Haberler

Dha Yurt Bülteni-7

(ÖZEL)1)TUNCELİ PERTEK'TE 1 MİLYON YIL ÖNCESİNE AİT İNSAN YAŞAMI BULGULARINA RASTLANILDITUNCELİ'nin Pertek ilçesine bağlı Tozkoparan köyünde yüzelsel araştırma yapan Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.

(ÖZEL)

1)TUNCELİ PERTEK'TE 1 MİLYON YIL ÖNCESİNE AİT İNSAN YAŞAMI BULGULARINA RASTLANILDI

TUNCELİ'nin Pertek ilçesine bağlı Tozkoparan köyünde yüzelsel araştırma yapan Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Yasemin Yılmaz, 1 milyon yıl önceye ait insan yaşamının varlığına dair bulgular elde ettiklerini, paleolitik döneme ait taş aletler bulduklarını söyledi. Tunceli'de, insanlık tarihinin Anadolu'daki izleri üzerinde çalışmalar yapan Düzce ve Çorum Hitit Üniversiteleri Arkeoloji bölümleri ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'nden görevliler, Pertek ilçesi Tozkoparan köyünde yaptıkları çalışmalar ile ilgili Kültür ve Turizm Bakaanlığı temsilcisi ile birlikte açıklamalarda bulundu. Çalışma heyetinin Başkanlığını Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Yasemin Yılmaz, Tozkoparan Köyü'de bulunan höyükte 1 milyon yıl öncesine ait bulgular elde ettiklerini ve paleolitik döneme ait taş aletler bulduklarını söyledi. Tozkoparan Höyüğü önünde 2 yıldır yaptıkları yüzeysel araşmırmalarla ilgili detaylı bilgiler veren Yrd.Doç.Dr. Yılmaz, Anadolu'daki insan yaşamına dair çok önemli sonuçlar elde ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"BU BİZİM İÇİN ÖNEMLİ BİR KEŞİF"

"2015 yılından bu yana Tunceli'de arkeolojik yüzey araştırması yürütüyoruz. 2015 yılında Mazgirt'te bir yüzey araştırması yürüttük, 2016'da bir ara verdik. 2017'de Pertek'te çalışmalarımıza başladık. Bir ekiple burada çalışıyoruz. Dört kişilik bir ekiple bir çok tarihi kalantının bulunduğu alanda taramalar ve araştırmalar yaptık ve önemli sonuçlara ulaştık. Bu çalışmalarda özellikle bu bölgede bizim için çok önemli keşifler yaptık. Bizim için en önemlisi ilki bizim arkeoloji literatüründe Paleolitik dediğimiz diğer literatürde eski taş çağı olarak geçen ortalama olarak diğer yerleşmelerde bulduğumuz kalıntılardan 1 milyon öncesine tarihlenebilecek Paleolitik döneme ait taş aletler bulduk. Bu bizim için önemli bir keşif. Daha önce Keban projeleri çerçevesinde 1968'de Prof. Dr. Kılıç Kökten hocamızın yine Pınarlar höyükte yaptığı çalışmalarda Paleolitik dönemin bölgede varlığını biliyorduk ama bu kadar eskiye gidebileceğini bilmiyorduk. Tozkoparan Höyüğü'nde bulduğumuz buna benzer taş aletlerden yola çıkarak benzerlerinin başka yerleşmelerde mutlak tarihlerde 1 milyona tarihlendiğini öğrendik."

"BU KEŞİF TUNCELİ'DE DE İLK NEOLİTİK TOPLULUKLARIN OLDUĞUNU BİZE GÖSTERDİ"

Yılmaz, Tunceli bölgesindeki Neolitik döneme ait izlerin bulunduğunu da belirtirek, "İkinci önemli keşfimiz, bizim Neolitik dediğimiz ilk yerleşik toplumların izlerini bulduk. Bunları biraz daha ileride bulduk. Dere Nahiyesi bir düz yerleşme. Bu nedenle önemli. Çünkü, eski toplumlar Paleolitik dediğimiz dönem avcı derleyici olarak yaşıyordu. Cilalı Taş Devri'nde yani günümüzden 10 bin yıl öncesinde yerleşik hayata geçmeye başladılar. Bu yerleşik hayata geçmiş toplumları biz daha güneyden Şanlıurfa'dan, Diyarbakır'dan, Gaziantep'ten biliyorduk. Ama, kuzey sınırının bu kadar yukarı geçeceğini bilmiyorduk. Bu keşif Tunceli'de de ilk Neolitik toplulukların olduğunu bize gösterdi. Çanak, çömleksiz Neolitik dönem bu. Bu döneme ait mimari kalıntılar bulduk yüzeyde. Yontma taş alet endüstri dediğimiz bıçaklar, kazıyıcılar bulduk. Bunların  bir kısmı bölgede bulabileceğimiz çakmak taşından yapılmış. Bir kısmı ise şu andaki bilgilerimize göre, bölgede bulunmayan en yakın kaynakların Bingöl'de olduğu opsidyen bıçaklar bulduk ve bu dönemi kuşku götürmeyecek şekilde tarihleyebildik ama detaylarını uzmanlarla birlikte yapacağımız çalışmalar sonucunda belirleyeceğiz"diye konuştu.

"1 MİLYON YIL ÖNCESİNE DAİR TAŞ ALETLER, TAŞ BIÇAKLAR VE BULGULAR ELDE ETTİK"

Başarılı bir çalışma yaptıklarını dile getiren Yrd.Doç.Dr. Yasemin Yılmaz, özellikle Pertek ilçesine bağlı, Tozkoparan, Pınarlar, Dere nahiyesi ve Günboğazı köylerinde 6 ila 10 bin yıl öncesine ait bir çok kalıntı höyük ve yerleşim yerinin varlığını keşfettiklerini de kaydederek, "Tozkoparan Höyüğü üzerinde yaptığımız yüzey araştırmaları Anadoludaki insan yaşamı ile ilgili çok önemli bulgular elde ettik. Bu bizim açımızdan çok büyük inanılmaz bir buluş ve keşif. 1 milyon yıl öncese dair taş aletler taş bıçaklar ve bulgular elde ettik. Bu taş aletler üzerine uzman arkadaşlarımıza bir hipolojik ve teknolojik analizler yapacağız. Onun yanı sıra bunların üzerindeki tortu kalıntılarından bir analizini yapacağız. Bunlarla beraber tam tarihini belirleyebileceğiz. Ama bizim göreli kronoloji dediğimiz diğer yerleşmelere göre onların tarihlerini baz alırsak 1 milyon yıla tarihleyebiliriz. Ama, gördüğünüz gibi farklı kültürel kalıntıları içeren yığma bir tepe bizim arkeoloji literatüründe höyük dediğimiz dolayısıyla en erken evreleri Paleolitik ama farklı dönemleri içerdiğini düşündüğümüz bir yerleşim. Oldukça önemli bir konumda. Büyük bir yerleşme olduğunu tahmin ediyoruz ve bunların sonuçlarını önümüzdeki yıl daha net olarak sizlerle paylaşabiliriz" dedi.

Görüntü Dökümü:

-Derenahiyesi bölgesindeki tarihi kalıntıların bulunduğu alanda yüzey çalışması

-Yüzeyde elde edilen taş bulgular

-Günboğazı köyündeki tarihi kalıntıların bulunduğu tepeden görüntü

-Tarihi kalıntılar üzerinde araştırmalar

-Bulunan tarihi kalıntıların alınması

-Tozkoparan Höyüğü üzerinde yapılan çalışmalar

-Toprak ve taş incelemesi

-Yasemin yılmaz'ın açıklaması

-1 milyon yıl önce kullanılan taş aletlerden görüntü

-Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Ferit DEMİR/TUNCELİ,-

===============================================

(ÖZEL)

2)SÜRYANİ VAKFI, HAZİNE VE DİYANET'E DEVREDİLEN MÜLKLERİ İÇİN DAVA AÇIYOR

MARDİN'in Büyükşehir olmasından sonra kurulan Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu, Süryanilere ait çok sayıda kilise, manastır, mezarlık gibi mülkleri kamu kurumlarına devretti. Haziyene tescili yapılan Süryanilere ait kilise, manastır ve mezarlıkların bir kısmının tahsisinin ise Diyanetişleri Başkanlığına yapıldığı belirtildi. Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün, komisyona yaptıkları itirazlardan sonuç alamadıklarını bu nedenle dava açmaya hazırlandıklarını belirtti. Yetkililer ise, Mardin'in büyükşehir olması ve köy tüzel kişiliğinin kaybolması nedeniyle köy tüzel kişiliğine ait ibadethane, mezarlıklar, gibi mülklerin hazineye devrinin yasaya uygun yapıldığını söyledi.

Mardin'in Büyükşehir olması ve ardından köylerin resmi olarak mahalleye dönüştürülüp il idaresinin bağlanması nedeniyle, Mardin Valiliği bünyesinde Devir Tasfiye Paylaştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonun Mardin'in Midyat ve Nusaybin ilçelerinde Süryanilere ait çok sayıda kilise, manastır, mezarlık gibi mülkleri kamu kurumlarına devrettiği ortaya çıktı. Devirlere Mor Gabriel Manastırı Vakfı'nın yaptığı itirazlarda rededilince, Vakfın mahkemeye başvurmaya hazırlandığı belirtildi. Mor Gabriel Manastırı Vakfı yaptığı çalışmada, Süryani cemaatine ait çok sayıda kilise, manastır, mezarlık ve başka diğer arazileri başta Hazine'ye tescil edildiği, bir kısmının tahsisinin ise Diyanet İşleri Başkanlığına yapıldığını tespit etti.

'SONUÇ ALAMADIK, DAVALAR AÇIYORUZ'

Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün, azınlık vakıflarının Türkiye'de yıllardır mülk edinemediklerini, AK Parti Hükümetinin 2002 ve 2008 yılında yaptığı değişiklikler ile kendilerinin bazı tapularını vakfın üzerine almaya başladıklarını belirterek şunları söyledi:

"Mardin, büyükşehir olunca devir tasfiye komisyonu Süryani cemaatine ait klise, manastır, mezarlıklar ve bazı arazilerimizin bir kısmını Haziniye tescil ettirip, bunların bazılarını Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis ettiğinğini öğrendik. Valiliğe yaptığımız itirazlardan bu arazilerin, kliselerin ve manastırlar ile mazarlıkların kendi malımız olduğunu ve vakfa verilmesini istedik ama bir sonuç alamadık. Bunun mümkün olmadığını söylediler. Bu arada kadastro çalışmaları yapılırken çoğundan haberimiz olmadı. Bununla ilgili de sıkıntılar yaşadık. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile de görüştük, onlar da böyle bir şey ile ilk kez karşılaştıklarını ve bize dosya hazırlayıp kendilerine göndermemizi istediler. Devir kararının iptali için İdare Mahkemesine karşı dava açmaya hazırlanıyoruz. Tapuların iptali için ise Asliye Hukuk Mahkemelerine davalar açtık ve yeni davalar açmaya devam edeceğiz."

Vakıf Başkanı Ergün, ilk tespitlerine göre aralarında Midyat'ta 3, Midyat Doğançay Köyü'nde 2, Midyat Bağlarbaşı Köyü'nde 1 kilisenin yanı sıra, Süryani cemaatine ait 20 parça arazinin devlet kurumlarına tahsisinin yapıldığını söyledi.

VALİLİK: BÜYÜKŞEHİR OLUNCA BAZI MÜLKLER HAZİNEYE DEVREDİLDİ

Mardin Valiliği yetkilileri ise, kentin Büyükşehir olmasından sonra doğal olarak köylerin mahalleye dönüştürülmesi ile köy tüzel kişiliğinin kaybolduğunu ve köy tüzel kişiliği üzerinde bulunan ibadethane, cami, mescit, mezarlıklar gibi mülklerin hazineye devir edildiğini belirterek şöyle dedi:

"O dönem hazineye devri yapılan mezarlıkların tümü Büyükşehir Belediyesine devri yapıldı. Ancak bazı yerlerde ibadethanelerin tahsisi Diyanet İşleri Başkanlığı'na yapıldı. Büyükşehir Belediyesi o zaman dava açtı ve davaların bir kısmında iptal kararı, bir kısmında ise red kararları verildi. Devir komisyonu o dönem söz konusu köy tüzel kişiliğine ait olan yerlerin devrini ülke genelinde bütün sağlanması için Belediyeler yerine hazineye devir yaptı. Hazine de devri yapılan yerlerin uygunluguna göre tahsis işlemi gerçekleştirdi. Söz konusu bazı köylerdeki klise ve mülkler ile ilgili devir işlemi yapılmamıştır ve karar verilmemiştir."

DAVA DİLEKÇESİNDE, LOZAN HÜKÜMLERİ HATIRLATILDI

Mor Gabriel Manastırı Vakfı avukatlarınca hazırlanan dava dilekçelerinde, kadastro tespitlerinin gerçekleştiği dönemde, muhtelif nedenlerle fiili zemin üzerinde sağlıklı şekilde kadastro tespit çalışmalarının yapılmadığı kaydedilerek şu görüşler savunuldu:

"Bu vesile ile bu derece bariz hata sonucu, Müvekkil Vakfın çok önemli ve bünyesinde bulundurduğu taşınmaz malların öncesinde Köy Tüzel Kişiliği, akabinde de Maliye Hazinesi adına tescil edilmiş olunması, müvekkil Vakfın Anayasa'mızın 35. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1 nolu protokolünün 1. maddesi ile korunan mülkiyet hakkının açık bir şekilde ihlaline neden olmuştur."

Dilekçede, Lozan Anlaşması'nın 42/3 maddesindeki, 'Türk Hükümeti, söz konusu azınlıklara (gayrimüslimlere) ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. Bu azınlıkların Türkiye'deki vakıflarına, din ve hayır isleri kurumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak ve Türk Hükümeti, yeniden din ve hayır kurumları kurulması için, bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan hiç birini esirgemeyecektir' bölümü de hatırlatılarak, bu hatalı mülkiyet durumunun, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu anlaşmasına olan Lozan Anlaşmasını da açıkça ihlal ettiği öne sürüldü.

ARŞİV GÖRÜNTÜLER

Ferit ASLAN / MİDYAT(Mardin),

=====================================================

3)KARDEŞLERİN ORTAKLIK KAVGASI: 1 ÖLÜ, 2 YARALI

GAZİANTEP'te 52 yaşındaki Mehmet Daşgın, kardeşleriyle daha önce ortak olduğu ancak sonradan ayrıldığı sebze halindeki komisyoncuya gelip pay istedi. Mehmet Daşgın'ın tüfek açtığı ateşle kardeşlerinden 49 yaşındaki Muzaffer Daşgın öldü, 42 yaşındaki kardeşi Eyüp Daşgın ve yeğeni 20 yaşındaki Kemal Daşgın'ı ise yaralandı.

Olay, sabah saatlerinde Sanayi Mahallesi'nde bulunan Sebze ve Meyve Hal Kompleksi'nde meydana geldi. İddiaya göre; Mehmet Daşgın, 1,5 yıl önce kardeşi Muzaffer Daşgın ile ortak olduğu ve sonradan ayrıldığı sebze ve meyve satımı yapıldığı komisyoncuya geldi. Kardeşi Muzaffer Daşgın'dan işyerinde hakkının olduğunu söyleyerek pay isteyen ağabey Daşgın, işyerindeki 2 kardeşi ve yeğeni ile tartışmaya başladı.

Tartışmada öfkelenen Mehmet Daşgın otomobilindeki av tüfeğini alarak kardeşleri Muzaffer ve Eyüp ile yeğeni Kemal Daşgın'a doğru 4 el ateş edip kaçtı. Vücutlarına isabet eden saçmalarla yaralanan 2'si kardeş 3 kişi, çevredekilerin ihbarıyla gelen sağlık görevlileri tarafından ambulanslarla Doktor Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Acil serviste tedaviye alınan yaralılardan Muzaffer Daşgın, doktorların tüm müdahalesine karşın kurtarılamadı. Muzaffer Daşgın'ın cesedi otopsi işlemleri için Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. Yaralılardan Eyüp ve Kemal Daşgın'ın sağlık durumlarının ise iyi olduğu belirtildi.

Olayın ardından suç aleti tüfekle kaçan Mehmet Daşğın, kısa süre sonra Şahinbey Polis Merkezi'ne giderek teslim oldu. Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından polis merkezinden alınan Mehmet Daşgın, Şehitkamil Devlet Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.

Görüntü Dökümü

---------------------------

Cinayet zanlısının hastaneye getirilmesi

Zanlının polis otosundan indirilmesi

Zanlının hastaneye girmesi ve çıkarılması

Polis otosunun hareketi

Hastane ve otopsi merkezi

Genel ve detay görüntüler

Haber: Metin Faruk TAMER-Kamera: Ahmet ÖZER-GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 84 MB

===================================================

(ÖZEL)

4) GAZİANTEP'TEN DÜNYAYA TONLARCA BAKLAVA

GAZİANTEP'te, Ramazan Bayramı nedeniyle yurtiçi ve yurtdışından alınan siparişleri yetiştirmek için baklava imalathanelerinde 24 saat mesai yapılıyor. Kentte günde üretilen ortalama 25 ton baklavanın yarısı, yurt içinin yanı sıra birçok ülkeye de kuryeler aracılığıyla gönderiliyor.

Baklavası ve fıstığıyla ünlü Gaziantep'te baklava üreticileri, Ramazan Bayramı nedeniyle yurtiçi ve yurtdışından alınan siparişleri yetiştirmek için gece- gündüz mesai yapıyor. Hamuru merdaneyle adeta kağıt haline getiren ustalar, yufkayı tek tek tepsiye yerleştiriyor. Üzerine tereyağı ve fıstık dökülen baklava, odun ateşinde yaklaşık yarım saat pişirildikten sonra şerbetle hazır hale getiriliyor. Kentte bayram nedeniyle günde ortalama üretilen 25 ton baklavanın yarısı paketlenerek yurtiçindeki kentlerin yanı sıra yurtdışına da kargo ve kuryeler aracılığıyla müşteriye ulaştırılıyor. Kilosu 60 liradan başlayan baklava üretimi için kentteki tüm imalathanelerde yoğun çaba harcanıyor.

Online satışla birlikte baklavaya talebin arttığını belirten Ayıntap Baklavaları Yönetim Kurulu Başkanı Levent Aktaş, şunları söyledi:

"Ramazan Bayramı nedeniyle Türkiye'deki bütün şehirlere baklava gönderiyoruz. Bu yıllarda baklava siparişleri biraz daha arttı. İnsanlar Gaziantep'e gelip burada baklavayı tattıklarında şaşıyorlar. Burada baklava yedikten sonra 'Biz bugüne kadar ne yiyorduk?' diyorlar. Bundan dolayı işlerimiz biraz daha arttı. Tabi bunu kargolar ve kuryeler aracılığıyla Türkiye'nin dört bir tarafına gönderiyoruz. Bu da bizim işlerimizin biraz daha artmasına vesile oldu. Gaziantep'te bütün imalathaneler tam kapasite çalışıyor. Ortalama Gaziantep'te 25 ton ürün çıkıyor. Bunun yüzde ellisi de kuryeler ve kargolar aracılığıyla Türkiye ve dünyanın her tarafına gönderiliyor. İyi baklavanın kilosu 60 liradan başlıyor, 90 liraya kadar çıkıyor. İyi baklava görüntüsünden kendini belli eder. Canı baklava çekenler Gaziantep'te online satış sayesinde bir gün sonra Türkiye'nin her tarafından bu lezzetin tadına bakabiliyor."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------------------------

Baklava imalathanesi

Çalışanlar

Baklava imalatı

Fırın ve pişirme

- Baklavaların paketlenmesi

Baklavaların gönderilmesi

Levent Aktaş ile röp.

Genel ve detay görüntüler

( Haber: Mücahit YOLCU-Kamera: Ahmet SOYDOĞAN GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 161 MB

=========================================================

(ÖZEL HABER)

5)MARDİNLİ EBRU DÜNYA'NIN EN İYİ 10 AŞÇISINDAN BİRİ OLDU

MARDİN'li şef Ebru Baybara Demir, katıldığı ve dünya'nın en itibarlı 100 bin Euro ödüllü mutfak kültürü yarışmasında, Bask Dünya Aşçılık Ödülleri'nde ilk 10'a kalarak, bu alanda ilk kez Türkiye'den finale kalan aşçı oldu. Demir, dünyanın önde gelen mutfak enstitüsü Basque Culinary Center'ın her sene mutfaktaki yeteneğini ve yaratıcılığını, toplum yararına sosyal sorumluluk projeleriyle birleştiren şefleri taçlandırdığı, dünyanın en prestijli şef yarışmalarından biri olan Bask Dünya Aşçılık Ödülleri'nde finale kalan ilk Türk şef olmanın gururunu yaşadığını söyledi.Profesyonel turizm rehberi olmasına rağmen 16 yıl önce Mardin'de açtığı restorant ile bölgede ilklere imza atan Ebru Baybara Demir, Türkiye'de bir ilke imza attı. Demir, Bask Dünya Aşçılık Ödülleri'ne, eğitmen şefliğini yürüttüğü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Harran Kaymakamlığı destekli Harran Gastronomi Okulu projesi ile aday gösterildiği ve 110 adayın katıldığı yarışmada finale kaldı.Proje kapsamında bölge kadınlarının ve Suriyeli mültecilerin daha insani koşullarda çalışabilmeleri ve hak ettikleri imkanlara kavuşabilmeleri için eğitimler veren Ebru baybara Demir, yaşamı ve katıldığı yarışmanın detaylarını anlattı.

Mardin'e getirdiği yabancı turistlere bölgeyi gezdirirken yemek yedireceği lokanta bulamadığı için açtığı Mardin'de restorant açtığını söyleyen Demir, "16 yıl önce 100 kişilik bir Alman kafilesine rehberlik ettiğim sırada, Mardin'deki lokantaların hiç biri 100 kişilik yemek yapmayı üstlenmeyince ailem ve komşularımdan yardım istedim. Komuşlarımın yaptığı yemeklerle turistleri, Mardin'in birbirinden leziz yöresel yemeklerini kendi evimde doyurdum. Dünya'nın en iyi 10 aşçısından biri olma fikri de burdan başladı. Bölgede yaşayan 21 kadınla birlikte evlerde yemekler yapmaya devam ettik. Bu yemekleri turistlere sunarak başlattığım hikayeyi, tarihi bir Süryani konağını özgün değerlerine uygun olarak restore ederek, restorant haline getirmek ile devam ettik. Böylece işletmeciliğe de ilk adımı attım, bugün 200'ün üzerinde kadına istihdam sağladım"dedi. Mardin Cercis Murat Konağı'nın kurulmasıyla yakaladığı başarı ve bölgeye sağladığı ekonomik fayda sayesinde 2001 yılından itibaren ulusal ve uluslararası birçok özel ve kamu kurumu ile sürdürülebilir geleneksel ekonomiler yaratma konusunda örnek projeler gerçekleştirdiğini söyleyen Demir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Mardin'de eğitimsiz, hatta çoğu okuma yazma bilmeyen ev kadınlarına yaptıkları yemeklerden nasıl para kazanacaklarını öğrettik. Bölgedeki işsizlik ve Suriyeli mülteci sorunlarının istihdam projelerinin geliştirilmesi ile aşılacağına ve büyük şehre göçlerin bu şekilde önlenebileceğini gördük. 2017 yılında kurduğum 'Hayatım Yenibahar Derneği' ile kırsal kalkınmada öncelikli ve özellikle mültecilerin yaşadığı yerlerde başta gastronomi olmak üzere meslek edindirme kursları açarak istihdam alanında faaliyet gösterdim. Şefliğini yaptığım sosyal sorumluluk projelerinden biri olan, Şanlıurfa'da BM ve Harran Kaymakamlığının ortaklaşa yürüttüğü proje ile dünyanın en prestijli mutfak yarışmalarından biri olan Bask Dünya Aşçılık Ödülleri yarışmasında 110 aday arasından ilk 10'a girerek finale kalan ilk Türk şef oldum. Sonuçlar 18 Temmuz'da Meksika'da ilan edilecek ve töreni Ekim ayında İspanya'nın San Sebastian kentinde yapılacak ve ödülümü orada alacağım"diye konuştu.

"MÜLTECİLERE BALIK VERMEYİ DEĞİL, BALIK TUTMAYI ÖĞRETTİK"

Suriyeli mültecilere balık vermeyi değil, balık tutmayı öğrettiklerini ifade eden Ebru Baybara Demir, "Dünyanın önde gelen mutfak enstitüsü Basque Culinary Center'ın her sene mutfaktaki yeteneğini ve yaratıcılığını, toplum yararına sosyal sorumluluk projeleriyle birleştiren şefleri taçlandırdığı, dünyanın en prestijli şef yarışmalarından biri olan Bask Dünya Aşçılık Ödülleri'nde finale kalan ilk Türk şef olmanın gururunu yaşıyorum. Beni en çok mutlu eden, ödülün kendisinden çok, elimi uzatıp hayatlarına dokunmak ve değiştirmek için çabaladığım Mardinli, Urfalı ve Suriyeli mülteci kadınların bu proje sayesinde dünya çapında tanınma ve daha nicelerinin kendi yetenek ve çabaları ile aşçılığı meslek edinebilmesi için destek alma şansına sahip olmalarıdır" dedi.

"GASTRONOMİ ALANINDA BASK BÖLGESİ VE MARDİN ARASINDA BİR KÖPRÜ KURULDU"

Dünya çapında sektör profesyonellerinin büyük bir dikkatle takip ettiği yarışmada finale kalmanın Türkiye ve Mardin açısından kritik bir değeri olduğunu vurgulayan Demir, "Bu vesile ile gastronomi alanında dünyanın önemli merkezlerinden biri olan Bask Bölgesi ile Mardin arasında bir köprü kurulmuş oldu. Bu köprü, tüm dünyada zengin yemek kültürümüzün tanıtımına ve kültürel çeşitliliğimizin farkında olunmasına katkı sağlayacaktır. Proje kapsamında Harran ve bölgeye ait yerel ürünler ve tariflerden oluşan envanter sayesinde binlerce yıllık kültür harmanının kazanımları kayıt altına alındı. Harran Gastronomi Okulu'nda proje süresince 44'ü Suriyeli olmak üzere toplam 108 kişi eğitimleri tamamlayıp sertifikalarını aldı. Bu 108 kişinin 64'ü kadın 44'ü ise erkeklerden oluşmakta. 16 kadın ise eğitmen olmak üzere eğitici eğitimlerini tamamladı. Eğitim verdiğimiz kursiyerlerimizi İstanbul'daki profesyonel mutfaklara götürerek orada onlara uygulamalı eğitim verdik. Gerekse de fuarlara götürerek orada kendi hünerlerini sergileme fırsatı verdik" diye konuştu.

Proje kapsamında 44'ü erkek olmak üzere 108 Suriyeli ve bölge insanına meslek kazandırmanın mutluluğunu yaşadığını kaydeden Demir, 100 bin Euroluk ödüle layık bulunması halinde, yörede kalıcı bir Gastronomi Okulu kurarak, istihdama ve zengin mutfak kültürünün kayıt altına alımasına katkı sağlamayı hedeflediğini söyledi.  Bölgedeki kadınlara öncülük etmeyi 15 yıldan beri sürdürdüğünü aktaran Demir, önlerindeki en büyük engelin mülteci sorunu ve işsizlik olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Aciliyetine yürekten inandığım ve çözümüne katkı sunmak istediğim konular var: Bölgemizde işsizlik TÜİK raporlarına göre yüzde 30 civarında. Bu soruna 100 bin kayıt dışı Suriyeli eklenince sorunun çözümü için ivedilikle çalışmak gerekiyor. Bölgenin dinamikleri içerisinde en önemli sorun, işsizlik ve belirsizlikten ötürü yaşanan göç. İkincisi kültür kaybı. Suriyeliler beraberinde getirdikleri kültürü aktaracak mecra bulamadıklarından bu zengin kültür zamanla yok olma tehlikesi içinde. Biz her iki halkın kültürel zenginliğini harmanlayıp birbirlerine aktarmalarını sağlayarak onların en iyi bildikleri yemek işini ekonomik anlamda ayakta durabilecekleri bir iş modeli haline getirmeye devam ettirmek istiyoruz. Bu nedenle, bölgede bir Gastronomi Okulu kurup bunu profesyonel eğitimlerle desteklemeyi, insanları istihdama katmayı planlıyoruz. Yani eğer ödül bölgemize gelirse Gastronomi Okulu'nun finansmanı ve zengin mutfak kültürünün kayıt altına alınarak gelecek kuşaklara aktarılması sağlanacak."

Demir, mültecilerle iletişim konusunda birçok ilde sorun olan dil sıkıntısının Mardin'de yaşanmadığını çoğu kişinin Türkçe'nin yanı sıra aynı zamanda Arapça ve Kürtçe'yi de konuşabildiğini söyledi. Proje kapsamında eğitim alan kadınlardan Suriyeli Rojin Osman, Kamışlı'dan Mardin'e geldiğini ve kendisine hem annelik, hem de meslek sahibi yaptığı için Ebru Baybara Demir'e teşekkür etti. Mardinli Süreyya Gökçeoğlu ise 17 yıl önce şiddet gördüğü için eşinden boşandığını, bir kızı ile sokakta kaldığında Ebru Baybara Demir'in kendisine sahip çıktığını anlattı.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Mutfaktan görüntü

-Mutfakta eğitim gören kadınlar

-Yapılan yemekler

-Ebru Baybara Demir ve kadınların konuşmaları

-Genel ve detay görüntüler

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Nezir GÜNEŞ/MARDİN, -

==============================================

6)ACEMİ ERLER YEMİN ETTİ

BURDUR 58. Piyade Eğitim Alayı Binbaşı Maruf Kışlası'nda, 1997-2 tertip 2'nci kademe erler için yemin töreni düzenlendi.

Yemin törenine, Vali Şerif Yılmaz, Burdur Garnizon Komutanı Tank Albay Cem Tuce, 58.Piyade Alay Komutanı Albay Hakan Tutucu, İl Jandarma Komutanı Albay Tayfun Dündar, Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Başgül, İl Emniyet Müdürü Saim Akpınar,  Türkiye Muharip Gaziler Derneği Burdur İl Temsilcisi Hasan Okyar ve asker aileleri katıldı.

Birlik sancağının yerini almasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Daha sonra 1997-2 tertip 2'nci kademe 675 acemi er yemin etti. Törende, acemi erler adına yaş kütüğüne plaket çakılmasının ardından kışlaya ilk katılan, eğitim, spor, bakım branşlarında başarılı olan erler ile askerlik görevlerini Burdur 58'inci Piyade Eğitim Alay Komutanlığı'nda yapmış asker yakınlarına protokol üyeleri tarafından katılım belgeleri ve hediyeleri verildi.

58'inci Piyade Alay Komutanı Albay Hakan Tutucu törende yaptığı konuşmada, "Unutulmayacak bir törene şahitlik ettiniz. Sizlerle birlikte bu törene; Türkiye Cumhuriyetini temsilen şanlı bayrağımız da şahittir. Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen şanlı sancağımız da şahittir. Çanakkale, Kurtuluş, Kore, Kıbrıs ve teröristle mücadele harekatında yiğitçe mücadele ederek, canlarını aziz vatana feda eden bütün şehitlerimiz de şahittir. Bugün bize güzel ülkemizde özgürce yaşama hakkını bahşeden Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşları da şahittir" dedi.

Piyade Marşı'nın okuması ve tören geçişinin ardından yemin eden erler aileleriyle hasret giderdi.

Görüntü Dökümü

---------------------------

Yemin eden erler

Hakan Tutucu'nun konuşması

Detay

Haber- Kamera: Mesut MADAN/BURDUR,

===================================================

7)TRAFİK MÜDÜRÜ SÜRÜCÜLERİ UYARDI: SAYGILI VE HOŞGÖRÜLÜ OLUN

ESKİŞEHİR Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şubesi Müdürü Recai Öz, bayram nedeniyle karayollarında trafiğin yoğun olacağını belirterek, "Sadece trafik kurallarına uymak yetmiyor. Birbirimize karşı sevgili, saygılı ve hoşgörülü olmak zorundayız" dedi.

Ramazan bayramı öncesinde Eskişehir'de polis ekipleri karayollarında denetimleri artırdı. Polisler Eskişehir-Bilecik karayolunda sürücüleri durdurarak trafik kuralları konusunda uyarılarda bulundu. Polis ekipleri, şüpheli görülen araçlarda da arama yaptı.

'TEDBİRLER ARTIRILDI'

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürü Recai Öz yaptığı açıklamada, vatandaşların huzurlu bir bayram geçirmeleri için gerekli tüm tedbirleri alacaklarını söyledi. Öz, "Trafik yönünden vatandaşlarımızın huzurlu, güvenli ve keyifli bir bayram geçirmelerini sağlamak amacıyla 186 noktada 166 ekip, 17 yaya toplam 313 personelle bayram süresince her zaman olduğundan daha yoğun ve etkili olarak görevimizin başında olacağız. Eskişehir'de çevre yolunda kazaların yoğun olarak meydana gelmesi nedeniyle, bu bölgede tedbirlerimizi daha da arttırdık" diye konuştu.

'RAHAT KIYAFET GİYİN, EMNİYET KEMERİ TAKIN'

Bayram nedeniyle tatile şehirlerarası yolarda araç trafiğinin yoğunlaşacağını belirten Recai Öz sürücüleri trafik kuralları konusunda uyardı. Sürücülerin birbirlerine karşı saygılı ve hoşgörülü olmalarını da isteyen Şube Müdürü Öz şunları söyledi:

"Trafikte kurallara uymanın yanında sürücü, yolcu ve yayaların birbirlerine karşı sevgi, saygı ve hoşgörüyle davranmaları durumunda birçok sorunun çözüleceğini düşünüyoruz. Yani sadece trafik kurallarına uymak yetmiyor, birbirimize karşı sevgili, saygılı ve hoşgörülü olmak zorundayız. Öncelikle bayram süresince araçların ve trafiğin artacağını düşünüyoruz. Bu nedenle uzun yola çıkacak, tatil yörelerine gidecek, memleketlerine seyahat edecek sürücülerimiz, yola çıkmadan önce araçlarının teknik ve periyodik bakımlarını kesinlikle yaptırmalarını tavsiye ediyoruz. Ayrıca rahat bir kıyafetle yolculuk yapmaları daha önemli. Emniyet kemerini mutlaka takmaları gerekiyor. Emniyet kemeri kazalarda yüzde 50 ila yüzde 75 oranında ölüm ve yaralanmaları azaltıyor. Ayrıca sürücülerin seyahatleri boyunca ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmalarını tavsiye ediyoruz, sıvı gıdalar tüketmelerini öneriyoruz. Yakın takip yapmamalarını tavsiye ediyor, kazasız iyi bayramlar diliyoruz."

Görüntü dökümü:

------------------------

-Karayolunda denetim yapan polislerin,

Trafik Müdürü Recai Öz'ün konuşmasından çekilen görüntüler bulunuyor.)

Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-ESKİŞEHİR,

=======================================================

8)CHP'Lİ AYDEMİR REHABİLİTASYON MERKEZİNDE ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ MECLİS'E TAŞIDI

BURSA'da özel bir rehabilitasyon merkezinde kalan 27 yaşındaki Fatma Aydemir'in geçen şubat ayında ölümünü şüpheli bulan savcılığın soruşturması devam ederken, CHP Bursa Milletvekili  Erkan Aydın da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın yanıtlaması istemiyle  Meclis'e soru önergesi verdi.

Merkez Nilüfer İlçesi'nde bir özel rehabilitasyon merkezine ailesi tarafından 5 yıl önce tedavi görmek üzere yatırılan zihinsel engelli Fatma Aydemir,  21 Nisan gecesi fenalaşınca rehabilitasyon görevlileri tarafından ambulansla Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Vücudunda morluklar ve kırık olduğu tespit edilen Aydemir ameliyat edilmesine rağmen  yaşamını yitirdi.

Ölümü şüpheli bulan Bursa Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatınca cesedi Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılan Fatma Aydemir'e otopsi yapıldı. Cenazesi Orhaneli İlçesi'nde toprağa verilen Fatma Aydemir'in babası Kaya Ali Aydemir, kızının daha önce rehabilitasyon merkezinde kendisine şiddet uygulandığını söylediğini öne sürerek, "Kamera görüntüleri izlendi. Görüntülerde hiç bir sıkıntı tespit edilememiş. Kızımın kesin ölüm nedeni otopsi sonucu belli olacak. Hazırlanacak raporu bekliyorum" dedi.

Bursa Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla soruşturma başlatılırken, rehabilitasyon merkezi yetkilileri ise Aydemir'in ölümünde kendilerinin hiç bir ihmali olmadığını bunu kanıtlamaya da hazır olduklarını söyledi.

MECLİS'E SORU ÖNERGESİ

Fatma Aydemir'in şüpheli ölümünü CHP Milletvekili Erkan Aydın, Meclis gündemine taşıdı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde olayın biran önce aydınlatılmasını isteyen Erkan Aydın, engelli kıza geçen yıl şiddet uygulandığı gerekçesiyle rehabilitasyon merkezinin soruşturma geçirdiğini hatırlattı.  Erkan Aydın, soru önergesinde şunları kaydetti:

"Bakanlığınız Fatma Aydemir'in ölümüyle ilgili bir soruşturma başlattı mı, Aydemir'in ölüm gerekçesi nedir,  Fatma Aydemir'in vücudunda morluk ve kırıklar olduğu yönünde iddialar vardır. Bu iddialar doğru mudur? Doğru ise vücuttaki bu izler nereden kaynaklanmaktadır? Otopsi raporunun sonuçları nelerdir? Engelli Fatma Aydemir'in 2016 yılında  şiddet gördüğü iddia edilmektedir. Bu konuda Bursa İl Müdürlüğü'nce  şikayetler dikkate alınarak bir soruşturma yapılmıştır. Soruşturmanın ardından geçen sürede Aydemir şiddete maruz kaldı mı, bu konuda bir tespit yapıldı mı? Soruşturma sonucunda 'Özel Bakım Merkezi'nin hijyen, tertip ve düzen açısından yeterli olmadığı bu konuda da gerekli uyarıların yapılmasını yerinde olacağı kanaati hasıl olmuştur' denmektedir. Geçen sürede merkez yeniden denetlendi mi?  Merkezin fiziki şartlarında bir düzelme görüldü mü?  Bu konunun aydınlanması için çaba gösteren iki personel hakkında soruşturma açıldığı doğru mudur?  Açıldıysa buna neden gerek duyuldu? Son dönemde Bursa ili Nilüfer ilçesinde çok sayıda rehabilitasyon merkezinin açıldığı görülmektedir. Özel rehabilitasyon merkezi açmanın kriterleri nelerdir? İzinler nasıl verilmektedir?  Bu merkezlerin periyodik denetimleri yapılmakta mıdır?  Kriterlere uymayan merkezlere cezai müeyyide uygulanmakta mıdır?  Son bir yıl içinde yapılan denetimlerin verileri nelerdir?

BURSA, -

=========================================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Ali Aydemir Tunceli Pertek Mardin Politika Güncel Haberler

title