirimizi anlamayı geliştirmemiz gerekiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi olarak kendi medeniyet anlayışımızın gereği birlikte barış ve huzur içinde yaşamanın şartlarını oluşturmanın çabası içinde olduk. Ben Diyarbakırlıyım, Musevi, Ermeni, Hristiyan, Müslüman ve Keldanilerin yıllarca barış içinde beraber yaşadıklarını biliyorum. Bizim bu barış duygusunu yaşatmamız gerekiyor, bu potansiyelimiz var. Bütün mesele birbirimizi daha merhametle, şefkatle, sevgiyle ve kardeşlikle kucaklamalıyız. Bu mümkündür, bunu yapabiliriz." diye konuştu.
