Dha Yurt Bülteni-4

1)ÇAYELİ'NDE SELDE KAYBOLAN KİŞİ İÇİN ARAMA ÇALIŞMASI BAŞLATILDI

RİZE'nin Çayeli İlçesi'nde etkili olan şiddetli yağışlar sonrası oluşan sele kapılarak kaybolduğu sanılan çay fabrikasında işçi olarak çalışan 4 çocuk babası 49 yaşındaki Mehmet Küçüksarı için arama çalışması başlatıldı. Çayeli İlçesi Derecik Köyü'nde önceki gece çalıştığı çay fabrikasına gitmek için arabasıyla evden çıkan Mehmet Küçüksarı'dan haber alamayan yakınları dün gün boyu bölgede arama çalışması yaptı. Otomobili dere kenarında kapısı açık halde bulunan Küçüksarı'nın gömleği ve pantolonu da dere yatağında bulundu. Gece heyelan nedeniyle kapanan yolu açmaya çalıştığı sırada sel sularına kapıldığı sanılan Küçüksarı için Jandarma ekiplerine haber verildi. Bu sabah Jandarma ekipleri ile köye gelen AFAD ve İkizdere Arama Kurtarma (İDAK) ekibi arama çalışması başlattı. Vadinin dik ve uçurum olması nedeniyle arama çalışmaları güçlükle sürdürülüyor. Bölgede toplanan çok sayıda vatandaşta arama çalışmalarını izliyor.

"SUYA KAPILDIĞINI SANIYORUZ"

Kayıp Mehmet Küçüksarı'nın ağabeyi Orhan Küçüksar, iki kez telefonla aradığı kardeşine ulaşamadığını belirterek "Sabah arabasını dereye yakın bir yerde bulduk. Yoldan su akıyordu. Yoldan akan çok yoğun sudan geçmek mümkün değildi. Arabayı bırakarak oradan yaya geçerken suya kapıldığını sanıyoruz." dedi ve kardeşinin bulunmasını temenni etti.

Komşusu Adem Külünkoğlu'da bir süre haber alamadıkları Mehmet Küçüksarı'nıj n önce arabasının ardından gömleğinin bulunduğunu belirterek "Yol selden kapanmıştı. Sel sularından geçmeye çalışınca suya kapıldığını düşünüyoruz. Bu konuda tereddüdümüz kalmadı. İnşallah cesedini bulabiliriz." dedi.

Görüntü Dökümü

--------------------

Kayıp kişinin aranması

Ekiplerden detay

Çevrede toplanan vatandaşlar

Ağabeyi Orhan Küçüksarı ile röp.

Komşusu ile röp.

Detaylar

Haber-Kamera: Muhammet KAÇAR RİZE-DHA)

========================================================

2)BALIKESİR TOKİ'DE TAKSİTLERİNİ ÖDEYEMEYENLERE TAHLİYE

BALIKESİR'de, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) H bloklarında yaşayan bazı vatandaşlar, evlerin taksitlerini zamanında ödemedikleri için tahliye edildi. Vatandaşlar, polis eşliğinde gerçekleştirilen tahliye işlemine tepki gösterirken, yapılan işlemin yasal olduğunu savunan TOKİ avukatları ise kentte yaklaşık 100 konut hakkında tahliye kararı çıktığını açıkladı.Balıkesir'de 2007'de hizmete açılan TOKİ H konutlarında yaşayan vatandaşlar, ev taksitlerini ve aidatlarını ödeyemeyince tahliye edildi. TOKİ avukatları, polis memurları ve Çevik Kuvvet eşliğinde Yeni Mahalle'de bulunan toplu konutlara gelip, taksitlerini ödemeyen daire sahipleri hakkında işlem yaparken, tepkiyle karşılaştı. Evini tahliye etmesi istenen vatandaşlardan Hakan Demirci, "Burada yaşayan insanlar fakir. Zaten bu evler yeşil kartlı, gariban insanlara verildi. Ben 3 aydan 3 aya özürlü maaşı alıyorum. Valilik ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı bize yardım etmiyor. Bu nedenle ev taksitlerini ödeyemiyoruz. Gelip bize (evi boşalt) diyorlar. Nasıl boşaltacağım, nereye gideceğim bilmiyorum" dedi.

Bir diğer TOKİ sakini Bayram Çelikkol ise şunları söyledi:

"Bu evler sosyal güvencesi ve bir geliri olmayan, yeşil kartlı insanlara verildi. Milletin zamanla döküleceği belliydi. Ben 4-5 yıl aksatmadan ödedim. Ancak hasta oldum. Akciğer ve kalp hastası olunca taksitlerimi ödeyemez duruma geldim. 10 yıldır burada oturuyorum. Şimdi 'evleri boşaltın' diyorlar. Sanki terör olayı varmış gibi bir çok polis geldi, her taraf polisle doldu. Ben zamanında askerlik yapmışım, vergimi ödemişim. Reis 'sokaklara çıkın' deyince sokağa çıkmışım, bir ay demokrasi nöbeti tutmuşum. Reis 'insanı yaşat ki, devlet yaşasın' diyor. Şimdi bayram öncesi beni çoluk çocuğumla sokağa atıyorlar. Bizim yerimize herhalde Suriyelileri yerleştirecekler zaten bina Suriyeli kaynıyor"

2 YILDIR ÖDEME YAPMAMIŞLAR

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Vekili Avukat Mustafa Kurt ise basın mensuplarına tahliye işlemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Kurt, şöyle konuştu:

"TOKİ, dar gelirli vatandaşların konut sahibi olması için elinden geleni yapıyor. Ancak vatandaşlarımız taksitlerini ödemiyor. Şimdi burada adını vermek istemiyorum. Bir konut sahibi ödemelerini geciktirdiği için 3 Eylül 2014 tarihi itibari ile tahliye davası açılmış. 2014'ün Kasım ayında tahliye kararı çıkmış. 2014'den sonra açılan icra takibi dosyası tarihi ise 2016'dır. TOKİ, konutlarda oturanları tahliye etmek için değil, etmemek için olanca gayreti sarf etmektedir. Ödenen taksitlerin tutarı daire tiplerine göre değişmekle birlikte 150- 200 TL arasındadır. Yıllık taksitlerde 3 bin ile 4 bin 500 TL arasında değişiyor. Biz elimizden geldiğince emek sarf ediyoruz, onlara zaman veriyoruz. Maalesef devletimiz 'insanlarımız kira öder gibi ev sahibi olsun' derken, vatandaşlarımız taksitlerini ödememektedir. Dolayısıyla şu an burada yaptığımız işlem, mahkeme kararına dayanan bir tahliye işlemidir. Yapılan her işlem yasaldır. İşlemin muhatapları da daha önceden haberdar edilmiştir"

100 KONUT İÇİN TAHLİYE KARARI

Balıkesir'de mahkeme kararlarına göre 100'e yakın konutun tahliye edilmesi gerektiğini açıklayan avukat Kurt, "Biz taksitler aşağı yukarı iki yıl aksadığında tahliye işlemini başlatıyoruz. Herhangi bir vatandaşımız X bankasından çektiği kredi ile konut alırsa, konutu üzerindeki ipotek nedeniyle en fazla 3 taksit sonra takip yapılmakta, daire satılmakta ve borç tahsil edilmektedir. Biz ise elimizden geldiğince anlayışlı davranmaya çalışıyoruz" dedi.

TOKİ SAKİNLERİ DERTLİ

TOKİ sakinleri çok zor koşullarda yaşadıklarını, binayı kanalizasyon sularının bastığını, asansörlerin çalışmadığını söyledi. Bu vatandaşlardan Harika Fatma Oral da asansörde geçirdiği kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu iddia etti. TOKİ H Blokların her birinde 96 daire bulunuyor.

Görüntü Dökümü

--------------------

TOKİ konutları

H Blok önünde bekleyen vatandaşlar

Polisler

Vatandaşların tepkileri

Avukat kurt'un açıklamaları

Polisler tahliye için bina içine giriyor

Haber- Kamera: Hilmi DUYAR- Coşkun YAMAN / BALIKESİR,

==================================================

3)TÜBİTAK GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ PROF. DR. KIRBIYIK: GÜNEŞ 4.5 MİLYAR YIL SONRA DÜNYAYI YOK EDECEK

ANTALYA'daki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık, 4.5 milyar yaşına ulaşan güneşin, 4.5 milyar yıl sonra Mars'a kadar Dünya'yı da içine alacak şekilde genişleyeceğini belirterek, "Kıyamet dedikleri bu olsa gerek" dedi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fizik Bölümü öğretim üyesi ve TUG Müdürü Prof. Dr. Halil Kırbıyık, 21 Ağustos'ta gerçekleşecek Tam Güneş Tutulması nedeniyle, dünyanın hayat kaynağı güneşe ilişkin bilgiler verdi. 4.5 milyar yaşındaki güneşin dünyaya hayat veren gökcismi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Halil Kırbıyık, "Güneş esasen ikinci kuşak bir yıldızdır. Bizim güneş sistemimiz oluşmadan önce burada başka bir yıldız varmış. O yıldız patlıyor ve sonucunda ortada bir atık kalıyor. Atıktan oluşan ikinci yıldız da güneş. Bu arada atığın diğer kısımlarından da dünyanın içinde olduğu gezegenler oluşuyor" diye konuştu.

'4.5 MİLYAR YIL DAHA GÜVENDEYİZ'

Tam Güneş Tutulması olayının 4.5 milyar yıldır olagelen bir şey olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kırbıyık şöyle devam etti: "Çünkü güneş 4.5 milyar yıl yaşında. Biraz yaşlanmıştır ama tam da yaşlılığa geçmiş değil. Emekliliğine yakın sayılır ama yıldızların emekliliği milyarlarca yıl sürer. 4.5 milyar yıl daha güvendeyiz. Güneşimiz bu hayatiyetini sürdürecek ve bize de hayatiyet vermeye, yaşam kaynağımız olarak devam edecek. Ama 4.5 milyar yıl geçtikten sonra güneşin biraz genişlediğini göreceğiz. Mars'a kadar genişleyecek. Dünya da dahil Merkür, Venüs ve Mars'ı içine alacak. Sanıyorum kıyamet dediğimiz de budur, bilmiyorum. Genişleme yavaş olur. Güneş şu anda merkezinde hidrojen elementini yakıyor. Protonlar yakar, dört proton Güneş'in merkezinde çarpışıyor ve onlar helyum atomuna dönüşüyor ve bu aşamada da bir enerji açığa çıkıyor. Bize güneşten gelen ışık da o enerjidir."

'KIRMIZI DEV' OLACAK

Güneş'in merkezindeki yakıt kaynağı olan hidrojen atomunun belli bir yüzdesini yaktıktan sonra biteceğini anlatan Prof. Dr. Halil Kırbıyık şunları söyledi:

"Yani yakacağı odun kalmaz, hidrojen kalmaz. Orta merkezde helyum vardır ama sıcaklığı da o anda helyumu yakmaya yetmez. Bu kez güneş ortasına doğru çöker. Çökünce de o sıcaklık, enerji açığa çıkar tekrar. O sıcaklık artık 10 üzeri 8, yani 100 milyon dereceye ulaşır. 100 milyon derecede de helyum yanmaya başlar ve artık yakıtı helyum olur. Ortada helyum yanar, dışarıya doğru hidrojen katmanı yanar ve güneşin dış katmanları da bu arada genişler. Genişleyince astrofizikte 'kırmızı dev' olarak tabir ederiz, kırmızı dev olur bu ve hacmini genişletmesi demektir. Hacminin genişlemesi de Venüs'ü, Merkür'ü içine alması demektir."

'SONUNDA GÜNEŞ DE ÖLECEK'

Güneş atmosferinin genişlemesinin yavaş yavaş dünyayı da içine alacağı ve Mars'a kadar geleceğini söyleyen Prof. Dr. Kırbıyık, "Güneş tekrar hayatiyetini devam ettirecek ancak bu 4.5 milyar yıl gibi bir süre alacak ve sonrasında güneş de ölecektir. Güneş atmosferine girmesiyle dünyada da hayat bitecek. Bilim bunu söylüyor. 4.5 milyar yıl çok, biz yarı zamanı yani iyi zamandayız. Hesaplar böyle. Bizim alanımız güneş yıldız evrimi üzerinedir. Güneşin iyi zamanındayız."

ISINMA GÜNEŞ'İN YAŞIYLA DEĞİL, SERA GAZLARIYLA İLGİLİ

Dünyadaki son dönemde yaşanan hava sıcaklıklarındaki artışla güneşin yaşının ilgisi olmadığını belirten Prof. Dr. Kırbıyık şunları anlattı:

"Güneş'in özelliklerinde bir değişiklik yok. Bu atmosferdeki hareketlenmeler, değişikliklerle ilgili insanların yarattığı ve iklimsel yapıyı etkileyen ajanlarla ilgili bir durum. Özellikle güney yarımkürede atmosferde bir incelme gözlendiği uzun zamandır söylenir. Atmosferde incelme olunca güneşin ultraviyole yakıcı ışınları doğrudan yeryüzüne iner. Bu da herşeyi etkiler. Doktorlar 'yazın öğleyin güneş altında kalmayın, ultraviyole ışınlar kansere yol açar' der ya, oradan tutun da herşeyi etkiler."

Dünya atmosferinin incelmesinin nedeninin insanlığın ürettiği sera gazları olduğuna işaret eden Prof. Dr. Kırbıyık açıklamasını şiyle tamamladı:

"Çoğaldıkça atmosferdeki ultraviyole ışınlardan koruyucu ozon tabakasını tahrip eder. Ozon tabakası tahrip edildiği için de incelir ve ultraviyole ışınlar aşağıya iner. İnince de tabi buharlaşmayı, yeşilliklerin kurumasını hızlandırır, insan sağlığını etkiler. Yani güneşteki değişikliklerden ziyade, güneşin yakıcı etkisinin direkt dünya yüzeyine atmosfer ince olduğundan gelmesidir."

ANTALYA/DHA

===========================================================

4)SOKAK HAYVANLARI VE YABAN HAYVANLARINA ÖZEL BARINAK

ANTALYA'nın Alanya İlçesi'nde hizmet veren Alanya Belediyesi Geçici Sahipsiz Hayvan Bakım Evi'nde, sokak hayvanlarının yanı sıra yaban hayvanlarının da tedavi ve bakımı yapılıyor. Merkezde, kartaldan şahine, dağ keçisinden geyiğe birçok hayvan tedavi görüyor.

Alanya Belediyesi Geçici Sahipsiz Hayvan Bakım Evi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı'ndan 24 dönümlük arazinin kiralamasıyla geçen yıl kuruldu. Alan içerisinde 36 hayvan bölümü, 5 yavrulu anne bölümü, 3 hayvan müşahade bölümü, 3 hayvan tecrit bölümü, 2 köpek bakım evi, kedi bakım evi, rehabilitasyon ünitesi, karantina bölümü, 4 ameliyathane, 2 diğer hayvan bakım ünitesiyle hizmet veriliyor. Hayvan gezi alanları ve evcil hayvan mezarlığını da bünyesinde bulunduran merkezde aynı anda 4 ameliyat yapılabilecek şekilde bir de ameliyathane bulunuyor. Bakım evinde kurulan mutfaklarda hayvanlar için gereken gıdalar merkez içerisinde hazırlanırken, gıdaların bekletilmesi için de 2 soğuk hava deposu bulunuyor. Sokak hayvanları veya evcil hayvanların bakım ve tedavisi yapılabilen bakım evinde yapılan protokolle yaban hayvanlarının da tedavisi gerçekleştirilmeye başladı. Merkezde kartaldan ahine, dağ keçisinden geyiğe birçok hayvan tedavi görüyor.

ÖZEL PROTOKOLLÜ GIDA

Alanya Belediyesi Geçici Sahipsiz Hayvan Bakım Evi sorumlu veterineri Hasan Eşit, bakım evinde Türkiye'de birçok ilkin uygulandığını söyledi. Veteriner Eşit, "Hayvanların beslenmesi için oluşturulan mutfaklarda ve depolarda bakım evlerinde Türkiye'de ilk olarak gross marketler ve büyük markalarla özel protokoller imzalanarak insan gıdası olarak kullanılamayacak ve tamamen hayvanlar için olan gıdalar alınıyor, soğuk hava depolarında bekletilerek her gün taze olarak hayvanlara veriliyor. Hayvanlara gıda verilirken dikkat edilen bir diğer husus da gıda sunumu sırasında hayvanların birbiriyle kavga etmesinin önlenmesi. Bunun için her hayvan için müstakil ve özel gıda verilmekte. Hayvana özel beslenme kapları her gün yıkanmakta ve ertesi gün yine aynı kap aynı hayvana kullanılmaktadır" dedi.

"TÜRKİYE'DE BİR İLK"

Ülke çapında mevzuata uygun ve prosedürlerin üzerinde üniteler barındırma ve hizmet çeşitliliği açısından Türkiye'nin en büyük bakım evi olduklarını anlatan Hasan Eşit, "Burada hayvanların ihtiyaçlarını karşılayacak sağlık müdahaleleri yapılmaktadır. Bunların yanında kısırlaştırma da rutin olarak yapılıyor. Yılda ortalama 1400 yıllık kısırlaştırma faaliyeti yapılıyor. Merkezde bulaşıcı hastalıklarla da mücadele yapılıyor. Burada yıllık ortalama 2 bin 500 kuduz aşısı, iç parazit uygulamaları yapılıyor. Yine de ulaşamadığımız veya merkezin karşılayamayacağı tıbbi müdahalelerde ise bakım evimizle Alanya'da bulunan birçok klinikle de protokollerimiz mevcut. Bu protokollerle hayvanlarımızın her türlü ameliyat ve tedavisi yine ücretsiz bir şekilde hayvanlarımıza uygulanıyor" diye konuştu.

YABAN HAYVANLARI DA TEDAVİ EDİLİYOR

Türkiye'de ilçe bazında ilk defa Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ile Alanya Belediyesi arasında imzalanan özel bir protokol kapsamında doğada bulunan vahşi hayvanların tespiti, tedavisi, bakımı ve doğaya salınması iki kurum arasında ortaklaşa gerçekleştiriliyor. Doğada bulunan yaralı yaban hayvanları merkeze getirilerek tüm tedavisi gerçekleştiriliyor. Vahşi hayvan ünitesinin merkezin hizmete girdiği 2017 yılı başından bu yana var olduğunu aktaran Eşit, şöyle dedi:

"Üniteler yapılırken çok geniş ölçekli düşünüldü. Kedi ve köpek bakım evleri içerisinde de yaban hayvanlarını kurtarabilecek misyonu üstlenecek şekilde dizayn edildiği için biz bu hayvanlara da yardım etmek istedik. 2017 yılında faaliyete başlamadan önce Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na gerekli başvuru süreçlerimizin tamamlanmasıyla imzalanan protokol sayesinde bu faaliyetleri yürütmekteyiz. Doğada yaban hayvanı bulunduğu zaman Doğa Koruma ve Milli Parklar Alanya Şefliği'nce tespiti yapılıyor ve merkezimize getiriliyor. Gerekli tıbbi müdahaleler gerekiyorsa rehabilitasyon sürecine de giriliyor. Yaban hayvanı tamamen sağlığına ulaştığında da doğal yaşamına tekrardan salınıyor."

HAYVAN DOSTU BELEDİYECİLİK

Belediyenin 'hayvan dostu' belediyecilik anlayışı olduğunu belirten Alanya Belediyesi Başkan Yardımcısı Ali Yenialp de merkezin kurulmasındaki amacın sahipsiz sokak hayvanlarına sahip çıkmak, sağlık ve tedavi haklarını tanımak, yine merkeze bağlı olan mobil araçlarla da tespitini yaparak yerinde müdahalelerde bulunarak veya merkeze getirilerek hayvanlara yardım sağlamak olduğunu söyledi.

Görüntü Dökümü

----------------

Merkezden genel ve detay görüntüler

Hayvanlardan görüntü

Yaban hayvanlarından görüntü

Hasan Eşit Röp

Ali Yenialp Röp

Haber- Kamera: Engin ANAK/ALANYA(Antalya),

====================================================

5)ZİNCİRLİ HÖYÜK'TE 11'İNCİ ETAP KAZILARI BAŞLADI

GAZİANTEP'in İslahiye İlçesi'nde, 5 bin yıllık tarihi kalıntıların bulunduğu Zincirli Höyük'te 11'inci etap kazıları başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ABD'nin Chicago Üniversitesi'nin 2006 yılında Zincirli Höyük'te ortaklaşa başlattığı kazıların 11'inci etabı akademisyen ve öğrenciler tarafından başlatıldı. 40 hektarlık alanda 4 noktada devam eden 11'inci etap kazı çalışmalarına; köylü kadınların ve erkeklerin de yer aldığı 80 kişilik ekip ile ABD, Fransa ve Türkiye'deki üniversitelerin Arkeoloji bölümlerinde okuyan öğrenciler katılıyor. Chicago Üniversitesi öğretim üyesi Prof Dr. David Schloen'in başkanlığında yapılan kazılarda at heykeli ile M.Ö. 8'inci yüzyıldaki Genç Hitit Dönemi'ne ait 1300 yıllık olduğu belirtilen üzerinde Aramice yazı bulunan makyaj kutusu, hayvan kemikleri ve çömlek gibi parçalara rastlandı.

Kazılarda bulunan hayvan kemikleri, kerpiç gibi kalıntıların, bölgede insanların yaşadığına ve büyük bir doğal afetin izlerine ilişkin bilgilerini verdiğini anlatan Arkeolog Dr. Virginia Rimmer Herrmanın şöyle dedi:

"Kazı çalışmalarımızda bugüne kadar M.Ö. 800 yılına ait 'Kral Kuttumova steli',' Geç Hitit dönemi Arami Kralı'nın heykeli' gibi eserler bulundu. Bu eserlerin Gaziantep başta olmak üzere birçok müzede sergileniyor. Her kazı çalışmasında yüze yakın tarihi eser, binlerce çanak, çömlek parçaları bulundu. Her yıl yapılan kazılarda yaklaşık 15 eser müzeye kazandırıldı."

Görüntü Dökümü

----------------

Zincirli Höyük ören yeri

Arkeologlara kazıyla ilgili bilgi verilmesi

Kazı çalışmaları

Arkeolog Dr. Virginia Rimmer Herrmanın ile röp.

Genel ve detay görüntüler

( Haber-Kamera: Kadir ÇELİK-GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 89 MB

=================================================

6)KONYA'DA FETÖ OPERASYONU: 20 GÖZALTI

KONYA merkezli 7 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na yönelik yapılan operasyonda hakkında yakalama kararı bulunan 38 kişiden aralarında kadınlarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı darbe girşiminin ardından FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında örgütün Bylock adlı haberleşme programını kullandığı ileri sürülen 38 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Bunun üzerine Konya merkezli 7 ilde eş zamanlı düzenlenen operasyonda aralarında kadınlarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı.

Diğer şüphelilerin yakalanması için operasyonun devam ettiği belirtildi.

(Görüntü Dökümü

----------------------

Şüphelilerin sağlık kontrolüne getirilmesi

Sağlık kontrolünden çıkartılması

(Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA)

====================================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel