Haberler

Dha Yurt Bülteni-21

Ege Denizi'nde 4.5 büyüklüğünde deprem EGE Denizi'nde bugün akşam saatlerinde Richter ölçeğine göre 4.5 büyüklüğünde deprem meydan geldi.

Ege Denizi'nde 4.5 büyüklüğünde deprem

EGE Denizi'nde bugün akşam saatlerinde Richter ölçeğine göre 4.5 büyüklüğünde deprem meydan geldi.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi'nin merkez üssünü Ege Denizi olarak saptadığı deprem, bugün saat 18.53'te meydana geldi. İzmir'in Çeşme İlçesi'nin 229.98 kilometre açıklarında olan depremin derinliği ise 5.86 kilometre olarak ölçüldü. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü de depremin büyüklüğünü 4.6 olarak belirledi.

Haber : İZMİR,

===========================================

Başbakan Yıldırım: Marmara depreminde büyük bir acziyet ile karşı karşıya kaldık (2)

BAŞBAKAN YILDIRIM: YATIRIMLARIN DEPREME DAYANIKLI OLMASI YETMEZ

BAŞBAKAN Binali Yıldırım topraklarımızın yüzde 42'snin deprem riski altında olduğunu, son 15 yılda yatırımların deprem yönetmeliği çerçevesinde yapıldığını belirterek, "Yatırımlarımızın, yaptığımız projelerin depreme dayanıklı olması yetmez, en büyük değişimi ve dönüşümü şehirlerde gerçekleştirmemiz gerek. 81 ilde 1 milyon 76 bin binanın dönüşümü başladı. Hedef 2023 yılına kadar 4 milyon. 2030 yılına kadar 7 milyon üzerinde konut yeniden yapılacak ve dönüşüm tamamlanmış olacak" dedi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin, 17 Ağustos 1999 depreminin 18'inci yıldönümü nedeniyle Başiskele İlçesi'nde bulunan bir otelde düzenlediği Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı'na Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Japonya Meteroloji Ajansı, Sismoloji ve Tsunami Araştırma Bölümü Müdürü Dr. Mitsuyuki Hoshıba, AFAD Deprem Daire Başkanı Ulubey Çeken, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Çalıştayda konuşan Başbakan Binali Yıldırım, Marmara Depremi'nde hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek, "O gece yaşanan deprem sadece Kocaeli'ni, Gölcük'ü, Sakarya'yı, Yalova'yı, Çınarcık'ı sarsmadı. O gece yaşanan deprem bütün milletimizin yüreğinden sarstı. 1999 yılında gece saat 03.02'de meydana gelen 7.4 şiddetinde gerçekleşen deprem 45 saniye sürdü. Bu depremde maalesef 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti. 23 bin 781 vatandaşımız da yaralandı. 285 bin 211 konut, 42 bin 912 iş yeri hasar gördü. 16 milyon vatandaşımız depremden doğrudan ve dolaylı olarak etkilendi. Doğal afetlerin getireceği yıkım ve zarar afet meydana geldikten sonra değil, olmadan önce alınan tedbirlerle azaltılabilir. Deprem dünyanın gerçeği. Depremleri engelleme şansımız yok. Gelişimine baktığımız zaman son 100 yıl içinde 1939 Erzincan depremi ile deprem hareketlerinin doğudan batıya doğru ilerlediğini görüyoruz. Bunun en son örneği 1999 depremidir. Bundan sonra olacak deprem de batı bölgemizde olacak. Bu bilimsel bir tespittir. Bu gerçeği bilerek alt yapı, üst yapı tedbirlerini alarak deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Aktif fay attı üzerinde yaşayan birçok ülke depremle yaşama konusunda önemli mesafeler kat etti. Şiddetli depremlerde bile can ve mal kayıplarını en aza indirecek önlemleri alan örneklerimiz var. 2002 yılından itibaren bu konu üzerinde titizlikle duruyoruz. Üzülerek ifade etmek isterim ki bu depremi İstanbul'da yaşamış biri olarak o dönemde Türkiye'nin yönetiminde olanların bırakın depreme yönelik tedbir almak, 2 gün boyunca deprem hakkında fikirleri yoktu. Bütün iletişim ve ulaşım alt yapısı çökmüş, Ankara depremden bir haber kalmıştı. O dönemde İstanbul Belediyesi Deniz Otobüsleri Genel Müdürüydüm. Deprem olur olmaz Bostancı'dan depremle ilgili iletişim kesik olduğu için bizim Mudanya Armutlu, Çınarcık'ta, Yalova'da gemilerimiz vardı. Bu gemilerle telsiz irtibatı kurarak oradan ekipleri hemen sahaya çıkardık. Yarım saat içerisinde depremin ağır bilançosunu öğrenme imkanı bulduk. Belediye başkanımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak acil eylem planı yaptık. Bütün İDO'nun seferlerini iptal ettik. 20 civarında gemiyi deprem bölgelerine yönlendirdim. O gün boyunca yaptığımız bu çalışmayla 2 bin 900 yaralıyı hastanelere ulaştırdık. Onları hayata döndürme imkanı bulduk. O anda verilen karar çalışmadır. Daha sonra rahmetli Ecevit bu çalışmayı günlerce konuşmalarında anlattı ve övdü. Şimdi depreme hazır olmak deprem olduktan sonra düşüneceğiniz karar vereceğiniz tedbirlerle olmaz. O deprem sonu sağlıklı düşünce diye bir şey ortada kalmıyor. Panik havasıyla yapacaklarınızı bile yapamaz hale düşüyorsunuz. Depreme hazırlıklı olmaktan geçiyor" dedi.

Başbakan Yıldırım depremin ilk günü can pazarı yaşandığını belirterek, "Türkiye'yi yönetenler kriz yönetiminde fevkalade başarısız oldular. Türkiye krizi yönetmek yerine onu daha da derinleştirmekle milletin acısı ikiye katlandı. İlk gün adeta can pazarı yaşandı. İnsanlar kendi gayretleri ve çevredekilerin yardımlarıyla enkazdan çıkmayı başardılar. Güç bela kendilerini kurtaranlar hayatlarını kaybetti. Derin bir teessürle ifade ediyorum ki Marmara Depremi'nde büyük bir acziyetle karşı karşıya kaldık. Çıplak elle enkazı kaldırmaya çalışanlar, komşularını yakınlarını aradılar. Manşetler devletin yetersizliğine, deprem bölgesinin kaderine terk edildiğine yönelik başlıklarla doluydu. Benzer acıları yaşamamak için hükümet olarak bundan ders almış vaziyette çok ciddi çalışmalar yapıyouz. Doğal afetler konusunda kayıpları asgariye indirecek çalışmalar yapılıyor, tedbirler alınıyor. Doğal afetler konusunda önceden hazırlanmış yasalar ve mevzuatlar vardı. Karışıklığa, çok başlılığa sebep oluyordu. Biz de bu durumun ortaya çıkardığı olumsuzlukları gidermek amacıyla afetle ilgili görev yapan çeşitli kuruluşların sorumlularını bir yerde topladık. AFAD'ı Başbakanlığın altında oluşturduk. Bu çatı altında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Koordinasyon Kurulu ve Deprem Dayanışma Kurulu'nu tesis ettik. 2023 stratejisi ve eylem planı hazırlandı. İlk defa genel plan çerçevesinde deprem riskinin azaltılmasını uzun vadede tanımladık. Türkiye afet planını da geliştirdik. Sıfırıncı dakikasında Türkiye'nin ortak gücü olarak harekete geçirebileceğimiz tesis ettik. 188 bölgeyi riskli alan olarak tanımladık.19 ilde uygulanan yapı denetim sistemini 81 ile yaygınlaştırdık. Biliyoruz ki deprem öldürmez dayanıksız yapı öldürür. Bu anlayışla afet riski ile ilgili yasal düzenlemeyi hayata geçirdik. Riskli alanların belirlenmesi herhangi afet sonrası can ve mal kaybının önüne geçilmesini amaçlıyor. Bu çalışmalar ortak akılla ilgili bakanlıklar bu alanda yetkinliği disiplini olan bilim insanlarıyla birlikte gerçekleştiriyoruz. Doğal afetler konusunda ki bir adım da Afet Sigorta Kanunu'dur. Bu kanunla binalarda deprem sonucu meydana gelecek maddi zararların karşılaması zorunlu deprem sigortası ile meydana gelebilecek maddi ve bedeli zararların giderilmesine yönelik esas ve usuller tanınmış oldu. Ulusal sismik ağların gelişmesi anlamında Almanya Araştırma Merkezi ile ortak proje yapıldı. Marmara Denizi içerisindeki adalar segmenti boyunca beklenen Marmara depremi öncesi ve meydana gelecek fiziksel sürecin incelenmesi adına istasyon kurulum çalışmalar tamamlandı. 7 adet derin kuyu sismik istasyonunu önceden belirlenen yerlere 300 metre derinliğe kurarak anlık veri akışını başlattık. Ulusal sismolojik ve gözlem ağında zayıf ve kuvvetli istasyon toplamı da 2016 sonu itibariyle ülke genelinde 913 istasyona ulaşmış bulunuyoruz. Bu rakam daha da artabilir. Ulusal deprem stratejimize ait kurduğumuz Deprem Araştırma Kurumu kamu kurumları araştırma kurumları deprem riskleri azaltma konusunda tüm projelere destek sağılıyoruz. Akıllı telefon ve tabletler için afat deprem ugulaması geliştirdi. Hızlı ve güvenilebilir bilgiye ulaşılması oldu" diye konuştu.

TOPRAKLARIMIZIN YÜZDE 42'Sİ DEPREM RİSKİ ALTINDA

Başbakan Yıldırım, Gölcük depreminde çaresizliğin yaşandığını, Van depreminde ise teknolojinin imkanlarının en iyi şekilde kullanıldığını söyleyerek, şöyle konuştu: "Türkiye olarak şunu aklımızdan çıkarmayalım, topraklarımızın yüzde 42'si deprem riski altındadır. 2017'ye kadar geçen 117 yıl içerisinde ülkemizde 5 bin 905 deprem gelişmiş. 5 bin 803'ü 4-5 aralığında 702'si 5-6 aralığında, 100 tanesi de 6-8 şiddetindedir. Bu depremlerde 87 bin insanımızı kaybettik. Tabi bu oranın büyük kısmı 2003'ten öncedir. Son 15 yılda can kaybı 904 tür. 644'ü 2011 Van depreminde oldu. Van depremi ile ilgili yaşadığımız hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. O gün deprem haberini alır almaz İstanbul'da bir etkinlikteydik. Sayın Cumhurbaşkanımızla irtibata geçtik ve biz aradan 4 saatten az bir süre geçmişti ki deprem yerindeydik. Gittiğimizde gördük ki depreme müdahale usulüne göre yapılmış, kurtarma çalışmaları devam ediyordu. O depremde bile oradan yapılacak çok şeyin olduğunu bir koordinasyon sorunu olduğunu gördük. Oradan ayrılırken iki bakanımızı görevlendirdik ve bakanlarımız haftalarca orada kaldı ve nezaret ettiler çalışmalara. Şimdi bir sene içerisinde Van Erciş'te 28 bin konut yaptık. Varto depreminden bahsedilirdi biz hükümete geldiğimizde Varto deprem evleri hala tamamlanmamıştı. 5 milyar harcadık Van'a yeni bir Van ilave ettik. Erciş'te yeni bir Erciş yaptık. Yollarıyla, parklarıyla standartları yüksek yeniden şehri inşa ettik. O depremde yaşadığım bir hatırayı paylaşmak istiyorum. İletişim hiç kesilmedi. Bir an bile kesilmedi. Ancak oraya vardığımda televizyonda bir muhabirin sözleri dikkatimi çekti. Televizyondaki muhabir 'Sayın seyirciler deprem büyük felaket, iletişim yok. Yollar kapalı' filan derken ekranda 3 G canlı yayın yazıyor. Bu felaket tellallığı bir alışkanlık. Olağan üstü bir hal var, bir deprem olayı var burada televizyon kanalları felaket tellallığında hiçbir sınır tanımıyor. Birbirleriyle yarışa giriyor. Biz orada bir şey yaptık. O zaman ulaştırma bakanıydım. BTK ya görev verdik. Siz enkaz altındaki vatandaşlarımızla irtibat kurabilir misiniz dedik. Onlara cep telefonlarına mesaj kurtardılar. İmkanınız varsa şurayı tuşlayın diye. O şekilde 600'ün üzerinde noktasal dokunuşla 600 insanımızı kurtardık. Teknolojinin bize verdiği imkan. Öyle bir imkanınız olmasa bunu yapamazsınız. Gölcük depreminde çaresizliği yaşadık, Van depreminde de teknolojinin imkanlarını en iyi şekilde kullandık"

KENTSEL DÖNÜŞÜM

Arzularının tek bir vatandaşın burnunun bile kanamaması, hayatını kaybetmemesi olduğunu ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Konut altyapı yatırımları başta olmak üzere bir çok alanda yüksek şiddette depreme dayanıklı yatırımları gerçekleştiriyoruz. Son 15 yılda yol, tünel, köprü gibi alt yapı projeleri deprem yönetmeliği çerçevesinde yapıldı ve gerçekleştirildi. Bugüne kadar yaptığımız ve yapacağımız dev projelerimizde bu deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak yüksek şiddetteki depremlere dayanıklı projeleri inşa ediyoruz. Marmaray, Avrasya Tüneli olası deprem güzergahına yakın yerler. Osmangazi gibi dev projelerin tamamı 9 ve üzerindeki şiddete göre inşa edilmiştir. Yatırımlarımızın yaptığımız projelerin depreme dayanıklı olması yetmez, en büyük değişimi ve dönüşümü şehirlerde gerçekleştirmemiz gerek. Kocaeli'nde önemli mesafe kat etmekle beraber yapacak çok işimiz olduğunu sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bugün Kocaeli dahil olmak üzere İstanbul kısmen, İzmir'de kentsel dönüşüm riskli alanların dönüşümünü hayata geçiriyoruz. İşin büyüklüğü dikkate alındığında bugünden yarına olacak iş değil. 7,5 milyon yapı stokumuz var dönüşüm olacak olan. Bunu yıllara bölerek yapsak 10-15 yıl sürekli yarım milyon dönüşüm gerçekleştirmek suretiyle ancak tamamlayabiliriz. 100 milyar doların üzerinde bir bütçe gerekiyor. Belediyelerimiz kendi kaynaklarını oluşturarak bu dönüşümü yapmaya gayret ediyorlar. Bunu da yaparken şehirde yaşayanların ihtiyaçlarını göz ardı etmeden, gerekli yeşil alanları yok etmeden vatandaşlarımızın ortak yaşam alanlarını muhafaza ederek gerçekleştirmenin gayreti içindeler. Son 15 yıldır yeniden Türkiye inşaatı için her alanda çalışıyoruz. Türkiye genelinde kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında 15 yılda 780 bin konut yapımını gerçekleştirdik. 81 ilde 1 milyon 76 bin binanın dönüşümü başladı. Hedef 2023 yılına kadar 4 milyon. 2030 yılına kadar 7 milyon üzerinde konut yeniden yapılacak ve dönüşüm tamamlanmış olacak"

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Haber : Ergün AYAZ-Faruk KIYAK/BAŞİSKELE(Kocaeli),

=================================================

Bakan Eroğlu: PKK kalkınmayı engelliyor (3)

"SULAMA SAYESİNDE ÇİFTÇİLERİN CEBİNE HER YIL 6 MİLYON LİRA AKIYOR"

Tunceli sonrası Elazığ'a gelen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Elazığ Valiliği önünde Vali Oktay Çetin Kaldırım, milletvekilleri Tahir Öztürk, Ejder Açıkkapı ve Metin Bulut ile Belediye başkanı Mücahit Yanılmaz ve bazı partililer tarafından karşılandı. Bakan Eroğlu, Vali Kaldırım'ı makamında ziyaret ederek il hakkında bilgi aldıktan sonra Elazığ'a gelişi ile ilgili açıklama yaptı. Elazığ'da yapımı düşünülen 7 tesisin temelini atmak üzere Elazığ'a geldiğini belirten Bakan Eroğlu, "Bu gün bu raya gelirken Elazığımızın hasretle beklediği 7 tesisin temelini atcağız. 227 milyon TL. tesiler içerisinde en önemlisi bizimde hasretle beklediğimiz Uluova sulama tesisleri. Bunun dışında  daha önce 49 müjde vermiştik. Bunların 28 i bitti 21 de inşa halinde inşallah geri kalanı da bitireceğiz. Eli boş gelmedik 16 müjde ile geldik. Elazığ yiğitler diyarı gakgoşlar diyarı ne germiyorsa yapacağız. Bunlardan 6 DSİ müjdesi, 8 orman, 1 doğa koruma ve 1 tane de meteorolojinin müjdesi var. Allah nasip ederse 30 Eylül'de inşaat ihalesinin yapımını planlıyoruz. Elazığ ile gurur duyuyorum her seçimde destan yazıyor, sizlerle gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Hükümetimiz geçen yıl sonuna kadar 12 milyar TL yaptırım yaptı. Yatırımlarda 2 milyar 350 milyon lira ile birinci sırada Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2'inci sırada biz 1 milyar 70 milyon lira ile ama bu yatırımlarla önümüzdeki yıllarda birinciliği biz alırız. 4 tane baraj bitirdik, ayrıca 10 bin 610 dekar alan araziyi sulamaya açtık. Bu sulama sayesinde çiftçilerin cebine her yıl 6 milyon lira para akıyor" ifadelerini kullandı.

TERÖRLE MÜCADELEDE KARARLILIK MESAJI

Bakan Eroğlu ve beraberindeki genel müdürler, daha sonra temel atma törenlerinin yapılacağı konferans salonuna geçti. Burada yapılan temel atma töreninden sonra Bakan Eroğlu, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar, mücadelemiz, güvenlik güçlerimizin mücadelesi devam edecektir. Bunlar dışardan destek alıyorlar. Dışardaki destekçileriyle birlikte, kahruperişan olsunlar, Allah onları kahru perişan etsin" dedi. Askerimiz, polisimiz korucumuz, bunların inlerine girerek bunları bertaraf edip, etkisiz hale getirecek. Allah bizimle beraberdir" diye konuştu. Salonda bulunan vatandaşlar da Bakan Eroğlu'nun her sözünden sonra "Amin" diyerek destek verip eşlik etti. Toplu temel atma töreninden sonra geceyi Elazığ'da geçirecek Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, yarın sabah kentten ayrılacak.

Görüntü Dökümü

---------------------------

-Bakanın gelişi

-Bakanın karşılanması

-Bakanın basın açıklaması

-Toplu açılış töreni

-Bakan Eroğlu'nun burdaki konuşması

-Salondakilerin amin diyerek bakana destek çıkması

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Şahismail GEZİCİ/ELAZIĞ,

=================================================

Valenin saldırdığı kadın şikayetçi olmamış (2)

VALE SALDIRISINA UĞRAYAN KADIN KONUŞTU

Muğla'nın Bodrum ilçesinde, beach cluba gittiği sırada vale S.S. (33) ve K.S.'nin (38) saldırısına uğrayan Nezire C., saldırı sırasında yaşadığı anları Doğan Haber Ajansı'na anlattı.

İstanbul'da özel bir firmada satış temsilcisi olarak çalışan ve 2 yeğeni ile birlikte 2 günlüğüne Bodrum'a tatile gelen Nezire C., vale K.S. ve S.S.'nin saldırısı sırasında yaşadıklarını anlattı. Nezire C., o gün plajda iyi bir yer bulabilmek için erken saatte yola çıktıklarını belirterek, "Yeğenimin biri ile beach cluba girişimizde kapıdaki valelere rica ettik arabayı kolay bir yere koysunlar diye. Çünkü 15 dakika sonra tekrar çıkıp, otogara gidip yeğenimi alacağım ve sonra yine geleceğim dedim. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra diğer yeğenimi almak için arabamın başına geldiğimde benden otopark ücreti istediler, ben de tamamen gitmiyorum eşyalarım burada, geri geleceğim dedim. Ücreti vermezsen bir daha geri gelemezsin dediler, ben de bu konuyu yönetimle konuşurum ücreti de veririm dedim. Otogara gittim. İkinci yeğenimi alıp geri geldiğimde arabamı parka beni de içeriye almayacaklarını söylediler. Ben de yönetimle görüşüp bu sorunu çözmek istedim ancak kimseye ulaşamadım. Aracımın içinde iken tartışma başladı, yeğenim de arkada oturuyordu, o anda 'Arkadaki araçlar geçsin, çek arabanı dışarı çık' dediler. Ben de çıkmak istemedim çünkü eşyalarım içerideydi ve valeler beni almak istemiyordu. Tartışma büyüdü, o anda 'Seni kucağıma alır götürürüm' dedi valenin biri, 'Sen de nereye götürüyorsun adliyeye mi' dedim. İki günlük tatilimiz var, zehir etmeyelim diye sabırlı davranıyorduk. O anda birisi de bana 'Fahişe' diye bağırınca beynim döndü ben de küfür etmeye başladım. Evet küfür ettim, ardından bana saldırınca da küfür ettim, çünkü sinirden ağlamaya başlamıştım. Şu anda bir ay önceden programlı işlerim için İzmir'deyim ve sonra İstanbul'a geçeceğim. Olayda bana saldıran ve hakaretler eden iki vale işten atılmadıkça, tesis bu yaşadıklarımdan ötürü özür dilemedikçe davacı olmaktan vazgeçmeyeceğim. Şu anda ben ve iki yeğenim ifadelerimizi vermedik, ya İstanbul'dan ya da Bodrum'a gelerek vereceğiz. Avukatım ile görüşmelerim devam ediyor. Ancak bu olay  nedeniyle benim ve yeğenlerimin psikoloji bozuldu. Bodrum gibi bir yerde böyle bir tesise bu tür valeler yakışmıyor, en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum" dedi.

Haber-Kamera: Yaşar ANTER / BODRUM (Muğla),

===================================================

Okul servisinde unutulan 3 yaşındaki Alperen havasızlıktan öldü

İZMİR'in Çiğli İlçesi'nde, kreşe giden 3 yaşındaki Alperen Şahin, uyuduğu okul servisinde unutulunca havasızlıktan yaşamını yitirdi. Olayla ilgili gözaltına alınan servis şoförü ve rehber personel, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Olay, dün sabah saatlerinde Köyiçi Mahallesi'nde meydana geldi. Serkan ve Buket Sakin çifti, 3 yaşındaki oğulları Alperen'i kreşe götürmek üzere okul servisine bindirdi. Servis şoförü 47 yaşındaki T.İ. ile rehber personel 18 yaşındaki D.K., Özel Sevgi Yumağı Anaokulu'na geldiklerinde öğrencileri indirmeye başladı. Rehber personel D.K., bu sırada ağlayan bir öğrenciyi alarak okula girdi. Serviste uyuyan Alperen'i fark etmeyen şoför, aracı otoparka çekti. Öğle yemeğinde Alperen'in yokluğu fark eden öğretmenler, okulu ve bahçesini aramaya başladı. Öğretmenlerin çabası yetersiz kalınca okulun güvenlik kameraları incelendi. Görüntüleri izleyen okul yönetimi Alperen'in okula hiç girmediğini gördü. Bunun üzerine okul servisine bakan görevliler, minik Alperen'i sabah oturduğu koltukta hareketsiz halde bulunca, Karşıyaka'da özel bir hastaneye kaldırıldı. Ancak minik Alperen'in havasızlıktan öldüğü anlaşıldı. Alperen Sakin'in cansız bedeni, savcının incelmesinin ardından otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.

İKİ SERVİS ÇALIŞANI GÖZALTINA ALINDI

Otopsisi yapılan minik Alperen daha sonra Doğançay Mezarlığı'nda toprağa verildi. Olaydan sonra geniş çaplı soruşturma başlatan polis, olayla ilgili servis şoförü T.İ. ile rehber personel D.K.'yi gözaltına aldı. İfadelerinde suçsuz olduklarını belirten iki şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından 'Taksirle ölüme sebebiyet vermek' suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. Çocuklarının ölümüyle büyük üzüntü yaşayan Serkan ve Buket çiftinin okuldan ve servis görevlilerinden şikayetçi oldukları ve dava açacakları öğrenildi.

GÖRÜNTÜLÜ HABER:

--------------------------------

Zanlıların adliyeye sevk edilişinden görüntü

Zanlıların polis aracına bindirilmesinden görüntü

Haber: Kamera: Mehmet CANDAN / İZMİR,

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Veysel Eroğlu Ege Denizi İstanbul İzmir Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title